Search
English Turkish Sentence Translations Page 2969
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
sure do some cruel things, don't they? | ...ne kadar canice şeyler yapabiliyor. Fukuoka'daki bir üniversite öğrencisiymiş. ...kesinlikle kötü şeyler yapıyorlar, değil mi? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
According to the police, though, | Polis... Kesin yakında yakalarlar. Polisin dediğine göre... | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
they already know who did it. | ...kimin yaptığını çoktan bulmuş. İnsanın ettiği yanına kalmaz. ...kimin yaptığını zaten biliyorlarmış. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Some college kid in Fukuoka. | Fukuoka'daki bir üniversite öğrencisiymiş. Yuichi! Fukuoka'da bir üniversite öğrencisiymiş. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
They'll catch him soon, I'm sure. | Kesin yakında yakalarlar. İyi misin? Eminim, onu yakında yakalarlar. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
You can't do evil and get away with it. | İnsanın ettiği yanına kalmaz. Neyin var? Kötülük yaptıysan, cezanı çekersin. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Yuichi? | Yuichi! Boğazıma bir şey takıldı. Yuichi? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
You okay? | İyi misin? Bir şey mi takıldı? İyi misin? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
What's the matter? | Neyin var? Yuichi. Ne oldu? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Just choked on something. | Boğazıma bir şey takıldı. Yüzümü çekme! Boğazıma bir şey kaçtı. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Choked on something? | Bir şey mi takıldı? Çekme dedim! Bir lokmayla mı boğuluyordun? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Yuichi. | Yuichi. Dosya silindi. Yuichi. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Hey, don't show my face. | Yüzümü çekme! Selam. Yüzümü çekmiyorsun, değil mi? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
I said don't. | Çekme dedim! Ben iki ay önce Saga'dan mesaj gönderen kişiyim. Çekme demedim mi? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
(File deleted) | Dosya silindi. Deniz feneriyle ilgili hoş bir sohbetimiz olmuştu. Dosya Silindi | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
(Hello) | Selam. Hatırlıyor musun? Merhaba | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
(I'm the one from Saga who emailed two months ago.) | Ben iki ay önce Saga'dan mesaj gönderen kişiyim. Aniden mesaj attığım için kusura bakma. İki ay önce Saga'dan sana mail atan kişiyim. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
(We had a good time chatting about lighthouses.) | Deniz feneriyle ilgili hoş bir sohbetimiz olmuştu. Hazırım. Deniz fenerleriyle ilgili sohbet ederken çok eğlenmiştik. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
(Do you remember? ) | Hatırlıyor musun? Geliyorum. Hatırlıyor musun? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
(Sorry about the abrupt email.) | Aniden mesaj attığım için kusura bakma. Beklettiğim için kusura bakmayın. Bu beklenmedik mail için kusura bakma. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
I'm ready. | Hazırım. Nasıl oldu? İzninizle. Ben hazırım. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Coming. | Geliyorum. Biraz dar olmadı mı? Geliyorum. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Sorry to keep you. | Beklettiğim için kusura bakmayın. Hayır, bence çok yakıştı. Beklettiğim için üzgünüm. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
How does it fit? I'll open this. | Nasıl oldu? İzninizle. Şimdilerde takımlar özellikle daha zayıf göstermek için tasarlanıyor. Nasıl oldu? Perdeyi açayım. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
A bit tight, maybe? | Biraz dar olmadı mı? Yüzünüzü ortaya çıkardı. Sanki biraz dar gibi? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
No, I think it looks great. | Hayır, bence çok yakıştı. Gerçekten mi? Hayır, bence çok iyi görünüyor. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Today's designs tend to be slimmer in general. | Şimdilerde takımlar özellikle daha zayıf göstermek için tasarlanıyor. İzninizle. Günümüz modelleri genelde biraz dar kalıp oluyor. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Makes your face look sharp, too. | Yüzünüzü ortaya çıkardı. Üzgünüm, çoraplarım yağmurda ıslandı da. Ayrıca yüzünüzü ortaya çıkardı. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Really? | Gerçekten mi? Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor. Gerçekten mi? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Pardon me. | İzninizle. Biraz dar olmadı mı? Affedersiniz. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Sorry, my socks got drenched in the rain. | Üzgünüm, çoraplarım yağmurda ıslandı da. Çok da sade. Özür dilerim, çoraplarım yağmurda sırılsıklam oldu. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Sure pouring out there. | Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor. Öyle mi? Elbette, çok şiddetli yağıyor. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Isn't that too tight? | Biraz dar olmadı mı? Bunu dene sen. Çok dar olmadı mı? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
And too plain. | Çok da sade. Bu iyiydi. Hem de çok sade. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
You think so? | Öyle mi? Bu daha güzel, değil mi? Öyle mi diyorsun? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Try this instead. | Bunu dene sen. Öyle mi? Bunu denesene. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
