Search
English Turkish Sentence Translations Page 208
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Downstairs. | Aşağıdayım. | 1915-1 | 2015 | |
Angela, can you please come upstairs. I need to talk to you. | Angela, lütfen yukarı çıkar mısın? Seninle konuşmam gerek. | 1915-1 | 2015 | |
I have to stay here... with my baby. | Burada... bebeğimle kalmam gerek. | 1915-1 | 2015 | |
You have to go now. | Şimdi gitmek zorundasın. | 1915-1 | 2015 | |
No, Angela, I won't go, I can't. | Hayır, Angela, Gidemem, Yapamam. | 1915-1 | 2015 | |
Why are you smiling? | Neden gülümsüyorsun? | 1915-1 | 2015 | |
You keep calling me Angela. | Beni Angela diye çağırıyorsun. | 1915-1 | 2015 | |
You have the wrong girl. | Yanlış kişiyi çağırıyorsun. | 1915-1 | 2015 | |
What did he do to you? | Simon sana ne yaptı böyle? | 1915-1 | 2015 | |
It was nice chatting. | Güzel sohbetti. | 1915-1 | 2015 | |
Goodbye. | Güle güle. | 1915-1 | 2015 | |
No, no, Angela, don't go! Angela, don't go. | Hayır, hayır, Angela, gitme! Angela, gitme. | 1915-1 | 2015 | |
Hello, Ani. | Merhaba, Ani. | 1915-1 | 2015 | |
I'm coming to get you now. | Şimdi seni almaya geliyorum. | 1915-1 | 2015 | |
No, no. I'm coming down the steps now. | Hayır, hayır. Şimdi basamaklardan aşağıya iniyorum. | 1915-1 | 2015 | |
Please, stop. | Lütfen, dur. | 1915-1 | 2015 | |
I can see you now, Ani. I can see your little boy. | Şimdi seni görebiliyorum, Ani. Seni de küçük. | 1915-1 | 2015 | |
I killed him. | Onu öldürdüm. | 1915-1 | 2015 | |
We fell downstairs. | Biz merdivenlerden düştük. | 1915-1 | 2015 | |
I... I killed him. | Ben... Onu ben öldürdüm. | 1915-1 | 2015 | |
It is a new world we are going to, a world free of pain. | Gittiğimiz yer yeni bir dünya, acının olmadığı bir dünya. | 1915-1 | 2015 | |
I can save you, Ani... | Seni kurtarabilirim, Ani... | 1915-1 | 2015 | |
but you must forget about your son, and you must forget about your husband. | fakat oğlunu ve kocanı unutmak zorundasın. | 1915-1 | 2015 | |
Trust me, Ani. I know the way out of here. | Bana güven, Ani. Çıkış yolunu biliyorum. | 1915-1 | 2015 | |
I know the way back. | Dönüş yolunu biliyorum. | 1915-1 | 2015 | |
Good evening and welcome to the Los Angeles Theatre! | İyi akşamlar ve Los Angeles Tiyatrosu'na hoşgeldiniz! | 1915-1 | 2015 | |
Do you believe in magic, sir? | Büyüye inanır mısınız, bayım? | 1915-1 | 2015 | |
Of course. Excellent! | Tabii ki. Harika! | 1915-1 | 2015 | |
Mr. West, places. | Bay West, yerinize. | 1915-1 | 2015 | |
Places, everyone! | Herkes yerini alsın! | 1915-1 | 2015 | |
Places, please. We're on in five. | Lütfen, yerlerinize geçin. 5 saniye içinde başlıyoruz. | 1915-1 | 2015 | |
Simon, it's time. | Simon, vakit geldi. | 1915-1 | 2015 | |
'Tis in my memory locked, and you yourself shall keep the key of it. | O artık hafızamda saklı ve anahtarı da sende saklı. [Hamlet, 1. Bölüm, Sahne 3] | 1915-1 | 2015 | |
Ms. Lillian, what are you doing? | Bayan. Lillian, N'apıyorsunuz? | 1915-1 | 2015 | |
Lucky... just an old ritual. | Lucky... Sadece eski bir ritüel. | 1915-1 | 2015 | |
The events that inspired this play were meant to be forgotten. | Oyun nedeniyle kopan kıyamet, oyunun konusunun önüne geçti, unutulmanın. | 1915-1 | 2015 | |
Many people, for many reasons, still wish them to remain forgotten. | Nice insan, nice sebeplerle, hâlâ unutulmasını umuyor. | 1915-1 | 2015 | |
But of course, the past never forgets who you are. | Neyse ki, geçmiş kim neyse ve ne değilse unutmaz. | 1915-1 | 2015 | |
It follows you, like a shadow, to the end. | Sizi bırakmaz, bir gölge gibi, sonuna kadar. | 1915-1 | 2015 | |
Ladies and gentiles, welcome to 1915. | Bayanlar ve Baylar, 1915'e hoşgeldiniz. | 1915-1 | 2015 | |
Ani! What happened? Ani! Ani! | Ani! N'oldu? Ani! Ani! | 1915-1 | 2015 | |
Oh, we're all right. We just had a little fall. | Oh, bir şeyimiz yok. Ayağımız kaydı. | 1915-1 | 2015 | |
Oh, my heart nearly cracked! What was all that noise? | Oh, az kalsın kriz geçiriyordum! Bu gürültü de neydi? | 1915-1 | 2015 | |
It's nothing, Mom. We were playing. How is the garden? | Hiçbir şey, Mama. Şakalaşıyorduk. Bahçe ne âlemde? | 1915-1 | 2015 | |
Well, it's the weeds again. They're suffocating the tomatoes. | Güzel, yine ot bürümüş. Domateslere huzur vermiyorlar. | 1915-1 | 2015 | |
I can help you, Grandma. I'll pull out the weeds. | Ben sana yardım edebilirim, Büyükanne. Otları yolabilirim. | 1915-1 | 2015 | |
And son, don't forget. Rip them from their roots. | Oğlum, şunu sakın unutma. Kökünden sök. | 1915-1 | 2015 | |
So they can never grow again from the soil. | Böylece bir daha toprağa kök salamazlar. | 1915-1 | 2015 | |
So they can never grow from the soil again. | Böylece bir daha toprağa kök salamazlar. | 1915-1 | 2015 | |
Come, Garo... | Gel buraya, Garo... | 1915-1 | 2015 | |
we are going to have a big harvest this year, your father has promised. | bu yıl babanın beklediği gibi büyük hasat kaldıracağız. | 1915-1 | 2015 | |
We're going to have new fruit. | Yeni meyvelerimiz olacak. | 1915-1 | 2015 | |
No! No! You have to go! Restrain your woman, soldier! | Hayır! Hayır! Defol! Eşine sahip çık, asker! | 1915-1 | 2015 | |
No! No! This is my family! No! | Hayır! Hayır! Bu benim ailem! Hayır! | 1915-1 | 2015 | |
May I remind you, soldier, that the empire is at war. | Hatırlatayım mı, asker, devletimiz savaş hâlinde! | 1915-1 | 2015 | |
But it is not our war! | Ama bu savaş bizim değil. | 1915-1 | 2015 | |
It's everybody's war now. The entire world is wearing uniforms. | Artık bu herkesin savaşı. Tüm dünya üniforma giyiyor. | 1915-1 | 2015 | |
Isn't that right, soldier? | Yanlış mıyım, asker? | 1915-1 | 2015 | |
I said... isn't that right, soldier? | Sana söyledim! Yanlış mıyım, asker? | 1915-1 | 2015 | |
He's right, mother. | Albay haklı, Anne. | 1915-1 | 2015 | |
Armenians have to do their part. | Ermeniler sorumluluklarını yerine getirmeli. | 1915-1 | 2015 | |
But we've done our part! We make this empire work. | Ama bize düşeni yaptık! İmparatorluğa hizmet ettik. | 1915-1 | 2015 | |
Our farmers grow your fruit. Our architects build your palaces... | Çiftçilerimiz size ürünlerini verdiler. Mimarlarımız saraylarınızı yaptılar... | 1915-1 | 2015 | |
and yet you hate us. | ve hâlâ bizden nefret ediyorsunuz. | 1915-1 | 2015 | |
Maybe we remind you that this land isn't really yours. | Belki bu toprakların gerçekten sizin olmadığını hatırlatmalı. | 1915-1 | 2015 | |
You take our guns, now you take our men. | Önce silahlarımızı aldınız, şimdi adamlarımızı alıyorsunuz. | 1915-1 | 2015 | |
What will you come to take next? | Ya sonra neyi almak için geleceksiniz? | 1915-1 | 2015 | |
You're out of time, soldier. Say goodbye to your family. | Zaman geçiyor, asker. Ailene veda et. | 1915-1 | 2015 | |
I will always love you. | Seni her zaman seveceğim. | 1915-1 | 2015 | |
Come back. Come back. | Geri dön. Geri dön. | 1915-1 | 2015 | |
I'll come back, I promise. I'll come back. | Söz veriyorum, geri döneceğim. Geri döneceğim. | 1915-1 | 2015 | |
We'll pray for you. | Senin için dua edeceğiz. | 1915-1 | 2015 | |
There will be no need for that. | Orada buna ihtiyacın olmayacak. | 1915-1 | 2015 | |
I'm afraid where your husband is going, there is no God. | Korkarım, kocan Allah'ın olmadığı bir yere gidiyor. | 1915-1 | 2015 | |
You can let go now. | Şimdi gidebilirsin. | 1915-1 | 2015 | |
I never dared to come out... | Dışarı çıkmaya cesaret edemezdim... | 1915-1 | 2015 | |
but every night, I would wait to hear that song. | fakat her gece, bu şarkıyı duymak için orada beklerdim. | 1915-1 | 2015 | |
That sweater, is a little small for Garo, don't you think? | Bu süveter Garo için sanki biraz küçük oldu, ne dersin? | 1915-1 | 2015 | |
It isn't for Garo. | Garo için değil, bu. | 1915-1 | 2015 | |
Keep walking! You have a long walk ahead of you. | Yürü! Gideceğiniz çok yol var. | 1915-1 | 2015 | |
You're the last one, miss. | En son siz kaldınız, hanım efendi. | 1915-1 | 2015 | |
I just feel I'm forgetting something. | Sanırım unuttuğum şeyler var. | 1915-1 | 2015 | |
You'll be back soon. It's only temporary. | Yakında döneceksiniz. Bu geçici. | 1915-1 | 2015 | |
You keep a clean house. Feels like... home. | Evi temiz tut. Evdeymişsin gibi hisset. | 1915-1 | 2015 | |
What is your name, pretty one? | Adın ne, güzel şey? | 1915-1 | 2015 | |
You don't have to worry, Ani. You'll be safe. | Endişelenme, Ani. Güvende olacaksın. | 1915-1 | 2015 | |
You're in my hands now. | Artık elime düştün. | 1915-1 | 2015 | |
Shhh. Everybody is asleep. | Şşş... Herkes uyuyor. | 1915-1 | 2015 | |
All of these people... you are all being led to your deaths. | Bunca insan... Ölmeye gidiyorsunuz. | 1915-1 | 2015 | |
We don't have time, Ani. Think of the future. | Ani, kaybedecek vakit yok. Geleceğini düşün. | 1915-1 | 2015 | |
I don't want this, either. | Bunu ikimiz de istemiyoruz. | 1915-1 | 2015 | |
We have been playing the roles that have been written for us. | Bize biçilen rolü oynuyoruz, bizim için yazılanı; | 1915-1 | 2015 | |
But right now we are just two people in the night. | fakat şimdi, bu gece biz sadece iki kişiyiz | 1915-1 | 2015 | |
No one is watching. Let us escape this madness. | Kimse izlemiyor. Hadi bu çılgınca şeyden kaçalım. | 1915-1 | 2015 | |
This is our last chance. | Bu bizim son şansımız. | 1915-1 | 2015 | |
On the other side of this night, there is only death for you... | Bu gecenin diğer tarafı, burada senin için sadece ölüm... | 1915-1 | 2015 | |
and damnation for me. | ve benim için lanet var. | 1915-1 | 2015 | |
Let us save each other from our destinies. | Kaderlerimizden birbirimizi kurtaralım. | 1915-1 | 2015 | |
But I can never forgive myself. | Fakat kendimi asla affedemem. | 1915-1 | 2015 | |
You don't have time, Ani. We are all... out of time. | Zaman yok, Ani. Hepimiz... zaman kaybediyoruz. | 1915-1 | 2015 |