Search
English Turkish Sentence Translations Page 403
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Do you think I'm too kind to punish you? | Sizi çok kötü mü cezalandırıyorum sanıyorsunuz? | 2359-1 | 2011 | |
| No, Sergeant. You?! | Hayır, Çavuş. Ya sen? | 2359-1 | 2011 | |
| No, Sergeant. | Hayır, Çavuş. | 2359-1 | 2011 | |
| Last warning. | Son uyarım. | 2359-1 | 2011 | |
| No fighting, or neither of you pass. | Kavga yok. Senin için de geçerli. | 2359-1 | 2011 | |
| Understand? | Anladınız mı? | 2359-1 | 2011 | |
| Yes, Sergeant! | Evet, Çavuş. | 2359-1 | 2011 | |
| Cannot hear you! Yes, Sergeant! | Duymadım! Evet, Çavuş! | 2359-1 | 2011 | |
| Switch off the lights. Sleep! | Işıkları kapatın. Sonra da uyuyun. | 2359-1 | 2011 | |
| What is this? Are you putting on an act? | Ne oldu? Hareketi neden yapamadın? | 2359-1 | 2011 | |
| No, Sergeant! | Yapamadım, Çavuş. | 2359-1 | 2011 | |
| Last week you did eleven pull ups, today not even one. | Geçen hafta on bir kere çektin, bugün bir tane bile çekemedin. | 2359-1 | 2011 | |
| Is your bottom swollen or too heavy? | Kıçın mı ağrıyor, yoksa çok mu zayıfsın? | 2359-1 | 2011 | |
| Up! | Yukarı! | 2359-1 | 2011 | |
| Try again! | Bir daha! | 2359-1 | 2011 | |
| Sir, sir, sir, sir. | Efendim, efendim! | 2359-1 | 2011 | |
| See? | Bakın. | 2359-1 | 2011 | |
| I've got something important to show you. | Size göstereceğim önemli bir şey var. | 2359-1 | 2011 | |
| What? What is this? | Ne? Neymiş? | 2359-1 | 2011 | |
| The date for the road march is extremely ominous! | Yol yürüyüşü için tarih son derece kaygı verici. | 2359-1 | 2011 | |
| So what are you suggesting? We cancel the road march? | Peki ne öneriyorsun? Yol yürüyüşünü iptal mi edeceğiz? | 2359-1 | 2011 | |
| Sir, not cancel, postpone. | İptal etmek yok efendim. Erteleyeceğiz. | 2359-1 | 2011 | |
| But of course, cancelling it will be better. | Ama tabii ki iptal etmek daha iyidir. | 2359-1 | 2011 | |
| Do you know what you are talking about? | Neden bahsettiğinin farkında mısın? | 2359-1 | 2011 | |
| How many years have you spent in this camp? | Bu orduda kaç yıl geçirdin? | 2359-1 | 2011 | |
| Don't you know the importance of the road march? | Yol yürüyüşünün önemini bilmiyor musun? | 2359-1 | 2011 | |
| You think you can cancel it as you wish? | Bunu iptal edeceğini mi sanıyorsun? | 2359-1 | 2011 | |
| Sir, I am just worried about our recruits. | Efendim, askerlerimiz konusunda biraz endişeliyim sadece. | 2359-1 | 2011 | |
| Are you worried about the recruits or you just want to skive? | Askerler mi yoksa biraz kaytarmak konusunda mı endişelisin? | 2359-1 | 2011 | |
| Sir, don't put it that way. | Böyle demeyin efendim. | 2359-1 | 2011 | |
| Kuah. | Kuah. | 2359-1 | 2011 | |
| How many more years do you want to be stuck in your position? | Kaç yıl daha bu pozisyonda olmak istiyorsun? | 2359-1 | 2011 | |
| Do you want to be a sergeant forever? | Sonsuza dek çavuş mu olacaksın? | 2359-1 | 2011 | |
| Make sure the recruits are ready for the road march. | Yol yürüyüşü için hazır olduğundan emin ol. | 2359-1 | 2011 | |
| Understand? | Oldu mu? | 2359-1 | 2011 | |
| Understand?! | Oldu mu? | 2359-1 | 2011 | |
| Fake Caucasian. | Sahte Kafkas. | 2359-1 | 2011 | |
| No need to make fun of me even if you don't believe me. | Bana inanmıyorsun. Bari dalga geçme. | 2359-1 | 2011 | |
| Tan. | Tan. | 2359-1 | 2011 | |
| Tan? | Tan. | 2359-1 | 2011 | |
| It's time for the road march. | Yol yürüyüşü zamanı geldi. | 2359-1 | 2011 | |
| I don't feel well. | Kendimi iyi hissetmiyorum. | 2359-1 | 2011 | |
| Are you sick? | Hasta mısın? | 2359-1 | 2011 | |
| You're fine. | İyisin işte. | 2359-1 | 2011 | |
| I have a bad feeling. | Çok kötü hissediyorum. | 2359-1 | 2011 | |
| What bad feeling? | Neyi hissediyorsun? | 2359-1 | 2011 | |
| She's coming for me tonight. | Bı gece benim için gelecek. | 2359-1 | 2011 | |
| I've told you before, it's that woman who... | Daha önce de demiştim. Bu kadın... | 2359-1 | 2011 | |
| Tan. Can you wise up, please? | Tan. Biraz akıllı ol lütfen. | 2359-1 | 2011 | |
| I've told you many times, there's no woman. | Sana kaç kere söyledim. Kadın falan yok buralarda. | 2359-1 | 2011 | |
| Jeremy, I really saw something. You can ask Chester about it. | Jeremy, gerçekten bir şey gördüm ama. Chester'a sorabilirsin istersen. | 2359-1 | 2011 | |
