Search
English Turkish Sentence Translations Page 3650
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Please don't get a divorce. | Lütfen boşanmayın. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'm sorry about Cameron, okay? | Cameron hususunda özür dilerim, tamam mı? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
And if that's why you guys are fighting, | Eğer bu yüzden kavgalıysanız, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
it's my fault, and I'm sorry, okay? | benim hatam, özür dilerim, tamam mı? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Listen to me. You listening? | Beni dinle. Dinliyor musun? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
None of this has anything to do with you. | Bunların seninle bir ilgisi yok. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Your mom and I aren't getting a divorce. | Annen ve ben boşanmıyoruz. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It's just some things at work I need to deal with. | Sadece iş yerinde uğraşmam gereken bazı şeyler var. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
But none of it is worth you worrying about. | Ama hiçbiri senin endişe etmene değmez. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We'll figure it out, your mother and I. | Bunu biz çözeceğiz, annen ve ben. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
But it is never, never you. | Ama asla sana bir şey olmayacak. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Or your bozo brother. | Ya da o zorba kardeşine. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Why doesn't she say that, then? | Neden annem öyle söylemiyor? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
She never tells me anything. | Bana hiçbir şey demiyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
And she's trying to protect you, and that's what moms do. | O seni korumaya çalışıyor, anneler işte böyledir. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'm sorry, sweetie. I need to take this. | Üzgünüm, tatlım. Buna cevap vermem lazım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Sophia. Peter? | Sophia. Peter? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We found him... Yusuf's contact, | Onu bulduk... Yusuf'un iletişim kurduğu, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
the cleric from London. | Londradaki din adamını. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
He emigrated here three years ago to run a mosque. | Üç yıI önce buradaki bir camide çalışabilmek için göç etmiş. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What's the name of the mosque? | Caminin adı neymiş? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Al Kaoutar, in Coney Island. | El Kevser, Coney Adasında. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Okay, I I'll be there as soon as I can. | Tamam, elimden geldiğince çabuk orada olacağım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Go now, Peter. Time is not our friend here. | Şimdi git, Peter. Zaman bizim aleyhimizde. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Okay, I'll go now. | Tamam, şimdi gidiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Was that Sophia Tsaldari? | Sophia Tsaldari miydi? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Mom talks about her. Doesn't like her very much. | Annem ondan söz ediyor. Ondan hiç hoşlanmıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I love you, sweetie. | Seni seviyorum, tatlım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Head back to Grammy's. | Büyükannenin evine dön. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'll check in with you later, okay? | Seni sonra ararım, tamam mı? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Imam. | İmam. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'm Peter Decker. I called earlier. | Ben Peter Decker. Daha önce aramıştım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I know you're being watched. I was careful. | İzlendiğinizi biliyorum. Dikkat ettim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I have to talk to Yusuf in person. | Benim Yusuf'la şahsen konuşmam lazım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'm sorry, Mr. Decker, | Üzgünüm, Mr. Decker, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
but as I told you on the phone, I do not know this man Yusuf. | ama telefonda da söylediğim gibi, Yusuf denilen bu adamı tanımıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We both know that isn't true. | İkimiz de bunun doğru olmadığını biliyoruz. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I know you're protecting him. | Onu koruduğunuzu biliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I know about Black Sands and SOC. | Black Sands ve SOC konusunu biliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I know Yusuf is innocent. | Yusuf'un masum olduğunu biliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Good luck with your search. | Araştırmanızda iyi şanslar. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Sophia Tsaldari asked me to come. | Sophia Tsaldari gelmemi istedi. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
She's in New York. | O New York'ta. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
She asked me to contact you and offer her... | O beni gönderdi, size ulaşmam ve sizden... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Our help. | yardım istemem için. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What kind of help? | Ne tür bir yardım? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We can get him to Greece | Onu Yunanistan'a götürebiliriz. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
He can tell his story safely under her protection. | Onun koruması altında güvenle hikayesini anlatabilir. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Tsaldari I know. But who are you? | Tsaldari'yi tanıyorum. Ama sen kimsin? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Look me up. | Bana bak. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I was with the Justice Department. | Adalet Bakanlığındaydım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'm sure this Yusuf person would find that most comforting. | Eminim, Yusuf adlı bu adama benden fazla rahat sağlardınız. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'm a friend. | Ben dostum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Think about it and call me. | Bunu düşünün ve beni arayın. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'll meet wherever he wants. | İstediği yerde buluşuruz. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
My cell number's on the back. | Numaram arkada yazıIı. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
My mom's sleeping. | Annem uyuyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Ruby's lying about who she is, and I have proof. | Ruby kendi hakkında yalan söylüyor kanıtım da var. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
The real Ruby Simms died when she was 16... | Gerçek Ruby Simms 16 yaşındayken öldü... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Murdered. | ÖIdürüldü. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
They went to camp together. | Kampa birlikte gittiler. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
She's been lying from the beginning. | Baştan beri yalan söylüyordu. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
She told us she was from Time magazine, remember? | Time dergisinden olduğunu söylemişti, hatırladın mı? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Yes, and she explained that. | Evet, o sonra bunu açıklamıştı. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
And then there was that thing that happened in the park. | Daha sonra parkta başına bir olay gelmişti. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What thing at the park? | Parkta ne olmuştu? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Nothing. L look, she's been lying. | Hiçbir şey. Ba... bak, yalan söylüyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
And now she's even lying about who she is. | Şimdi o kim olduğu konusunda yalan söylüyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Who she is, Harrison. | O kim, Harrison. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Plus, I don't trust anyone with... | Artı, kimseye güvenmiyorum... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
explanations. | açıklamalarına da. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I just... I didn't want you to do anything rash, | Ben sadece... bunu bilmeden düşüncesizce bir şey... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
without you knowing this. | yapmak istemedim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
She's dangerous. | O tehlikeli biri. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You can't get too close. | Çok yakınında durma. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
"Too close"? | "Çok yakın" mı? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Yeah, too close. | Evet, çok yakın. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I care about you, Harrison. | Seni önemsiyorum, Harrison. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I just wanted you to know that. | Ben sadece bunu bilmeni istedim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Okay, and I care about you too, Bob. | Tamam, ben de seni önemsiyorum, Bob. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Yeah, I mean... | Evet, yani... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
No, that is... | Hayır, o... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
That's not what I meant by that. | Kast ettiğim şey bu değildi. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
No, Harrison, I, um... | Yo, Harrison, ben, um... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Oh, God! It's okay. | Oh, Tanrım! Sorun değil. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It's okay, Bob. Just... | Sorun yok, Bob. Sadece... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Don't worry about it, and, uh, I'll, uh... | Merak etme, ve, uh, ben... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'll talk... talk... Talk to you later. | Konu... konuşu. sonra konuşuruz. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Seninle konuşmak istiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Sadece bir dakika. Fazla uzun sürmez. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Urduca konuşmayı severim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Ben artık nadiren konuşma fırsatı bulabiliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
İslamabad'da görev yaparken öğrenmiştim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Görev? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Caminin çok güzel olduğunu düşünüyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Burada çok güzel bir hayatın varmış gibi görünüyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
My husband already spoke yesterday to Homeland Security. | Kocam zaten dün İç Güvenlikle konuştu. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I also know he's in contact with Yusuf Qasim. | Onun Yusuf Qasim ile temasta olduğunu biliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Boşuna inkar etme çünkü biliyorum... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
He arranged a meeting with a young man, | O, genç bir adamla bir buluşma ayarlamış, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |