Search
English Turkish Sentence Translations Page 207
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Let us escape this madness. | Hadi bu çılgınca şeyden kaçalım. | 1915-1 | 2015 | |
I am your freedom, Ani. That is all that matters. | Ben senin hürriyetinim, Ani. Bütün bu olanlar, | 1915-1 | 2015 | |
This is our last chance. | bizim son şansımız. | 1915-1 | 2015 | |
On the other side of this night, there is only death for you and damnation for me. | Bu gecenin diğer tarafı, burada senin için sadece ölüm ve benim için lanet var. | 1915-1 | 2015 | |
Come, Ani, let us save each other from our destinies. | Gel, Ani, kaderlerimizden birbirimizi kurtaralım. | 1915-1 | 2015 | |
Take the Colonel's hand, Ani. That's all you have to do. | Albay'ın elini tut, Ani. Tek yapman gereken, bu. | 1915-1 | 2015 | |
Ani, take the man's hand. | Ani, adamın elini tut. | 1915-1 | 2015 | |
No, I'm not going to leave him. I won't. I won't leave my baby. | Hayır, onu yalnız bırakamam. Yapamam. Çocuğumu terk edemem. | 1915-1 | 2015 | |
Ani... Sa martoon tserke prne, verchanank. | Ani... Şu adamın elini tut, bitsin. (Sa martun tserke perne, verçanank.) | 1915-1 | 2015 | |
Chem, chem karogh. Voch mi hye kin, cher karogh. | Yapamam, Yapamam. (Çem, çem karog) Hiçbir Ermeni kadını yapamaz. (Voç mi hiye kin, çer karog.) | 1915-1 | 2015 | |
Hasgutsah. Ani, inkn e ku miyag prgutyune! | Anladım. (Hasgutsah) Ani, ama senin tek kurtuluşun o. (inkın e ku miyag pırgutyune)! | 1915-1 | 2015 | |
Hedo grnas tskel iren. Payts hima heduh bedk e ertas. | Sonra bırakabilirsin, adamı; (Heto gırnas tskel iren.) ama şimdi onunla gitmelisin. (bayts hima heduh bedk e ertas.) | 1915-1 | 2015 | |
Ani, you're gonna die. | Ani, öleceksin. | 1915-1 | 2015 | |
The entire Armenian people are going to die, because of you. Take his hand. | Ermeniler senin yüzünden ölecekler. Tut elini. | 1915-1 | 2015 | |
No. Let go. | Hayır. Boş ver. | 1915-1 | 2015 | |
Simon, no! No! No! Chem oozoom! No. | Simon, hayır! Hayır! Hayır! Yapmak istemiyorum! (Çem uzum!) Hayır. | 1915-1 | 2015 | |
No! This is my decision! This is my decision! | Hayır! Bu benim kararım! Bu benim kararım! | 1915-1 | 2015 | |
Hey, wait up! | Hey, bir dakika! | 1915-1 | 2015 | |
Angela, please speak to me. We can work through this. | Angela, söyle bana. Bunu uzun uzadıya inceleyebiliriz. | 1915-1 | 2015 | |
Just take my hand, it's not a big deal. | Sadece elimi tut, bu zor bir şey değil. | 1915-1 | 2015 | |
I can never abandon my son, Colonel. | Oğlumu terk edemem, Albay. | 1915-1 | 2015 | |
You understand that? I can never betray my family. | Bunu anladın mı? Aileme ihanet edemem. | 1915-1 | 2015 | |
Hey, Gabriel. | Hey, Gabriel. | 1915-1 | 2015 | |
What are you doing here? | Burada n'apıyorsun? | 1915-1 | 2015 | |
What do you mean, buddy? | Ne demek istiyorsun, dostum? | 1915-1 | 2015 | |
You don't care about her. You're just pretending. | Onu düşünme. Sen sadece rolünü oyna. | 1915-1 | 2015 | |
You're an actor. | Sen bir oyuncusun. | 1915-1 | 2015 | |
You're scaring me. Why don't you put the gun down. | Beni korkutuyorsun. Neden silahı indirmiyorsun? | 1915-1 | 2015 | |
You shouldn't point guns at people, even if it's not real. | İnsanlara silah çekmemelisin, hatta bu silah gerçek olmasa bile. | 1915-1 | 2015 | |
If it's not real, then why are you scared? | Madem gerçek değil, peki neden korkuyorsun? | 1915-1 | 2015 | |
