• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 3036

English Turkish Film Name Film Year Details
Okey doke, partner. This is Quincy Air Service, clear. 1 Tamam, ortak. Quincy'de görüşmek üzere. 1 Alaska-1 1996 info-icon
Magnificent creature, the polar bear. Muhteşem bir yaratık. Kutup ayısı. Alaska-1 1996 info-icon
Nature's perfect carnivore, Doğanın mükemmel otoburu. Alaska-1 1996 info-icon
adapted to the most hostile climate on earth. Dünyanın en zorlu iklim koşullarına uyum sağlamış. Alaska-1 1996 info-icon
Yeah, it's a beauty. Evet. Gerçekten güzel. Alaska-1 1996 info-icon
It's also, along with the leopard, one of the few animals that hunts man. Ayrıca leoparın yanı sıra insan avlayan birkaç hayvandan biri. Alaska-1 1996 info-icon
How do you feel, Mr. Koontz, to realize... Artık besin zincirinin en tepesinde olmadığınızı anlayınca... Alaska-1 1996 info-icon
...you're not on top of the food chain? ...neler hissediyorsunuz, Bay Koontz? Alaska-1 1996 info-icon
Feels like 10 or 20 grand to me, just for the skin. I love this kind of hunt. 10 veya 20 bin gibi hissediyorum. Bu bir yetenek. Böyle avlara bayılıyorum. Alaska-1 1996 info-icon
Your problem is, you don't appreciate life's finer things. Ancak hayatın inceliklerini takdir etmeyi bilmiyorsunuz, Bay Koontz. Alaska-1 1996 info-icon
Whatever. You don't hunt with a helicopter... Evet, öyle olsun. Helikopterle avlanılmaz... Alaska-1 1996 info-icon
...you don't hunt with a man such as yourself. ...sizin gibi bir adamla avlanılmaz. Alaska-1 1996 info-icon
This isn't hunting. This... Bu avcılık değil. Bu... Alaska-1 1996 info-icon
...is business. ...bir ticaret. Alaska-1 1996 info-icon
A whale! Jessie, look, a whale! Jessie, bak, bir balina! Alaska-1 1996 info-icon
Cool! Harika. Alaska-1 1996 info-icon
Those sea lions were awesome. They were great. Deniz aslanları muhteşemdi, değil mi? Harikaydı. Alaska-1 1996 info-icon
Well, we're home. Evet. Eve geldik. Alaska-1 1996 info-icon
Race you back. Think you can handle it? Sahile kadar yarışalım. Bunu yapabilir misin? Alaska-1 1996 info-icon
It is a long way. Aslında bayağı uzak. Alaska-1 1996 info-icon
Last one buys the ice cream! I wanna start again! Son gelen dondurmayı ısmarlar! Ben çilekli istiyorum. Alaska-1 1996 info-icon
Forget it! Öyle alırsın. Alaska-1 1996 info-icon
Oh, man. I'll still win. Tanrım! Şimdi göreceksin! Alaska-1 1996 info-icon
Hey, Jessie! Come on, Chip, let's go! Merhaba, Jessie! Haydi, daha hızlı! Alaska-1 1996 info-icon
I won! You're nuts! Anyone can see, I won! Ben kazandım! Delirdin mi? Herkes benim kazandığımı gördü. Alaska-1 1996 info-icon
Chip, you wanna come over for dinner? All right. Oh, man, I can't. Chip, bu akşam yemeğe gelmek ister misin? Alaska-1 1996 info-icon
We're leaving first thing in the morning. Hayır, gelemem. Büyükbabama yardım etmeliyim, sabah erkenden gidiyoruz. Alaska-1 1996 info-icon
Where you going? A caribou hunt. Everyone's going: Nereye gidiyorsunuz? Ren geyiği avına. Yılın bu döneminde herkes gider. Alaska-1 1996 info-icon
My grandfather, uncles, cousins. It's like this ritual to be a man. Büyükbabam, amcalarım, kuzenlerim. Bir ayin sayılır. Çocuk olarak gidip, erkek olarak dönersin. Alaska-1 1996 info-icon
Good. Oh, my God! I'm late! Late for what? Ne güzel! Aman Tanrım, geç kaldım! Neye geç kaldın? Alaska-1 1996 info-icon
Hi, Mrs. Ben! Hey, Ben! Merhaba, bayan Ben. Alaska-1 1996 info-icon
Watch it, Jessie! Sorry! Dikkat etsene! Özür dilerim! Alaska-1 1996 info-icon
That girl's always in a hurry. Bu kızın her zaman acelesi vardır. Alaska-1 1996 info-icon
Three... Üç... Alaska-1 1996 info-icon
...two, one. ...İki, Bir. Alaska-1 1996 info-icon
Home Fire, this is Super Cub. Do you read me, over? Long 5, burası Super Cub 909, Tango. Beni duyuyormusun? Tamam. Alaska-1 1996 info-icon
