Search
English Turkish Sentence Translations Page 7899
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
All they needed to do was beat Brazil. | Halbuki tek yapmaları gereken Brezilya'yı yenmekti. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
They'd won all their previous games. | Tüm maçlarını almışlardı. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
They get there and they can't play at all. | Dünya kupasında bir türlü dikiş tutturamıyorlar. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Bloody awful timing on the part of their coach. | Antrenörlerinde bir numara yok, hep ondan. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
When I got there at 4:40 people were waiting outside. | Saat 5 gibi Inco'ya gittiğimde şok oldum, insanlar dışarıda ağaç olmuş bekliyordu. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
When I got to Inco they'd closed the place down. | Oraya vardığımda ne gördüğümü tahmin edemezsin, Inco'yu kapatmışlardı. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Rats had chewed through the ceiling during the night. | Tüm gece boyunca sıçanlar tavanı kemirip durmuş güya. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
They'd closed it to get rid of the rats, and then last night... | Sıçanları zehirlemek için dükkanı kapatmışlar, yani dün gece... | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
What rats? The rats at Inco. | Ne faresi? Inco'daki fareler diyorum. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
They covered the floor with flour last night | Dün gece ortalığa un serpmişler... | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
to see if the rats waded around in it. | ...yani şu sıçan var mı yok mu, anlayabilmek için elbette. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
They can see their footprints. Weird. | Bir de ne görsünler, her yanda sıçanların ayak izleri, olacak iş değil. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
And today there's this silver wedding do on the fourth floor. | Bugün dördüncü katta bir kutlama varmış üstelik. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
They've lived in the same flat for 25 years. | 25 yıldır aynı evde oturuyorlarmış. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Amazing they haven't got arthritis from all those stairs. | O kadar basamağı in çık, iyi fıtık olmuyorlar. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
And you get here at seven minutes past five. | Buraya geldiğinde saat beşi yedi geçiyordu. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
I can't stand people being late, it's bad timing. | Geç kalmamak lazım, zamanlama çok önemli. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Fucking bad timing. | Anladın mı, geç kaldın. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Seven minutes isn't that much. You're meant to be here at 5. | 7 dakikacık geç kaldım ve söyleniyorsun. Evet ama 5'de burada olmaz lazımdı. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
It bugs me when people don't show up on time | Zamanında gelmeyen insanlara gıcık olurum. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
you can't plan things with people like you. | Biraz dikkat etseler ölürler sanki... | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
It's kind of irritating. | Bu kadar da saygısızlık olmaz, ayıptır. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Hi, Mum. I'm fine... yes, I am. | Merhaba anne ne haber, hayır iyiyim, herşey yolunda. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Yes... yes... | Evet, hamileyim. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
8 weeks... just a minute, Mum. | 8 haftalık, bir saniye beklesene.. 1 | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
...Hang on. | Hatta kal... | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Mum? I'll call you back in a moment, all right? | Anne, seni daha sonra ararım tamam mı? | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
I promise. OK. 'Bye. | Elbette söz veriyorum, görüşürüz. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Is that it, then? 1 | Demek öyle? | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Yes. And it's certain? | Aynen. Peki emin misin? | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Is it OK? | Sorun var mı? | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Yes. | Hayır yok. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Don't you think... | İçmesen olmaz mı? | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Maybe it's not a good thing... | Yani bebeğe yazık... | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Will you come in here? | Gelir misin lütfen? | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Why? Come on. | Ne oldu? Gel dedim. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Can't we get rid of some of this? | Şunlardan kurtulsak diyorum? | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
To make room. We hadn't talked about it. | Yer açmamız lazım. Bunu konuşmamıştık henüz. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
What do you mean? The baby. | Hangi konudan bahsediyorsun? Bebek konusu. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
We've talked about it a thousand times. | Bunu binlerce kez konuştuk. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
And you said you wanted kids, right? | ...ve sen de çok istediğini söylemedin mi? | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
With me? Sure. | Haksız mıyım? Evet. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
I'm not having any more abortions, right? | Bir daha kürtaj olmak istemiyorum. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
There's plenty of time. Yes, there's plenty of time. | Daha çok zamanımız var. Evet daha vakit var. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
But I want it now. But at your pace... | Ama bir an evvel halletmek lazım, sana kalırsa bir halt yapacağımız yok. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Why move my things? You can move your things. | Neden benim eşyalarım, kendininkileri kaldırsana. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
I just want things to be different. Now. | Benim tek isteğim, bazı şeylerin farklı olması. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
No reason to get pissed off. | Hemen köpürmene gerek yok ki. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
I'm not pissed off. | Köpürdüğüm falan yok. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
I don't want to talk any more about it, OK? | Tamam bu mevzuyu kapatalım tamam mı? | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
What have you been doing today? | Nasıl geçti günün? | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Not much. I went to work. | Her zamanki gibi, iş güç o kadar. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Congratulations. How did you know? | Tebrikler. Sen nereden duydun? | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
The old lady left a message on my machine... exciting, right? | Telesekreterime bir mesaj bırakılmış. Ne harika bir şey! | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Is it good? Not much difference yet. | Gelişme var mı? Şimdilik pek yok. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Oh... What about you? | Sen ne düşünüyorsun bakalım? | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
How are you taking it? | Yani senin fikrin ne? | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
It's fine. | İyi gibi. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
So your gear works after all. | Makine çalışıyormuş demek. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
It's not just blanks. | Damat adayı karavana sallamıyormuş! | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
What about your tummy? | Ufaklığın durumu ne? | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
You can't see anything. Not yet. | Daha belli olmaz ki, çok küçük. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
What's with the faggot? Why the grunting? | Nesi var bu lavuğun gene, neden lastikleri patlak? | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Problems? Are you sure? Everything's fine. | Sorunu ne, problem mi var? Hayır herşey yolunda. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
He's fine? He's not bothered any more? | Emin misin anlatsana? Yoksa yine başına bela mı oluyor. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
If he's fine, I'm fine. | Hayır sorun yok, herşey yolunda. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Oh, that'll be mum. | Annem arıyordur. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Hi, Mum. Hi. | Selam anne ne var ne yok? | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
No, Louis has come. Want a word? | Hayır Louis geldi, konuşmak ister misin? | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Oh, no, he’s just left. ...She's phoned 5 times today. | Şey bir saniye, çıkmış galiba. Bugün tam 5 kere aradı. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
I haven’t time to talk to her. | Onunla konuşmanın sırası değil şimdi. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
It's fine. | Söylerim tabii ki. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
So am I, you bet. And you're going to be a gran! | Anne oluyorum çok heyecanlıyım, sen de büyükanne oluyorsun. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Take good care of her, right? | Ona iyi baksan iyi olur tamam mı? | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Yeah, of course. I mean... | Elbette bakarım. Anlıyorsun değil mi... | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Can we have a word? Yes, but I have to get to work. | Biraz konuşabilir miyiz? Tabi ama işe gitmem lazım. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
We'll take a walk. My old baby clothes. | Biraz yürürüz. Bebek elbiselerim orda mı hala? | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Can't I have them? We’re just going out. | Alsam çok iyi olur... Biz çıkıyoruz. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Will you be back? I have to get to work, so... | Dönecek misin? İşe gitmem gerek. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
I'll be back shortly. Will you bring them next time? | Hemen dönerim. Gelirken onları da getir. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
You know that’s a cemetery, right? Sure. | Buranın mezarlık olduğundan haberin var mıydı? Elbette. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
And Louise's nursery is right here. Yeah. So? | Louise'nin kreşi de burada. Evet ne olmuş? | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
It's weird living next to a cemetery and an nursery. | Mezarlık ve kreş aynı meskende, sence garip değil mi... | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Oh, I don't know. I live over a takeaway. | Bilmem, bu aklımın ucundan geçmemişti. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
I once went in there. | Bir keresinde içeri girmiştim. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Climbed over the wall, pulled over a few headstones. | Duvardan atlayıp birkaç mezar taşı sökmüştüm. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
It's totally scary, man. With big guard dogs. | Berbat bir yer, devasa köpekler var. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
We got out in a hurry. | Arkana bakmadan topuklarsın. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Have you got any kids? Not that I know of. | Sende var mı çocuk? Bildiğim kadarıyla yok gibi. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Would you want any? When all's said and done, yes. | Peki ister miydin? Herşey yolunda giderse, neden olmasın. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
It's what we’re here for. Yeah... | Çocuk sahibi olmak harikadır. Evet. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
You'd tell me if you had any. You'd be the first to know. | Çocuğun olsa söylersin değil mi? İlk senin haberin olur, merak etme. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Hey, is something up? Not at all. | Senin neyin var, söyle bakalım. Hiçbir şey. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
I just wanted to know if you had any. | Yalnızca çocuğun var mı merak ettim o kadar. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Are you sure, or what? Yeah. | Emin misin? Evet, elbette. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
How did it go yesterday? It was shit. | Dün gece nasıl geçti bakalım? Berbattı. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
Nothing but colored bastards. | Rengi bozuklar yine ortalıkta dolanıp durdu. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
You always say that. They are always trouble. | Hep öyle dersin zaten. Hep başa bela olurlar. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
They rush in and feel up the girls. All of them. | İçeri girer girmez kızlara asılıp duruyorlar. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |
You're such a git. It just isn't right. | Çok gaddarsın dostum. Bu doğru değil. | Bleeder-1 | 1999 | ![]() |