Search
English Turkish Sentence Translations Page 3527
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
After this 'round the world flight, Miss Earhart, 1 | Bayan Earhart. Bu çepeçevre dünya turundan sonra... 1 Bayan Earhart, bu dünya turundan sonra... 1 | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
are you gonna give up long distance flying? | uzak mesafe uçuşlarını bırakacak mısınız? ...uzun mesafeli uçuşlar yapmayı bırakacak mısınız? | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Not while there's still life left in me. | İçimde hala hayat varken olmaz. Yaşadığım sürece, hayır. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
(CHUCKLING) I fly for the fun of it. | Eğlencesi için uçuyorum. Hoşuma gittiği için uçuyorum. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
WOMAN 1: Good luck! | İyi şanslar! İyi şanslar! | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
REPORTER: All right, give us a big smile! | Pekala. Gülümseyin! Pekâlâ, kameraya gülümseyin! | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
WOMAN 2: We love you, Amelia! | Seni seviyoruz Amelia! Seni seviyoruz, Amelia! | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Thank you. That's enough. | Teşekkürler. Bu kadar yeter. Teşekkürler. Bu kadar yeter. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Mr. Balfour, come in, over. | Bay Balfour. Cevap verin. Tamam. Bay Balfour, cevap verin, tamam. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Mr. Putnam. | Bay Putnam. Bay Putnam. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
The headwinds were stronger than they knew when they took off. | Rüzgar, kalkış anında düşündüklerinden daha güçlü çıktı. Karşıdan gelen rüzgârlar, kalktıklarından beri güçlendi. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
I recalculated the fuel. It'll cost them nine percent. | Yakıtı tekrar hesapladım. Onlara yüzde dokuza malolacak. Yakıtı tekrar hesapladım. Rüzgâr yüzde dokuz yakıt kaybına yol açacak. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Nine percent. | Yüzde dokuz. Yüzde dokuz. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
AMELIA: When I saw that little plane, | O küçük uçağı gördüğümde... O küçük uçağı gördüğümde... | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
it lifted me above the Kansas prairie. | beni Kansas çayırlarının üstünde uçurdu. ...beni Kansas bozkırlarının üstüne çıkarmıştı. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
I had to fly. | Uçmalıydım. Uçmalıydım. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
My daddy had the wanderlust. That's why I like to keep moving. | Babamın seyahat tutkusu vardı. Hareket halinde olmayı bu yüzden seviyorum. Babam yerinde duramazdı. Ben de bu yüzden ilerlemeyi seviyorum. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Flying lets me move in three dimensions. | Uçmak beni üç boyut içine taşıyor. Uçmak, farklı boyutlara geçmeme olanak sağlıyor. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Who wants a life imprisoned in safety? | Kim güvenliğe hapsolmuş bir hayat ister? Güvenli bir hayatı kim ister ki? | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
SECRETARY: Miss Earhart? Mr. Putnam will see you now. | Bayan Earhart? Bay Putnam sizi görecek. Bayan Earhart? Bay Putnam sizi bekliyor. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
GEORGE: Send the papers over this afternoon. Thank you, bye. | Kağıtları bu öğleden sonra yolla. Teşekkür ederim, hoşçakal. Evrakları öğleden sonra yolla. Teşekkürler. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Miss Earhart? Mr. Putnam? | Bayan Earhart? Bay Putnam? — Bayan Earhart? — Bay Putnam? | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Please, sit. | Lütfen oturun. Lütfen oturun. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
I'm told you want to fly across the Atlantic Ocean. | Size Atlas Okyanusu'nun üstünden uçmak istediğimi söylüyorum. Bana Atlantik Okyanusu’nu uçarak baştanbaşa geçmek istediğinizi söylediler. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
I do. Why do you want to fly? | Evet. Neden uçmak istiyorsunuz? — Evet. — Niye uçmayı istiyorsunuz? | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Why? Why do you want to fly? | Neden mi? Neden uçmak istiyorsunuz? — Niye mi? — Niye uçmayı istiyorsunuz? | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Why does a man ride a horse? | Bir adam neden ata biner? Neden erkekler ata binerler? | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Because he wants to, I guess. | Sanırım istediği için. Sanırım ata binmek istedikleri için. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Three women have died trying. | Üç kadın bunu denerken öldü. Üç kadın, uçma tutkusu yüzünden öldü. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Two others have escaped with their lives. | İkisi ucuz kurtuldu. İki kadında canları pahasına kaçtı. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
If you do make it, you will be the first, | Eğer bunu başarırsan ilk olacaksın. Eğer başarırsanız, bir ilk olacaksınız... | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
which is the real attraction for both of us, I expect. | İkimiz için de gerçek cazibe bu olacak umarım. ...ki ikimizi de bu işin içine çeken bu, sanırım. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Always nice to know what the real attraction is. | Gerçek cazibenin ne olduğunu bilmek her zaman güzel. Çekici olan şeyin ne olduğunu bilmek her zaman güzeldir. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
The plane was bought from Admiral Byrd by Amy Guest, a socialite, | Uçak Amy Guest tarafından ki kendisi sosyetedendir Amiral Byrd'den alındı. Uçak, pilotun bir Amerikan olmasını isteyen Amy Guest tarafından... | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
