Search
English Turkish Sentence Translations Page 400
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
In any case, I'm not skilled with men. | Ne olursa olsun, erkekleri tanımada yetenekli biri değilim. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
In the beginning they're so sweet, you know... | Başlangıçta çok tatlı olurlar... | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
...and so much in love, but after a while it's gone. | ...muazzam bir sevgileri vardır, ama bir süre sonra hepsi biter. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
So my entire life I've been followed around... | Hayatım boyunca etrafımda... | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
...by these guys, that... | ...hep bu tür adamlar oldu, onlar... | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
You really think you'll convince him? | Onu ikna edeceğine gerçekten inanıyor muydun? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Think the guy will listen to you? | Sana kulak veren bir adam düşünebiliyor musun? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Maybe? What? | Belki. Ne? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
I don't know. You don't know. What are you going to do? | Bilmiyorum. Blmiyorsun. Ne yapmaya gidiyorsun peki? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Are you going to chance his mind? Maybe. | Elemanın fikrini değiştirmeye mi? Belki de. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
En als het niet lukt? | Ya başaramazsan? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
I get the guy, he'll talk with me. | Elemanı bulacağım, o da benimle konuşacak. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
You understand him? | Onu anlıyor musun? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Which side of him do you get? | Elemanın hangi tarafı sana ulaşacak? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
I don't know, I think the guy's sad and alone. | Bilmiyorum, bence o çok üzgün ve yalnız biri. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Oh boy. Boy oh boy... | Sana inanamıyorum! İnanamıyorum... | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
You know what you should tell him? | Ona ne söyle biliyor musun? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Nothing. You don't tell him anything. | Hiçbir şey. Ona hiçbir şey anlatma. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Think he'll listen to you? | Sana kulak vereceğini mi sanıyorsun? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Stupid. | Aptal. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
I'll tell you something, buddy. | Sana şunu söyleyeyim, birader. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Good advice. Listen carefully. | Benden bir tavsiye. İyi dinle. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
A mad dog, you shouldn't talk to it. | O bir kuduz köpek. Onunla konuşmaya çalışmamalısın. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
You kill it. Right? | Onu öldürmelisin. Anladın mı? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
What are you going to do? | Nereye gidiyorsun? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
You know already. | Biliyorsun zaten. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
And do you need to? | Buna mecbur musun? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Because my mother will not die alone. | Çünkü annem yalnız ölmeyecek. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Your mother? | Annen mi? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
What does she have to do with it? Everything. | Bunu yapınca annenin eline ne geçecek ki? Her şey. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, that's right. | Evet, bu doğru. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
It must be a mistake, sir. I have no mother. | Bir yanlışlık olmalı, beyefendi. Benim annem yok. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Will she die? | Ölecek mi? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
When I was young, I caused a lot of pain to my mother. | Genç iken, anneme çok acılar çektirdim. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
I ran awau and she never saw me again. | Ondan kaçtım ve bir daha beni hiç görmedi. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
It ruined her life. | Bu onun hayatını mahvetti. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Now she's dying and I don't wont her to go alone. | Şu an annem ölüyor ve ben de onun bir başına ölmesini istemiyorum. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
So I thought, I'll blow myself up and some other people. | Böylece kendimi ve insanları havaya uçurmayı düşündüm. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
And your mother is worth all those lives? She's worth more that that. | Annen bu kadar cana değer mi? Daha da fazlasına değer. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Who's crazy here? | Buradaki deli de kimmiş? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
I'm sure you looked away when I passed. | Ben yanından geçerken yüzünü yana çevirdiğinden eminim. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
I didn't see you. I don't believe it. | Seni görmedim. Buna inanmıyorum. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
But it's part of you, the carelessness. | Ama bir parçan, oldukça duyarsız. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
You've always been that way. | Hep bu yolun yolcusu olmuşsun. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Your poor girl. | Zavallı kız. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Girl... | Küçük kız... | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Girl. | Küçük kız. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
What do you hear? | Ne duyuyorsun? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
I'm almost deaf. My ears sough. | Ben sağırım. Kulaklarım uğuldar hep. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
My own voice. | Sesim. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
I'm hoarse. And broken. | Boğuk ve bölük pörçük. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Who are you? Sam. | Kimsin sen? Sam. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Who do you feel? Sorrow... | Ne hissediyorsun? Keder... | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
...and pain. | ...ve acı. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Stop it. Stop it. | Kes şunu. Kes şunu. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Listen, look at me. Look at me. | Dinle, bana bak. Bana bak. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Dolly? | Dolly? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Oh come on, will it last for long? | Hadi ama, bu uzun sürecek mi? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
You keep crying. Poor boy. | Ağla. Zavallı çocuk. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Your girl is gone. You cheated on her. | Kızın gitti. Onu aldattın. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
It's over. | Bitti. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
I don't get it. You don't get out anymore, you stay laying in your bed. | Anlamıyorum. Artık sakınmana gerek yok, yatağından çıkmayabilirsin. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
You know, listen carefully to what I'm about to say. | Dediklerime kulak ver. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
It's over, she's gone, you've lost her. | Bitti, o gitti, onu kaybettin. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
You chased her away. | Onu postaladın. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Look who we have her. You took quite time, huh? | Kimleri görüyorum! Zor zamanlar geçirdin, değil mi? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Don't look at me like a fool. I know who you are and you know who I am. | Bana aval aval bakma. İkimiz de biribirimizi tanıyoruz. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
I want to talk to him, but it's like he doesn't get me. Try. | Onunla konuşmak istiyorum, ama sanki beni duymuyor. Denesene. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Are you speaking up or what? | Konuşacak mısın? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Do it. | Hadi. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
You can't do that. Stop it, it's useless. Can't you see? | Bunu yapamazsın. Kes, faydası yok. Görmüyor musun? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Don't you get it? He can't hear you. | Anlamadın mı? O seni duyamaz. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
For godssake, what are you doing? He can't see you. | Tanrı aşkına, ne yapıyorsun? Seni göremez de. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
You can't see? He doesn't get your words. He can't see you. | Görmüyor musun? Laflarını duymuyor. Seni göremiyor. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
I'm trying... Trying? Do something about it. | Çabalıyorum... Çabalamak mı? Bir şey yap. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Don't try. Do. Now you can do something about it. | Deneme. Yap. Bir şeyler yap artık. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Goddammit. Try. Do something about it. | Kahretsin. Denesene. Bir şeyler yap. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Now is the time. Please, do something about it. Do something. | Şimdi tam zamanı. Lütfen, bir şeyler yap. Yap hadi. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
You still think it's your fault he blew everything up. | Her şeyin havaya uçmasından hâlâ kendini sorumlu hissediyorsun. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
You've got nothing to do with it, right? But I didn't focus on it. | Yapabileceğin bir şey yoktu, tamam mı? Ama dikkatim yerinde değildi. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Neither did I. I was taking pictures. Where? | Benim de değildi. Fotoğraf çekiyordum. Nerede? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
In the mall, in the toyshop. | Alışveriş merkezinde, oyuncakçının orada. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
With the bunny? Yeah, that's a friend. | Tavşan ile beraber mi? Evet, o benim arkadaşımdı. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
But it's very simple. About 200 euro for a day and gone is your problem. | Çok basit. Günlük, aşağı yukarı 200 Avro kalır. Gerisi senin problemin. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
So I should sit there the entire tim? Yes, you have to. Very easy. | Şimdi tüm gün orada oturmak zorunda mıyım? Evet, zorundasın. Oturmak kolaydır. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Child on your leg, laugh, take a picture and you're done. | Bacağında oturan bir çocuk, gülücük, fotoğraf çekimi. İşte bu kadar. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
This is the last time you've got me by the balls, mate. | Bu beni köşeye sıkıştırdığın son andı, dostum. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
200 euro to be sitting for an entire day. Are you going to complain? | Tüm gün oturman için 200 Avro. Hâlâ sızlanıyor musun? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
In any case it's better dan with my little group. | Her halükarda, benim minik grupla olmaktan iyidir. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Preuteleute? Still do that? | Preuteleute mi? Hâlâ mı? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
I don't get a chair to sit on? | Oturmak için hiç sandalye yok mu? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
He's asked you for something to sit on. | Size oturabileceği bir şey olup olmadığını soruyor. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
He want to sit? But he came here to work. | Oturmak mı istiyor? Ama buraya çalışmak için geldi. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
No, he came here to work. But every day with small children... | Olmaz, buraya çalışmak için geldi. Yalnız her gün miniklerle... | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
What is he saying? There is no chair. | Ne diyor? Sandalye yokmuş. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Shouldn't a man be allowed to sit? | Ne yani kimse izin almadan oturamaz mı? | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
What is he saying? He wants to sit, because... | Ne diyor? Oturmak istiyor, çünkü... | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
Maybe a chair. No, there's no chair. | Belki bir sandalye vardır. Hayır, hiç sandalye yok. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
They didn't ask me for anything. | Bana bir şey danışmadılar ki. | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |
What is he saying? You just need to sit... | Ne diyor? Sadece oturmak istiyor... | 22 Mei-1 | 2010 | ![]() |