Search
English Turkish Sentence Translations Page 3037
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Look, I know this move's been tough... | Bak, bu taşınma olayının seni zorladığını biliyorum ama... | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
...but sometimes people just need to make a fresh start. | ...bazen insanların beyaz bir sayfa açması gerekiyor. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Open your eyes, son. Look around. | Gözlerini aç, evlat. Etrafına bak. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
This is a paradise. For me it isn't. | Burası bir cennet. Benim için değil. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Remember that year you struck out 10 times in a row? | 10 kere üst üste oyundışı kaldığın zamanı hatırlıyor musun? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Remember what I told you? Never give up. | Sana ne demiştim? Asla pes etme. Asla pes etme. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Now do I have to drag out that batting trophy you won the very next year? | Asla pes etme. Ertesi yıl kazandığın o kupayı çıkarmam gerekiyor mu? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Dad, that's Little League. This is life! | Baba, o küçükler ligiydi. Bu, hayat. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
I got you guys something up in Nome. | Gnome'den size bir şeyler getirdim. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Thanks, Dad. It's beautiful. Gee, thanks, Dad. A compass. | Sağ ol, baba. Çok güzelmiş. Sağol, baba. Bir pusula. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
What am I supposed to do with a compass? | Pusulayla ne yapacağım? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Well, you might try finding your way with it, for a start. | Öncelikle yolunu bulmaya çalışabilirsin. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Chip and I went kayaking eight miles today. | Chip ve ben bugün kanoyla sahilde 13 kilometre gittik. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Eight miles! Excuse me while I call CNN. | 13 kilometre mi? Hemen gidip CNN'e bildireyim. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
His dad says I'm a fast learner. That's great. | Babası benim çok hızlı öğrendiğimi söyledi. Harika, Tatlım. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
We should go... What's wrong with you? | Bence bu hafta sonu kaya tırmanışına gidelim. Sizin neyiniz var? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Don't start. Dad, you used to fly 747s. | Yine başlama. Baba, sen 747'ler uçuruyordun. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Now, you deliver toilet paper. | Şimdi tuvalet kağıdı taşıyorsun. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Hello? Hey, Charlie! | Alo? Selam, Charlie! | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
All right, get the ampicillin from the clinic. I'll meet you in 15 minutes. | Tamam, klinikten malzemeleri al ve 15 dakika sonra iskelede buluşalım. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
I'm making an emergency run. It's getting dark. | Acil bir durum için Douglas'a gitmem gerekiyor. Ama baba hava kararıyor. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
I'll be fine. Plenty of daylight left. | Endişe etme, tatlım. Henüz vakit var. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Maybe I won't be here when you get back! | Belki döndüğünde burda olmam. Belki bir bilet alıp Şikago'ya dönerim. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
I don't have time for this. Mom would have! | Şu anda sana vakit ayıramam, Sean! Annem ayırırdı! | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
She'd never have moved us here! Stop it, Sean! | Zaten en başta bizi buraya getirmezdi. Kes şunu, Sean! | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
This wouldn't happen if she was here! But, Sean, she's not here. | Annem olsaydı, bunların hiçbiri olmazdı! Hiçbiri! Ama, Sean, o burada değil. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
And nothing you or any of us can do will change that. | Bunu ne sen, ne de bir başkası değiştirebilir. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
We all miss her, Sean, just as much as you... | Evet, Bay Sean. Sen de dahil hepimizin hayatımıza... | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
...but we have to get on with the rest of our lives as best we can. | ...mümkün olan en iyi şekilde devam etmemiz gerekiyor. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
That's what she would've wanted. Yeah? | Sonuçta annen de bunu isterdi. Öyle mi? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Well, I wish you had died and not her! | Ama keşke onun yerine sen ölseydin. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Jessie, I'll be taking Devil's Thumb Pass. | Jessie, ben Şeytan Kayalığı geçidinden geçeceğim. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
I'll radio at 9 tonight. Sharp. | Akşam saat 9'da telsizi aç. Tam 9'da. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Clear! | Tamam! | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