Simon. | Simon. | 1915-1 | 2015 | |
The journalist is not writing the story, Jeffrey. | Gazeteci yazısını yazmadı, Jeffrey. | 1915-1 | 2015 | |
Journalist, shmournalist. I'm worried about Angela. | Gazeteci, mazeteci. Ben Angela hakkında endişeleniyorum. | 1915-1 | 2015 | |
We all are. | Hepimiz. | 1915-1 | 2015 | |
Simon. Hey Simon, you up here? | Simon. Hey Simon, buraya gelir misin? | 1915-1 | 2015 | |
Hey, listen, man, I just wanted to... | Hey, dinle, adamım, Benim istediğim sadece... | 1915-1 | 2015 | |
What am I doing wrong? Why won't Angela take his hand? | Ben yanlış olan ne yaptım acaba? Neden Angela onun elini tutmaz? | 1915-1 | 2015 | |
Well, I was thinking, not to violate the terms | O hâlde, düşünüyorum ki, Cenevre Sözleşmesi ihlâl edilmese veya hiçbir şey... | 1915-1 | 2015 | |
maybe, just once, the man can take the woman's hand. | belki, sadece bir kez, adam elini tutabilir. | 1915-1 | 2015 | |
No... she has to make her own decision. That's the whole point of 1915. | Hayır... Kendi kararını vermek zorunda. 1915'in en önemli noktası bu. | 1915-1 | 2015 | |
She's faced the truth. Now it's time for her to move on. | O, gerçekle yüzleşti. Şimdi onun hayatına devam etme sırası geldi. | 1915-1 | 2015 | |
What if she doesn't? | Eğer hayatına devam etmezse? | 1915-1 | 2015 | |
If she doesn't, Jeffrey, then she's finished. | Eğer hayatına devam etmezse, Jeffrey, o zaman işi biter. | 1915-1 | 2015 | |
She's trapped forever. | Sonsuza dek orada kalır. | 1915-1 | 2015 | |
Come in. | Girin. | 1915-1 | 2015 | |
Oh, James, it's good you came. | Oh, James, gelmen iyi oldu. | 1915-1 | 2015 | |
I wanted to see you before you left. | Sen gitmeden önce seni görmek istedim. | 1915-1 | 2015 | |
What if I told you that the play can go on? | Ne söylesem oyun devam eder? | 1915-1 | 2015 | |
That Angela will take my hand. | Angela elimi tutar mı? | 1915-1 | 2015 | |
What if I told you that she can finally be free? | Ne söylesem Angela sonunda özgür olur? | 1915-1 | 2015 | |
What are you talking about? | Neyden bahsediyorsun? | 1915-1 | 2015 | |
Look at her, Simon. Look at what you've done to her. | Ona bak, Simon. Ona ne yaptığını gör. | 1915-1 | 2015 | |
She had to know the truth. | O, gerçeği bilmek zorunda. | 1915-1 | 2015 | |
Not everyone needs the truth the way you do. | Senin yaptığın şekilde olması herkesin harcı değil. | 1915-1 | 2015 | |
People forget all the time. | İnsanlar hep unuttular. | 1915-1 | 2015 | |
About people they love, about people they've lost. | Sevdiklerini, kaybettiklerini. | 1915-1 | 2015 | |
Some even forget about a genocide, because that's what they need to do to move on. | Bazıları hatta bir soykırımı bile unutuyor, çünkü hayatlarına devam etmeleri gerekiyor. | 1915-1 | 2015 | |
This is not moving on. You have to face the truth to move on. | Bu hayata devam etmek değil. Hayatına devam etmek için gerçekle yüzleşmek gerek. | 1915-1 | 2015 | |
You don't even want her to move on. You could never forgive her for that. | Angela'dan devam etmesini isteyemezsin. Onu bunun için bağışlayamazsın. | 1915-1 | 2015 | |
All you've really wanted is to suffer together. | Gerçekten birlikte acı çekmeyi istemen gerekir. | 1915-1 | 2015 | |
For her to share in your pain. | Onun da senin acını paylaşması için. | 1915-1 | 2015 | |
What do you want from me? | Benden ne istiyorsun? | 1915-1 | 2015 | |
I can't change the way you are, Simon. You will always live in the past. | Tarzını değiştiremem, Simon. Sen hep geçmişte yaşayacaksın. | 1915-1 | 2015 | |
But Angela, she can still have a future. | Fakat Angela, onun hâlâ bir geleceği var. | 1915-1 | 2015 | |
You know I can save her, Simon. | Onu kurtarabileceğimi biliyorsun, Simon. | 1915-1 | 2015 | |
I can take her away from all of this. | Bütün bunlardan uzakta tutabilirim. | 1915-1 | 2015 | |
Ahh... the ending. | Ahh... sonuç. | 1915-1 | 2015 | |
You can't bear the sight of it, can you? | Bunu görmeye dayanamıyorsun, değil mi? | 1915-1 | 2015 | |
But that's the way the story ends. | Fakat senaryoyu bitirmenin yolu bu. | 1915-1 | 2015 | |
With Angela and me together. That's the way you wrote it. | Angela'yla ben birlikteyiz. İşte bunu yazdın. | 1915-1 | 2015 | |
Tony. What? | Tony. Ne var? | 1915-1 | 2015 | |
Huh? What you say is not possible. Tony's gone. | Hah? Söylediğin şey imkânsız. Tony gitti. | 1915-1 | 2015 | |
We have nobody to replace him. | Kimseyi onun yerine koyamam. | 1915-1 | 2015 | |
He was never supposed to play the role. | Bu rolü hiç istemiyordu. | 1915-1 | 2015 | |
That's why the magic isn't happening. Angela's decision is false. | İşte büyünün bozulma sebebi. Angela'nın kararı yanlıştı. | 1915-1 | 2015 | |
Okay, then who? Who's going to play the husband? | Tamam, sonra kim? Kim kocasını oynayacak? | 1915-1 | 2015 | |
You know who. | Kimin olduğunu biliyorsun. | 1915-1 | 2015 | |
It's not just your baby... | O sadece bebeği değil... | 1915-1 | 2015 | |
it's you Angela has to leave. | seni de terk etmek zorunda. | 1915-1 | 2015 | |
Say goodbye to your wife, Simon. | Eşine "güle güle" de, Simon. | 1915-1 | 2015 | |
Gabriel, are you lost? | Gabriel, kayıp mı oldu? | 1915-1 | 2015 | |
I know where I am. | Nerede olduğumu biliyorum. | 1915-1 | 2015 | |
I remember my first opening night. | İlk açılış gecemi hatırlıyorum. | 1915-1 | 2015 | |
Why is she sad? | O neden üzgün? | 1915-1 | 2015 | |
Who? | Kim? | 1915-1 | 2015 | |
Your wife, Angela. I can tell she is sad. | Eşin, Angela. O üzgünse söylerim. | 1915-1 | 2015 | |
The woman in that room is not really Angela. | Bu odadaki kadın gerçek Angela değil. | 1915-1 | 2015 | |
No? No. | Hayır? Hayır. | 1915-1 | 2015 | |
There is magic in this theater. Real magic. | Burada bu tiyatroda bir büyü var. Gerçek bir büyü. | 1915-1 | 2015 | |
Can you keep a secret, Gabriel? | Gabriel, bu sırrı saklayabilir misin? | 1915-1 | 2015 | |
Tonight, all of us, on our stage and in the audience... | Bu gece, hepimiz, sahnemizle ve seyircilerimizle... | 1915-1 | 2015 | |
we're going back in time. | Zamanda geriye gideceğiz. | 1915-1 | 2015 | |
We're going to a... | Biz şuraya gidiyoruz... | 1915-1 | 2015 | |
strange and dangerous place. | acayip ve tehlikeli bir yere. | 1915-1 | 2015 | |
1915. | 1915. | 1915-1 | 2015 | |
Angela is already there. | Angela da orada. | 1915-1 | 2015 | |
Do you want to go there, Gabriel? | Oraya gitmek ister misin, Gabriel? | 1915-1 | 2015 | |
Angela... Angela, can you hear me? | Angela... Angela, beni duyabiliyor musun? | 1915-1 | 2015 | |
You're not my husband. | Sen kocam değilsin. | 1915-1 | 2015 | |
Can you tell me where you are? | Nerede olduğunu söyler misin? | 1915-1 | 2015 |