• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 1881

English Turkish Film Name Film Year Details
Be in charge. Be the mother. Biraz mesuliyet alın ve anne olun! Biraz mesuliyet alın ve anne olun! A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Be the mother. Anne olun! (Fısıldar) Anne olun! A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Mrs. Kremer! Bayan Kremer! Bayan Kremer! A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Wait. Bekleyin. Bekleyin. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Yeah? Evet? Evet? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I shouldn't have treated you the way I did. Size o şekilde davranmamalıydım Size o şekilde davranmamalıydım A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Look, we're tired, we're all beat up. No, no, no. Bakın hepimiz yorgunuz ve mücadele ediyoruz. Bakın hepimiz yorgunuz ve mücadele ediyoruz. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
No, wait, wait, it was wrong of me, and I am truly sorry. Hayır, durun. Tamamen benim hatam. Gerçekten çok üzgünüm. Hayır, durun. Tamamen benim hatam. Gerçekten çok üzgünüm. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Yeah, well, I've got a little kid at home alone, so I'm gonna need to reschedule, all right? Evde küçük bir çocuğum var, tekrar randevu ayarlarım, tamam mı? Evde küçük bir çocuğum var, tekrar randevu ayarlarım, tamam mı? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Why don't you let me drive you home? Sizi eve bırakmama izin verir misiniz? Sizi eve bırakmama izin verir misiniz? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Please? It's no trouble and we can talk... Lütfen? Sorun değil ve konuşuruz... Lütfen? Sorun değil ve konuşuruz... A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Come on. Haydi. Haydi. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I don't mind, truly. All right. Sorun değil, gerçekten. Pekala. Sorun değil, gerçekten. Pekala. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Great. You know, Justin's a good boy Harika. Justin iyi bir çocuk... Harika. Justin iyi bir çocuk... A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
and he's smart. ...ve zeki de. ...ve zeki de. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
He's got this great heart Harika bir kalbi var... Harika bir kalbi var... A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
and he's just really, really having a really hard time since his dad died. ... ve babasının ölümünden beri gerçekten zor zamanlar geçiriyor. ... ve babasının ölümünden beri gerçekten zor zamanlar geçiriyor. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Believe me, I understand not having enough time for your family. İnan bana, ailen için zaman ayıramamak ne demek iyi bilirim. Trish: İnan bana, ailen için zaman ayıramamak ne demek iyi bilirim. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Especially you, all by yourself. It's a lot. Özellikle sen, her şey sana bakar. Gerçekten zor. Özellikle sen, her şey sana bakar. Gerçekten zor. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Oh! It's right there. You just passed it. İşte orada. Evi geçtiniz. Cindy: İşte orada. Evi geçtiniz. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Huh! Cute house. Yeah. Şirin bir ev. Evet. Şirin bir ev. Cindy: Evet. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I'm not sure how much longer we'll have it. Ne kadar elimizde kalır bilmiyorum. Ne kadar elimizde kalır bilmiyorum. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
What's going on here? Burada neler oluyor? Burada neler oluyor? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
It looks like they sold the house. Evi satmışlar galiba. Evi satmışlar galiba. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
New neighbor? I guess. Yeni komşun mu? Galiba. Tirish: Yeni komşun mu? Galiba. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Listen, Cindy... Dinle, Cindy... Dinle, Cindy... A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I know Justin has a lot to deal with. And I have been really tough on him, Justin'in uğraşması gereken çok şeyi olduğunu... Justin'in uğraşması gereken çok şeyi olduğunu... A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
but I want to keep pushing him because I know he can do the work. onu biraz sıkıştırmak istedim çünkü yapabileceğini biliyorum. onu biraz sıkıştırmak istedim çünkü yapabileceğini biliyorum. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Yeah. I know and I really appreciate it. I really do. Evet. Biliyorum. Gerçekten teşekkür ederim. Evet. Biliyorum. Gerçekten teşekkür ederim. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
'Cause I haven't been pushing him. And I wanna help Justin. Ben onu zorlamadım. Ve Justin'e yardım etmek istiyorum. Ben onu zorlamadım. Ve Justin'e yardım etmek istiyorum. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Like that paper, I can totally help him on the paper. Mesela ödevinde, ona yardımcı olabilirim. Mesela ödevinde, ona yardımcı olabilirim. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Good. Great. I can. İyi. Harika. Yapabilirim. İyi. Harika. Yapabilirim. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