There you go. Yeah. All right, all right. | İşte burada, evet. Tamam, annen burada. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Look, what a cutie. | Ne kadar şirin şeysin böyle. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
It's a shame to separate a mother and child, isn't it? | Bir anneyle yavrusunu ayırmak çok üzücü, değil mi? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
If we plump her a bit, we got two skins we can sell here. | Biliyor musun? Bunu şimdi öldürsek satacak 2 postumuz olur. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Mama bear and baby bear, like a matching pair. | Anne ayı ve yavru ayı. Uyumlu bir çift gibi. Özel bir şey olur öyle değil mi? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Dear God, Koontz, you are a fool. | Bay Koontz, siz bir aptalsınız. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Do you have any idea what my clients in Hong Kong... | Hong Kong'daki müşterilerimin canlı bir kutup ayısı yavrusuna... | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
...would pay for one live polar bear cub? | ...kaç para ödeyeceğini biliyor musunuz? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Higher than you can count, Mr. Koontz. | Sayabileceğinizi sanmıyorum. Bay Koontz. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
I can count pretty high. I can count on both hands if I have to. | Ben bayağı iyi sayabilirim. Gerekirse iki elimin parmaklarını da kullanırım. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
You'll have to. | Gerekecektir. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Storm warning's in effect for the Gulf of Alaska. | Alaska körfezi için bu akşam fırtına uyarısı yapıldı. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Gale force winds are predicted for up to 50 knots. | Rüzgar hızının 90 kilometreye çıkması bekleniyor. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
It's gonna be a big one. Trap Line Chatter is up next. | Şapkalarınızı iyi tutun, bu bayağı ciddi olacak. Birazdan Haberler... | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
This is Home Fire to Super Cub niner zero niner Tango. Come in. Over. | Ev ateşi, Super Cub 909 Tango'yu arıyor. Cevap ver. Tamam. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Are you there, niner Tango? This is Home Fire! | Oradamısın 90 Tango? Burası Ev Ateşi. Cevap ver. Tamam. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Are you there, niner Tango?! Come in! Over! | Oradamısın 90 Tango? Cevap ver. Tamam. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Home Fire, this is niner Tango, do you read me? Over. | Ev Ateşi, burası Super Cub 909 Tango, beni duyuyor musun, Tamam. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Dad, are you there? I'm here. | Baba? Orada mısın? Evet. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
I got less than ideal visibility! | Görüş mesafesi pek ideal sayılmaz. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Devil's Thumb's socked in. I'll go around, try another pass. | Şeytan Kayalığı görünmüyor. Dönüp başka bir geçit... | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
...do you copy? Over! I can't hear you, Dad. Say again! | ...bakacağım. Tamam.! Seni duyamıyorum, baba. Tekrar et. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Dad! Dad! Are you there?! Over! | Baba! Baba! Orada mısın? Tamam! | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
I think something's wrong with Dad! Yeah, no kidding. | Sean, sanırım babamın başı belada. Gerçekten mi? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Home Fire, this is zero niner Tango, did you copy? Over. | Ev ateşi, burası 09 tango, duydunuz mu? Tamam. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Mayday! Mayday! Niner Tango is going down! Mayday! Mayday! | Mayday! Mayday! Uçağın kontrolünü kaybettim! Mayday! Mayday! | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
This is Home Fire, do you read me? Dad, is that you? | Burası Ev Ateşi, beni duyuyor musun? Baba sen misin? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Dad, are you there?! | Baba, oradamsın? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Don't worry, we'll find him. | Endişe etme onu bulacağız. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Quincy, this is 2 3 4 Zulu. | Quincy, burası 2 3 4 Zulu. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Nothing on Coogan's Pass. Quincy, do you copy? Over. | Cougan Geçidi'nde bir şey yok. Quincy, anlaşıldı mı? Tamam. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
He should be just past there! Close to Devil's Thumb. | Oraya çok yakın olmalı. Şeytan Kayalığı'na bakın. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Take a good look around Devil's Thumb. | Şeytan Kayalığı civarına yakından bakmanı istiyorum. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Roger that. Devil's Thumb. | Anlaşıldı. Şeytan Kayalığı. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
