Search
English Turkish Sentence Translations Page 3831
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
We wait again? | Yine mi bekleyeceğiz? | An-2 | 2015 | ![]() |
It would be an insult to cook it right away. | Fasulyeleri hemen pişirmek hor görmek olur. | An-2 | 2015 | ![]() |
We have to let the beans get used to the sweetness. | Şekere alışmalarına izin vermemiz gerekli. | An-2 | 2015 | ![]() |
So... | Tıpkı ilk randevu gibi. | An-2 | 2015 | ![]() |
the young couple needs to get friendly. | Genç çift önce arkadaş olmalı. | An-2 | 2015 | ![]() |
How long do we watch them? | Başlarında ne kadar bekleyeceğiz? | An-2 | 2015 | ![]() |
Oh, about 2 hours. | Yaklaşık 2 saat. 2 saat mi? | An-2 | 2015 | ![]() |
2 hours... | İki saat. | An-2 | 2015 | ![]() |
Here, this is critical now. | Şu an çok önemli. Kaşla göz arasında yanarlar. | An-2 | 2015 | ![]() |
Keep the spatula on the bottom of the pot. | Spatulayı kabın dibinde tut. | An-2 | 2015 | ![]() |
If they burn now, they're ruined. | Şimdi yanarlarsa mahvolurlar. | An-2 | 2015 | ![]() |
Keep it straight. | Dik tut. Çabuk karıştır. | An-2 | 2015 | ![]() |
Don't stir it so hard. | Hızlı karıştırma. | An-2 | 2015 | ![]() |
The more you stir, | Ne kadar çok karıştırırsan fasulyeleri o kadar ezersin. | An-2 | 2015 | ![]() |
Move the spatula carefully. | Spatulayı dikkatlice hareket ettir. İşte böyle. Fasulyeleri ezme. | An-2 | 2015 | ![]() |
Little by little... | Yavaş, yavaş. | An-2 | 2015 | ![]() |
Little by little, how much is that? | Yavaş yavaş derken böyle mi yani? | An-2 | 2015 | ![]() |
Little... is little. | Yavaş, yavaştır. | An-2 | 2015 | ![]() |
You don't knead the paste, you simmer it down, OK? | Ezmeyi yoğurma. Sadece soğut tamam mı? Peki. | An-2 | 2015 | ![]() |
Turn down the heat... | Ocağı kıs. | An-2 | 2015 | ![]() |
Now, the mizu ame. Mizu ame? OK. | Mizuame ekle. Mizuame mi? Tamam. | An-2 | 2015 | ![]() |
A double handful, lift it out. | Bir avuç dolusu al. Aferin. | An-2 | 2015 | ![]() |
Shake it a bit, then slip it in the pot. | Biraz sallayıp kabın içine bırak. Bırakıyorum. | An-2 | 2015 | ![]() |
There we go. | Tamam. Çok iyi. | An-2 | 2015 | ![]() |
Now, on to the next... | Şimdiyse... Ellerimi yıkayabilir miyim? | An-2 | 2015 | ![]() |
Of course, what were you waiting for? | Elbette. Neyi bekliyordun ki? Şey... | An-2 | 2015 | ![]() |
Oh, the faucet? OK. | Musluk mu? Evet. | An-2 | 2015 | ![]() |
Here goes. Careful. | Getiriyorum. Dikkatli ol. | An-2 | 2015 | ![]() |
Good, good. | Güzel, güzel. Harika görünüyor. | An-2 | 2015 | ![]() |
It's still a bit hot. | Hâlâ biraz sıcak. | An-2 | 2015 | ![]() |
Is it OK? | Her şey yolunda mı? Hâlâ sıcak. | An-2 | 2015 | ![]() |
What do you think, boss? | Ne düşünüyorsun patron? | An-2 | 2015 | ![]() |
