Search
English Turkish Sentence Translations Page 2604
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Amerikalı burada. | Agent X-1 | 2015 | ||
| Someone's been in here. | Biri odama girmiş. | Agent X-1 | 2015 | |
| The copy of the ledger is missing. | Defterin kopyası kayıp. | Agent X-1 | 2015 | |
| Odama kim girdi anne? Kimse. | Agent X-1 | 2015 | ||
| How could Diablo know you had a copy of the ledger? | Diablo defterin kopyasına sahip olduğunu nasıl bilebilirdi? Bilmesi imkansızdı. | Agent X-1 | 2015 | |
| What do you know about El Diablo? | El Diablo hakkında ne biliyorsun? Emilio, John benim arkadaşım. | Agent X-1 | 2015 | |
| He's protected by the Aztec god Tezcatlipoca himself. | Aztek Tanrısı Tezcatlipoca tarafından bizzat korunuyor. | Agent X-1 | 2015 | |
| They'll be coming for you. We need to go. | Peşinden gelecekler. Gitmemiz gerek. | Agent X-1 | 2015 | |
| What have you done, Emilio? | Ne yaptın sen Emilio? | Agent X-1 | 2015 | |
| Whatever I had to to protect you, | Seni ve bu aileyi korumak için yapmam gerekeni. | Agent X-1 | 2015 | |
| Ashes to ashes... | Küller küllere... tozlar tozlara. | Agent X-1 | 2015 | |
| Bu adam kim? Nasıl bir işe bulaştın böyle? | Agent X-1 | 2015 | ||
| Bir şeylerin değişmesinin tek yolu insanların bu şeytan adama karşı çıkmasıdır. | Agent X-1 | 2015 | ||
| Baban gibi mi yani? | Agent X-1 | 2015 | ||
| Bunun ona getirisi ne oldu peki? Tabut. | Agent X-1 | 2015 | ||
| Bu sefer farklı olacak. | Agent X-1 | 2015 | ||
| Şef Ortiz. | Agent X-1 | 2015 | ||
| Where's the American? | Amerikalı nerede? Bilmiyorum. | Agent X-1 | 2015 | |
| Don't lie. | Bana yalan söyleme. Burada olduğunu biliyorum. | Agent X-1 | 2015 | |
| Ajan Fernandez'in seni neden bu kadar sevdiğini anlayabiliyorum. | Agent X-1 | 2015 | ||
| Defterimi nereye sakladı? | Agent X-1 | 2015 | ||
| Tek bir ısırıkla... | Agent X-1 | 2015 | ||
| Bak. | Agent X-1 | 2015 | ||
| Ama ben normal bir insan değilim. | Agent X-1 | 2015 | ||
| Sana son bir defa daha soracağım... | Agent X-1 | 2015 | ||
| ...defterimi... | Agent X-1 | 2015 | ||
| ...nereye sakladın? | Agent X-1 | 2015 | ||
| Get on! | Bin! | Agent X-1 | 2015 | |
| Bırak gitsinler, beni defterime yönlendirecekler. | Agent X-1 | 2015 | ||
| John. What? | John. Ne oldu? | Agent X-1 | 2015 | |
| I think I'm bleeding out. | Kanıyorum galiba. | Agent X-1 | 2015 | |
| So, President Eckhart didn't dispatch you to convince me | Yani Başkan Eckhart finanse edilmemiş eğitim tasarısını... | Agent X-1 | 2015 | |
| Actually... | Aslında bakarsan... | Agent X-1 | 2015 | |
| I brought you here under false pretenses. | ...seni buraya hoşuma gitmeyen bir şeyi sormak için davet ettim. | Agent X-1 | 2015 | |
| Why did you invite me? | Beni neden davet ettin peki? | Agent X-1 | 2015 | |
| Loren Amari. | Loren Amari. | Agent X-1 | 2015 | |
| I'm acquainted with the lady. | Bayanı bizzat tanıyorum. | Agent X-1 | 2015 | |
| Unfortunately, so was my late husband. | Maalesef benim merhum kocam da. | Agent X-1 | 2015 | |
| When were these taken? | Bu fotoğraflar ne zaman çekildi? Stephen'in ölümünden bir hafta önce. | Agent X-1 | 2015 | |
| What were they doing together? | Beraber ne yapıyorlarmış? | Agent X-1 | 2015 | |
| I was hoping you could tell me. | Senin bana söylemeni umuyordum. | Agent X-1 | 2015 | |
| I wish I could. | Keşke söyleyebilsem. | Agent X-1 | 2015 | |
| If you'll excuse me... | Şimdi müsaade edersen... | Agent X-1 | 2015 | |
| I know I have no right to ask, but... | Sormaya hakkım olmadığını biliyorum ama... | Agent X-1 | 2015 | |
| will I be hearing from you? | ...senden haber alacak mıyım? | Agent X-1 | 2015 | |
| Let's be frank. | Dürüst olalım. Beni sevmiyorsun Natalie. | Agent X-1 | 2015 | |
| The election left some pretty deep scars for both of us. | Seçim ikimizde de oldukça derin yaralar bıraktı... | Agent X-1 | 2015 | |
| But I love Loren. | ...ama ben Loren'i seviyorum. Eminim senin de kocanı sevdiğin gibi. | Agent X-1 | 2015 | |
| I'll be in touch. | Haber vereceğim sana. | Agent X-1 | 2015 | |
| Mi tÃo is the owner of the cantina. | Bu yerin sahibi amcamdır. Bizi güvende tutacaktır. | Agent X-1 | 2015 | |
| Luna? | Luna? | Agent X-1 | 2015 | |
| Amca. Ne oldu? | Agent X-1 | 2015 | ||
| Sorun değil. Onun arkadaşıyım. Hadi. Hadi. | Agent X-1 | 2015 | ||
| It's pretty deep. | Çok derine girmiş. | Agent X-1 | 2015 | |
| Temiz bir suya, leğene, birkaç beze ve birkaç havluya ihtiyacım var. | Agent X-1 | 2015 | ||
| Bir de olta teline ve güçlü bir ipe. | Agent X-1 | 2015 | ||
| Teşekkür ederim. | Agent X-1 | 2015 | ||
| I'm gonna stitch this up now. | Şimdi dikeceğim bunu. | Agent X-1 | 2015 | |
| Never on someone else. | Başka birinde yapmamıştım hiç. | Agent X-1 | 2015 | |
| It's okay? | Uyar mı sana? | Agent X-1 | 2015 | |
| Keep this arm straight. | Kolunu havada tut. Luna'nın babasını gömdüm. | Agent X-1 | 2015 | |
| I do not wish to bury her, as well. | Onu da gömmek istemiyorum. | Agent X-1 | 2015 | |
| All right, try to hold still. | Tamam, kıpırdamamaya çalış. Senin için söylemesi kolay. | Agent X-1 | 2015 | |
| Tell me, John... why do you do what you do? | Söyler misin John... Tüm bunları neden yapıyorsun? | Agent X-1 | 2015 | |
| It's the benefits. You should see the dental plan. | Getirileri var. Diş sigortasını bir görsen. | Agent X-1 | 2015 | |
| Sense of humor conceals the pain of a damaged soul. | Espri anlayışı zarar görmüş bir ruhun acılarını gizler. | Agent X-1 | 2015 | |
| You know, those government benefits do come with therapy, | Devletin getirilerinden biri cidden terapidir... | Agent X-1 | 2015 | |
| You know, women, we use 7,000 words in a day, | Biliyor musun, biz kadınlar günde 7 bin kelime kullanırız... | Agent X-1 | 2015 | |
| while men just around 2,000. | ...o sırada erkekler 2 bin kelime kullanır. Bu şaşırtıcı bir şey değil. | Agent X-1 | 2015 | |
| My dad, he didn't just give me lots of books. | Babam bana yalnızca kitap bırakmadı. Ondan daha değerli bir şey de bıraktı... | Agent X-1 | 2015 | |
| hope. | ...umut. Zeki bir adama benziyor. | Agent X-1 | 2015 | |
| Every time he would come home from work, | Ne zaman işten eve dönse, ne kadar yorgun olursa olsun... | Agent X-1 | 2015 | |
| When I would ask him why he had to work so much, | Ben ona neden bu kadar çok çalıştığını sorunca bana ne derdi biliyor musun? | Agent X-1 | 2015 | |
| "The world's a dangerous place to live... | Dünya tehlikeli bir yerdir ama insanlar kötü diye değil... | Agent X-1 | 2015 | |
| Smart man. | Zeki adam. | Agent X-1 | 2015 | |
| What's so urgent you needed to interrupt me | Sabah toplantısı sırasında apar topar çıkmamı sağlayacak kadar acele olan nedir? | Agent X-1 | 2015 | |
| I can't see you anymore. | Seninle artık görüşemem. | Agent X-1 | 2015 | |
| Natalie found a photo of you with Stephen in Chicago. | Natalie seninle Stephen'in Chicago'da çekilmiş fotoğraflarını bulmuş. | Agent X-1 | 2015 | |
| That is crazy. | Bu çılgınca. Hayır. Değil. | Agent X-1 | 2015 | |
| Because that's exactly what I'm going to tell her. | Çünkü ona tam olarak öyle olduğunu söyleyeceğim. | Agent X-1 | 2015 | |
| Listen, it's too late for that now. | Onun için çok geç artık. Sana ihanet etmiyordum. | Agent X-1 | 2015 | |
| I was trying to protect you. | Seni korumaya çalışıyordum. | Agent X-1 | 2015 | |
| or I won't be able to protect you. | ...yoksa benim seni korumam mümkün olmayacak. | Agent X-1 | 2015 | |
| Why do you have a candle from the Altar of Lost Souls, friend? | Neden Kayıp Ruhların Adak Taşı'ndan alınmış mum var elinde arkadaşım? | Agent X-1 | 2015 | |
| You know about this candle? | Bu mumu bilir misin? Elbette. | Agent X-1 | 2015 | |
| For I am one of those lost souls. | Zira ben de o kayıp ruhlardan biriyimdir. | Agent X-1 | 2015 | |
| Luna didn't tell you, did she? | Luna sana söylemedi değil mi? Hayır. | Agent X-1 | 2015 | |
| I was a priest in the church. | Zamanında kilisede rahiptim ama onun annesine aşık oldum. | Agent X-1 | 2015 | |
| But worse than betraying my vows, | Ama yeminlere ihanet etmekten kötü olan şey, öz kardeşime olan ihanetimdi. | Agent X-1 | 2015 | |
| Where are you going? Going to the church. | Nereye gidiyorsun? Kiliseye. | Agent X-1 | 2015 | |
| I work better alone. | Ben yalnız daha iyi çalışırım. Bu sefer değil. | Agent X-1 | 2015 | |
| I don't know, John. | Bilemiyorum John. | Agent X-1 | 2015 | |
| I really don't think Agente Fernandez | Ajan Fernandez'in defteri buraya sakladığını sanmıyorum. | Agent X-1 | 2015 | |
| I'm not so sure. | Ben o kadar da emin değilim. | Agent X-1 | 2015 | |
| What goes on this table? | Bu masada normalde ne durur? | Agent X-1 | 2015 | |
| The burial box of Saint Angel Sala. | Aziz Angel Sala'nın kül kutusu. | Agent X-1 | 2015 | |
| Carries the mummified remains of the holy priest | 200 sene önce bu kasabayı kurmuş olan Aziz Angel Sala'nın... | Agent X-1 | 2015 | |
| Very clever... you hide it in a box that no one will touch. | Oldukça zekice. Defteri kimsenin dokunmayacağı bir kutuya saklamak. | Agent X-1 | 2015 | |
| Her Dia de los Muertos festivalinde kutu kutlamanın bir parçası olarak... | Agent X-1 | 2015 | ||
| ...as part of the celebration, | ...festival boyunca taşınır. Sonra da mezarlığa götürülür. | Agent X-1 | 2015 |