Search
English Turkish Sentence Translations Page 665
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Sorry. Man, he's out cold. | Kusura bakma. Vay be adam uykuyu yarılamış. | 4321-1 | 2010 | |
| That's a reaI bummer for me 'cause I was hoping to sit in the aisle seat, you know? | Bu benim için kötü oldu çünkü koridor tarafında oturmak istiyordum anlıyor musun? | 4321-1 | 2010 | |
| Would you mind switching seats terribly? | Yerleri değişsek nasıl olur ya? | 4321-1 | 2010 | |
| I know me. We're going to get up in the air in about 15 minutes from now. | Kendimi biliyorum. 15 dakika sonra kalkmış olacağız. | 4321-1 | 2010 | |
| I'm a nervous flier. | Ben uçarken biraz gergin olurum. | 4321-1 | 2010 | |
| I'm gonna have to drop the kids off at the pooI, | Taneleri havuza bırakmam gerekir. | 4321-1 | 2010 | |
| which is a very American way of saying, "I'm gonna need to poop. " | Bu da Amerikalı tarzı "Sıçmam gerekir" demektir. | 4321-1 | 2010 | |
| So, it would be better if I was on the aisle, because "poop break. " | Bu yüzden koridor tarafında otursam daha iyi olur çünkü sıçmaya giderim. | 4321-1 | 2010 | |
| Can I... Can we switch? Yes. | Yerleri... yerleri değişebilir miyiz? Olur. | 4321-1 | 2010 | |
| Thanks, man. You rock. You're so cooI. | Sağ ol ya. Harikasın, süpersin. | 4321-1 | 2010 | |
| Sorry. Sorry. Sorry. | Affedersin, affedersin, affedersin. | 4321-1 | 2010 | |
| Just sit down, already. | Otursana be artık. | 4321-1 | 2010 | |
| Still alive! | Hâlâ hayatta! | 4321-1 | 2010 | |
| I'm glad 'cause when I went cheek to cheek with him on the cross, | Sevindim, çünkü benim çanak onun yüze karşı karşıya geldiğinde... | 4321-1 | 2010 | |
| I almost cut one. | ...az daha salıyordum. | 4321-1 | 2010 | |
| My name's Larry, by the way. Friends call me Big Larry. | Bu arada benim adım Larry. Dostlarım bana Koca Larry der. | 4321-1 | 2010 | |
| I've no idea why. I'm just kidding. I know why. Look at me. | Neden diyorlar hiç bilmiyorum. Şaka yapıyorum. Nedenini biliyorum. Baksana bir. | 4321-1 | 2010 | |
| What's your name? Cassandra. | Adın ne? Cassandra. | 4321-1 | 2010 | |
| This is going to be fun. | Bu çok eğlenceli olacak. | 4321-1 | 2010 | |
| Drink. | İçki! | 4321-1 | 2010 | |
| Not many people have the soundtrack to Prime Suspect, but I was a huge fan. | Çoğu kişide Prime Suspect'in şarkıları yoktur ama ben büyük hayranıydım. | 4321-1 | 2010 | |
| It didn't really have a beat you could dance to though, | Dans edilecek bir ritmi falan yoktu... | 4321-1 | 2010 | |
| but it brings back pleasant memories of... | ...ama bazı anıları akla getiriyor. | 4321-1 | 2010 | |
| Miss, here's your meaI. | Bayan, işte yemeğiniz. | 4321-1 | 2010 | |
| There you go. And, sir. Thank you. | Buyurun, ve bayım... Teşekkürler. | 4321-1 | 2010 | |
| Is there cheese in here? | Bunun içinde peynir mi var? | 4321-1 | 2010 | |
| 'Cause a pinhead of blue sends me into shock | Çünkü birazı bile beni şoka sokuyor. | 4321-1 | 2010 | |
| and then I need an adrenalin shot and blah, blah, blah, blah... | Ve sonra adrenalin iğnesi vesaire yapmak gerekiyor. | 4321-1 | 2010 | |
| No problem. Wait, wait. Oh, no, no, no. | Sorun değil. Durun, durun. Hayır, hayır. | 4321-1 | 2010 | |
| You know what? I'll take it if she's not gonna eat it. Thank you. Cheers. | O yemeyecekse ben alırım. Teşekkürler, sağ olun. | 4321-1 | 2010 | |
| No. Let me tell you, it's one of the things I've learned. | Hayır, bak. Bu öğrendiğim şeylerden biri. | 4321-1 | 2010 | |
| 75 of your ticket is the food. | Biletinin %75'i yemeğe gidiyor. | 4321-1 | 2010 | |
| So, if you give the food back, it's like Branson wins again. | Yani yemeği geri verirsen, Branson yeniden kazanır. | 4321-1 | 2010 | |
| A multi multi billionaire. Best to just eat the food. | Adam multi multi milyarder. En iyisi yemeği yemek. | 4321-1 | 2010 | |
| Plus, I could use this, man, I've got a big job. | Ayrıca bu işime yarayabilir. Önemli bir işim var. | 4321-1 | 2010 | |
| What do you do? I'm a stripper. | Ne iş yapıyorsun? Striptizciyim. | 4321-1 | 2010 | |
| Erotic dancer. | Erotik dansçı. | 4321-1 | 2010 | |
| I'm just kidding. I don't do any of that. | Şaka yapıyorum. Ben yapmam öyle şeyler. | 4321-1 | 2010 | |
| I work for IPS, the InternationaI ParceI Service. | UPS'de çalışıyorum. Uluslararası paket servisi. | 4321-1 | 2010 | |
| You've probably heard of us. No. | Muhtemelen duymuşsundur. Hayır. | 4321-1 | 2010 | |
| I'm the guy who basically takes a package, brings it right to you | Ben basit olarak bir paketi alıp sana getirerek... | 4321-1 | 2010 | |
| and puts it in your hands. | ...ellerine koyan kişiyim. | 4321-1 | 2010 | |
| I tell all my clients, I'll put it in their hands, I'll put it in their mouth, | Bunu tüm müşterilerime söylerim. Ellerine koyarım, ağızlarına koyarım... | 4321-1 | 2010 | |
| I'll put it right in their ass. Well, I don't... I'm sorry. | ...götlerine koyarım. Ben... Kusura bakma. | 4321-1 | 2010 | |
| I would never say that to the ladies. I'm coming right back tomorrow. | Ben hiç kadınlara böyle konuşmam. Yarın geri dönüyorum. | 4321-1 | 2010 | |
| Can you believe that? | Buna inanabiliyor musun? | 4321-1 | 2010 | |
| It's just like... Go over, grab these papers, somebody sign them. Come right back. | Sanki... Git, şu kağıtları al, birileri imzalasın. Sonra hemen geri dön. | 4321-1 | 2010 | |
| For that, you'd imagine they'd put me up in first class | Bunun için ayaklarını sokabileceğin yeri olan... | 4321-1 | 2010 | |
| with a little more leg room and whatnot, but, no. | ...birinci sınıfa koyarlar sanıyorsun ama yok. | 4321-1 | 2010 | |
| I'm going to be honest with you, Cass. One thing I've learned in this life, | Sana karşı dürüst olacağım, Cass. Hayattan öğrendiğim bir şey... | 4321-1 | 2010 | |
| if you bend over and let people fuck you in the ass, guess what happens? | ...insanların önüne domalıp seni götünden sikmelerine izin verirsen ne olur bil bakalım. | 4321-1 | 2010 | |
| They fuck you in the... They fuck you in the ass. Absolutely. | Seni götünden... Seni götünden sikerler, aynen öyle. | 4321-1 | 2010 | |
| You want a cracker? Yeah, sure. | Kraker ister misin? Evet, olur. | 4321-1 | 2010 | |
| Hello. Hi, Cass, it's Shannon. | Alo? Selam Cass, ben Shannon. | 4321-1 | 2010 | |
| Shaz. Hi. How's it going in New York? | Shaz. Selam. New York nasıl gidiyor? | 4321-1 | 2010 | |
| Yeah, it's great. | Evet, süper. | 4321-1 | 2010 | |
| Look, Shaz, I've got to go. | Bak Shaz, kapatmam gerek. | 4321-1 | 2010 | |
| Did you see a note anywhere? A note? No, sorry. I've got to go, Shaz. | Hiç bir yerde not gördün mü? | 4321-1 | 2010 | |
| Okay. Sorry. Bye. | Tamam. Üzgünüm, görüşürüz. | 4321-1 | 2010 | |
| Hey, Cass. Hey, Jo. | Selam Cass. Selam Jo. | 4321-1 | 2010 | |
