Search
English Turkish Sentence Translations Page 4666
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| You should give it a chance. | Ona bir şans vermelisin. Denemeden bilemezsin. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| You might like it too. | Sen de futbolu sevebilirsin. Senin de hoşuna gidebilir. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| No way. I like using my hands too much. | İmkanı yok. Ellerimi daha fazla kullanmayı seviyorum. İmkânsız. Ellerimi kullanmayı seviyorum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| He should give football a chance. | Biz ona ragbi için şans vermeliyiz. O Amerikan futbolunu denemeli aslında. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Well, do what you want. I know my children. | Ne yaparsan yap. Çocuklarımı tanırım. Sen nasıl istersen. Çocuklarımı tanırım. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Lindsey just joined the group "Megan Fox must be stopped." | Lindsey, "Megan Fox durdurulmalı" adlı gruba katıldı. Lindsey, "Megan Fox'a engel olunmalı." grubuna katıldı. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Hey, buddy. | Selam, dostum. Selam dostum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Got here as fast as I could. | Elimden geldiği kadar çabuk geldim. Gelebildiğimce çabuk geldim. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Thanks. You got it? | Sağ ol. Getirdin mi? Sağ ol. Getirdin mi? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Bam. | Al haydi. Pekala. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Here it is, Madden 11. | İşte burada. Madden 11. İşte Madden 11. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| This baby is so new, | Bu o kadar yeni ki,... Bu bebek daha çok yeni. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| John Madden doesn't even know about it. | ...John Madden' in bile bundan haberi yok. John Madden'ın bile daha haberi yok. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Put it over there by Barkley. | Barkley' in* yanına bırak. Barkley'in yanına bırak. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I didn't think Kevin was into football. | Kevin'in ragbiye ilgisi olduğunu düşünmemiştim. Kevin'ın Amerikan futboluna ilgisi olduğunu sanmıyordum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| He's not. That's the problem. | İlgisi yok. Sorun da bu. İlgilenmiyor zaten. Sorun da bu. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| He's into soccer. | Futbolla ilgileniyor. Futbolla ilgileniyor. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| And his favorite athlete's a girl. | Ayrıca en sevdiği sporcu bir kadın. En sevdiği sporcu da bir kadın. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I don't want to have to buy him a sports bra. | Ona bir spor sutyen almak istemiyorum. Ona spor sütyeni almak istemiyorum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Mm, ouch. | Off! | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| And the final score is girl power 1, | Son durum kadınların gücü "1", Ve skor: Kız gücü: 1, | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| father figure nothing. | ...babanın durumu "0". Babanın ise eli bomboş. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| All that's gonna change | Bir kaç Madden oyunundan sonra... Madden'ı oynadıktan sonra... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| after we play a few games of Madden. | ...bu skor değişecek. ...öyle olmayacak. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Unless he plays it | Eğer oyunu oynar... Bunu oynamazsa... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| and decides he wants to be a cheerleader. | ...ve ponpon kız olmaya karar vermezse. ...ponpon kızı olmak isteyecektir. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| It happens. | Böyle şeyler oluyor. Olabilir. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Who are you, strange boy sending my daughter gifts? | Kızıma hediyeler yollayan bu tuhaf çocuk da kim? Sen de kimsin, kızıma hediye gönderen yabancı çocuk? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I'm gonna have to friend you too. | Seninle de arkadaş olmalıyım. Sana da arkadaşlık teklif edeceğim. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Suzanne, I have an emergency. | Suzanne, acil durumum var. Suzanne, acil bir durum var. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What is it? | Nedir? Neymiş o? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| You know that guy I've been dating, Jonathan? | Hani şu çıktığım Jonathan diye bir çocuk vardı ya. Çıktığım şu adam, Jonathan'ı biliyor musun? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What did he do? | Ne yaptı? Ne olmuş ona? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| That's the problem. | Sorun da bu. Sorun da bu ya. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Every time I call him, he doesn't answer. | Ne zaman arasam, cevap vermiyor. Onu ne zaman arasam, cevap vermiyor. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| And when I ask why he didn't call me back, | Neden cevaplamadığını sorduğumda,... Bana neden dönmediğini sorunca, | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| he acts like he never got the message. | ...kendisine hiç çağrı gelmemiş gibi davranıyor. notumu hiç almamış gibi davranıyor. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| So last night, I tried one last time | Dün gece, son defa... Dün gece, son bir kez daha denedim. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| to get his attention | ...çıplak fotoğraflarımı göndererek,... Dikkatini çeksin diye... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| by sending him naked pictures of me. | ...ilgisini çekmeğe çalıştım. ...çıplak resmimi gönderdim. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| No, you didn't. | Hayır yapmadın. Ama ilgisini çekmedi. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Yes, I did. | Evet, yaptım. Evet, çekmedi. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| And he didn't respond. | Cevap vermedi. Karşılık vermedi. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| So tomorrow I'm gonna break up with him. | Bu yüzden yarın ondan ayrılacağım. Yarın ondan ayrılacağım. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Okay, what's the problem? | Tamam, bunda sorun ne? Pekâlâ, sorun nedir peki? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| You've broken up with tons of guys. | Yığınla kişiden ayrıldın. Bir sürü ayrıldığın erkek oldu. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| The problem is, I want to make sure | Sorun şu ki, tüm o resimlerin... Sorun şu; o resimleri... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| those pictures are deleted off his phone first, | ...o adamın telefonundan silinmiş olduğuna emin olmak istiyorum. ...telefonundan sildiğinden emin olmak istiyorum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| because the last thing you want to do | Çünkü olmasını istediğin en son şey... Çünkü bu, çıplak resimlerin olan... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| is break up with a guy who has naked pictures of you. | ...ayrıldığın kişide çıplak resimlerinin olmasıdır. ...ayrılacağın adamdan isteyeceğin en son şeydir. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I mean, you've seen what happened to John Edwards. | John Edwards' a ne olduğunu biliyorsun. John Edwards'ın başına gelenleri gördün. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Okay, what do you need me to do? | Tamam, ne yapmamı istiyorsun? Peki benden ne istiyorsun? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Tomorrow night, I'm going out to dinner with him, | Yarın akşam, onunla yemeğe çıkacağım. Yarın gece onunla yemeğe çıkacağım. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| and at 9:00, I need you to call me. | Saat 9:00 da beni aramanı istiyorum. 9'da beni arayacaksın. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| And when I answer, I'm gonna act like my phone went dead | Telefonu açıp, telefonum bozulmuş gibi davranıp,... Telefonu açtığımda, şarjı bitmiş gibi davranıp... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| and ask to borrow his phone. | ...ondan telefonunu isteyeceğim. ...ondan telefonunu isteyeceğim. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| And then I'm gonna go into his phone | Telefonunu aldıktan sonra,... Sonra telefonun içinden... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| and delete the pictures I sent him. | ...yolladığım resimleri sileceğim. ...gönderdiğim resmi sileceğim. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Why don't you just ask him to delete them? | Neden ondan resimleri silmesini istemiyorsun? Niye ondan silmesini istemiyorsun? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Like a man would voluntarily delete naked pictures of me. | Kendi rızasıyla çıplak resimlerimi silecek bir adam. Çıplak resimlerimi kendisi silecek bir erkek var mı? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I don't think so. | Öyle düşünmüyorum. Hiç sanmıyorum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| That's funny, though. | Yine de komik. Her şeye karşın çok eğlenceli. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Right. | Haklısın. Aynen. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What are you doing with my hat? | Şapkamla ne yapıyorsun? Şapkamla ne yapıyorsun? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I'm trying to take a better picture for my profile. | Profilim için iyi bir resim çekmeye çalışıyorum. Profilime eklemek için daha güzel bir fotoğraf çekmeye çalışıyorum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Well, if you wanted a better picture, | İyi bir resim çekmek istiyorsan,... Daha iyi bir fotoğrafın olsun istiyorsan... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| you might as well wear a paper bag over your head. | ...kafana kese kağıdı geçirebilirsin. ..başına kese kağıdı da geçirmelisin. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Give me my hat. No. | Şapkamı ver. Hayır. Ver şapkamı. Hayır. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Give me my hat! No! | Şapkamı ver! Hayır! Ver şapkamı! Hayır! | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What's wrong with you? | Neyin var senin? Senin derdin nedir? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Hey, hey, hey, you two. | Siz ikiniz. Hey, hey, hey, siz ikiniz. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What is going on? | Neler oluyor? Sorun nedir? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Nothing. | Hiç. Yok bir şey. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What's wrong with Lindsey? | Lindsey' in nesi var? Lindsey'nin nesi var? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I don't know, | Bilmiyorum. Bilmiyorum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| but I am about to find out. | Fakat bulmak üzereyim. Ama öğrenmek üzereyim. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Hey, Kevin, | Hey, Kevin, | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| you want to test out a early version | Madden oyununun yeni versiyonunu... Madden'ın yeni sürümünü... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| of the new Madden game? | ...test etmek istiyor musun? ...denemeye ne dersin? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Madden? What's that? | Madden mi? O da ne? Madden mı? O da ne? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| It's a football game, | Bir ragbi oyunu. Amerikan futbolu oyunu. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| NFL football. | Amerikan ragbi oyunu. NFL futbolu. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Sure, I guess. | Tabii, olur. Tabi, olabilir. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| All right, cool. | Pekâlâ, harika. Tamam, harika. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| See, it's working. | İşe yarıyor. Gördün mü? İşe yaradı. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What's the latest on Lindsey? | Lindsey de son durum ne? Lindsey'den son haberler nedir? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| She just updated her profile pic, | Profil resmini değiştirdi... Az önce profilindeki resmini yeniledi ve... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| and Jenny likes it. | ...ve Jenny de beğenmiş. ...yeni resmini Jenny beğendi. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| It's working. | İşe yarıyor. İşe yaradı. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| "Me too." | Ben de beğendim. "Bence de." | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Smiley face, | Gülücük,... Gülen yüz, | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| send. | ...gönder. gönder. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| All right, Kevin, | Tamam, Kevin. Pekâlâ, Kevin, | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I'll be the Seahawks. | Ben Seahawks olacağım. Ben Seahawks'ı alıyorum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| You should be the Vikings. | Sen de Vikings olmalısın. Sen de Vikings'i al. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| They have Adrian Peterson, the fastest rated player. | Onlarda Adrain Peterson var, en hızlı özellikli oyuncu. En hızlı koşan, Adrian Peterson o takımda. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Who's got the best kicker? | En iyi vurucu kimde? En iyi golcü kim peki? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Kevin, no one picks a team based on the kicker. | Kevin, kimse vurucuya göre takım seçmez. Kevin, golcüsüne bakarak takım seçemezsin. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| The Lions' kicker looks good. I'll be them. | Lions' ların vurucusu iyi. Ben onları seçeceğim. Lions'ın golcüsü iyi görünüyor. Onu alacağım. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| You cannot be the Lions. | Lions olamazsın. Lions'ı alamazsın. | Are We There Yet-1 | 2010 |