That's a big negative on Devil's Thumb, Charlie. | Şeytan Kayalığı'nda herhangi bir şey görünmüyor, Charlie. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Quincy, nothing but rocks and snow on Devil's Thumb. | Quincy, Şeytan Kayalığı'nda sadece kayalar ve kar görünüyor. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
He has to be out there! They're just not looking hard enough! | Orada olmalı! Yeterince iyi aramıyorlar. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Look, why don't you guys take another pass, just to be sure. | Bak, emin olmak için bir kere daha geçiş yapın lütfen. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Roger. We're getting low on fuel, but we'll give it another look. | Anlaşıldı. Yakıtımız azalıyor ama bir geçiş daha yapabiliriz. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Sergeant Grazer, we've seen a beer can and an old boot but no plane. | Burada bir şey yok. Bira kutusu, yemek artığı ve sakız kağıdı bile görülüyor ama uçak yok. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
If we don't refuel, you'll need a search party for us too. | Eğer yakında yakıt almazsak bize de bir arama ekibi yollaman gerekecek. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Roger that, Charlie. Come on home. We're heading back to Quincy. | Anlaşıldı, Charlie. Eve dön. Tamam. Quincy'ye dönüyoruz. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
This is 2 3 4 Zulu, clear. | Burası 2 3 4 Zulu, Tamam. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Go back home. We'll call you when we've heard something. | Siz neden eve gitmiyorsunuz? Bir haber gelirse sizi ararız. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
There's nothing you can do here. | Burada yapabileceğiniz bir şey yok. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
We've covered this area twice. | Bu bölgeyi iki kere taradık. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
We don't even know where to look. We can't write him off. | Nereye bakacağımızı bile bilmiyoruz. Onu orada bırakamayız. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
We're not writing anybody off. But we've got to face facts. | Biz kimseyi buraya getirmeyeceğiz. Gerçekleri kabullenmek gerekir. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
We've made three trips up there. And you saw that storm. | Arama kurtarma o bölgeye üç kere gitti. Bunu sen de gördün. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
No signal from his rescue beacon. | Yer tespit cihazından herhangi bir sinyal geldi mi? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
It'd be like looking for a needle in a haystack. | Samanlıkta iğne aramak gibi. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
You know what Jake's chances are. | Jake kurtarılamadı. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Maybe he landed somewhere to wait it out. | Belki bir yere inip yardım beklemeye karar verdi. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Or that plane's in pieces somewhere. | Belki de uçak bir dağın yamacında bir milyon parçaya bölünmüş durumda. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
I can't believe this. He'd survive, no matter what! | Buna inanamıyorum. O ne olursa olsun kurtulur. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
And you guys are giving up on him! He'd never give up! | Ama siz pes edip onu kaderine terk edeceksiniz. O asla pes etmezdi! Asla! | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
For going nowhere, you packed a lot. You're not packed light yourself. | Hiçbir yere gitmeyen biri için ağır bir çantan var. Seninde çantan pek hafif sayılmaz. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
This is stuff which might be useful in trying to find Dad, like a map. | Bunlar babamızı bulma çabasında işimize yarayabilecek malzemeler. Örneğin harita. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
You're not coming! You gonna swim to Devil's Thumb? | Hayır, benimle gelmiyorsun. Ne yapacaksın? Şeytan Kayalığı'na yüzecek misin? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Even if you caught a ride, with what you know, you'll die. | Balıkçı teknesine otostop yapsan bile, orada ölürsün, tamam mı? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
What I know is, Dad is still alive! I'm not just gonna leave him! | Benim bildiğim tek şey babamın hayatta olduğu. O hayatta kalır. Bırakacağımı sanıyorsan yanılıyorsun. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
I already lost Mom, I'm not losing Dad too. | Zaten annemi kaybettim, babamı da kaybetmeyeceğim. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
You'll never make it. You got a better idea? | Asla başaramazsın. Daha iyi bir fikrin var mı? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Of course I do. | Tabii ki var. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
No, no, no. Easy strokes. | Hayır, Hayır, Hayır, daha sakin yapmalısın. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
It won't get us there any faster. | Aşırı güç uygulamayacaksın. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |