Search
English Turkish Sentence Translations Page 4227
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| it's okay, mia. | Geçti Mia. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Open the door! Open up, this is the police. | Kapıyı açın. Kapıyı açın, polis! | Annabelle-1 | 2014 | |
| I got you. I got you. | Yanındayım. Yanındayım. Açın kapıyı! | Annabelle-1 | 2014 | |
| you just breathe. | Nefes al. | Annabelle-1 | 2014 | |
| You're all right. We got you. | İyisin. Yanındayız. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I'm right here. I'm right here with you. | Yanındayım. Hemen yanı başındayım. | Annabelle-1 | 2014 | |
| in a tragic scene described by one investigator | Dedektiflerden biri gördüklerini korkunç ve esrarengiz... | Annabelle-1 | 2014 | |
| A man and his wife were brutally stabbed to death | Bir adam ve karısı onlardan ayrı yaşayan kızları Annabelle Higgins ve... | Annabelle-1 | 2014 | |
| The two are believed to be members of a cult. | İkisinin de bir tarikatın üyeleri olduğu düşünülüyor. | Annabelle-1 | 2014 | |
| The male suspect was shot and killed | Erkek şüpheli, polis olay yerine geldiğinde vurularak öldürüldü. | Annabelle-1 | 2014 | |
| While the daughter was found in an apparent suicide, | Kız ise boğazı kesilmiş bir şekilde intihar etmiş olarak bulundu. | Annabelle-1 | 2014 | |
| One officer summed up these blood Soaked murders | Polis memurlarından biri bu kanlı cinayetleri "Mesleki hayatım boyunca... | Annabelle-1 | 2014 | |
| and while the amniotic sac | Amniyotik kese... | Annabelle-1 | 2014 | |
| Wasn't punctured and isn't ruptured, | ...delinmemiş ve zarar görmemiş... | Annabelle-1 | 2014 | |
| We are seeing signs of strain on the cervix. | ...ancak rahim boynunda bir zorlama olduğunu görüyoruz. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Most likely caused by the trauma. | Muhtemelen travma yüzünden meydana geldi. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Which is why i am putting you on bed rest | Bu yüzden size hamileliğinizin geri kalanı boyunca yatak istirahati veriyorum. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Now, you can get up and use the facilities, | Çok dikkatli olmak şartıyla... | Annabelle-1 | 2014 | |
| But anything beyond that | Ama bunun dışında... | Annabelle-1 | 2014 | |
| Would be putting you and your child at risk. | ...yapacağınız her şey sizi ve çocuğunuzu tehlikeye sokar. | Annabelle-1 | 2014 | |
| All right? | Tamam mı? Evet efendim. Teşekkürler. | Annabelle-1 | 2014 | |
| The lock. | Kilit. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Hey. I had them scrub everything. At least twice. | Her şeyi temizlettim. En az iki kere. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Now you could perform surgery in there, it's so clean. | O kadar temiz ki burada ameliyat bile yapabilirsin. | Annabelle-1 | 2014 | |
| You didn't have to do that. | Bunu yapmak zorunda değildin. | Annabelle-1 | 2014 | |
| You're on bed rest for a while. You'd go crazy if i didn't. | Bir süreliğine yatak istirahatindesin. Yapmasaydım kafayı yerdin. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Just don't get all obsessed with those daytime soaps. | Sadece şu pembe dizileri çok fazla izleme olur mu? | Annabelle-1 | 2014 | |
| You know i can't stand them. | Onlara tahammül edemediğimi biliyorsun. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I'll bring your sewing bag in later on. Okay? | Daha sonra sana dikiş çantanı getiririm. Tamam mı? | Annabelle-1 | 2014 | |
| We can turn the whole room into your own little sweatshop. | Bütün odayı küçük atölyene çeviririz. | Annabelle-1 | 2014 | |
| You think the baby's okay? | Sence bebek iyi mi? | Annabelle-1 | 2014 | |
| The baby is not even aware of what happened. | Bebeğin neler olduğundan haberi bile yok. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Because i heard there's some new research | Çünkü duyduğuma göre yeni bir araştırma varmış ve... | Annabelle-1 | 2014 | |
| Mia, come on. You heard the doctors. | Mia, hadi ama. Doktorları duydun. | Annabelle-1 | 2014 | |
| So if you listen to them, the baby is fine. | Onları dinlersen bebek iyi olacak. Bebek zaten iyi. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I mean, you're its mother, right? | Sonuçta annesi sensin, değil mi? | Annabelle-1 | 2014 | |
| If it wasn't, you would know. | Öyle olmasaydı, bunu bilirdin. | Annabelle-1 | 2014 | |
| But if something does happen... | Ama eğer bir şey olursa... | Annabelle-1 | 2014 | |
| What? What's gonna happen? When? What? | Ne? Ne olursa? Ne zaman? Ne? | Annabelle-1 | 2014 | |
| Like when i go into labor, john. | Doğuma girdiğim zaman John. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Mia. | Mia. | Annabelle-1 | 2014 | |
| You'll save the baby over me. | Önceliğin bebeği kurtarmak olsun. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Come on. | Yapma lütfen. | Annabelle-1 | 2014 | |
| We have to talk about it. | Bunu konuşmamız gerek. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I mean, i can't have anything ever happen to it. | Ona bir şey olmasına izin veremem. | Annabelle-1 | 2014 | |
| You promise me you'll save the baby. | Bana bebeği kurtaracağına dair söz ver. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Yeah. Mia, i promise. | Tamam Mia, söz veriyorum. | Annabelle-1 | 2014 | |
| But you know what? It's gonna be okay. | Ama biliyor musun? Her şey yolunda gidecek. | Annabelle-1 | 2014 | |
| You are gonna be fine. | İyi olacaksın. | Annabelle-1 | 2014 | |
| i'm your friend, you know that, don't you? | Ben senin arkadaşınım, bunu biliyorsun, değil mi? | Annabelle-1 | 2014 | |
| Well, then, i have a friend. | O zaman bir arkadaşım var. | Annabelle-1 | 2014 | |
| You have been terribly nice this past week. | Geçen hafta gerçekten de çok iyiydin. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Going to the movie out to dinner. | Sinemaya gittik, yemeğe çıktık. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Even dancing. | Hatta dans bile ettik. | Annabelle-1 | 2014 | |
| It's been a lot of fun for me. | Gerçekten de çok eğlendim. | Annabelle-1 | 2014 | |
| how'd it go today? | Bugün nasıl geçti? | Annabelle-1 | 2014 | |
| Ah, tv went out again. | Televizyon yayını yine gitti. Sahi mi? | Annabelle-1 | 2014 | |
| Must be that room. That never did that in the den. | Odadan olmalı. Diğer odadayken hiç böyle olmuyordu. | Annabelle-1 | 2014 | |
| What is all that? | Tüm bunlar da ne böyle? | Annabelle-1 | 2014 | |
| Uh, this is a bunch of random stuff | Hamilelik aşermelerin için marketten... | Annabelle-1 | 2014 | |
| You know, it's funny, i haven't really had any cravings. | Çok tuhaf, şimdiye kadar hiç aşermedim aslında. | Annabelle-1 | 2014 | |
| what? | Olamaz. Turşu. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Oh, my god, you know what would go really well with pickles? | Aman Tanrım, turşuyla en iyi ne gider biliyor musun? | Annabelle-1 | 2014 | |
| John form. We are meant to be together. | John Gordon. Biz birbirimiz için yaratılmışız. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Yeah, i know. | Evet, biliyorum. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Like, uh, mustard and pickles. | Tıpkı hardal ve turşu gibi. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Did you get to have your meeting today? | Bugünkü görüşmene gidebildin mi? Evet, gittim. | Annabelle-1 | 2014 | |
| He, uh, thinks i've got a real shot | Sanırım Huntington Memorial'da çalışmak için bir şansım var gibi. | Annabelle-1 | 2014 | |
| It's in pasadena, though. | Ama Pasadena'da. | Annabelle-1 | 2014 | |
| It's a little further from the beach. | Sahilden biraz uzakta. Sorun olur mu? | Annabelle-1 | 2014 | |
| Change of view would be good. | Ortam değişikliği iyi olabilir. | Annabelle-1 | 2014 | |
| There's this one day conference in sacramento | Sacramento'da bir günlük bir konferans var. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I fly out for a day in a few days. | Bir ya da birkaç günlüğüne orada olacağım. | Annabelle-1 | 2014 | |
| It's only a couple days. | Alt tarafı birkaç gün. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Yeah, we gotta get you back to bed. | Pekâlâ, yatağına geri dönmelisin. Bu kadar uzun süre oturmaman gerekiyor. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Oh, and, uh, detective clarkin called today. | Bu arada bugün Dedektif Clarkin aradı. | Annabelle-1 | 2014 | |
| He said he wanted to stop by at some point this week. | Bu hafta bir gün uğramak istediğini söyledi. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I've already told him everything. | Ona zaten her şeyi anlatmıştım. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I mean, i I'd rather just forget the whole thing. | Aslında her şeyi unutmuş olmayı tercih ederdim. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I know. He just said he wanted to go over a few things. | Biliyorum. Sadece birkaç şeyin üzerinden geçecekmiş. | Annabelle-1 | 2014 | |
| That doll. We have to get rid of it. | Şu bebek. Ondan kurtulmamız gerekiyor. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I mean, she had it in her hands. | Onu ellerinde tutmuştu. | Annabelle-1 | 2014 | |
| No, you're right. You're right. | Haklısın. Haklısın. Onu gitti say. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I suppose you can tell detective clarkin | Dedektif Clarkin'e ne zaman isterse uğrayabileceğini söyleyebilirsin. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I mean, it's It's not like i'm going anywhere anytime soon. | Nasıl olsa yakın bir zamanda bir yere gideceğim yok. | Annabelle-1 | 2014 | |
| they were members of a cult. | Bir tarikatin üyesiydiler. | Annabelle-1 | 2014 | |
| We've confirmed that it was higgins' daughter | Higginsler'in kızı ve erkek arkadaşı olduğunu doğruladık. | Annabelle-1 | 2014 | |
| You may have heard on the news | Haberlerde duymuş olabilirsiniz... Dünyayı ele geçirecek tarikatler mi? | Annabelle-1 | 2014 | |
| Well, it's not quite as prevalent | Bu düşündüğünüz kadar yaygın bir durum değil. | Annabelle-1 | 2014 | |
| You're gonna have a hard time convincing us of that. | Bizi bu konuda ikna etmekte zorlanacaksınız. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Were they satanic? | Satanist miydiler? | Annabelle-1 | 2014 | |
| It's okay. She should know. | Sorun değil. O da bilmeli. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Yes, it is It is believed | Evet, doğaüstü şeylere ilgileri olduğuna inanılıyor. | Annabelle-1 | 2014 | |
| That they did this to prove their devotion, | Tüm bunları bağlılıklarını kanıtlamak için şiddet uğruna yapmışlar. | Annabelle-1 | 2014 | |
| But that's crazy. | Ama bu çılgınlık. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Crazy people do crazy things, ma'am. | Çılgın insanlar çılgınca şeyler yapar hanımefendi. | Annabelle-1 | 2014 | |
| But that's all this was. | Ama hepsi buydu. | Annabelle-1 | 2014 | |
| i'll tell you what. | Bakın ne diyeceğim. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I'll dig a little deeper. | Biraz daha araştırma yapacağım. Neler bulabileceğime bakacağım. | Annabelle-1 | 2014 | |
| And if i come up with anything further, | Herhangi bir şey bulursam, size ulaşıp haberdar edeceğim. | Annabelle-1 | 2014 |