Search
English Turkish Sentence Translations Page 3039
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Right before my dad shot him. | Babam onu vurmadan hemen önce. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
He shot a bear for biting his pan? For interrupting his dinner. | Baban tavasını ısırdı diye ayı mı vurdu? Yemeğini böldüğü için. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Do you mind if I have a light? | Acaba ateşinizi kullanabilirmiyim. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
You know, Sean... | Biliyor musun, Sean... | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
...the only thing worse than a thief... | ...bir hırsızdan daha kötü bir şey varsa... | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
...is a liar. I hate liars, don't you? | ...o da bir yalancıdır. Ben yalancılardan nefret ederim. Ya sen? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
When you see that bear, tell him to come home. | O ayıyı gördüğünüz zaman ona eve dönmesini söyleyin. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Good night, young people. Pleasant dreams. | İyi geceler, gençler. Renkli rüyalar. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
I like that boy. You'll let them rip us off? | O oğlanı sevdim. O ayıyı yakalamak istediğini sanmıştım. Onları bırakacakmısın? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
They didn't steal it. You saw the pan. | Ayıyı çalmadılar. Ne demek istiyorsun? Tavayı gördün! | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
They let it go. What? | Serbest bıraktılar. Ne? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
That bear could be anyplace. | O ayı artık herhangi bir yerde olabilir. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
And we're not going to find it at night. | Gece vakti bulmamız mümkün değil. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
We'll start first thing in the morning. Shove off. | Haydi, sabah erkenden ararız. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Mayday. Super Cub niner zero niner Tango. Anybody copy? Over. | Mayday. Burası Super Cub 909 Tango, beni duyuyormusunuz? Tamam. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Mayday, mayday, mayday. | Mayday, mayday, mayday. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Niner zero niner Tango. Does anybody copy? Over. | Burası Super Cub 909 Tango, beni duyuyormusunuz? Tamam. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Hold on. | Haydi. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
That's Coogan's Pass. | Burası Cougan Geçidi. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Let's park it. Can I stay in the car? | Şunu park edelim. Ben arabada kalabilir miyim? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Now what? We climb. | Şimdi ne yapacağız? Tırmanacağız. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
That thing? | Bu şeye mi? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Hey, kids, it's me, Charlie. | Kapıyı açabilir misiniz, ben Charlie! | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
I need to talk to you. Hello? | Sizinle konuşabilir miyim? Merhaba! | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Sean? | Sean? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Jessie? | Jessie? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Quincy Traffic, this is helicopter 2 3 4 Zulu. Departing northward. | Quincy hava trafik, burası helikopter 234 Zulu. Kalkıyorum. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
What I would give right now to be at a Cubs game. | Şu anda Chicago Cubs beyzbol maçında olmak için neler vermezdim. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
I can almost smell the cut grass, | Yeni biçilmiş çimen kokusu, | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
hot dogs right out of the wrapper... | 30 santim boyunda sosisli sandviç... | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
By the time I see another game, I'll have gray hair. | Herhalde emekli olana kadar yeni bir Cubs maçı göremeyeceğim. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Think they'll have won the pennant? What the...? | Sence o zamana kadar şampiyonlık yaşarlar mı? Ne yapıyorsun? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
What? I didn't do anything. The hell you didn't. | Ne? Ben bir şey yapmadım. Tabii ki sen yaptın. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
God. Oh, no. | Tanrım! Olamaz! | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
She heard you're a Cubs fan. Not that kind, you dumb animal. | Herhalde Cubs taraftarı olduğunu duydu. Ayı yavrusu olan Cub'lardan değil, salak hayvan. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
I think that means, "Chill out". | Bence sana sakin olmanı söylüyor. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Well, there's no sign of them up there. | Burada yoklar. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
These are their tracks, though. That bear is following them. | Ama bu izler onlara ait. O lanet ayı onları izliyor. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Well, let's get rid of this kayak before it attracts unwanted company. | Davetsiz misafir çekmeden önce şu kanoyu halledelim. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Who the hell's that? | Bu da kim böyle? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Unwanted company. Give me one of those paddles. | Davetsiz Misafir. Bana şu küreklerden birini ver. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Howdy. Hello. | Selam. Merhaba. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Morning. How goes it? | Günaydın. Nasıl gidiyor? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Not good. I'm looking for a boy and girl heading this way. | Pek iyi değil. Bu yöne doğru gelmiş olabilecek küçük bir kızla oğlan arıyorum. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Their dad's plane went down in that storm, and they went after him. | Birkaç gece önceki o fırtınada babalarının uçağı kayboldu. Sanırım onu bulmaya çalışıyorlar. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Alone? I'm afraid so. | Tek başlarına mı? Korkarım öyle. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Have you seen them? | Onları gördünüz mü? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
These young people... | Bu yeni nesil... | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
...they were brought up on MTV and video games. | ...MTV ve video oyunlarıyla büyüdü. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
They know nothing of the real world. | Gerçek dünya hakkında bir şey bilmezler. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
They can't conceive of the true brutality of nature. | Doğanın ne kadar acımasız olabileceğini göremezler. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Yeah. Right. What are you guys doing up here? | Evet. Doğru. Siz burada ne yapıyorsunuz? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
We're with the Sierra Club. Tree huggers? | Sierra Club üyesiyiz. Demek çevrecisiniz? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
That's us. We're working on next year's calendar. | Evet, öyle. Gelecek yılın takvimi üzerinde çalışıyoruz. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
No kidding. No, keep it. | Gerçekten mi? Sizde kalsın. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Say, those two kids... | Baksanıza, o iki çocuk... | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
...they weren't in a kayak, were they? | ...bir kanoda değildi, değil mi? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
I think so, why? Oh, dear God. | Sanırım kanoyla geldiler, neden? Aman Tanrım. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Some poor souls smashed a kayak up on the rocks about 25 miles up the coast. | Bazı zavallılar sahilde 40 kilometre kadar geride bir kano parçalamış. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
One of those native boats. We couldn't get near it... | Şu yerli kanolardan biri. Enkaza ulaşamadık ama... | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
...but we pulled this out of the water. | ...bunu sudan çıkarabildik. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Is it theirs? | Onların mı? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
I'm sorry to hear that. | Buna çok üzüldüm. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Twenty five miles north of here? Maybe a little further. | 40 kilometre kuzeyde mi? Belki biraz daha ilerde. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Much obliged. | Çok sağolun. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Mr. Koontz, let's get the chopper. | Bay Koontz, helikopteri alalım. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Look. There it is. | Bak! İşte orada! | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Devil's Thumb. | Şeytan kayalığı. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Do you see anything? No. Too far away. | Bir şey görüyormusun? Hayır, çok uzakta. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
How will we get off this pass? It's steep. | Bu vadiden nasıl ineceğiz? Bayağı eğimli bir yer. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Well, do you want the crampons or the ice ax? | Buz kaymasını mı istersin yoksa kramponları mı? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
I'll be the ax man. | Ben kazmayı alırım. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
All right, ax man. I'm gonna go down 100 feet and anchor the rope. | Pekala, kazmacı. 30 metre kadar inip halatı bağlayacağım. Sonra beni izle. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Okay. If you slip, stop with the ax. | Tamam. Kayarsan, kazmayla kendini durdur. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Belay me. What? | Beni kolla. Ne? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
If I slip, hold the rope. Okay. | Kayarsam halatı tut. Tamam. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Wait a sec. You're sure this is how they do it? | Bir saniye. Böyle yaptıklarından emin misin? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
It's how they do it on ESPN. Then it must be right. | Uç sporlar kanalında izledim. O zaman doğrudur. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Hey, what are you looking at? | Hey, sen neye bakıyorsun? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
All right, ax man, it's your turn. | Pekala, kazmacı, sıra sende! | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
You got a better way down? | Sen daha iyi bir yol biliyormusun? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Showoff! | Hava atma! | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Tornak. | Kazmayı kullan. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Sean! Oh, God. Oh, God. Sean! | Sean! Tanrım. Sean! | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Sean! Yes. God. | Sean! Evet! Tanrım! | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Can you scream louder? I can still hear. | Biraz daha sessiz olamazmısın? Kulağım hala çınlıyor. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
I thought you were dead. No. | Öldüğünü sandım. Hayır. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
I thought she was gonna... What? Take a bite out of me? | Sandım ki seni... Ne? Beni ısırdığını mı? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
It's not a she anyhow. It's a he. | Sonuçta dişi değilmiş. Erkek. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Trust me. I got a very good look. | Bana güvenebilirsin. Çok yakından gördüm. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
We have to get you off this mountain. | Haydi, seni bu dağdan indirmeliyiz. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Careful now. | Dikkatli ol. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
We have to stop. Get you dried off. No. I'm fine. | Yeter, bir yerde durmalıyız. Yapma. Hayır, ben iyiyim. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Yeah, right. Ever heard of hypothermia? | Ne demezsin! Sen hiç hipotermi diye bir şey duydun mu? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
I don't want to stop. We gotta keep going. | Durmak istemiyorum. Devam etmeliyiz! | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Sean, look! | Sean, bak! | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Is anybody here? | Kimse yok mu? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
I know. We should never have come out here. | Biliyorum. Buraya gelmememiz gerekirdi. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
Well, we can stay here tonight. At least we have a fire. | Bu gece burada kalabiliriz. En azından ateşimiz var. | Alaska-1 | 1996 | ![]() |
What do you mean stay? There's plenty of daylight left. | Kalmak mı diyorsun? Havanın kararmasına ne kadar kaldı? | Alaska-1 | 1996 | ![]() |