Search
English Turkish Sentence Translations Page 2210
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| He never stops talking. | O hiç susmaz. | Adeul-1 | 2007 | |
| From this end to that end... | Bir uçtan bir uca... | Adeul-1 | 2007 | |
| What he says sounds rather boring and pointless to my ears. | Söylediği şey kulağıma anlamsız ve sıkıcı geliyor. | Adeul-1 | 2007 | |
| He describes what it used to look like here. I think you were one or two years old. | Eskiden buranın nasıl göründüğünü anlatıyor. Bence bir yada iki yaşındaydın. | Adeul-1 | 2007 | |
| He says how he used to play over here. The stationmaster yelled at me, | Burada nasıl oynadığını söyledi. Tren raylarına atladığım için... | Adeul-1 | 2007 | |
| Is that really what he wants to say now? | Gerçekten şimdi ne söylememi bekliyor? | Adeul-1 | 2007 | |
| because you jumped into the railroad tracks. | ...istasyon müdürü bana bağırdı. | Adeul-1 | 2007 | |
| "I love you, I will miss you," | "Seni seviyorum, Seni özleyeceğim," | Adeul-1 | 2007 | |
| "Will you come and see me?" | "Gelip beni görecek misin?" | Adeul-1 | 2007 | |
| He hasn't said any of that. | Bu konuda birşey söylemedi. | Adeul-1 | 2007 | |
| Poor Kang sik... He's a fool. And now it's covered with condominiums. | Zavallı Kang sik... O bir aptal. Ve şidmi etrafını binalar kaplamış. | Adeul-1 | 2007 | |
| This place has changed a lot. | Burası bayağı değişmiş. | Adeul-1 | 2007 | |
| So I was... | Yani eskiden... | Adeul-1 | 2007 | |
| I was... | Eskiden... | Adeul-1 | 2007 | |
| The face of Kang sik is covered with the tears | Kang sik 'in yüzü... | Adeul-1 | 2007 | |
| that he's shed. | ... dökülen gözyaşlarıyla kaplandı. | Adeul-1 | 2007 | |
| Tears and sniffles. | Gözyaşları ve hıçkırıkları. | Adeul-1 | 2007 | |
| This sobbing sound is | Hıçkırıkları | Adeul-1 | 2007 | |
| coming from the fellow in front of me. | ona eşlik geliyordu. | Adeul-1 | 2007 | |
| You'll be fine, Dad. | İyi olacaksın, baba. | Adeul-1 | 2007 | |
| The wailing of a convicted murderer sounds | Bu bir katilin yüksek feryad etmesi. | Adeul-1 | 2007 | |
| a lot louder than a train. | Trenden bile yüksek sesle. | Adeul-1 | 2007 | |
| Kang sik is crying in choked sobs as he feels | Kang sik, oğlunun ellerini hissettiğinde | Adeul-1 | 2007 | |
| his son's hand. | ağlayarak hıçkırıklara boğuldu. | Adeul-1 | 2007 | |
| Where is he? | O nerede? | Adeul-1 | 2007 | |
| What did he say? | O ne söyledi? | Adeul-1 | 2007 | |
| Kang sik must be delirious because of the crying. | Kang sik, ağlamaktan sayıklamaya başlamış olmalı. | Adeul-1 | 2007 | |
| He cannot even recognize his own son. | O, kendi oğlunu dahi tanıyamadı. | Adeul-1 | 2007 | |
| What happened to... | Ne oldu benim ... | Adeul-1 | 2007 | |
| ...my Joon suk? | ...Joon suk 'uma? | Adeul-1 | 2007 | |
| What happened to my Joon suk? | Joon suk 'uma ne oldu? | Adeul-1 | 2007 | |
| I'm sorry, sir! | Üzgünüm, efendim! | Adeul-1 | 2007 | |
| I must be missing something | İkisinin de bildiği birşeyi | Adeul-1 | 2007 | |
| that the two already know. | kaçırmış olmalıyım. | Adeul-1 | 2007 | |
| I'm at Joon suk's house. | Joon suk 'un evindeyim. | Adeul-1 | 2007 | |
| Yeah, he's here. | Evet. O, burada. | Adeul-1 | 2007 | |
| Hey! What's wrong with you! | Hey! Senin neyin var? | Adeul-1 | 2007 | |
| You scared me! Let's go. | Korkuttun beni! Gidelim. | Adeul-1 | 2007 | |
| Did you do your homework? | Ev ödevini yaptın mı? | Adeul-1 | 2007 | |
| Homework? You'll have to help me with it. | Ev ödevi? Bu konuda bana yardım etmelisin. | Adeul-1 | 2007 | |
| I saw a picture of my father's victims. | Babamın kurbanlarının bir fotografını gördüm. | Adeul-1 | 2007 | |
| I did some research on the Internet. | İnternette bazı aramalar yaptım. | Adeul-1 | 2007 | |
| My father's birthday is the day after tomorrow. | Babamın doğumgünü, yarından sonraki gün. | Adeul-1 | 2007 | |
| I miss my father. | Babamı özledim. | Adeul-1 | 2007 | |
| I don't think he'll recognize me. | Beni tanıyacağını sanmıyorum. | Adeul-1 | 2007 | |
| We're late. We'll have to sneak in again. | Geciktik. Yine içeri gizlice girmeliyiz. | Adeul-1 | 2007 | |
| You've changed your song. Is that a new song? | Şarkını değiştirmişsin. Bu yeni bir şarkı mı? | Adeul-1 | 2007 | |
| Lee Joon suk? | Lee Joon suk? | Adeul-1 | 2007 | |
| Geez, Grandma. How come you eat nothing but rice? | Büyükanne. Nasıl pirinçten başka birşey yemezsin? | Adeul-1 | 2007 | |
| You need to eat some side dishes, too. | Bunlardan da yemelisin. | Adeul-1 | 2007 | |
| I'm gonna go see my dad. | Babamı görmeye gideceğim. | Adeul-1 | 2007 | |
| You wanna come with me? | Benimle gelir misin? | Adeul-1 | 2007 | |
| Do I look | İyi... | Adeul-1 | 2007 | |
| presentable? | ...görünüyor muyum? | Adeul-1 | 2007 | |
| you look great. | harika görünüyorsun. | Adeul-1 | 2007 | |
| Do I look | Gerçekten iyi... | Adeul-1 | 2007 | |
| alright for real? | ...görünüyor muyum? | Adeul-1 | 2007 | |
| you totally look fine. | tamamen iyi görünüyorsun. | Adeul-1 | 2007 | |
| After he died, | O öldükten sonra, | Adeul-1 | 2007 | |
| me and some other friends took turns taking care of his grandmother. | ben ve birkaç arkadaşım büyükanneye dönüşümlü olarak bakmaya başladık. | Adeul-1 | 2007 | |
| It's OK! Please bear with me. | Tamam! Sık dişini. | Adeul-1 | 2007 | |
| Father will be here soon. | Babam yakında burada olacakmış. | Adeul-1 | 2007 | |
| What would Joon suk have done? | Joon suk acaba ne yapardı? | Adeul-1 | 2007 | |
| This is the last piece of him I have. | Bu ondan bana kalan son şey. | Adeul-1 | 2007 | |
| Cha Heon do | Cha Heon do | Adeul-1 | 2007 | |
| Lee Joon suk | Lee Joon suk | Adeul-1 | 2007 | |
| It was awkward and strange for some reason. | Bazısı için garip ve uygunsuz bir şeydi. | Adeul-1 | 2007 | |
| But I thought that was natural | Ama düşününce benim gibi 15 yıl | Adeul-1 | 2007 | |
| since I hadn't seen my son for 15 years. | oğlunu görmemiş biri için çok doğaldı. | Adeul-1 | 2007 | |
| I thought that was why. | Neden olduğunu anladım. | Adeul-1 | 2007 | |
| Then when you held my hand... | Sen elimi tuttuğun zaman... | Adeul-1 | 2007 | |
| something strange happened. | birşeyler yabancı geldi. | Adeul-1 | 2007 | |
| My heart was screaming at me. | Kalbim bana haykırdı. | Adeul-1 | 2007 | |
| Telling me this is not the hand of my son! | Bana oğlumun eli olmadığını söyledi! | Adeul-1 | 2007 | |
| My heart was telling me this is not my son's hand. | Kalbim bana dedi ki; bu oğlunun eli değil. | Adeul-1 | 2007 | |
| Was Joon suk left handed? | Joon suk, solak mıydı? | Adeul-1 | 2007 | |
| He was stubborn, that kid! | İnatçı bir çocuktu! | Adeul-1 | 2007 | |
| I'm really sorry. Truly. | Gerçekten üzgünüm. Gerçekten. | Adeul-1 | 2007 | |
| No, don't be. | Hayır, üzülme. | Adeul-1 | 2007 | |
| It doesn't matter whether you're my real son or not. | Gerçek oğlum olup olmamanın hiçbir önemi yok. | Adeul-1 | 2007 | |
| I did spend a day with my son. | Ben sadece oğlumla bir gün geçirdim. | Adeul-1 | 2007 | |
| Like a dayfly, | Aynı birgün sineği gibi, | Adeul-1 | 2007 | |
| you find meaning in what you're given. | bana ne verdiğinin anlamı bu. | Adeul-1 | 2007 | |
| Mr. Lee! | Bayım! | Adeul-1 | 2007 | |
| Joon suk was much taller than me. | Joon suk, benden daha uzundu. | Adeul-1 | 2007 | |
| He was as tall as you. | O, sizin gibi uzundu. | Adeul-1 | 2007 | |
| His face was pretty handsome too! | Sizin gibi yakışıklıydı da. | Adeul-1 | 2007 | |
| Good night, my Son! | İyi geceler, oğlum! | Adeul-1 | 2007 | |
| Leave Report /Robbery, Homicide/Life Sentence | Rapor /Soygun, Cinayet/Ömür boyu mahkumiyet | Adeul-1 | 2007 | |
| So how was the visit? | Peki ziyaret nasıl geçti? | Adeul-1 | 2007 | |
| Did you have a good time with your son? | Oğlunla iyi vakit geçirebildin mi? | Adeul-1 | 2007 | |
| Yes. Thank you very much. | Evet. Çok teşekkür ederim. | Adeul-1 | 2007 | |
| It's been a long time. Wasn't it a bit awkward? | Çok uzun zaman oldu. Biraz garip değil miydi? | Adeul-1 | 2007 | |
| He must have grown a lot. | O çok büyümüş olmalı. | Adeul-1 | 2007 | |
| Yes, he has. | Evet, büyümüş. | Adeul-1 | 2007 | |
| He is pretty good looking. | O çok hoş görünüyordu. | Adeul-1 | 2007 | |
| He's as tall as me. | O da benim gibi uzun boylu. | Adeul-1 | 2007 | |
| Demian | Demian. | Adeul-1 | 2007 | |
| The body of the Christ. | İsa sizinle olsun. | Adeul-1 | 2007 | |
| Amen. | Amen. | Adeul-1 | 2007 |