who's asked to find an American. | Kendisi bir Amerikalı istiyor. ...Amiral Byrd'dan alındı. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Educated, well spoken, a flier | Eğitimli, iyi konuşan bir pilot. Okumuş, güzel konuşan, bir pilot... | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
and preferably physically attractive. | Tercihen fiziksel olarak çekici. ...ve tercihen çekici birisi. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Why would that matter? | Bu neden önemli? Bu niye sorun olsun ki? | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Because she wants the world to pay attention. | Çünkü dünyanın dikkatini çekmek istiyor. Çünkü o dünyanın ilgi göstermesini istiyor. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
And pretty girls command more attention. | Güzel kızlar hep ilgi çeker. Ve güzel kadınlar daha fazla ilgi toplar. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Was that your advice? | Bu sizin tavsiyeniz miydi? Bu bir tavsiye miydi? | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
There'll be a contract for the girl's story with The New York Times. | Bu kızın hikayesi için New York Times ile bir kontrat olacak. Kızın hikâyesi için New York Times ile bir sözleşme yapılacak. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Also a book to be published under her name. | Ayrıca onun adına yayınlanacak bir kitap. Ayrıca kızın adıyla bir kitap yayınlanacak. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
But all the money from this will go to Mrs. Guest. | Fakat bundan gelecek bütün para Bayan Guest'e gidecek. Ama tüm para Bayan Guest'e gidecek. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Except for the part that goes to you. | Tabi sizin payınız dışında. Size giden kısmı dışında kalan para. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Well, this is America, | Burası Amerika. Burası Amerika... | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
and therefore I am obligated to make as much money as I can. | Bu yüzden kazanabildiğim kadar para kazanmak zorundayım. ...ve ben de kazanabildiğim kadar para kazanmak mecburiyetindeyim. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
You have a wonderful laugh, Miss Earhart. | Harika bir gülüşünüz var Bayan Earhart. Çok güzel bir gülüşünüz var, Bayan Earhart. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
You said she wants a flier. | Bir pilot istediğini söylediniz. Bir pilot istediğini söylediniz. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Don't get your hopes up. | Beklentinizi yüksek tutmayın. Fazla umutlanmayın. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
The celebrated Wilmer Stultz will be pilot. | Pilot meşhur Wilmer Stultz olacak. Ünlü Wilmer Stultz pilot olacak. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
There will be a male co pilot who will also serve as navigator. | Aynı zamanda yön bulucu olarak bir de erkek yardımcı pilot olacak. Rotacı olarak görev yapacak olan erkek bir yardımcı pilot olacak. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
The woman will be purely a passenger. | Kadın sadece bir yolcu olacak. Kadın tamamen yolcu olacak. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Take Lindbergh. I published his book three months after his historic flight. | Lindbergh mesela. Onun kitabını tarihi uçuşundan üç ay sonra yayınladım. Lindbergh’i düşünün. Kitabını, tarihi uçuşundan üç hafta sonra ben yayınladım. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Must be wonderful to actually know him, to be a friend of his. | Onu gerçek anlamda tanımak, arkadaşı olmak harika olmalı. Onu tanımak ve onun arkadaşı olmak muhteşem bir şey olmalı. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Friend? Good God, no. | Arkadaş mı? Tanrıya şükür, hayır. Arkadaş mı? Tanrım, hayır. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
(SNORTS) Can't stand the man. | Çekilmez biri. Adama tahammül edemiyorum. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
He's a stiff ass, sanctimonious, boring prude. | Kendini beğenmiş sıkıcı bir kasıntı. Dindar geçinen sıkıcı kasıntının teki. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Was a bestseller though. | Kitap çok sattı gerçi. Kitap çok sattı gerçi. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Why would anyone want to read a book written by a passenger? | Neden bir yolcunun yazdığı kitabı okusunlar ki? Kim bir yolcu tarafından yazılmış bir kitabı okumak istesin ki? | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Because the hook is that they're gonna make the woman commander. | Çünkü işin hilesi, kadını komutan yapacak olmaları. Komutayı kadına verecekler. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
The pilot will sign a contract | Pilot bir kontrat imzalayarak... Pilot, senin kontrol ve komutan altında olduğunu... | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
saying he's under your direction and control. | sizin yönetiminizde ve kontrolünüzde olduğunu söyleyecek. ...söyleyen bir sözleşme imzalayacak. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
It would be your flight. | Bu sizin uçuşunuz olacak. Bu senin uçuşun olacak. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
My fraud, you mean. | Benim sahtekarlığım demek istediniz. Benim dolabım, demek istiyorsun. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
A very distasteful word in book publishing, Miss Earhart. | Bu kitap yayıncılığında çok nahoş bir kelime Bayan Earhart. Kitap basarken kullanılacak bir kelime değil, Bayan Earhart. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
I don't know, Mr. Putnam. | Bilemiyorum Bay Putnam. Bilmiyorum, Bay Putnam. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
My dream has always been to fly across the Atlantic, | Hayalim hep Atlas Okyanusu üstünden uçmak olmuştu... Atlantik'i boydan boya uçarak geçmek her zaman hayalim olmuştu... | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
but the way you want me to do it is far from the way I've envisioned it. | ama sizin benden yapmamı istediğiniz şekilde hiç düşünmemiştim. ...ama sizin benden istediğiniz şey hayal ettiklerimin yanına bile yaklaşmıyor. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Let me be frank. | Müsadenizle dürüst olacağım. Açık konuşayım. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
With your level of flight experience, I wouldn't place you | Ben olsam sizi bu uçuş tecrübenizle... Şu anki uçuş tecrübenizle... | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
anywhere near the group that would normally be considered for this, | normalde bu iş için düşünülmüş grubun yanında hiç bir yere koymazdım. ...eğer uçuşu siz yapıyor olsaydınız... | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
if a woman were to do any flying at all. | Tabi bir kadın bugüne dek hiç uçmamış olsaydı. ...sizi grubun yanına bile yaklaştırmazdım. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Miss Earhart, let me be painfully clear, | Bayan Earhart. Acı ama gerçek. Bayan Earhart, açık konuşmama izin verin... | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
I give the orders and you take them. | Ben size emir veririm siz de yaparsınız. ...emirleri ben veririm, siz de onlara uyarsınız. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
And if you do as you're told, you'll be a star. | Eğer size denileni yaparsanız bir yıldız olacaksınız. Ve size söylendiği gibi yaparsanız, bir yıldız olacaksınız. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
And I will be nearby, a small particle of dust | Ben sizin takımyıldızınız yanında... Ben de yanınızda olacağım, evreninizdeki... | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
in your constellation. | küçük bir toz zerresi olacağım. ...küçük bir toz tanesi. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Spoken like a gentleman. | Bir centilmen gibi konuştunuz. Bir beyefendi gibi konuştunuz. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Miss Earhart. | Bayan Earhart. Bayan Earhart. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Of course, a gentleman would've paid for my ticket. | Elbette bir centilmen biletimi de ödemiş olmalıydı. Elbette, bir beyefendi biletimin parasını da verirdi. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
What the hell are they? | Bunlar da ne böyle? Onlar da ne öyle? | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Oryx! | Antilop! Afrika antilopları! | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Look how free they are! | Bak ne kadar özgürler! Bak nasıl da özgürler! | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
No constraints, no schedules to keep. | Kısıtlama yok, program yok. Kısıtlama yok, uymaları gereken planlar yok. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
For a gal who don't like schedules, | Program sevmeyen bir kız olarak... Programları sevmeyen bir kadın için... | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
you sure got yourself hooked up with the wrong fella in Mr. Putnam. | Bay Putnam gibi yanlış bir herife bağlanma konusunda emin misin? ...yanlış adamla birliktesiniz. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Boys, I'd like to introduce your commander, Miss Amelia Earhart. | Çocuklar! Size komutanınız Bayan Amelia Earhart'ı takdim etmek istiyorum. Beyler, size komutada olan kişiyi tanıtmak istiyorum, Bayan Amelia Earhart. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Say hello to Slim Gordon, your navigator. 1 | Slim Gordon'a merhaba de. Yön bulucun. Slam Gordion’a merhaba de, rotacınız. 1 | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
How do you do? | Nasılsınız? 1 Nasıl gidiyor? | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
And Bill Stultz, | Bill Stultz. Ve Bill Stultz... | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
the best pilot working today. Hello, Bill. | Günümüzde çalışan en iyi pilot. Merhaba Bill. ...son günlerin en iyi pilotu. — Merhaba, Bill. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
How much fuel do you lose because of these? | Bunun yüzünden ne kadar yakıt kaybettiniz? Bunlar yüzünden ne kadar yakıt ziyan oluyor? | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Costs us at least 400 gallons. | En az 400 galona maloldu. En azından 1500 litre. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Well, then why have them? | O zaman neden bunlar var? Öyleyse niye bunları kullanıyoruz? | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
GEORGE: The owner wants to protect her plane in case you have to ditch it at sea. | Mal sahibesi uçağını denize çakılır endişesiyle korumak istiyor. Uçağın sahibi denize inmek zorunda kalırsanız diye uçağını korumak istiyor. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
But those are decisions I have to make, not somebody else. | Fakat bunlar benim vermem gereken kararlar. Başkasının değil. Bunlar benim karar vermek gereken şeyler, başkasının değil. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
They're not making this trip, we are. | Bu yolculuğu onlar değil biz yapıyoruz. Bu yolculuğu onlar yapmayacak, biz yapacağız. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
But she owns the plane, and this is still America, Miss Earhart. | Ama uçağın sahibi o ve burası hala Amerika Bayan Earhart. 1 Ama uçağın sahibi o, ve hala Amerika'dayız, Bayan Earhart. | Amelia-1 | 2009 | ![]() |
Ownership is the trump card. | Sahiplik kozdur. Buradaki koz "sahip olmak". | Amelia-1 | 2009 | ![]() |