This one's fine. | Bu iyiydi. Baksana, nasıl dar! | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
C'mon, this one's better, right? | Bu daha güzel, değil mi? Kusura bakma, geliyorum! Hadi ama bu daha güzel, değil mi? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Yeah? | Öyle mi? Üzgünüm. Öyle mi? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Look, that's way too tight! | Baksana, nasıl dar! Hava buz gibi! Hoş geldin. Baksana, bu çok dar! | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Sorry, I'm coming! | Kusura bakma, geliyorum! Erkek arkadaşın mı burada? Özür dilerim, geliyorum! | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
I'm sorry. | Üzgünüm. Evet. Özür dilerim. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
It's freezing. I know. | Hava buz gibi! Hoş geldin. Yemeye bir şey alamadım. Buz gibi. Biliyorum. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Boyfriend's here? | Erkek arkadaşın mı burada? Sorun değil. Biz dışarıda yiyeceğiz. Erkek arkadaşın mı burada? Evet. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Um, yeah. | Evet. Tamam. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
I couldn't buy anything. | Yemeye bir şey alamadım. Sen de gelmek ister misin abla? Hiçbir şey alamadım. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
That's fine, we're going out to eat now. | Sorun değil. Biz dışarıda yiyeceğiz. Hayır, ben 3. kişi olarak size engel olmayayım. Sorun değil, şimdi yemeğe çıkıyoruz. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Oh, okay. | Tamam. Selam Mitsuyo. Peki. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Wanna come, Sis? | Sen de gelmek ister misin abla? İzninle. Gelmek ister misin, kardeşim? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
No, I don't want to be a third wheel. | Hayır, ben 3. kişi olarak size engel olmayayım. Yarın evdesin değil mi? Tamirat için ev sahibi gelecek. Hayır, fazlalık olmak istemiyorum. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Oh, hi Mitsuyo. | Selam Mitsuyo. Ama yarın dışarı çıkacağım. Merhaba Mitsuyo. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Excuse me. | İzninle. İyi yönde değişim görüyorum! O zaman ev sahibini ara. Affedersin. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
You're off tomorrow, right? The landlord's coming for repairs. | Yarın evdesin değil mi? Tamirat için ev sahibi gelecek. Sana pasta bıraktık. Yarın izinlisin, değil mi? Ev sahibi tamirat için gelecek. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
But I'm going out tomorrow. | Ama yarın dışarı çıkacağım. Kapının zincirini sürgülemeyi unutma. Ama ben yarın dışarı çıkacağım. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Ah, for a change. Well, call the landlord. | İyi yönde değişim görüyorum! O zaman ev sahibini ara. Yuichi Shimizu Değişiklik olsun diye mi. Peki, ev sahibini ara o zaman. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
I left some cake for you. | Sana pasta bıraktık. Sabah saat 10'da Saga İstasyonu'nda buluşalım. Senin için biraz kek ayırdım. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Don't bolt the chain. | Kapının zincirini sürgülemeyi unutma. Şey... Ben Shimizu. Kapı zincirini takma. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
(FROM: Yuichi Shimizu) | Yuichi Shimizu Senin gibi biriyle... GÖNDEREN: Yuichi Shimizu | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
(Meet me tomorrow 11am at Saga Station.) | Sabah saat 10'da Saga İstasyonu'nda buluşalım. ...arabayla gezeceğimi hiç tahmin etmezdim. Benimle yarın saat 11'de Saga İstasyonunda buluş. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Um... | Yani senin gibi saçı boyalı biriyle. Şey... | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Uh... I'm Yuichi. | Şey... Ben Shimizu. Bir akşam aynada kendime baktım... Şey... Ben Yuichi. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
I never would've imagined | Senin gibi biriyle... ...ve birden değişiklik yapmak istedim. Senin gibi biriyle... | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
going for a drive with someone like you. | ...arabayla gezeceğimi hiç tahmin etmezdim. Tek düşünebildiğim hemen saçımı boyamaktı. ...arabayla gezintiye çıkacağımı hayal bile edemezdim. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Someone with... dyed hair like you. | Yani senin gibi saçı boyalı biriyle. Nedense o hissi iyi biliyorum. Senin gibi saçları boyalı biriyle. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
I saw myself in the mirror one night and suddenly felt like a change. | Bir akşam aynada kendime baktım... Ne yapsak? Bir gece aynada kendime baktım... | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
This was all I could think of. | Tek düşünebildiğim hemen saçımı boyamaktı. Belki dosdoğru o bahsettiğin fener kulesine gideriz? Aklıma gelen tek şey bu oldu. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
For some reason, I think I know that feeling. | Nedense o hissi iyi biliyorum. Ya da önce buralarda bir yerde yemek mi yesek? Her nasılsa, sanırım o duyguyu biliyorum. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