So thank you for listening. Dinlediğiniz için teşekkürler. Dinlediğiniz için teşekkürler. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I haven't been listening. Dinlemiyormuşum. Dinlemiyormuşum. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I mean, really listening, really hearing people's feelings, Yani insanların düşüncelerini gerçekten dinlememişim, Yani insanların düşüncelerini gerçekten dinlememişim, A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
especially my own family. özellikle kendi ailemi. özellikle kendi ailemi. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I think I've been pretty selfish. Sanırım oldukça bencilmişim. Sanırım oldukça bencilmişim. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Mom, come on. Anne, haydi. Anne, haydi. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
We don't still need to meet, do we? Tekrar randevu almama gerek yok, değil mi? Tekrar randevu almama gerek yok, değil mi? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
No, I don't know, do we? Hayır, bilmem, yok herhalde. Hayır, bilmem, yok herhalde. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I don't think so. No. Sanmıyorum. Hayır. Sanmıyorum. Hayır. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Thank you, thank you. I'll see you again. Teşekkürler. Teşekkürler. Tekrar görüşeceğiz. Teşekkürler. Teşekkürler. Tekrar görüşeceğiz. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Bye. See you soon. Bye. Hoşça kal. Görüşürüz. Hoşça kal. Hoşça kal. Görüşürüz. Hoşça kal. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Hi, honey. Bye. Merhaba tatlım. Hoşça kal. 1 Merhaba tatlım. Hoşça kal. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Come on, Mom, hurry up. Haydi, anne. Acele et. Mikey: Haydi, anne. Acele et. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Awesome wheels. It would be great for off roading. Müthiş lastikler. Arazide gitmek süper olurdu. Müthiş lastikler. Arazide gitmek süper olurdu. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Imagine the engine on this thing. Şunda ki motoru bir düşünsene. Şunda ki motoru bir düşünsene. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Hi. You like trucks? Selam. Kamyonetleri sever misin? Selam. Kamyonetleri sever misin? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I love trucks. My dad really liked them, too. Evet, severim. Babam da severdi. Evet, severim. Babam da severdi. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Hmm. No. Hayır. Hayır. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Hi. Hi, Cindy, I'm Jake. Merhaba. Merhaba, Cindy, Ben Jake. Merhaba. Merhaba, Cindy, Ben Jake. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Nice to meet you. Yeah. Nice to meet you. Tanıştığıma memnun oldum. Evet. Bende memnun oldum. Tanıştığıma memnun oldum. Evet. Bende memnun oldum. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Are you moving in next door? 1 Yan eve mi taşınıyorsun? Mikey: Yan eve mi taşınıyorsun? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Hey, Mom. Hi, honey. Merhaba, anne. Merhaba, tatlım. Merhaba, anne. Merhaba, tatlım. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Don't worry, I'm studying. Dert etme, çalışıyorum. Dert etme, çalışıyorum. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Dana? Dana? Dana? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Mom, please, I'm trying my best. Anne, lütfen, elimden geleni yapıyorum. Anne, lütfen, elimden geleni yapıyorum. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
What do you think about dropping calculus? Hesap dersini bırakmaya ne dersin? Hesap dersini bırakmaya ne dersin? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Seriously? Seriously. Gerçekten mi? Gerçekten. Gerçekten mi? Gerçekten. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Why not do something you enjoy? Something that's fun, like... Neden sevdiğin bir şeyi yapmayasın? Eğlenceli bir şey, mesela... Neden sevdiğin bir şeyi yapmayasın? Eğlenceli bir şey, mesela... A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Like dancing? Really? Dans gibi mi? Gerçekten mi? Dans gibi mi? Gerçekten mi? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Oh, thank you, Mom. Teşekkür ederim, anne. Teşekkür ederim, anne. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Hi, honey. What are you doing up? Selam, tatlım. Neler yapıyorsun? Selam, tatlım. Neler yapıyorsun? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I am waiting for you. Seni bekliyorum. Seni bekliyorum. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
You know the money we've been saving up to go to Italy? İtalya için biriktirdiğimiz para var ya... İtalya için biriktirdiğimiz para var ya... A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Well, I met a woman today. Actually, her son is in my class. Bugün bir kadınla tanıştım. Oğlu benim öğrencim. Bugün bir kadınla tanıştım. Oğlu benim öğrencim. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Let me get that. Dur tahmin edeyim. Alex: Dur tahmin edeyim. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
And they're good people. They're really, really good people. Ve iyi insanlar. Gerçekten çok iyi insanlar. Ve iyi insanlar. Gerçekten çok iyi insanlar. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
And I don't know, but I just feel like maybe... Maybe I know them Ve bilmiyorum, sanki onları önceden tanıyor gibi hissettim. Ve bilmiyorum, sanki onları önceden tanıyor gibi hissettim. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
or maybe I've been where they've been. ya da sanki onların bulunduğu yerdeydim gibi geldi bana. ya da sanki onların bulunduğu yerdeydim gibi geldi bana. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I don't know what I'm talking about. Ne dediğimi ben de bilmiyorum. Ne dediğimi ben de bilmiyorum. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
What? Nothing. Go ahead. Ne? Hiç bir şey. Devam et. Ne? Hiç bir şey. Devam et. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I just feel like I want to do something. Onlar için bir şey yapmak istediğimi hissettim. Onlar için bir şey yapmak istediğimi hissettim. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Really help. Gerçek bir yardım. Gerçek bir yardım. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Help them, at least. En azından onlara yardım etmek. En azından onlara yardım etmek. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
What do you think? Ne dersin? Ne dersin? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Whatever you want to do, it's okay with me. Sen ne yapmak istersen benim için sorun değil. Sen ne yapmak istersen benim için sorun değil. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
So, do you want to tell me about your day? Bana gününü anlatmak ister misin? Bana gününü anlatmak ister misin? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
You want to hear about my day? I do. Everything. Dinlemek ister misin? Evet. Her şeyi. Dinlemek ister misin? Evet. Her şeyi. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Everything? Okay, you got time for that? Her şeyi mi? Tamam, yeterli zamanın var mı? Her şeyi mi? Tamam, yeterli zamanın var mı? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
For you, all the time in the world. Bütün zamanımı senin için ayırırım. Bütün zamanımı senin için ayırırım. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I almost forgot. What's that? Neredeyse unutuyordum. Neyi? Neredeyse unutuyordum. Neyi? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Delivery guy brought this. I signed for it. Bunu kargodan getirdiler. Ben imzaladım. Bunu kargodan getirdiler. Ben imzaladım. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
What is it? Nedir o? Nedir o? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I don't believe this. What is it, Mom? İnanamıyorum. Ne oldu, anne? İnanamıyorum. Mikey: Ne oldu, anne? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
It's a year lease. For this house. Bir yılın kirası. Bu ev için. Bir yılın kirası. Bu ev için. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Someone donated a year's rent for us. Biri bize bu evin bir yıllık kirasını bağışlamış. Biri bize bu evin bir yıllık kirasını bağışlamış. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Who? I don't know. Kim? Bilmiyorum. Kim? Bilmiyorum. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
It's an anonymous donor. I mean, this is... İsimsiz bir hayırsever. Yani, bu... İsimsiz bir hayırsever. Yani, bu... A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Three days ago we were evicted, and then Jake took us in, 3 gün önce evden atıldık, ve o zaman Jake bizi evine aldı, 3 gün önce evden atıldık, ve o zaman Jake bizi evine aldı, A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
and Justin finished his paper, scored that winning shot for Dad. Ve Justin ödevini bitirdi, zafer atışını babası için yaptı. Ve Justin ödevini bitirdi, zafer atışını babası için yaptı. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
It's a miracle. Bu bir mucize. Bu bir mucize. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Really. Gerçekten. Gerçekten. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I got to go. Gitmem gerek. Gitmem gerek. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Jake, thank you so much. Thank you. Thank you. Jake, çok teşekkür ederim. Teşekkürler. Jake, çok teşekkür ederim. Teşekkürler. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Come here. Gelin buraya. Gelin buraya. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Thank you. Thank you. Teşekkür ederim. Teşekkür ederim. Cindy: Teşekkür ederim. Teşekkür ederim. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Bye. Bye. Hoşça kalın. Hoşça kal. Hoşça kalın. Hoşça kal. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
You take care of yourself. You, too. Kendine dikkat et. Sizde öyle. Kendine dikkat et. Sizde öyle. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Bye, Jake. Bye. Hoşça kal, Jake. Hoşça kal. Hoşça kal, Jake. Hoşça kal. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 1876
  • 1877
  • 1878
  • 1879
  • 1880
  • 1881
  • 1882
  • 1883
  • 1884
  • 1885
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact