Search
English Turkish Sentence Translations Page 2205
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| They've been here for 15 years. | 15 yıldan beri buradalar. | Adeul-1 | 2007 | |
| You may not recognize them all. | Sana olmayabilirler. | Adeul-1 | 2007 | |
| This is the first time | Bu, burayı ilk kez... | Adeul-1 | 2007 | |
| I've seen this place from outside. | ...dışarıdan görüşüm. | Adeul-1 | 2007 | |
| I was transported here late at night. In the dark. | Buraya gece gelmiştim. Karanlıktı. | Adeul-1 | 2007 | |
| So that's what it looks like! | Böylece neye benzediğini anladım. | Adeul-1 | 2007 | |
| Well, you haven't rode in a car for 15 years so... | Öyleyse senin gibi biri... | Adeul-1 | 2007 | |
| For somebody like you. | arabaya binmeyeli 15 yıldan fazla oldu. | Adeul-1 | 2007 | |
| It intoxicates you and then makes you sick. | Bu senin başını döndürüp hasta yapar. | Adeul-1 | 2007 | |
| After a storm, you look even more radiant. | Fırtınadan sonra, daha fazla ışık saçar. | Adeul-1 | 2007 | |
| As the fresh wind blows my way, | Taze rüzgar yolumda eser, | Adeul-1 | 2007 | |
| the golden sun lights up the sky. | altın güneş gökyüzünü aydınlatır. | Adeul-1 | 2007 | |
| Joon suk! | Joon suk! | Adeul-1 | 2007 | |
| Did you have a dream? | Rüya mı görüyordum? | Adeul-1 | 2007 | |
| Crazy... Freaking crazy. | Çılgınca... Kaçık deli. | Adeul-1 | 2007 | |
| How on earth could I have fallen asleep? | Şu an nasıl uykuya dalmış olabilirim? | Adeul-1 | 2007 | |
| I must be crazy. | Çıldırmış olmalıyım. | Adeul-1 | 2007 | |
| It's the first time seeing the outside world in 15 years. | Bu, 15 yıl sonra dışarıyı ilk görüşüm. | Adeul-1 | 2007 | |
| But instead of enjoying the sights, I fell asleep! | Ama ben keyfini çıkaracağıma uyuyorum. | Adeul-1 | 2007 | |
| I'm so pathetic. | Çok işe yaramazım. | Adeul-1 | 2007 | |
| Now we will now move onto the Middle Ages. | Artık orta çağa geçerler. | Adeul-1 | 2007 | |
| There are two types of folk songs dating from this era. | Halk şarkılarının günümüze uzanan iki tipi vardır. | Adeul-1 | 2007 | |
| One was created by the aristocracy, | İlki soylular ve başka benzer kişiler... | Adeul-1 | 2007 | |
| and the other by common people. | ...tarafından yapıldı. | Adeul-1 | 2007 | |
| Among the folk songs that were created by | Katkı sağlayan bu kişilerden... | Adeul-1 | 2007 | |
| common people, I think | ...bana göre en önemlisi... | Adeul-1 | 2007 | |
| Chongsan Byulgok is the most important. | Chongsan Byulgok 'dur. | Adeul-1 | 2007 | |
| But this was already covered in a past exam. | Ama zaten bu geçmiş sınavlarınızda yeraldı. | Adeul-1 | 2007 | |
| I think it's this way. | Bence bu taraftan. | Adeul-1 | 2007 | |
| No, our house used to be over there. | Hayır, bizim evin bu tarafta olması lazım. | Adeul-1 | 2007 | |
| Oh, really? | Ah, gerçekten mi? | Adeul-1 | 2007 | |
| I got it. It's here. | Buldum. Burada. | Adeul-1 | 2007 | |
| Building 7, Unit 407! It should be here. | Bina 7, daire 407! Burası olmalı. | Adeul-1 | 2007 | |
| Hey, it's unlocked. | Aa, kilitli değil. | Adeul-1 | 2007 | |
| Hello? | Kimse var mı! | Adeul-1 | 2007 | |
| Is anybody home? | Evde kimse var mı? | Adeul-1 | 2007 | |
| The soy bean paste was too salty! | Soya ezmesi çok tuzlu! | Adeul-1 | 2007 | |
| I told you not to do it. | Sana tuzlu yapma demiştim. | Adeul-1 | 2007 | |
| Mom! It's me, Kang sik! | Anne! Benim, Kang sik! | Adeul-1 | 2007 | |
| So I didn't make the kimchi. | Kimçi yapar gibi yapmayacaksın. | Adeul-1 | 2007 | |
| Mom. Your son is here. | Anne. Oğlun burada. | Adeul-1 | 2007 | |
| Why don't you watch the television? | Neden TV izlemiyorsun? | Adeul-1 | 2007 | |
| It's fun to watch. | Çok eğlenceli. | Adeul-1 | 2007 | |
| Your son must've left the door open | Oğlun, annen yüzünden... | Adeul-1 | 2007 | |
| because of your mother. | ...kapıyı açık bırakıp gitmiş. | Adeul-1 | 2007 | |
| He's not as big as I thought. | O düşündüğüm kadar büyük değil. | Adeul-1 | 2007 | |
| If he had your figure, he would have been tall. | Sana çektiyse daha uzun olmalı. | Adeul-1 | 2007 | |
| Wait a moment. He may be about my size. | Bekle bir dakika. Belki benimle aynı kalıptadır. | Adeul-1 | 2007 | |
| He wears the same size as me. | Benimle aynı beden giyiniyor. | Adeul-1 | 2007 | |
| Is that your son? | Senin oğlun mu? | Adeul-1 | 2007 | |
| Let me have a look. | Ver bir bakayım. | Adeul-1 | 2007 | |
| Oh, It's a group picture. | Ah, bir toplu resim. | Adeul-1 | 2007 | |
| You said his name was Joon suk, right? | Adı Joon suk demiştin, değil mi? | Adeul-1 | 2007 | |
| Let's see. Which one looks like a Joon suk. | Bakayım. Hangisi Joon suk 'a benziyor. | Adeul-1 | 2007 | |
| Mr. Park! | Bay Park! | Adeul-1 | 2007 | |
| I cannot bear to stay here. | Burada olmamız uygun değil. | Adeul-1 | 2007 | |
| I'm sorry? | Nasıl? | Adeul-1 | 2007 | |
| I cannot stay like this. | Böyle durmamalıyız. | Adeul-1 | 2007 | |
| Would it be possible for me to wait for him in front of his school? | Onu okulunun önünde beklemem mümkün mü? | Adeul-1 | 2007 | |
| I don't think so. As you know, | Ben öyle düşünmüyorum. Bildiğin gibi, | Adeul-1 | 2007 | |
| we're supposed to stick to the plan. | plana bağlı kalmamız gerekiyor. | Adeul-1 | 2007 | |
| Yeah, I know that, but... | Evet, biliyorum, fakat... | Adeul-1 | 2007 | |
| But I feel like I'm losing precious time just waiting here. | ...değerli vaktimi burada beklemeye harcıyormuşum gibi hissediyorum. | Adeul-1 | 2007 | |
| You know, one day is all I've got. | Biliyorsun, bir günüm var. | Adeul-1 | 2007 | |
| Can't I wait in front of his school? | Okulun önünde bekleyemez miyim? | Adeul-1 | 2007 | |
| Would you like to smoke? | Sigara ister misin? | Adeul-1 | 2007 | |
| By the way, since you guys don't know what the other looks like, | Bu arada, biz beyler birbirinizi tanımadığınızdan | Adeul-1 | 2007 | |
| what if we miss him? | dolayı onu kaçırırsak? | Adeul-1 | 2007 | |
| Don't you think we need a signboard or something? | Sence bize bir yazılı kağıt filan gerekir mi? | Adeul-1 | 2007 | |
| Son! It's Dad. | Oğlum! Baban. | Adeul-1 | 2007 | |
| Lee Joon suk | Lee Joon suk. | Adeul-1 | 2007 | |
| Does he have study hall today? | Onun bugün toplantısı filan var mı? | Adeul-1 | 2007 | |
| He knows I'm coming, doesn't he? | Geleceğimi biliyor, değil mi? | Adeul-1 | 2007 | |
| Sure. He should have been notified. | Tabii ki. Ona bildirilmiş olmalı. | Adeul-1 | 2007 | |
| Is there a back door to this school? | Okulun arkada çıkışı mı var? | Adeul-1 | 2007 | |
| Ax to the 3rd power plus B to the x power plus | Ax 'in üçüncü kuvveti artı B üzeri x artı... | Adeul-1 | 2007 | |
| I've never been so | Daha önce kavga dışında hiçbirşey için... | Adeul-1 | 2007 | |
| frightened of going outside the school. | ...okulun dışında beni bekleyen olmamıştı. | Adeul-1 | 2007 | |
| I'm going out in order to meet the "father". | "Baba" ile buluşmak için dışarı çıkıyorum. | Adeul-1 | 2007 | |
| Cx plus D cannot be zero... | Cx artı D sıfır olamaz... | Adeul-1 | 2007 | |
| I look at his eyes. | Onun gözlerine baktım. | Adeul-1 | 2007 | |
| In fact, there's nothing else to look at. | Aslında, bakacak başka biryer yoktu. | Adeul-1 | 2007 | |
| His muffler is covering half of his face. | Atkı yüzünün yarısını kapatmıştı. | Adeul-1 | 2007 | |
| His eyes look like... | Bunlar oğlumun... | Adeul-1 | 2007 | |
| my son. | ...gözleri gibi. | Adeul-1 | 2007 | |
| I wish he could walk closer to me, | Keşke bana daha yakın dursaydı, | Adeul-1 | 2007 | |
| so that I could say something to him. | böylece kendisine birşeyler söyleyebilirdim. | Adeul-1 | 2007 | |
| It feels a bit awkward to talk to him from this distance. | Bu mesafeden onunla konuşmak biraz garip olur. | Adeul-1 | 2007 | |
| The odor of the man next to me touches my nose. | Yanımdaki adamın kokusu burnuma geliyor. | Adeul-1 | 2007 | |
| The smell of cheap lotion | Ucuz losyon ve orta yaşlı bir | Adeul-1 | 2007 | |
| and the body odor of a middle aged man. | adamın vücut kokusu. | Adeul-1 | 2007 | |
| I have one day to eat with him. | Onunla beraber harcamak için bir günüm var. | Adeul-1 | 2007 | |
| I'm given one day to talk about everything. | Onunla herşeyi konuşmak için bir gün verildi. | Adeul-1 | 2007 | |
| I am afraid that | Korkarım günün sonunda ona... | Adeul-1 | 2007 | |
| at the end of the day I might call him dad in spite of myself. | ...elimde olmadan baba diyebilirim. | Adeul-1 | 2007 | |
| Why don't we eat dinner at home? | Neden akşam yemeğini evde yemiyoruz? | Adeul-1 | 2007 | |
| I'll do a bit of shopping and cook dinner for you. | Biraz alışveriş yapıp sana yemek pişireceğim. | Adeul-1 | 2007 | |
| I'm supposed to go to the tutoring center. | Dershaneye gitmem gerekiyor. | Adeul-1 | 2007 | |
| Sure, Go ahead and do what you need to do. | Tabii ki, git ve yapman gerekenleri yap. | Adeul-1 | 2007 | |
| I can wait for you with this gentleman here. | Bu beyefendiyle birlikte seni burada bekleyebilirim. | Adeul-1 | 2007 |