What should we do? | Ne yapsak? Ne yapalım? Ne yapalım? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Maybe go straight to that lighthouse you mentioned? | Belki dosdoğru o bahsettiğin fener kulesine gideriz? Otele gidelim mi? Doğruca bahsettiğin o deniz fenerine gidebiliriz belki? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Or we can eat lunch around here first. | Ya da önce buralarda bir yerde yemek mi yesek? Yemek ve gezme işini sonra da yapabiliriz. Ya da önce buralarda bir öğle yemeği yiyebiliriz. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
What should we do? | Ne yapalım? Damdan düşer gibi! Ne yapalım? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Wanna go to a hotel? | Otele gidelim mi? Fena kafaya aldın beni. Otele gitmek ister misin? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
We can save the eating and driving for later. | Yemek ve gezme işini sonra da yapabiliriz. Baksana... Yemeği ve gezmeyi sonraya bırakabiliriz. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
That was so out of the blue! | Damdan düşer gibi! ...ciddi miydin? Damdan düşer gibi oldu bu! | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
You had me going there. | Fena kafaya aldın beni. Gülünç değil mi? Az kalsın beni kandırıyordun. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Wait... | Baksana... Daha yeni tanıştık ve hemen böyle bir yere geldik. Dur... | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
You're serious? | ...ciddi miydin? Özür dilerim. Sen ciddi misin? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Well, it sure feels kind of funny. | Gülünç değil mi? Özre gerek yok. Evet, kesinlikle eğlenceli olacağını hissediyorum. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
We just met, and here we are in a place like this. | Daha yeni tanıştık ve hemen böyle bir yere geldik. Biraz şaşırdım sadece. Az önce tanıştık ve böyle bir yerdeyiz. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Sorry. | Özür dilerim. Yeri gelir kadınlar da böyle hisseder. Özür dilerim. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
No need to apologize. | Özre gerek yok. Biriyle olmak istemek... Özür dilemene gerek yok. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
It just caught me by surprise. | Biraz şaşırdım sadece. ...çok doğal. Sadece beni çok şaşırttın. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Even women feel that way from time to time. | Yeri gelir kadınlar da böyle hisseder. Yoldaki indirimli ayakkabıcıyı fark ettin mi? Üstelik kadınlar da zaman zaman bu şekilde hissederler. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
It's natural to want... | Biriyle olmak istemek... Oradan sağa dönersen, Biriyle birlikte olmayı istemen... | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
...to be with someone. | ...çok doğal. ...ve doğruca gidersen önüne pirinç tarlaları çıkar. ...çok doğal. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Notice the discount shoe store on our way here? | Yoldaki indirimli ayakkabıcıyı fark ettin mi? Orada benim lisem var. Gelirken yol kenarındaki... | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
If you turn right there, | Oradan sağa dönersen, İlkokul ve ortaokulum da oralarda. Eğer oradan sağa dönüp... | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
and go straight through the rice fields, | ...ve doğruca gidersen önüne pirinç tarlaları çıkar. Şimdi de iş yerim o ana yolun üstünde. ...çeltik tarlaları boyunca dümdüz gidersen... | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
you'd arrive at my high school. | Orada benim lisem var. Geriye bakınca, tüm hayatımı... ...benim liseme varırsın. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
My elementary and middle schools are close by, too. | İlkokul ve ortaokulum da oralarda. ...o ana yolda harcadığımı fark ediyorum. İlkokul ve ortaokulum da çok yakındır. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
And now I work along that main road. | Şimdi de iş yerim o ana yolun üstünde. O aynı yolda bir ileri, bir geri. Ve şu an o anayolun üzerinde bir dükkânda çalışıyorum. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Looking back now, I realize... | Geriye bakınca, tüm hayatımı... Ben de öyle. Geçmişime baktığımda, farkına varıyorum ki... | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
I've spent my entire life along that main road. | ...o ana yolda harcadığımı fark ediyorum. Ama sen deniz kenarında yaşıyorsun, değil mi? ...tüm hayatım o anayolda geçmiş. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Just going up and down that same road. | O aynı yolda bir ileri, bir geri. Keşke ben de deniz kenarında yaşasam. Aynı yol üzerinde gidip gelmişim. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
Same with me. | Ben de öyle. Her gün deniz görünce... Tıpkı benim gibi. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
But you live by the sea, right? | Ama sen deniz kenarında yaşıyorsun, değil mi? ...sonunda kapana kapıldığını hissetmeye başlıyorsun. Ama sen deniz kıyısında yaşıyorsun, değil mi? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
I wish I lived by the sea. | Keşke ben de deniz kenarında yaşasam. Ne yiyelim? Keşke denize yakın yaşasaydım. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
If you face the sea everyday, | Her gün deniz görünce... Duş almayacak mısın? Her gün yüzünü denize dönersen... | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
you feel like you've reached a dead end. | ...sonunda kapana kapıldığını hissetmeye başlıyorsun. Bu kadar var. ...kendini sanki çıkmaza girmiş gibi hissedersin. | Akunin-1 | 2010 | ![]() |
What should we eat, then? | Ne yiyelim? Biliyor musun... Peki ne yemek yiyelim? | Akunin-1 | 2010 | ![]() |