Search
English Turkish Sentence Translations Page 4667
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Kevin, the Lions are the only team | Kevin, Lions Amerikan ragbi tarihinde... Kevin, Lions, NFL tarihi boyunca... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| in the history of the NFL to go 0 and 16. | ...en kötü performansı gösteren takım. ...16 sayıdan yukarı çıkamayan tek takım. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I don't even know why they wear uniforms. | Neden o formayı giydiklerini bile bilmiyorum. Neden forma giydiklerini anlamıyorum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| They should just play in jean shorts. | Kot şortlarla oynamalılar. Kot şortlarla oynamalılar. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I don't care. I want to be the Lions. | Olsun. Ben Lions olmak istiyorum. Umurumda değil. Lions'ı almak istiyorum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Fine, you can be the Lions. | Peki, Lions olabilirsin. Peki, Lions'ı alabilirsin. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| But don't come crying to me | Ama gol bölgesine ulaşamazsan... Ama gol bölgesine varamayınca... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| when you don't reach the end zone. | ...gelip bana ağlama. ...bana ağlama. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What's an end zone? | Gol bölgesi de ne? Ne gol bölgesi? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Okay, this is gonna be a long game. | Bu uzun bir oyun olacak. Anlaşıldı, uzun bir maç olacak. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| To return this kick. | Atışa karşılık veriyor. Şutu karşılıyor. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| McGill still going. | McGill hâlâ yıkılmadı. McGill gidiyor. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| First down. | İlk hak. İlk hak bende. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Not bad, Kev. | Aferin, Kevin. Fena değil, Kev. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| You made it down to the 40 yard line. | 40 yard çizgisine geldin. 40 yard'a kadar indi. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I think you might be better than the actual Detroit Lions. | Bence şuan ki Detroit Lions' dan daha iyi olabilirsin. Bence gerçek Detroit Lions'ten bile daha iyi oynayabilirsin. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Wait. Wait. What are you doing? | Bekle, bekle. Ne yapıyorsun? Bekle, bekle. Ne yapıyorsun? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| You can't line up for a field goal. | Alan sayısı için sıralanamazsın. Alan golü atmak için yerini ayarlayamazsın. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Why not? | Neden? Niye? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Because it's first down, | İlk hak da ondan. Çünkü ilk hak sende ve... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| and you're on the 40 yard line. | Ayrıca 40 yard çizgisindesin. ...40 yard çizgisindesin. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| You want to score a touchdown. | Gol atmayı denemelisin. Gol atman gerekiyor. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I like field goals. | Ben alan sayısını seviyorum. Alan golünü seviyorum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| And it's good. | Çok iyi. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Yes! Field goal. | Evet! Alan sayısı. Evet! Alan golü. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| 58 yards straight down the middle. | Ortadan dümdüz 58 yard ilerledi. Orta saha kadar 58 yard koştu. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| This kid can kick. | Bunu bu çocuk mu yaptı. Bu çocuk işini bitirebilir. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Pick up... Pick up the thing. | Al şunu... Al şu topu. Al hadi, al şunu. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Let's go. | Haydi başla. Başlıyoruz. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I'll whup you. | Seni paramparça edeceğim. İşini bitireceğim. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Let's go. | Başla. Başla. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| He's down to the 10, | Son 10... 10 yard, | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| the 5, and fumble! | ...5, ve gol! 5 yard ve topu düşürdü! | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Oh! And the Lions take over at the Seahawks' 1 yard line. | Lions, 1 yard kala üstünlüğü ele geçiriyor. Oh! Ve Lions, Seahawks'ı 1 yard çizgisinden etti. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Ho, baby. | İşte budur. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| And in a surprise move, | Beklenmedik bir hareket,... Ve süpriz bir gelişme; | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| the kicking team trots back out onto the field. | ...atıcı takım alan sayısına doğru gidiyor. Başlangıç Takımı tekrar sahaya döndü. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Wait. What are you doing? | Dur. Ne yapıyorsun? Dur bir dakika. Ne yapıyorsun? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| You're on the 1 yard line. | 1 yard çizgisindesin. 1 yard çizgisindesin. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| You have one yard to go for a touchdown. | Gol yapabilmen için 1 yard kaldı. Gol atmak için bir yard gitmen gerekiyor. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I like field goals. | Alan sayısını seviyorum. Alan golünü seviyorum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Yes! Field goal! | Evet! Alan sayısı! Evet! Alan golü! | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| And our score: Lions 6, Seahawks 0. | Skor: Lions 6, Seahawks 0. Ve skor: Lions:6, Seahawks:0. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Pick it up. Come on. | Al şu kolu. Haydi. Al şunu. Hadi. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I'm hungry. | Acıktım. Acıktım. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Come on. Pick it up. Let's go. | Haydi. Al şunu, devam ediyoruz. Hadi. Al şunu. Başlıyoruz. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Play. | Sanırım bunun çözümünü biliyorsun. Ve sanırım çözümünü biliyorum. Oyna. Oyna. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Field goal. | Alan sayısı. Alan golü. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Field goal! | Alan sayısı! Alan golü! | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Field goal! | Alan golü! Alan golü! | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Yes! | İşte bu! Evet! | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I win. | Ben kazandım. Kazandım. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Turn out the lights, folks. | Işıkları açın millet. Işıkları söndürün çocuklar. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| This party is over. | Parti sona erdi. Eğlence sona erdi. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I can't believe you won on all field goals. | Alan sayılarıyla kazandığına inanamıyorum. Alan golleriyle yendiğine inanamıyorum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Hey, at least you were right about one thing: | En azından bir konuda haklıydın: En azından bir konuda haklı çıktın: | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| He never did make it to the end zone. | Gol bölgesine hiç gelemedi. Gol bölgesine hiç gitmedi. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Touchdowns are stupid. | Gol atmak çok aptalca. Gol atmak çok aptalca. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Why would you let everybody hit you | Neden kafalarının üzerinden topu fırlatmak yerine... Üzerlerine şut çekerken... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| when you can just kick it right over their heads? | ...herkesin birbirlerine vurmasına izin veriyorsunuz ki? ...niye seni hırpalamalarına izin veresin ki? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| He does have a point. | Haklı. Doğru söylüyor. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Plus, lots of these kickers were former soccer players, | Ayrıca, çoğu vurucu bir zamanlar futbol oyuncusuydu. Ayrıca, golcülerin çoğu eski futbolculardı. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| and everybody knows | Futbol oyuncularının, ragbi oyuncularından... Herkes bilir ki; | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| soccer players are better than football players. | futbolcular Amerikan futbolcularından daha iyidir. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Excuse me? | Affedersin? Pardon? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I know a lot of soccer players | Kolaylıkla ragbi oynayabilen... Amerikan futbolunu çok iyi oynayan... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| who could easily play football. | ...bir çok futbol oyuncusu tanıyorum. ...futbolcular var. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I don't know any football players | Futbol oynayabilen... Futbolu iyi oynayabilen... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| who could play soccer. | ...hiç ragbi oyuncusu tanımıyorum. ...Amerikan futbolcusu hiç yok. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| And you are excused. | Ve affedildin. Ve fazla ileri gittin. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I was a football player, | Ben de ragbi oyuncusuydum. Ben Amerikan futbolcusuydum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| and I could beat you in soccer any day of the week. | Seni istediğin zaman futbolda yenebilirim. Ne zaman istersen kozumuzu paylaşabiliriz. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| How about tomorrow? We can have a shoot out. | Yarın oynayalım mı? Şut çekişiriz. Yarına ne dersin? Şut çekişiriz. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Fine. | Olur. Tamam. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What's a shoot out? | Şut çekişmek nedir? Şut çekişme ne? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What's a shoot out, man? | Şut çekişmek nedir, adamım? Şut çekişme ne, dostum? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Hi Lindsey | Selam Lindsey. Selam Lindsey. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| "If you're still thinking about it, | Eğer hâlâ düşünüyorsan,... "Hâlâ düşünüyorsan, | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I say go for it." | ...devam et derim. hiç durma derim." | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Go for what? | Neye devam et? Ne için hiç durmasın? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Hey, Lindsey. | Selam Lindsey. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Been thinking about anything? | Düşündüğün bir şey mi var? Kafanda bir şey mi var? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Not really. | Aslında yok. Pek denilemez. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Going for something? | Bir şeyin peşinde misin? Bir şey mi yapacaksın? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Huh? | Efendim? Ha? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Hey, Gigi. | Selam, Gigi. Selam Gigi. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| You're not gonna believe this. | Buna inanmayacaksın. Buna inanamayacaksın. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What now? | Yine ne oldu? Şimdi ne oldu? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| That man deleted naked pictures of me. | O adam çıplak fotoğraflarımı sildi. Resimlerimi silen şu adam. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Voluntarily? | Kendi isteğiyle mi? Kendi gönlüyle mi? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Last night worked perfectly when you called me. | Dün gece aradığında her şey mükemmel ilerliyordu. Dün gece beni aradığında planım çok iyi yürüdü. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| But when I borrowed Jonathan's phone | Jonathan' ın telefonunu alıp,... Ama Jonathan'ın telefonunu alıp... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| and went outside to delete the pictures I sent him, | ...fotoğrafları silmek için dışarı çıktığımda,... ...resimleri silmek için onu dışarı gönderdiğimde... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| they weren't even there. | ...fotoğraflar telefonunda yoktu. ...resimlerin telefonda olmadığını gördüm. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I don't send those pictures to just anybody. | Ben o resimleri öylesine birine yollamam. O resimleri daha kimseye gönderdim. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| How dare he delete them? | Onları silmeye nasıl cüret eder? Onları nasıl siler? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Wait. | Dur. Bir dakika. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I thought the whole point of this scheme | Tüm bu planın,... Planının tüm amacı... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| was to get your pictures off of his phone. | ...o telefondaki fotoğrafları silmek olduğunu düşünmüştüm. ...telefondan resimlerini silmek sanıyordum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Yes, it's okay if I delete them, | Evet, eğer ben silersem sorun olmaz,... Evet. Ama o resimleri silersem ben silerim. | Are We There Yet-1 | 2010 |