Search
English Turkish Sentence Translations Page 183961
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
It may look golden... | Altın gibi görünüyor ama... | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
...it is probably cupric oxide. | ...büyük ihtimalle bakır oksit. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
That might contain gold. | Bunda altın olabilir. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
You can hardly see it. | Görünmüyor bile. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Someone with a gold tooth probably bit the stone. | Altın dişli biri, bunu bulduğumuz taşı ısırmış herhalde. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Grub up! | Kazarak sökün! | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Make sure you bring Frau Molz the new Singer sewing machine. | Bayan Molz'a yeni Singer dikiş makinesini götürmeyi unutma. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
And Frau Weckm�ller would like two dozen needles. | Bayan Weckmüller de iki düzine topluiğne istiyordu. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
I must collect goods from Kirchberg station. | Gidiyorum. Gelen eşyalar için de Kirchberg istasyonuna uğramalıyım. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
But don't dig around in streams for gold. | Ama nehirde altın arayayım deme. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Leave it to me. It's all under control. | Anlaşıldı. Her şey yolunda. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
There's a woman lying in the wood back there. | Ağaçların arasında yerde uzanmış bir kadın var. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Paul, what did you see? | Sakinleş Paul, ne gördün? | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
A woman's lying there, dead. | Yerde yatan bir kadın var ve ölmüş. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Never seen her before. She's not from our district. | Daha önce hiç görmemişim. Bu bölgeden değil. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
She's not from around here. | Bizim buralardan değil. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
She's got nothing on. Not even a ring. | Giysileri yok. Yüzüğü bile yok. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
We can't leave her lying there. | Ne yapacağız? Onu bu şekilde bırakamayız. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Who knows what did it? | Kim bilir kim yapmıştır. Yara bere var mı? | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
We won't touch her. | Dokunamayız. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
The best thing is to get Stallk�th from the village. | İyisi mi biz köyden Stallkäth'i çağıralım. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Paul, you go. | Paul, sen git. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
She's not been dead long. Looks as if she's still alive. | Yeni ölmüş galiba. Sanki hâlâ canlı gibi. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Looks as though it happened this morning. | Bu sabah ölmüş gibi geldi bana. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Just when we were working. | Bizim çalıştığımız sırada. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Where is she from? | Nereli acaba? | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
She's no German. Might be a Jewess. It's possible. | Alman olmadığı belli. Yahudi olabilir. Mümkün yani. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Maybe it was an indecent assault. | Töre cinayeti olabilir. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Or sex murder. Like Haarman. | Haarman'ın gibi seks cinayeti de. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
There's no wound. | Yara falan yok. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Maybe she was ill. | Belki de hastaydı. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Then she wouldn't be naked. | Niye çıplak o zaman? | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Let's try to find her clothes. | Giysilerini bulalım. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Good idea. Let's go. | İyi dedin. Hadiyin. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
We won't touch them if we find them. | Bulursanız sakın dokunmayın. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Why are children here? This isn't a fair to gawp at. | Çocuklar niye burada? Panayır mı bu izlenecek? | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Keep away from her. Come out. | Etrafına üşüşmeyin. Çıkın içeriden. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
It's your father in law's barn. Can we leave her there? | Burası kayınpederinin ahırı. Kadını burada bıraksak olur mu? | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
We can. | Olur tabii. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
I'll call Wiegand. | Ben Wiegand'a haber edeyim. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
I found a tiny hole at the back of her head. | Kafasının arkasında küçük bir delik var. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
It wasn't an illness at all. | Hastalıktan yüzünden falan değil, başka şeyden. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Someone must stay; better you, Paul. | Birisi burada kalmalı. En iyisi sen kal. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Didn't you think of calling the police? | Polise haber etmeyi düşünmediniz mi? | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
You dump a corpse in my barn. | Ahırıma ceset koyduğunuz için... | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
So I come under suspicion, damn it! | ...ben de zan altındayım şimdi. Allah kahretsin! | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
My barn, but I've nothing to do with the corpse. | Ahır bana ait ama bu cesetle hiçbir ilgim yok. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
I didn't order the corpse to be moved from where it was found, either. | Bulunduğu yerden buraya getirilmesini de emreden ben değilim. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
My son in law. He was working with the others and he found her. | Damadım. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Come with me to the car. | Arabaya kadar gelin benimle. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
We'll make a report. | Rapor tutacağız. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
26th May, 1928. | 26 Mayıs 1928. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
About 1 p.m. | Saat 13.00 suları. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
You don't need me any more. So I'll ride home. | Bana ihtiyacınız yok galiba. Evime dönüyorum. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
My son has nothing to do with the corpse. | Oğlumun o cinayetle hiçbir ilgisi yok. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
I asked your son. Where were you, then, on that day? | Size değil, oğlunuza sordum. O gün neredeydiniz? | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Look at the Socialists and their police. | Sosyalistleri ve onların polislerini göz önüne alın. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
They don't question the vital person. | Gelip de köylüleri sorgulamazlar. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Who's that? Find out for yourselves. | Siz kimsiniz? Cevap vermem, kendiniz bulun. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Check the Party books, you'll get him. | Parti listelerini kontrol ederseniz katili yakalarsınız. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Six days ago, we had the Reichstag elections. | Altı gün evvel Reichstag seçimlerine katıldık. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Of our 120 voters, 74 voted Centre... | Köyümüzden 120 kişi oy verdi. 74 oy Merkez Parti'ye... | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
...26 voted National and 6 Liberal. | ...26 oy Milli Parti'ye, 6 oy da Liberallere. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Still they couldn't stop the slide to the Left. | Yine de sol görüşe kaymalara engel olamadılar. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
We've got just two Socialists... | Köyümüzde iki sosyalist var. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
...and as one was in hospital in Simmern... | Bir tanesi iki haftadır Simmern'de hastanede. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
...that leaves the one he means. | Kastettiği oydu. Anlayabiliyor musunuz? | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Call your dogs off! | Köpeklerinizi geri çekin! | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Yours first. | Siz çekerseniz ben de çekerim. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
They are interested in the other party's dogs. | Diğer partinin köpeklerine karşı böyle davranırlar. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
My dogs are non party. | Köpeklerim parti tutmaz. Farklı kokulara alışıktırlar. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Where do you keep your dogs? | Köpeklerinizi nerede tutuyorsunuz siz? | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
They smell. My dogs smell what they smell. | Kokuyorlar. Benimkiler de kokularını alıyor. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Our dogs don't smell. I refute that. | Köpeklerimiz kokmaz bizim. Bunu reddediyorum. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
They do. You can smell what they smell. | Kokuyorlar işte. Kokularını siz de duyabilirsiniz. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
What was that? | Neydi bu ses? | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Paul, someone's in the house. | Paul, evde biri var. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
I'll go and see. | Hemen bakıyorum. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
For days I've felt there's someone here. | Günlerdir evde birinin gezindiğini hissediyorum. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Don't wake Ernst up. Sleep. | Ernst'i uyandırma, uyusun. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
You rogue! | Seni ahlaksız! Seni adi! | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
That pine marten even got into the loft. | Bir ağaç sansarı çatı katına bile girmiş. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
I threw my stick at him and he went... | Görünce bastonumu fırlattım ve kaçtı. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
...leaving his mark. | Geride izini bıraktı. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
That's what a marten's shit looks like. | İşte sansar pisliği böyle bir şey. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
I'll make a trap for it tomorrow in the forge. | Yarın dükkanın önüne bir tuzak kurarım. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
I'll go and quieten the animals. | Gidip şu hayvanları susturayım. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
That wicked marten, he's killed our three best hens. | Uğursuz sansar, en iyi üç tavuğumuzu öldürmüş. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Bit them to death. | Evet. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
It's disgraceful. | Isırarak öldürmüş. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
He killed our best three hens. | En iyi üç tavuğu öldürmüş. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
The marten! | Adi sansar! | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
But we will get him. | Ama biz de onu yakalayacağız. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Such a shame! | Yazık oldu! | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
We can't eat them or use the feathers either. | Ne yiyebiliriz ne de tüylerini kullanabiliriz. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
The three best white Leghorns. | En çok yumurta veren üç tavuğumuz. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Anton, come here. | Anton, gel buraya. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
What's wrong? Why? | Paul, sorun ne? Ne sorunu? | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
Where are you going? To get a beer. | Nereye böyle? Bira içmeye. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 | |
There's the cover. It'll be repaired by next week. | Eduard, kapak işte bu. Sağol. Bir haftaya tamir olur. | Zwischen uns die Berge-2 | 1956 |