You're right on time, Dad. Aviator rule number one: Tam vaktinde aradın, baba. Havacılığın birinci kuralı. Alaska-1 1996 info-icon
A pilot sticks to his schedule. So, what are your numbers? Pilot her zaman programına uyar. Verilerini ilet. Alaska-1 1996 info-icon
I left Denali at 1 1:55. Course: 1 7 0 degrees. 11:55'te Ilaney'den kalktım. Rotam 170 derece. Alaska-1 1996 info-icon
Air speed: 80 knots. Hava hızım 80 knot. Alaska-1 1996 info-icon
Winds aloft about 25 knots out of the southwest, over. Rüzgar 25 knot civarında ve güneybatıdan esiyor. Alaska-1 1996 info-icon
You should just be hitting... O zaman Şeytan Kayalığı'na.... Alaska-1 1996 info-icon
...Devil's Thumb. That's a roger. ...yaklaşıyor olmalısın. Çok haklısın. Alaska-1 1996 info-icon
But I suggest you go around it. Whatever you say, sweetheart. Sana etrafından dolanmanı tavsiye ederim. Nasıl istersen, tatlım. Alaska-1 1996 info-icon
Dinner smells good from here. Is your brother helping? Akşam yemeğinin kokusunu beğendim. Ağabeyine tembih etmiştim, yardım ediyor mu? Alaska-1 1996 info-icon
That's a big negative, niner Tango. Well, where is he? Kocaman bir olumsuz, Tango. Nerede? Alaska-1 1996 info-icon
My guess is, he's out shooting the rapids or wrestling a grizzly bear. Tahminime göre, nehirde atış yapıyor veya bir boz ayıyla güreşiyor. Alaska-1 1996 info-icon
Just being that Alaskan mountain man we know and love. O tanıdığımız ve sevdiğimiz Alaska dağ adamını oynuyor. Alaska-1 1996 info-icon
Cammy Wins! Cammy, kazanır! Alaska-1 1996 info-icon
Thanks. See you later, Mrs. Ben. Thank you. Görüşmek üzere, Bayan Ben. Sağ olun. Alaska-1 1996 info-icon
Don't worry. His squawk is much bigger than his bite. Endişe etme. Gaklayan kuş ısırmaz. Alaska-1 1996 info-icon
I wish you'd leave that bird at home. O kuşu neden evde bırakmıyorsun? Alaska-1 1996 info-icon
Why can't you keep a small dog? Or a parakeet? Neden küçük bir köpek veya papağan bakmıyorsun? Alaska-1 1996 info-icon
Don't say that in front of him, you'll make him hungry. Onun önünde böyle konuşma. Karnını acıktırıyorsun. Alaska-1 1996 info-icon
Easy there, big boy. Lokmaları bayağı büyük olmalı. Alaska-1 1996 info-icon
Can you just sort out any mail from Chicago? Şikago'dan gelen postalara erken bakabilir misin? Alaska-1 1996 info-icon
He was there, you know. Where? Biliyormusun, oradaydı. Nerede? Alaska-1 1996 info-icon
Great fires of 1935, up the Yukon River. 1935'te Yucon Nehri tepelerinde çıkan büyük yangında. Alaska-1 1996 info-icon
I was a very young man, hunting alone. O zamanlar tek başına avlanan genç bir delikanlıydım. Alaska-1 1996 info-icon
The forest fire jumped a ridge. Winds were high... Yangın, vadinin ucuna kadar geldi. Rüzgar çok hızlıydı ve... Alaska-1 1996 info-icon
...and flames were moving faster than I could run. ...var gücümle koşmama rağmen alevler bana yaklaşıyordu. Alaska-1 1996 info-icon
There was no way out of the firestorm. Yangın fırtınasından çıkmak mümkün değildir. Alaska-1 1996 info-icon
Then I looked up. And through the smoke I saw an eagle... Sonra tepeye baktım ve dumanların arasında daireler çizen... Alaska-1 1996 info-icon
...flying a circle. Something said to me, "Trust the eagle". ...kartalı gördüm. İçimde bir ses bana kartala güven dedi. Alaska-1 1996 info-icon
It flew through the smoke and I followed. Dumanların arasında kartalı izlemeye başladım. Alaska-1 1996 info-icon
I just kept looking at the eagle... Onun gösterdiği yöne doğru.... Alaska-1 1996 info-icon
...till the sky cleared and the fire was behind me. ...ilerledim ve gökyüzü berraklaştı. Yangın arkamda kaldı. Alaska-1 1996 info-icon
You've been watching too much TV. He was trying to get away from the smoke. Sen çok fazla televizyon izlemişsin. O sadece dumandan kaçıyordu. Alaska-1 1996 info-icon
