• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 7541

English Turkish Film Name Film Year Details
Mr. Naci, doctor, in you go. Naci Bey, Doktor, geç, geç. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
For heaven's sake, c'mon, sergeant. In you go. Allah aşkına, komutan. Hadi. Bismillahirrahmanirrahim. Geç, geç. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
So, it takes a death to get you to our village, Mr Prosecutor? Ya, demek biri ölmeden bizim köye geleceğiniz yoktu, ha Savcı Bey? Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
True, the doctor came the other day to vaccinate the babies, bless him. Gerçi doktor bey geldi geçen, sağ olsun. Bebeklerin aşısını yaptı. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
But his thing's different. Ama o başka, sizinki başka tabii. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Well, we'd come, mukhtar, but we had to twist Arab's arm. Ya Muhtar, biz geliriz gelmesine de Arap'ı zor getirdik ya. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
How do I know? He went on about all the donkey people in the village. Ne bileyim, tutturmuş o köyde eşekçi çok falan. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Whatever that means. You believe that nutcase, chief? Ne demek istiyorsa, ben de anlamadım. Komiserim, sen bu deliye inanıyor musun? Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Ignore the nutcase. He never stops talking, to himself as well. Sen o delinin lafına bakma. O öyle konuşur durur kendi kendine. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
If we start on him, I could talk for hours. Top sende. İşe oradan konuşmaya başlarsak daha çok lafımız var. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
His grandfather's nickname was Cafer the Donkey Man. Çünkü onun dedesinin lakabı da Eşekçi Cafer'di. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Really? Of course. Öyle mi? Öyle ya. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Cafer what? Cafer the Donkey Man. Ne Cafer? Eşekçi Cafer derlerdi. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Arab, is that true? Aslı var mı Arap? Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Boss, my grandfather traded donkeys. What else would his nickname be? Amirim, benim dedem eşek alıp satardı. Lakabı başka ne olacak? Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
The guys here are another kind of donkey men. Bunların eşekçiliği ayrı tabii. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Ignore what he says, chief. Arab's a decent fellow actually. Şimdi Naci Bey, sen onun öyle konuştuğuna bakma. Arap aslında temiz çocuktur. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
One of the family. We like him. We gave him a bride from the village. Bizim de eniştemizdir. Arap'ı severiz. Biz ona kız verdik, köyden. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Really? Yes. He's family. Öyle mi? Arap bizim eniştemiz. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
What way is that to talk about people from your wife's village? Hanımın köyünden adam hakkında ne biçim konuşuyorsun ya? Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
For some reason, Arab doesn't like us. Your wife's village? Shame on you! Bizi niyeyse pek sevmez Arap. İnsan hanımının köyünü nasıl sevmez? Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
What's likeable about the gossip hole? You think I'd throw my arms round it? Ne seveceğim bunların dedikoducu köyünü? Alıp da koynuma mı koyayım? Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
There's no smoke without fiire. Just eat up, Tevfiik, you ass kisser. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Yağcı Tevfik, yemeğini ye sen. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Got any cola? Kola var mı? Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
The lad wants cola. There isn't any. Is ayran OK? Ya çocuk kola istiyor da, kola da yok. Ayran? Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Cola? Give him water. Ne kolası? Su içsin, ver. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Arab! Right, OK. Arap! Tamam, tamam. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Mr Prosecutor, we still haven't sorted out that cemetery business. Savcı Bey, şu bizim mezarlığın ihalesini hâlâ yaptıramadık. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Sorry, I'm going to bore you now. Not at all. Başımı ağrıtacağım da, kusura bakma. Estağfurullah. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Can you talk to the district governor? He'll listen to you. Kaymakam Bey'le bir konuşsanız? Sizin lafınızı dinler. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Sure, I'll talk to the governor, but what's the business about? Kaymakamla da konuşuruz da, nedir bu mezarlık ihalesi dediğin? Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
It's nothing really. Bir şey yok esasında. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
We want to fiix the cemetery wall but just can't get the funding. Mezarlığın duvarını yaptıracağız, ödenek çıkartamıyoruz bir türlü. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Well? Hı? Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
The wall's in ruins, so animals go and shit there, pardon my language. Köyün duvarı... mezarlığın duvarı yıkık olduğu için mal, davar giriyor. pisliyor affedersin. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
It's misery for the dead and a nuisance for the villagers. Meftaya eziyet tabii, köylü taciz oluyor. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
The main thing is to knock down the outbuildings by the entrance... Bizim asıl derdimiz o girişteki müştemilatı diyorum, yıkalım. İhtiyar heyetiyle de konuştuk. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
...and build a nice morgue there. It's been okayed by the village elders. Oraya güzel bir morg yaptıralım. projesi hazır. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Build what? A morgue. And a body washing room. Ne yapalım? Morg. Gasilhaneyle birlikte ama. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
A morgue with a body washing room. Gasilhaneli bir morg. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
The project's ready, the paperwork's all done... Projesini hazırladık, her türlü dosyası tamam... Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
...but we can't get started without the contract or funding. ...ödenek, ihale çıkmadığı için bir türlü yola sokamadık. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Mr. Naci, it's essential, believe me. Naci Bey, çok önemli bilakis, komiserim. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
If we manage to pull it off, the village will have a great masterpiece. Bunu da yapar çıkartırsak köye büyük bir eser kazandırmış olacağız. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
I swear to God, we don't know what to do with the dead in summer. Yazın bilakis ölülerimizi biz ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Why? They smell. Niye? Kokuyor. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Try burying them. Why wait? Bury them. Siz de hemen gömün. Niye bekletiyorsun? Göm gitsin. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
We would, but the village has suffered from emigration. Gömelim tabii gömmesine de, şimdi tabii göç veren köy burası. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Emigration? There's only old folk left. Göç veren mi? Yaşlı insanlar burada. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Now when brides and daughters start phoning from Istanbul.. Özellikle İstanbul'dan gelini, kızı aradığında... Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
We have a lot of relatives in Germany. They want to come and see the body. Almanya'da çok fazla vardır bizim şeyimiz. Akrabaları gelip görmek istiyorlar cenazesini. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
You get them on the phone saying, "Don't bury dad, I have to kiss him. " Adam oradan açmış telefon, diyor ki. 'Babamı gömmeyin, gelip öpeceğim.' Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Fine, but the man smells. Where are you going to kiss him? Ya kardeşim de, adam kokuyor. Nesini öpeceksin? Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
What can you say? You have to wait. Ne diyeceksin? Mecburen bekleteceksin. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
They haven't been back in 10 years, but the parents are here. Tabii adam gitmiş köyden, var 10 yıl, gelmemiş. Ana baba burada. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Only old people are left. Yaşlı insanlar kalmışlar. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
It takes someone to die before they think of the village. Biri ölecek de bunların köy, aklına gelecek. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
When I say this, the gossip starts. That's my real problem. Bunları söyleyince de dedikodu hazır. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
That I'll squander village money on a morgue. As if there's any money! Köy sandığının paralarını yiyecek, morg yaptıracak falan filan. Ortada para varmış gibi. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
It's only gossip of course, God forbid. Dedikodu tabii. Allah saklasın. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
My sons are doing all right, thank the Lord. Şükür Allah'a, benim uşakların durumu iyi. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
I've raised them. They've flown the nest. Ben Allah'a şükür, yetiştirdim, büyüttüm, gönderdim. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
The oldest is in the defense industry in Kirikkale. He's doing fiine. Büyük olan şimdi Kırıkkale'de. MKE'de. Onun durumu iyi Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
I have two grandchildren there. The second's a policeman in Canakkale. İki tane torunum var orada. Ortancası da polis, Çanakkale'de. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Great. In Yenice. İyi. Yenice'de. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
A colleague for you, Izzet. Senin meslektaş, İzzet. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Next down is a girl. We married her to a sergeant. Onun küçüğü kız... Astsubay'a verdik onu da. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
So we're doing all right. The kids are all right. Şeyimiz iyi yani. Çocukların durumu iyi. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
But the villagers are dirt poor. They aren't well off. Fakat işte köylünün durumu perişan. Köyün durumu iyi değil. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
How many terms have you done? This year, God willing... Bu senin kaçıncı dönemin? Bu sene kısmetse... Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
... I'll be standing for a third term. Look at that! ...üçüncü döneme seçimlere hazırlanıyoruz. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
I had absolutely no intention of standing this time, believe me. Benim niyetim hiç yoktu. Bu sefer koymaya hiç niyetim yoktu. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
But the neighbours insisted. Komşular çok ısrar ettiler. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
You have a son? Oğlan var mı? Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
What, at home? You have a son? Yanımız da mı? Senin oğlan var mı? Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
I told you, I have two. The fiirst... Yes, in the defense industry. Benim oğlanlar, ikisini söyledim işte... Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
There's no one left at home. Burada yanımızda kimse kalmadı. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Just the wife and Sinan, bless him. He helps out. Bir avrat var, işte. sağ olsun bir de Sinan var. O yardım eder. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Thanks, Mrs Mukhtar. It was great. Thank you. Sağ ol, Muhtar. Allah razı olsun. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
And there's number four, the youngest girl, Cemile. Bir de küçük kız kaldı şimdi, dört numara. Cemile. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
No one except her. She's the last, an afterthought. Onun dışında da bir şey yok. O da tekne kazıntısı işte. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
We manage, thank the Lord. Allah'a şükür, geçinip gidiyoruz. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
And when friends like you turn up, it's an honor and delight. Sizin gibi dostlarımız da geldikçe de gururlanıyoruz, seviniyoruz. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
But I tell you, the meat is out of this world. Bir şey söyleyeyim, et on numara. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Isn't it? It's lamb, right? Değil mi? Kuzu, değil mi bu? Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Lamb. It's all we eat, chief. We only eat lamb at home. Kuzu. Biz başka bir şey yiyemeyiz, komiserim. Kuzudan başka bir şey bizim evde yenmez. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Some don't. They say it smells. They say that. Bazıları bunu yemiyor. Koktuğunu söylüyor. Kokar derler. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
But lamb is the meat to eat. Ama yenecek et kuzu etidir. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Why aren't you having any? I just have. Sen niye yemiyorsun? Aldım şimdi. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Can't you fiix the fellow a sandwich? I am, mukhtar. Don't worry. Ya şu çocuğa da bir dürüm yapsanız? Ben yaparım, Muhtar. Merak etme. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Sure, we have to feed our main man. Onu beslememiz lazım. O bizim koç yiğidimiz. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Thanks a lot. Enjoy it, Mr Prosecutor. Çok sağ olasın. Afiyet olsun, savcım. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Doctor, that's pure comb honey. Comb honey? Doktor, o bal karakovan balıdır. Karakovan? Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Right. A must for putting on bread. Mukhtar, it's delicious, really. Oradan mutlaka ekmeğin üstüne sür. Muhtar, hakikaten çok güzel. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Could you spare me a small jar? Şundan küçük bir kavanoz bana ayarlasan? Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Sinan! Find a jar this size. Clean it up, and get your aunt Sinan, yavrum! Şöyle bir kavanoz. Temizleyin onu iyice. Hala söyle de... Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
to fiill it with honey. ...bal koysun. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
They'll pick it up when they go. Çıkarken alacaklar. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Don't hold back, for goodness sake. Allah aşkına, çekinmeyin yiyin. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
Some more bread. And pickles. Yavrum. Buraya lavaş getir. Turşu getir. Bir Zamanlar Anadoluda-1 2011 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 7536
  • 7537
  • 7538
  • 7539
  • 7540
  • 7541
  • 7542
  • 7543
  • 7544
  • 7545
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact