Search
English Turkish Sentence Translations Page 2878
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
"Gave it..." | Verdim, bu kalbi sana Verdim | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Go! Go! Go fast! | Hadi! Hadi! Hadi! Acele edin! Hadi! | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
You go to the right. | Siz sağ tarafa, hadi! Hadi! Hadi! | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
‘Iraq and Kuwait had shared a tense relationship for some time.‘ | 'Irak ve Kuveyt'in bir süreliğine gerginlik dolu ilişkileri olmuştu.' | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
‘The tension was caused by what always causes tension‘ | 'Bunun nedeni de diğerleriyle aynıydı, para.' | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
‘Iraq owed Kuwait 14 billion dollars...‘ | 'Irak, Kuveyt'ten 14 milyar dolar borç almıştı ve bundan vazgeçmesini istemişti. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Okay, I'll call you later. | Tamam, seni ararım. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
‘They were also demanding that Kuwait produce less oil...‘ | 'Kuveyt'in daha az petrol üretimi yapmasını, böylece fiyatların yükselmesini... | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
'...and Iraq profits more.‘ | ...ve Irak'ın daha fazla kazanmasını istiyordu.' | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
‘Amidst these apologies and threats...‘ | 'Özür dilemeler oldu, sonra da tehditler, sonrasında da Irak Kuveyt'e girdi... | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
'...stea|ing oil.‘ | ...ve petrole el koydu. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
‘We had grown used to these threats by now.‘ | 'Bu tehditlere alışmıştık ve bunun hiç bir şeyi değiştirmeyeceğini düşünüyorduk.' | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
‘But we were wrong.‘ | 'Ama yanılmıştık, hepimiz.' | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
‘And along with it, changed the identities of us Kuwaitis.‘ | 'Üstelik, kimliklerimizi Kuveytli kimliklerle değiştirmiştik.' | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Ranjit? | Ranjit? Ashok aradı. Sabahın üçünde mi? | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Apparently Saddam attacked Kuwait. Come on, Ranjit. | Görünüşe göre Saddam, Kuveyt'e saldırmış. Hadi ama, Ranjit. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
I am sure there must have been some minor action at the border. | Sınırda çatışmalar olduğundan eminim. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Ranjit... I've an idea. | Ranjit... Bir fikrim var, sen ve Simran Londra'ya gidin. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Do you really think there's some kind of threat? | Gerçekten de o kadar tehlike olduğunu mu düşünüyorsun? Düşünmüyorum. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
I'm sure schools will be closed for few days. | Okulların bir kaç günlüğüne kapanacağından eminim. Bir hafta sonra dönersiniz. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
And every1hing will be fine. | Ve her şey yoluna girmiş olur. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Could Saddam have rea||y.. Nothing has happened. | Acaba Saddam... Olan bir şey yok. Neyin var senin? Hiç, sadece... | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Do me a favour. Go back to bed. | Bana bir iyilik yap, hemen yatağa git. Benim bir kaç yeri aramam lazım. Tamam. Git. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Kuwaitis! Come out! | Kuveytliler! Çıkın dışarı! Burası artık bizim! | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Hail Saddam! Get down. | Yaşasın Saddam! Eğil. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Hail Saddam! | Yaşasın Saddam! Yaşasın Saddam! | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Oh God! How bad is it? Very bad! | Çok mu kötü? Çok kötü! | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Just when I need them most no one takes my calls. | İhtiyacım olduğunda onlara ulaşamıyorum. İçişlerindeki Şeyh Faysal'ı aradın mı? | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Don't tell me who to call. | Bana kimi arayacağımı söyleme! Neden bağırıyorsun? Zaten denedim, Amrita! | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Relax, Ranjit. | Sakin ol, Ranjit. Kuveyt Devleti bitmiş durumda. 1 | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
There's not a single official here. | Bir tane resmi bir şey kalmadı. Hükümetten kimse kalmadı, hepsi kaçtı ve sen... | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Gone? Yes. | Kaçtı mı? Evet. İlk fırsatta kaçmaları mı gerekiyordu? | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Don't they have any responsibility towards their own people? | Kendi vatandaşlarına karşı sorumlulukları yok mu? Amrita... Anne! | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Why is Simu awake? | Simu neden uyandı? Bugün okul yok, kızım. Git, hadi yerine yat. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Rita, please take her inside. | Rita, lütfen onu içeriye götür. Hadi git bebeğim, lütfen. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Nair, what's happening outside? | Dışarıda neler oluyor, Nair? Anayollar kapalı, otobandan geldim. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
The Iraqi army is everywhere. | Irak ordusu her yerde. Herkesi kontrol ediyorlar. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
They're sparing everyone else... | Kuveytliler dışında herkesi tutukluyorlar ve öldürüyorlar. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Ranjit, why did you call him..? Amrita, mind your own business... | Ranjit, onu neden çağırdın? Amrita, sen kendi işini yap ben de kendi işimi. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Get the car, I'll go get ready. Okay sir. | Arabayı getir, ben hazırlanayım. Tamam. Şimdi mi düzelteceksin? Sakin ol. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
What's wrong with you? | Neyin var senin? Elçiliğe gideceğim. İşler düzelince Kuveyt'ten gideceğiz. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Okay. Relax now. | Tamam mı? Sakin ol şimdi. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Nair, don't be scared. | Nair, sakın korkma! | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Get out! | Çık dışarı! Çık dışarı! Hint! Hint! Ben Hintliyim. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Indian we are indian. | Hintliyiz biz, Hintli. Lütfen! Lütfen! Lütfen! | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Don't talk with them in arabic language. | Lütfen! Onlarla Arapça konuşma. Lütfen arabaya bin, Nair. Nair! | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Nair! | Nair! | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Get in! | Bin şu arabaya! | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Play the music | Müzik aç! | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