Never had anything like it. | Daha önce böylesini yememiştim. | An-2 | 2015 | ![]() |
It sure is delicious. | Kesinlikle lezzetli. Evet. | An-2 | 2015 | ![]() |
I've finally met a dorayaki I could stomach. | Sonunda yiyebileceğim bir dorayakiyle karşılaştım. | An-2 | 2015 | ![]() |
What did you say, boss? | Ne dedin patron? | An-2 | 2015 | ![]() |
I've never ever eaten a whole dorayaki. | Daha önce bir dorayakinin hepsini hiç yemedim. | An-2 | 2015 | ![]() |
I don't have a sweet tooth. | Tatlıyı pek sevmem. Bu... | An-2 | 2015 | ![]() |
But I can tell that your bean paste is great. | Ancak fasulye ezmenin harika olduğunu söyleyebilirim. | An-2 | 2015 | ![]() |
It's rarely this good. | Oldukça iyi. | An-2 | 2015 | ![]() |
Why do you have a dorayaki shop then, boss? | O zaman niye dorayaki dükkânın var patron? | An-2 | 2015 | ![]() |
Delish. Enough. | Lezzetli. Yeter. | An-2 | 2015 | ![]() |
Enough flattery. It's just so disappointing. | Yağ çekme artık. Bu çok moral bozucu. | An-2 | 2015 | ![]() |
How could someone | Tatlı sevmeyen biri nasıl olur da dorayaki dükkânı işletir? | An-2 | 2015 | ![]() |
Actually, I'm partial to this end of things. | Aslında işe son vermeye niyetim var. | An-2 | 2015 | ![]() |
Then why don't you run a pub instead? | Öyleyse bunun yerine niye bar işletmiyorsun? | An-2 | 2015 | ![]() |
Oh, it's 11. I'll open up. | Saat 11 oldu. Dükkânı açıyorum. | An-2 | 2015 | ![]() |
Delicious. | Lezzetli. | An-2 | 2015 | ![]() |
Something's changed. Isn't it the bean paste? | Bir şey değişmiş. Fasulye ezmesi, değil mi? | An-2 | 2015 | ![]() |
This chunky bean paste is denser. | Bu fasulye ezmesi daha yoğun. Kendini hemen fark ettiriyor. | An-2 | 2015 | ![]() |
Why? It's so smooth. | Neden? Tadı çok hoş. | An-2 | 2015 | ![]() |
It wasn't such a good match before. | Daha önce iyi bir ikili değillerdi. Şimdiyse fasulye ezmesi öne çıkıyor. | An-2 | 2015 | ![]() |
What have you done, Sentaro? | Ne yaptın Sentaro? Ciddileştin mi? | An-2 | 2015 | ![]() |
An upgrade? | Bir gelişim mi var? | An-2 | 2015 | ![]() |
"A little." | Biraz. | An-2 | 2015 | ![]() |
He smiled! | Gülümsedi. | An-2 | 2015 | ![]() |
Can I help you? | Size nasıl yardım edebilirim? | An-2 | 2015 | ![]() |
3, for my grandkids and me. 3, OK. | Torunlarım ve kendim için 3 tane. 3. Tamam. | An-2 | 2015 | ![]() |
3 at once! | 3 tane! Hemen! | An-2 | 2015 | ![]() |
360 yen, please. | 360 yen, lütfen. | An-2 | 2015 | ![]() |
The bean paste is delicious. | Fasulye ezmesi çok lezzetli. | An-2 | 2015 | ![]() |
Is it? Everyone says so. | Öyle mi? Herkes öyle söylüyor. | An-2 | 2015 | ![]() |
It's tasty, isn't it? | Leziz değil mi? Yemediniz mi? | An-2 | 2015 | ![]() |
Rave reviews. | Övgüler geliyor. | An-2 | 2015 | ![]() |
Can you read this to me? | Bana bunu okuyabilir misin? Ne? | An-2 | 2015 | ![]() |
I'll read to you. | Okurum tabii. Otur hadi. | An-2 | 2015 | ![]() |
"The Night Bear" | Gece Ayısı | An-2 | 2015 | ![]() |
"Y'know, last night," | Dün gece geç saatlerde sevimli bir çocuk bir eve rastlamış ve... | An-2 | 2015 | ![]() |
"Knock knock, at the door." | ...kapıya tak tak diye vurmuş. | An-2 | 2015 | ![]() |
"Oh, really? I didn't hear." | Gerçekten mi? Ben duymadım. | An-2 | 2015 | ![]() |
Who came? | Kim gelmiş? Sence kim gelmiş olabilir? | An-2 | 2015 | ![]() |
"Was it a boy? Or a girl?" | Oğlan mı yoksa bir kız mı? Oğlan. | An-2 | 2015 | ![]() |
"No. A bear cub." | Hayır, bir ayı yavrusu. | An-2 | 2015 | ![]() |
"He came looking for his mother." | Ayı yavrusu annesini arıyormuş. | An-2 | 2015 | ![]() |
Why was his mother gone? | Annesi neden gitmiş? Sebebini ben de merak ediyorum. | An-2 | 2015 | ![]() |
His mother! There she is. | Annesi! Evet, annesi! | An-2 | 2015 | ![]() |
"Oh, Mother! Where have you been?" | Anne! Anne! Nereye gitmiştin? | An-2 | 2015 | ![]() |
Why was she here? | Neden buradaymış? Annesi meşgulmüş. | An-2 | 2015 | ![]() |
The moon, it's sparkling so pretty. | Bak ay ne kadar güzel parlıyor. | An-2 | 2015 | ![]() |
What's this? | Bu ne? Bu yeşil bir ay. | An-2 | 2015 | ![]() |
I want to see you, soon. | Yakında seni görmek istiyorum. | An-2 | 2015 | ![]() |
I'll make you some lunch. | Sana öğle yemeği hazırlayayım. Öğleden sonra boş vaktin var mı? | An-2 | 2015 | ![]() |
OK, I'll make you something. | Tamam, sana bir şeyler hazırlarım. | An-2 | 2015 | ![]() |
Let's meet here. | Burada buluşalım. | An-2 | 2015 | ![]() |
It's all right. I'll call you. | Tamam, seni ararım. Hoşça kal. | An-2 | 2015 | ![]() |
Oh, I spilled. | Döktüm. | An-2 | 2015 | ![]() |
What's this? | Bu ne? Çocuk kitabı ıslandı. | An-2 | 2015 | ![]() |
What is it? | Ne bu? | An-2 | 2015 | ![]() |
It's OK, just a little wet. | Bir şey olmaz. Sadece biraz ıslandı. | An-2 | 2015 | ![]() |
You have to get rid of this bird. | Bu kuştan kurtulmak zorundasın. | An-2 | 2015 | ![]() |
Wakana! | Wakana! | An-2 | 2015 | ![]() |
Keep up the good work. | Böyle çalışmaya devam et. Tamam. | An-2 | 2015 | ![]() |
Not you, boss. | Sana demedim patron. | An-2 | 2015 | ![]() |
Huh? | Ne? Fasulyelerle konuşuyorum. | An-2 | 2015 | ![]() |
To the beans... | Fasulyelerle. | An-2 | 2015 | ![]() |
People say they like it. | İnsanlar hoşlandıklarını söylüyor. Neden hoşlandıklarını? | An-2 | 2015 | ![]() |
Your bean paste. | Fasulye ezmenden. Okullu kızlar övmüş. | An-2 | 2015 | ![]() |
I look forward to meeting them. | Onlarla görüşmek için sabırsızlanıyorum. | An-2 | 2015 | ![]() |
They're just noisy kids. | Sadece gürültücü çocuklar. Gürültücü olmak çocuklara yarar. | An-2 | 2015 | ![]() |
I want to meet them. | Onlarla görüşmek istiyorum. | An-2 | 2015 | ![]() |