Search
English Turkish Sentence Translations Page 7536
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Nedim came before him. | Nedim eskisiymiş. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Oh, yes. He'd throw back his head to talk. Fat and bald. | Böyle amirim, kafayı geriye ata ata konuşurdu. Şişman ve keldi. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
...he got posted somewhere else. | ...geldikten iki ay sonra tayini çıktı onun. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Well, he goes off with the waiters. | Bu arkadaş gitti, garsonla beraber. İki tane garson almış yanına. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
And they come back with three trays. | Üç tane tepsiyle geldiler. Koydular masanın ortasına arkadaş. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
See a tray and what do you think? Kebabs. | Tepsiyi görsen ne dersin? Kebap. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
You'd think kebabs. Meat. | Ne dersin, kebaptır. Ettir yani. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
But no!. It's yoghurt. What kind of yoghurt? | Yok abiciğim. Bu adam... yoğurt. Nasıl yoğurt? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Not the soupy kind we know. It's hard as rock. | Öyle bildiğin sulu mulu yoğurt değil. Taş gibi bir şey. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
You need a knife to cut the stuff. Sure it wasn't cheese, chief? | Bunu böyle bıçaklan kesiyorsun. Peynir filan olmasın? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Cheese? | Peynir mi? Hı. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
What do you take me for? | Ne yaptın, bitirdin bizi. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
That stuff"s delicious, doctor. Especially in spring. | Doktor, o çok güzel olur. Bilhassa baharda. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
No, it was yoghurt. But buffalo yoghurt. | Yok, yoğurt. Bildiğin yoğurt. Manda yoğurdu yalnız. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Not sheep or whatever, buffalo yoghurt. | Koyun moyun falan... manda yoğurdu o. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
They have buffalo stuff at the dairy down from our quarters. | Efendim. Bizim lojmanın altındaki mandırada bu yoğurttan satılıyor. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Where is there a dairy? Down from our quarters, sir. | Nerede mandıra var? Bizim lojmanın altındaki mandırada, efendim. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Which quarters are you in? What dairy? | Sen benden başka lojmanda mı kalıyorsun? Hangi mandıra? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
You know that dairy below our quarters? | İşte bizim lojmanın altındaki mandıra? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
By Kivircik's place? Yes, sir. | Kıvırcık'ın orayı mı diyorsunm? Evet, efendim. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
They sometimes make it there. | O adam bazen yapıyor mandıra yoğurdu. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
That stuff"s pasteurized! No, it's buffalo. I've tried it. | Oğlum, pastörize lan ondaki! Yok efendim, manda. Ben yedim ama. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
It kind of smelled. It smells if it's good. | Kokuyor gibi geldi bana. İşte o güzel. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Buffalo yoghurt.. Wouldn't I know if they had it at the corner shop? | Ya, manda yoğurdu be. Köşedeki büfede olsa biz... onu bilmem miyim ben ya? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
I'm crazy about the stuff. To be honest, chief, you don't know. | O kadar hastasıyım. Ha? Vallahi bilmiyorsunuz komiserim. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
I tried it. But it just seemed to smell a bit. | Ben yedim ondan ama biraz kokuyor gibi geldi. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Because it's good. The animals eat fresh grass in spring, right, doctor? | İşte güzel olduğu için. Baharda öyle, taze et yiyor, Doktor, oralarda. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Arab, some people have no taste for the good things. | Ya sen ne Yaz İzzet, bazı insanın ağız tadı yok Arap ya. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
I mention buffalo yoghurt and the guy says it smells. | Manda yoğurdu diyorum, kokuyor diyor adam. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
He doesn't know the real thing. What's he used to? | Niye, çünkü hakikisini bilmiyor. Neye alışmış? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Pasteurized. You can get pasteurized from any shop. | Demek ki, sen dükkandan al, pastörize. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
No, chief. My deceased mother used to make it. | Ya komiserim, ondan demedim. Aslında benim annem yapıyordu, rahmetli. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
They can't make it like that now. | Yani onun gibi yapabiliyorlar. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
You know, I see stuff sometimes that really bugs me. | Ya ben şeyde görüyorum. Bazen gerçekten kafam takılıyor yani. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
In the supermarket. 'Skimmed' yoghurt. What the hell is that? | Markette görüyorum, 'kaymaksız yoğurt'. Yav arkadaş? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
'Skimmed' yoghurt. You'd be ashamed to write the words. | Kaymaksız yoğurt. İnsan yazmaya utanır. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
There's a good dollop of cream in buffalo yoghurt. | Manda yoğurdunda bir parmak kaymak olur. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Nedim was in Mr. Galip's time. That's the guy. | Galip Bey'in zamanındaydı o Nedim. Bak, o adam. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
He was a good man. And nice. | Çok baba adamdı. Güler adamdı. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Nice, meaning harmless. Harmless passes for nice these days. | Güzel derken zararsız. Artık zararsıza güzel diyoruz. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Useful doesn't come into it, Arab. | Faydalıdan geçtik, Arap. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Well.. | Eee yani.. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Well, umm... | Ee yani... | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Kenan! | Kenan! | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Speak to me! Where is it? I don't know. | Konuşsana oğlum? Neresinde yani? Bilemiyorum, yani... | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
I mean, I'd been drinking. What? | Alkollüydüm, yani. Ney? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
I'd been drinking. Huh? | Alkollüydüm ben. Ha? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
You'd been drinking. | Alkollüydün. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
You'd been drinking? Yes. | Alkollüydün? Evet. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Had your brother been drinking too? He doesn't drink. | Kardeşin de içmiş miydi? İçmez o. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
So you don't remember exactly? | Sen şimdi tam hatırlayamadın mı? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Say something. Say there was a tree, anything! | Oğlum bir şey söyle. Ağaç de, bir şey de. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Was it up by the fountain or below the road? Say something! | Çeşmenin orada mıydı, yolun alt tarafında mıydı? Bir şey söylesene! | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Ramazan. | Ramazan. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Come over here, lad. | Gel bakalım yavrum sen. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Can you show me, lad? Where it was then? | Sen gösterebilir misin, yavrum? Neresiydi? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Huh? Where was it? | He? Neresiydi? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Ramazan, don't be scared now. Just say where it was. | Ramazan, korkma oğlum, söyle. Neresiydi? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
You don't know? | Bilmiyorsun? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
You don't know or you don't remember? | Hatırlamıyor musun, hatırlamıyor musun, bilmiyor musun? He? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
I was asleep. What do you mean? | Uyuyordum. Nasıl uyuyordun lan? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Answer me, lad! | He? Cevap versene, evladım. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
I was asleep. Huh? | Uyuyordum ben. He? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
I was asleep. | Uyuyordum ben. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
You were asleep. 1 | Uyuyordun. 1 | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Kenan. | Kenan. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Just get your head together and let's be done with this, huh? | Bir kafanı topla da şu işi halledelim, ha? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Is this the place? | Burası mı oğlum? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
I think so. You think so? | Burası galiba. Galiba mı? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Over by that fountain, if we... | Şu çeşmenin oraya bir... | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Over here? Yes. | Bu tarafa mı? Evet. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Your tree.. The trees are down below. Or was the tree by the fountain? | Ağaç dedin. Ağaçlar yolun altında. Çeşmenin orada mıydı ağaç? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
It's dark now. I need to look. | Karanlık şimdi. Bir bakmak lazım yani. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Sergeant, point those headlights this way. | Komutan, şu farları bir çevir de, şurayı bir aydınlatın. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Mehmet, turn the car round to face the fountain. | Mehmet, şöyle çeşmeye doğru çevir arabayı. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Izzet, bring him over. | İzzet, getir şuraya. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Is this the place? | Burası mı? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Well... | Yani eee... | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
It looks like here, but those trees... | Buraya benziyor da bu ağaçların... | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Which trees? On a diagonal with those trees... | Hangi ağaçlar? Şu ağaçların çaprazında... | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Yes? There was a dug up fiield. | Evet? Kazılı bir tarla vardı. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
You mean ploughed? Yes. | Kazılı derken sürülü mü demek istiyorsun? Evet. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Come here. Look, this is ploughed. You mean here? | Gel. Burası sürülü işte. Burayı mı diyorsun? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Diggers! Over here! | Kazma, kürek! Gelin! | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Check for any newly dug holes. | Şuraları bir kontrol edin bakalım. Yeni kazılmış bir yer var mı. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Quick! | Çabuk, çabuk! | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Where exactly in the fiield? | Tam neresi o tarlanın? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Right by the entrance, or what? | Hemen girişi falan mı yoksa? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Huh? There was a round tree. | He? Top gibi bir ağaç vardı. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
What kind of tree? | Nasıl bir ağaç? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
I say that because it was easy to dig. | Yani rahat kazdığımız için söylüyorum. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
You say there was a round tree. What do you mean? | Oğlum top gibi bir ağaç diyorsun. Neyi kaz... Ağa...? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Did you dig under the tree? | Ağacın altını mı kazdınız? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Kenan, now look here. | Kenan, bana bak. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Are you trying to distract me? | Sen bana numara mı yapıyorsun? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
It won't get you anywhere. | Bak, bana sökmez o numara. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Whatever we talked about at the police station, that's it. | Karakolda ne konuşmuşsak o. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
You come out here and you lose your head. | Bir geldin burada senin kafan karıştı. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
I'm treating you decently. So be a man and show me the place. | Bak, sana insan gibi muamele ediyorum. Adam gibi göster. | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |
Where is it? | Neresi oğlum? | Bir Zamanlar Anadoluda-1 | 2011 | ![]() |