| what's wrong? Calm down. | Sorun ne? Sakin ol. | 4321-1 | 2010 | |
| He didn't come. Did you try calling him? | Gelmedi. Onu aramayı denedin mi? | 4321-1 | 2010 | |
| I've tried. well, what do you mean he didn't answer? | Denedim. Ne yani cevap vermedi mi? | 4321-1 | 2010 | |
| Are you sure it's the right number? Yeah, it's the right number. | Numaranın doğru olduğundan emin misin? Evet, numara doğru. | 4321-1 | 2010 | |
| What do you think I should do? | Sence ne yapmalıyım? | 4321-1 | 2010 | |
| I'm in that place that looks like Piccadilly. Times Square? | Piccadilly'e benzer bir yerdeyim. Times Meydanı mı? | 4321-1 | 2010 | |
| All right, do you have cash and a credit card? | Tamam, nakit paran ve kredi kartın var, değil mi? | 4321-1 | 2010 | |
| Yeah. I've got money and credit cards. | Evet, param ve kredi kartım var. | 4321-1 | 2010 | |
| You know what? Fuck him. Go shopping, have fun, | Sen siktir et onu. Alışverişe git, eğlen... | 4321-1 | 2010 | |
| and then book a flight home, okay? | ...ve sonra dönüş biletini al tamam mı? | 4321-1 | 2010 | |
| Okay, I'll do that. | Tamam, öyle yaparım. | 4321-1 | 2010 | |
| Bye. Bye. | Görüşürüz. Görüşürüz. | 4321-1 | 2010 | |
| Yeah, Sunday morning. | Evet, Pazar sabahı. | 4321-1 | 2010 | |
| VA21. | VA21. | 4321-1 | 2010 | |
| Oh, my God. Yeah, sorry I'm late. I... | Aman Tanrım! Evet, kusura bakma geciktim. | 4321-1 | 2010 | |
| Looks like you were expecting me. These... | Görünüşe göre sen de beni bekliyormuşsun. Bunlar... | 4321-1 | 2010 | |
| I didn't think you were coming. | Senin geleceğini düşünmüyordum. | 4321-1 | 2010 | |
| I don't even know what to say. | Ne diyeceğimi bile bilmiyorum. | 4321-1 | 2010 | |
| Don't say anything. | Hiçbir şey deme. | 4321-1 | 2010 | |
| I mean talking's cooI, but I don't think either of us are here to do that. | Yani konuşmak da güzeldir ama ikimiz de buraya konuşmaya gelmedik. | 4321-1 | 2010 | |
| This is going to be so romantic. | Bu çok romantik olacak. | 4321-1 | 2010 | |
| How about we celebrate your first time? It was good, right? | İlk seferini kutlamaya ne dersin? Güzeldi değil mi? | 4321-1 | 2010 | |
| Lie with me. | Yanıma uzan. | 4321-1 | 2010 | |
| I got to take a piss. | İşemem gerek. | 4321-1 | 2010 | |
| You sound different. | Sesin farklı geliyor. | 4321-1 | 2010 | |
| Do I? | Öyle mi? | 4321-1 | 2010 | |
| Maybe it's just the sex and alcohoI talking. | Belki de seks ve alkolün etkisindendir. | 4321-1 | 2010 | |
| But when you type, you... | Ama sen yazışırken... | 4321-1 | 2010 | |
| Oh, man, that feels great. | Hay anasını süper bu ya. | 4321-1 | 2010 | |
| You... | İnsan... | 4321-1 | 2010 | |
| You don't get jet lag going east to west, do you? | İnsan doğudan batıya uçunca jet lag olmaz değil mi? | 4321-1 | 2010 | |
| Oh, God. | Tanrım! | 4321-1 | 2010 | |
| Brett? | Brett? | 4321-1 | 2010 | |
| I hate dreams. | Rüyalardan nefret ediyorum. | 4321-1 | 2010 | |
| What did I eat? | Ne yedim böyle ben? | 4321-1 | 2010 | |
| Where the fuck's all my stuff? | Benim eşyalarım nerede lan? | 4321-1 | 2010 | |
| Jesus. | Hay anasını! | 4321-1 | 2010 | |
| Thank God I found it. | Tanrı'ya şükür buldum. | 4321-1 | 2010 | |
| Can you tell me how to get to that address, please? | Bu adrese nasıl ulaşabileceğimi söyler misiniz lütfen? | 4321-1 | 2010 | |
| Oh, Lord. Cassandra? | Vay canına. Cassandra? | 4321-1 | 2010 |