Search
English Turkish Sentence Translations Page 183883
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I've never been to Mount Vesuvius. | Vezüv Dağına hiç çıkmadım. | Zoolander-1 | 2001 | |
Cool story, Hansel. Thanks, Olaf. | Güzel hikaye, Hansel. Teşekkürler, Olaf. | Zoolander-1 | 2001 | |
Dude, how dope was last night? | Arkadaş, akşam dün akşam ne kadar bulutlu geçti? | Zoolander-1 | 2001 | |
In the Soil Room, you couldn't see anything. | Buhar Odasında, hiçbir şey göremezdin. | Zoolander-1 | 2001 | |
It was like who's that? Who's this? | Şu kim, bu kim gibiydi? | Zoolander-1 | 2001 | |
I think I'm falling for Matilda, Hansel. | Sanıyorum Matilda'ya vuruluyorum, Hansel. | Zoolander-1 | 2001 | |
I wasn't going to say anything, but it was crazy energy between you guys. | Bir şey demeyecektim, ama ikiniz arasında manyak bir elektrik vardı. | Zoolander-1 | 2001 | |
It was like, look out. | Bir tür, baksana. | Zoolander-1 | 2001 | |
There was a moment last night | Dün aksam bir an vardı ki | Zoolander-1 | 2001 | |
when she was between the Finnish dwarves and the Maori tribesmen... | o Finli cücelerle, Maori kabilesi arasındayken... | Zoolander-1 | 2001 | |
...where I thought I could really spend the rest of my life with this woman. | ...hayatımın geri kalanını bu kadınla geçirebilirim diye düşündüm. | Zoolander-1 | 2001 | |
What do you call that? I think you call that love. | Buna ne dersin? Ask dersin. | Zoolander-1 | 2001 | |
Almost 5:00. What? | 5:00'e geliyor. Ne? | Zoolander-1 | 2001 | |
Hey guys, the show is in three hours. | Hey çocuklar, şov üç saat içinde başlıyor. | Zoolander-1 | 2001 | |
Derek is dead unless we get that evidence. | Derek bu kanıtı bulamazsak ölecek. | Zoolander-1 | 2001 | |
Easy. How about, "Good afternoon, Derek and Hansel. | Sakin. ''Tünaydın, Derek ile Hansel,'' demeye ne dersin? | Zoolander-1 | 2001 | |
"Thanks for the freakfest last night." | ''Dün akşamki acayip kumkuma icin tesekkürler.'' | Zoolander-1 | 2001 | |
Hi, Katinka... | Selam, Katinka... | Zoolander-1 | 2001 | |
No, I just had a really late party last night. | Hayır, dün akşam geç saatlere kadar partideydim. | Zoolander-1 | 2001 | |
Hang up the phone. Now. | Telefonu kapa. Hemen. | Zoolander-1 | 2001 | |
I have to go. I'll see you at 7:00. Bye. | Gitmem lazım. Saat 7:00'de görüşürüz. Bye. | Zoolander-1 | 2001 | |
Derek, I told you to turn off your phone. | Derek, telefonu kapa dedim. | Zoolander-1 | 2001 | |
Turn off my phone? | Telefonumu mu? | Zoolander-1 | 2001 | |
Turn off my phone? Earth to Matilda... | Telefonu mu? Matilda'ya duyurulur... | Zoolander-1 | 2001 | |
The phone is as much part of me as... | Telefon benim ayrılmaz bir parçam... | Zoolander-1 | 2001 | |
Can we just cut it out with the "earth to's" please? | Şu ''duyurulur'' laflarını keselim mi, lütfen? | Zoolander-1 | 2001 | |
We're not saying this is the earth calling you. | Biz dünyadan duyurulur demiyoruz. | Zoolander-1 | 2001 | |
I got that. I understand you don't literally mean... | Anladım. Anladım kastınız gerçekten bu değil... | Zoolander-1 | 2001 | |
Listen. It's not like we think we're actually in a control tower | Dinle. Kulenin kontrolü bizde gibi bir düşüncemiz yok | Zoolander-1 | 2001 | |
trying to reach outer space aliens or something, OK? | uzay ötesi yaratıklara ulaşmak gibi şeyler, oldu mu? | Zoolander-1 | 2001 | |
Snap. A joke. | Cak. Saka. | Zoolander-1 | 2001 | |
Instead of doing that I'm gonna figure out a way into Maury's | Bunu yapmak yerine Derek bir dünya liderine suikast düzenlemeden | Zoolander-1 | 2001 | |
before Derek assassinates a world leader. | Maury' e ulaşmaya çalışarak bir çözüm bulacağım. | Zoolander-1 | 2001 | |