| That's enough. | Yeter artık. | 2359-1 | 2011 | |
| If you don't go through with this road march, | Yol yürüyüşüne gelmezsen... | 2359-1 | 2011 | |
| you can't pass this course. | ...bu dersi geçemezsin. | 2359-1 | 2011 | |
| You really want everyone to think you're a loser? | Gerçekten herkese sefil biri olarak görünmek istiyorsun? | 2359-1 | 2011 | |
| I'm not a loser. | Ben sefil falan değilim. | 2359-1 | 2011 | |
| That's not what they think. | Onlar öyle düşünmüyor ama. | 2359-1 | 2011 | |
| Do you think so, too? | Sen de mi öyle düşünüyorsun? | 2359-1 | 2011 | |
| It's not important what I think. | Benim ne düşündüğüm önemli değil. | 2359-1 | 2011 | |
| I'm not a loser. | Ben sefil değilim. | 2359-1 | 2011 | |
| I know what I saw. | Ne gördüğümü biliyorum. | 2359-1 | 2011 | |
| All right. What did you see? | Tamam. Ne gördün? | 2359-1 | 2011 | |
| It looked like a woman's body... | Bir kadına benziyordu... | 2359-1 | 2011 | |
| but its face... Tan. | ...ama yüzü... Tan. | 2359-1 | 2011 | |
| You didn't see anything. | Bir şey görmedin. | 2359-1 | 2011 | |
| Ghosts do not exist in this world. | Çünkü dünyada hayalet falan yok. | 2359-1 | 2011 | |
| How do you know that? | Nereden biliyorsun? | 2359-1 | 2011 | |
| I can tell. You have the third eye | Söyleyeyim o hâlde. Eğer üçüncü gözün olsaydı... | 2359-1 | 2011 | |
| that can communicate with the underworld. | ...yeraltıyla iletişim kurabilirdin. | 2359-1 | 2011 | |
| But it was all a lie. I didn't have any third eye. | Ama bütün bunlar yalan. Benim üçüncü gözüm yok. | 2359-1 | 2011 | |
| My father was just a con man, | Babam dolandırıcı herifin tekiydi. | 2359-1 | 2011 | |
| cheating people of their hard earned money. | Zor kazanılan parayı insanlardan hileyle alırdı. | 2359-1 | 2011 | |
| I miss you. | Seni özledim. | 2359-1 | 2011 | |
| Your wife says she misses you. | Karın seni özlediğini söylüyor. | 2359-1 | 2011 | |
| Uncle! Are you all right? | Amca! İyi misin? | 2359-1 | 2011 | |
| That old man died believing that his wife's spirit was inside me. | O yaşlı adam karısının ruhunun benim içimde olduğuna inanarak ölmüştü. | 2359-1 | 2011 | |
| What about your dad? | Ya babana ne oldu? | 2359-1 | 2011 | |
| To me, I don't even have a father. | Bana göre benim babam bile yok. | 2359-1 | 2011 | |
| You've never seen any ghosts? | Hiç hayalet gördün mü? | 2359-1 | 2011 | |
| Not even once. | Hiç görmedim. | 2359-1 | 2011 | |
| Do you still want to go on the road march? | Hâlâ yol yürüyüşüne gelmek istiyor musun? | 2359-1 | 2011 | |
| Let's go. | Hadi o zaman. | 2359-1 | 2011 | |
| Never knew there was such a beautiful girl on this island. | Bu adada böyle güzel bir kız olduğunu bilmiyordum. | 2359-1 | 2011 | |
| You haven't seen her before? | Onu daha önce hiç gördün mü? | 2359-1 | 2011 | |
| She grew up on this island and sells food in our canteen. | O, bu adada büyüdü ve kantıinde satış yapıyor. | 2359-1 | 2011 | |
| She must have been your target, right? | O kız senin hedefin olmalı herhâlde, değil mi? | 2359-1 | 2011 | |
| That's nonsense. | Alakası bile yok. | 2359-1 | 2011 | |
| Stop whistling! | Islık çalmayı kesin! | 2359-1 | 2011 | |
| That's my girlfriend, okay? | O benim kız arkadaşım, tamam mı? | 2359-1 | 2011 | |
| Okay, platoon, listen up. | Pekâlâ müfreze, dinleyin şimdi. | 2359-1 | 2011 | |
| This is your last road march. | Bu sizin son yol yürüyüşünüz. | 2359-1 | 2011 | |
| It is very important to everyone | Hepiniz için çok önemli ve... | 2359-1 | 2011 | |
| and it's also very tough. | ...bir o kadar da zor. | 2359-1 | 2011 | |
| Anyone who's not feeling well better fall out. | Ayrılan hiç kimse iyi hissedemez. | 2359-1 | 2011 | |
| Anyone? | Kimse yok mu? | 2359-1 | 2011 | |
| This road march is no laughing matter. | Bu yol yürüyüşü gülünecek bir şey değil. | 2359-1 | 2011 | |
| While out in the jungle, | Ormandan dışarı çıkınca... | 2359-1 | 2011 | |
| do not call your buddies' names unnecessarily. | ...tertibinize gereksiz isimlerle seslenmeyin. | 2359-1 | 2011 | |
| I have some powerful talismans | Bir tapınaktaki çok güçlü bir ortamdan... | 2359-1 | 2011 | |
| from a very famous medium at a temple. | ...benim bazı güçlü tılsımlarım var. | 2359-1 | 2011 |