What's that shining in your hand? Give it to us. | Saat, saat, saati ver. Yüzük, yüzük, çıkart, çıkart! | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Come on, move. | Hadi yürü! | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
‘You must be really happy today‘. | Bugün çok mutlu olmalısın. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Amitabh Bachchan...? | Amitabh Bachchan? Deewar? | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Mr. Ranjit, yes or no? | Bay Ranjit, evet mi yoksa hayır mı? | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
If I hadn't passed through that checkpoint today... | Eğer o kontrol noktasını koymasaydım, sen hala hayatta olmazdın, Bay Ranjit. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Let me guess... | Dur tahmin edeyim. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
You didn't recognise me. | Sen beni tanıyamadın. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
A year ago...you came to Baghdad... | Bir yıl önce, sen, karın Amrita ve kızın Simran... | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
...with your wife Amrita and daughter Simran... | ...bağış toplamak için Bağdat’a gelmiştiniz. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
And by the grace of Allah... who was your security in charge? | Allah'ın izniyle sizin güvenliğinizi kim sağlamıştı? | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
I was with you for two days... | İki gün boyunca ben sağlamıştım, tabii sen hala tanıyamadın. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
I am kind of hum, Mr. Katiyal. | Ben önemsiz biriyim, Bay Katiyal. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
I remember... No! You don't! | Hatırladım. Hayır, hatırlamadın. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Successful people... should only remember imponant people. | Başarılı insanlar, ancak önemli kişileri hatırlarlar. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
And now...sudden|y... I am someone important. | Ve şimdi, aniden ben önemli bir kişi oldum. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Mr. Khallaf Bin Zayed. Iraqi Republican Army. | Ben Khallaf Bin Zayed. Irak Cumhuriyet Ordusu. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
At your service. Thank you. | Hizmetinizde. Teşekkürler. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
I'll give you plenty of oppununities... | Teşekkür etmeniz için size çok güzel bir fırsat sunacağım. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Like I gave him. | Tıpkı ona verdiğim gibi. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Fawad? | Fawad? Fawad Al Sayyed. Senin iş ortağın. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Al An Hazir Iraq, Mr. Katiyal. | Artık burası Irak, Bay Katiyal. Ve Irak'ta... | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
And people like you... | ...senin gibi insanlar bize yardım edecek. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
I'm taking another step towards that. | Bunun için bir şey daha yapacağım. Küçük bir hediye. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
This sticker. | Bu etiketi. Bunu arabanın ön camına yapıştır. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
It'll be helpful at checkpoints. | Kontrol noktalarında faydası olacaktır. Yoksa her gün görüşmek zorunda kalırız. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
We're friends now, Mr. Ranjit. | Biz artık dostuz, Bay Ranjit. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
If you ever need any1hing... | Eğer bir şeye ihtiyacın olursa, sakın çekinme. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
In return...|'m sure you too honor this friendship. | Karşılığında bu dostluktan onur duyacağından eminim. Artık gidebilirsin. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Mr.Saini. | Bay Saini. Bay Saini! Bay Katiyal, buradayım. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Thank God you saw me. | Çok şükür beni gördün. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
an]! | Brij! Brij! Brij! Neler oluyor böyle! | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
What happened? Calm down. | Ne olmuş ki? Sakin ol. 16 yaşında Iraklı bir asker şoförümü vurdu! | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
They dragged me to the Dasman palace. | Beni Dashman sarayına götürdüler. Iraklı Binbaşını da pek dostça değildi. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
And you're asking what happened? | Ve sen ne olmuş mu diyorsun? Otur şöyle. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Have some water. | Biraz su iç. Gideceğiz, merak etme. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
I am sorry. No, it's okay. | Özür dilerim. Sorun değil. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
What is the airport situation? | Havayolları ne durumda? Iraklıların kontrolünde. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
No one can come in. | Hiç kimse gelemiyor. Çıkma gibi bir şey de söz konusu değil. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
And the Indian Government? | Peki Hint Hükümeti? Her zamanki gibi seyirci mi? | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Your Kuwaiti government... | Senin Kuveyt Hükümetin, seyirci bile olmadı. Kaçtı. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Policy decisions are not made in hours. | Politik kararlar saatlerini almadı. Ve tüm dünya seyirci durumda. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Brij, do something. | Brij, bir şeyler yap. Beni ve ailemi buradan çıkart. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
We have to get out. | Buradan çıkmamız lazım. Siz ve diğer 170.000 Hintli de öyle. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
But how will you? | Bunu nasıl yapacağız? | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Okay...do one thing. | Pekâlâ, şöyle yap, aileni buraya getir. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Take her. | Tut. | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Look! What a fancy house! | Şu eve bir bak! | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Look, a Kuwaiti Teddy! | Al sana Kuveyt ayısı! | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
Dead Kuwaiti Teddy! | Kuveyt ayısına ölüm! | Airlift-1 | 2016 | ![]() |
What are you doing? | Burada ne yapıyorsun? Pekâlâ, kimlik ver, kimlik ver! | Airlift-1 | 2016 | ![]() |