Wait a minute. I might just have an idea. | Dur bir dakika. Bir fikrim var galiba. | Zoolander-1 | 2001 | |
They'll be looking for us at Maury's right? | Bizi Maury'de arıyorlar değil mi? | Zoolander-1 | 2001 | |
But they won't be looking for... | Ama bizi aramayacaklar... | Zoolander-1 | 2001 | |
...not us. | ...bizi değil. | Zoolander-1 | 2001 | |
Derek, what are you talking about? | Derek, neler diyorsun sen? | Zoolander-1 | 2001 | |
Do you have a cosmetics case? | Kozmetik cantan var mı? | Zoolander-1 | 2001 | |
Sure. Just for touch ups or whatever. | Tabii. Rötüs filan. | Zoolander-1 | 2001 | |
What are you going to do with that? That'll do. | Bununla ne yapacaksın? Bu olur. | Zoolander-1 | 2001 | |
I used to do my own make up, styling and tailoring. | Eskiden makyajımı, stilimi ve terziliğimi kendim yapardım. | Zoolander-1 | 2001 | |
If I create a disguise for us, we may just sneak into Maury's undetected. | Bir kıyafet değişikliği yaratırsam, Maury'nin yanına çaktırmadan girebiliriz. | Zoolander-1 | 2001 | |
You is talking loco and I like it. | Delice konuşuyorsun ve ben bundan hoşlanıyorum. | Zoolander-1 | 2001 | |
Welcome to "Derelicte". | Dereyalama'ya hoşgeldiniz. | Zoolander-1 | 2001 | |
Hansel calling Matil. We have entry. | Hansel Matil'i arıyor. Girdik. | Zoolander-1 | 2001 | |
OK. I hear you. | Tamam. Sizi işitiyorum. | Zoolander-1 | 2001 | |
Once you get the info, e mail it to my office. | Bilgi alınca ofisime e mail geçin. | Zoolander-1 | 2001 | |
I'll download the files and we'll take the information to the police. | Dosyaları indireceğim ve polise bilgi vereceğim. | Zoolander-1 | 2001 | |
We hear you loud and clear. | Tamam, duyduk. | Zoolander-1 | 2001 | |
Listen, Matil. | Dinle, Matil. | Zoolander-1 | 2001 | |
I've been thinking a lot about that bulimia thing. | Bu bulimia olayını fazla kafama taktım. | Zoolander-1 | 2001 | |
I want you to know I understand where you're coming from. | Nereden geldiğini bilmek, anlamak istiyorum. | Zoolander-1 | 2001 | |
I feel really bad that good looking people like us | Kendimi gerçekten kötü hissediyorum, bizim gibi güzel görünümlü insanlar, | Zoolander-1 | 2001 | |
made you throw up and feel bad about yourself. For serious. | seni kusturdu ve kendini kötü hissetmene neden oldu. | Zoolander-1 | 2001 | |
Thanks, Derek. Now hurry up. OK. | Teşekkürler, Derek. Şimdi acele et. Tamam. | Zoolander-1 | 2001 | |
I finally got the results on the name check on Jacobim Mugatu. | En sonunda Jacobim Mugatu'nun isim kontrolünün sonuclarını elde ettim. | Zoolander-1 | 2001 | |
Or should I say, Jacob Moogberg. What? | Daha doğrusu Jacob Moogberg. Ne? | Zoolander-1 | 2001 | |
He changed his name when he went into fashion. | Modaya girdiğinde adını değiştirdi. | Zoolander-1 | 2001 | |
He was the original guitar synth player for Frankie Goes To Hollywood. | Frankie Goes To Hollywood'un ilk gitarcısıydı. | Zoolander-1 | 2001 | |
He got kicked out before they got big with that song "Relax". | Grup ''Relax'' ile sükse yapmadan önce kovuldu. | Zoolander-1 | 2001 | |
After the Frankie folks gave him the heave ho | Frankie'ler ona yol verdikten sonra | Zoolander-1 | 2001 | |
he held a series of odd jobs until | birtakım garip işler yaptı | Zoolander-1 | 2001 | |
get this... he invented the piano key necktie in 1 985. | bunu bulana kadar... 1985'te piano tuşlu kravatı keşfetti. | Zoolander-1 | 2001 | |
He's been a fashion designer ever since. | O gün bugündür moda tasarımcısı. | Zoolander-1 | 2001 | |
First obstacle. | İlk engel. | Zoolander-1 | 2001 | |
Ever used one of these? I don't think so. | Bunlardan birini kullandın mı? Hiç sanmıyorum. | Zoolander-1 | 2001 | |
Watch out. | Baksana. | Zoolander-1 | 2001 | |
Fix that hem. Jason, please, I need... Katinka. | Ayarlayın. Jason, lütfen, bana gereken... Katinka. | Zoolander-1 | 2001 | |
He's not here yet. That little toad face better show up. | Burada değil henüz. Şu kurbağa suratlı gelse iyi olacak. | Zoolander-1 | 2001 | |
He will show. Good. | Gelecek. İyi. | Zoolander-1 | 2001 | |
Because I'm a hot little potato right now. | Cünkü ben şimdi sıcak iri bir patatesim. | Zoolander-1 | 2001 | |
There must be an "on" button somewhere. | Buralarda bir ''açma'' düğmesi olsa gerek. | Zoolander-1 | 2001 | |
Did you press that apple thing? | Bu elma şeyine bastın mı? | Zoolander-1 | 2001 | |
Wait! Hansel! | Dur! Hansel! | Zoolander-1 | 2001 | |
Let's not lose our cool. Then we're no better than the machine. | Kontrolümüzü kaybetmeyelim. Yoksa makineden farksız duruma düseriz. | Zoolander-1 | 2001 | |
It's almost 7:00. I gotta go. No! Derek. Wait. | Saat 7:00'ye geliyor. Gitmeliyim. Hayır! Derek. Dur. | Zoolander-1 | 2001 | |
They'll make you kill the Eurasian dude. | Sana Euroasya adamını öldürtecekler. | Zoolander-1 | 2001 | |
I don't care. I've never been late to a show. | Umurumda değil. Şova asla geç kalmadım. | Zoolander-1 | 2001 | |
And I don't plan on starting now. Dammit, you're right. | Şimdi de kalmak niyetinde değilim. Lanet olsun, haklısın. | Zoolander-1 | 2001 | |
Do me a favour. If anything happens to me, give this to Matilda. | Bana bir kıyak yap. Bana bir şey olursa bunu Matilda'ya ver. | Zoolander-1 | 2001 | |
No. Please, Hansel, take it. | Hayır. Lütfen, Hansel, al onu. | Zoolander-1 | 2001 | |
Let's just say... I'll hold on to it till you get back. | Diyorum ki... Sen dönene kadar bende kalacak. | Zoolander-1 | 2001 | |
We're live at the "Derelicte" show, where controversial designer, Jacobim Mugatu | ''Dereyalama'' şovda canlı karşınızdayız. Olay yaratan modacı Jacobim Mugatu | Zoolander-1 | 2001 | |
has extended the olive branch to the Malaysian Prime Minister | Malezya Başbakanına zeytin dalı uzattı | Zoolander-1 | 2001 | |
making him the show's guest of honour. | ve şovuna onur konuğu yaptı. | Zoolander-1 | 2001 | |
And starring in that show, veteran supermodel, Derek Zoolander. | Bu şovda, Derek Zoolander da yer alıyor. | Zoolander-1 | 2001 | |
What's happening? Did you find the files? | Neler oluyor? Dosyaları buldun mu? | Zoolander-1 | 2001 | |
Matilda, we've got problems. Derek's left for the show. | Matilda, sorunumuz var. Derek şov için yola çıktı. | Zoolander-1 | 2001 | |
He can't. We don't know what the trigger is. | Cıkamaz. Tetikleyici kim bilmiyoruz. | Zoolander-1 | 2001 | |
He just ran out of here. I couldn't stop him. | Buradan kosarak cıktı. Durduramadım. | Zoolander-1 | 2001 | |
I'll try his phone. He don't have it. | Telefonunu deneyeyim. Yok ki. | Zoolander-1 | 2001 | |
What? He don't have it. | Ne? Telefonu yanında değil. | Zoolander-1 | 2001 | |
He always has it. | Her zaman yanındadır. | Zoolander-1 | 2001 | |
He gave it to me. Did you find the files? | Bana verdi. Dosyaları buldun mu? | Zoolander-1 | 2001 | |
What do they look like? They're in the computer. | Nasıl şeyler? Bilgisayardalar. | Zoolander-1 | 2001 | |
In the computer? | Bilgisayarda mı? | Zoolander-1 | 2001 | |
Yeah. I just don't know how he labelled them. | Evet. Bir tek nasıl isimlendirildiklerini bilmiyorum. | Zoolander-1 | 2001 | |
I got it. You got to figure it out. | Anladım. Bulman gerekiyor. | Zoolander-1 | 2001 | |
We're running out of time. Find them and meet me at the show. | Zamanımız azalıyor. Bul onları ve beni şovda gör. | Zoolander-1 | 2001 |