You were trying to get away from the smoke? Öyle mi? Sadece dumandan mı kaçıyordun? Alaska-1 1996 info-icon
And I thought you were my tornak. Tornak? Bunca zamandır Tornac olduğunu sanıyordum. Tornac mı? Alaska-1 1996 info-icon
He means his pet. Evcil hayvanı demek istiyor. Alaska-1 1996 info-icon
My spirit guide. He's free to leave whenever he wants. Ruhumun rehberi. İstediği zaman gitmekte özgür. Alaska-1 1996 info-icon
Look, do you have any mail for me or not? Bak, benim için posta var mı yok mu? Alaska-1 1996 info-icon
Sorry, son, not today. Üzgünüm, evlat. Bugün yok. Alaska-1 1996 info-icon
I'm stuck in the boonies. You're stuck in something. Taşrada tıkılıp kaldım. Bir yerlere tıkıldığın kesin. Alaska-1 1996 info-icon
Trust me, it ain't the boonies. Ancak o yer taşra değil. Alaska-1 1996 info-icon
Quincy traffic, this is Super Cub... Hava kontrol, burası Super Cub 909 Tango,... Alaska-1 1996 info-icon
...two miles north. I'll be making a straight in final for the harbor. ...limana iniş için 2 mil kuzeydeyim. Alaska-1 1996 info-icon
Nice landing, Jake. That's a stiff crosswind. İyi inişti, Jake. Rüzgar çaprazdan esiyordu. Alaska-1 1996 info-icon
A landing you walk away from is a good one. Sağ salim indiğin her iniş iyi bir iniştir. Alaska-1 1996 info-icon
You didn't say that when you were flying 747s. Herhalde Boeing 747'lerde uçtuğun zamanlar böyle şeyler görmüyordun. Alaska-1 1996 info-icon
I could say anything as long as I didn't spill the drinks in first class. Evet, birinci sınıf yolcuların içkilerini dökmediğim sürece sorun olmuyordu. Alaska-1 1996 info-icon
I think you still miss it. Being stacked up... Bence onu hala özlüyorsun. Neyi? Şikago üzerinde tipi... Alaska-1 1996 info-icon
...10 planes deep over O'Hare in a blinding snowstorm? ...varken iniş için sıra bekleyen 11'inci uçak olmayı mı? Alaska-1 1996 info-icon
No. Up here, I got wide open skies... Hayır. Burada gökyüzü benim... Alaska-1 1996 info-icon
...beautiful scenery. ...muhteşem bir manzara. Alaska-1 1996 info-icon
And what pilot wouldn't be satisfied doing important work for his community. Ayrıca arkadaşlarım için çok önemli ihtiyaç malzemeleri getiriyorum. Alaska-1 1996 info-icon
The citizens of Quincy are forever in your debt. Kasaba halkı sana sonsuz minnet duyacak. Alaska-1 1996 info-icon
Quincy Air Service. Yeah, this is Jake. Quincy Hava Hizmetleri. Evet, ben Jake. Alaska-1 1996 info-icon
Whatever they call ditching where you come from... 1 Geldiğin yerde ortalık dağıtmaya ne derler bilmiyorum ama burada... 1 Alaska-1 1996 info-icon
...around here, we call it truancy. It's a crime. ...kamu huzurunu bozmak derler ve bu da bir suçtur. Alaska-1 1996 info-icon
We should cuff him to the dock. Hang a sign on him: Bence onun boynuna tasmayla dev bir tabela asalım. Alaska-1 1996 info-icon
"Big City Juvenile Delinquent". Üzerine de "büyük şehir serserisi" yazarız. Alaska-1 1996 info-icon
You'll look like an Alaskan when you finish scrubbing the dock. En azından iskeledeki yağı fırçalayarak çıkardığın zaman gerçek bir Alaskalıya benzemiş olursun. Alaska-1 1996 info-icon
It'll take forever! Bununla mı? Sonsuza dek sürer. Alaska-1 1996 info-icon
Long enough for you to appreciate our delicate ecosystem. En azından bu arada hassas ekosistem dengesini düşünme fırsatın olur. Alaska-1 1996 info-icon
It wasn't my fault! Son, in Alaska... Benim suçum değildi. Evet, Alaska'da... Alaska-1 1996 info-icon
...if it happens to you, it's your fault. ...senin başına geliyorsa, senin suçundur. Alaska-1 1996 info-icon
Hey, Jake. Sam. Selam, Jake. Sam. Alaska-1 1996 info-icon
I hate it here. Buradan nefret ediyorum. Alaska-1 1996 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 3031
  • 3032
  • 3033
  • 3034
  • 3035
  • 3036
  • 3037
  • 3038
  • 3039
  • 3040
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact