Search
English Turkish Sentence Translations Page 7959
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Come here, stay against that wall. | Gel buraya, duvara dön. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
They're yours. | Bunlar sizde. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Move. Turn around. | Kımılda. Arkanı dön. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Charlie, stop! | Charlie, dur! | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Charlie, wait. | Charlie, bekle. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
I'm gonna put this down. | Bunu bırakacağım. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Please, I don't want to hurt you. | Lütfen, sana zarar vermek istemiyorum. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Charlie, please don't. | Charlie, lütfen yapma. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Charlie, I don't want to hurt you. | Charlie, seni incitmek istemiyorum. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
No. | Bu delilik olur! Daha iyi bir fikrin varsa söyle. Olamaz. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
You didn't have to... | Bunu yapmak zorunda değil... Evet, zorundaydım. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
It could've been you in that body bag. | O ceset torbasında sen olabilirdin. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
He was innocent. | O masumdu. Bunları yapmak istemedi. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Someone puts my team at risk or you at risk, | Takımımı veya seni riske atan biri olduğunda ikinci kez düşünmem. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Things can be more complicated than they seem. | Göründüğünden daha karmaşık olabilir. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
In this job there are good guys and there are bad guys. | Bu işte iyiler ve kötüler var. Hiç karmaşık değil. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
You took some hits. | Darbe almışsın. Kontrol ettir. Sonra yeniden toplanırız. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
You have no idea how much that killed me to ring that bell. | O zili çalmamak için ne kadar zorlandığımı tahmin edemezsin. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
You played your part well. | İyi iş başardın. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Now what? Now, the real work begins. | Şimdi ne olacak? Şimdi gerçek işler başlıyor. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Welcome to Orion. | Orion'a hoş geldin. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Who am I, Casey? | Ben kimim Casey? | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Orion. | Orion. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Program's called Orion. | Programın adı Orion. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Tell me... what's Orion? | Söyle bana, Orion ne? Ne dedin sen? | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
The medics cleared you? | Sağlıkçılar sana baktı mı? Evet, birkaç tane ağır çürük var. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
What happened earlier today, | Bu sabah ne oldu... | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
you challenging me in front of Army CID, | ...ordu çalışanları önünde bana karşı geldin, bu kabul edilemez. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
I'm sorry, I... I wasn't... | Üzgünüm, ben... | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
I wasn't trying to challenge you. | Sana karşı gelmeye çalışmıyordum. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Just don't let it happen again. | Bir daha olmasın. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
I wasn't trying to challenge you, | Sana karşı gelmeye çalışmıyordum ama Charlie'yi almalarına izin vermemeliydin. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
That wasn't my call to make and it certainly wasn't yours. | Bu benim emrimde değildi, ve senin hiç değildi. Çaresizdi, korkmuştu. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
You should've fought harder to keep him in custody. | Onu göz altında tutmak için daha sert olmalıydın. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Army CID had jurisdiction. | Ordu Kriminal Soruşturma Komutanlığı yetkiliydi. Yapabileceğim bir şey yoktu. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
If we hadn't let him go, he might still be alive. | Almalarına izin vermeseydin hayata olabilirdi. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
In this job, | Bu işte, kişisel olarak kabul etmesekte bütün kararları kabul etmek zorundayız. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
It's called chain of command. | Buna komuta zinciri denir. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Ma'am, they're ready for you upstairs. | Efendim, sizi üst katta bekliyorlar. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
And if you are gonna remain part of this team, | Bu takımın bir parçası olarak kalacaksan... | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
you're gonna have to learn to function as part of a unit. | ...bu ekibin bir parçası olarak işlevini öğrenmek zorundasın. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
You know that you're not one of them... | Onlardan biri olmadığını, sistemlerinde etkisiz eleman olduğunu biliyorsun. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Looks delicious. | Lezzetli görünüyor. Tadı daha da harika. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Sarah says it's supposed to be good | Sarah pıhtı hücrelerime iyi geleceğini söyledi. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
You ask me, it's like trying | Bana sorarsan, havalı tüfekle tank durdurmaya çalışmak gibi... | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
you know your sister. | ...ama kardeşini tanıyorsun. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Do you want a hand? | Yardım ister misin? | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Do you know anything about this guy Sarah's out with? | Sarah'ın çıktığı adamla ilgili bir şey biliyor musun? | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Just that she won't tell me his name. | Adını bana söylemediğini biliyorum. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Must be serious. | Ciddi olmalı. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
You look amazing. Thank you. | Harika görünüyorsun. Teşekkür ederim. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
The waitress's earrings cost more than my car. | Garsonun küpeleri arabamdan daha pahalı. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Never mind her earrings, I like your car. | Yemişim küpesini, ben senin arabanı seviyorum. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
It's... it's an antique. | Antika. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
I got you your usual sugar drink. | Her zamanki şekerli içkinden aldım. Teşekkür ederim. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Okay, I'm just gonna come right out and say it. | Pekala, dürüst olup söyleyeceğim. Seni özledim. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
I saw you two days ago. | İki gün önce görüşmüştük. İki günde seni özleyemez miyim? | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Well, you sure can, I am pretty "miss able. " | Özleyebilirsin, özlenen bir adamım. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Oh, no, what happened to your face? | Olamaz, yüzüne ne oldu? | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Oh, it probably looks worse than what it really is. | Gerçekte olduğundan daha kötü görünüyordur. İyiyim. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
My brother hit you when you told him, didn't he? | Ona söyleyince ağabeyim sana vurdu, değil mi? | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Well, it is from work, but, no, he didn't hit me. | İşte oldu, ama hayır, ağabeyin bana vurmadı. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
I didn't tell him. | Ona söylemedim. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
You wimp. I know, I know. | Korkak. Biliyorum, biliyorum. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
I I I'll speak to your brother. | Ağabeyinle konuşacağım. Stresli olmadığı bir anı bekliyorum. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
You know? Mm hmm, so never. | Yani hiçbir zaman. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Do you want me to do it? | Benim söylememi ister misin? | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
No, no, no, that's... look... | Hayır, hayır... Bak... | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
It has to come from me. | Benden duymak zorunda. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
I just want to make sure I do it right, you know? | Doğru yaptığıma emin olmak istiyorum, tamam mı? | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Well, three... three days we drove. | Üç gün, tam üç gün yol gittik. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
I paid a fortune for those tickets. | O biletler için servet ödemiştim. Sonra küçük kız kardeşin... | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
in the... in the Pluto costume, she burst into tears! | ...Pluto kostümlü adamı gördü ve göz yaşlarına boğuldu! | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Money well spent. | Parasına değmiş. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
What really happened that night? | O gece gerçekten ne oldu? Taylor'ın kaybolduğu gece. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
You left that dinner party for three hours. | Yemekten üç saat önce ayrılmıştın. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
I volunteered for a booze run. | Alem yapmak istemiştim. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
I'd forgotten that the liquor stores... | İçki dükkanlarının çoğunun pazar günü kapalı olduğunu unutmuşum. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Sundays, yeah, I know. | Pazar günleri, evet biliyorum. Sen de Ohio yolunu yarılamıştın. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
I don't want the line that you fed everyone | 25 yıldır herkese söylediğin şeyleri duymak istemiyorum. Bunlar doğru. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Why were your shoes muddy? | Ayakkabıların neden çamurluydu? | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
You thought I was asleep. | Uyuduğumu sanmıştın. Ama uyumuyordum. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
I saw you hosing off your shoes when you got home. | Eve geldiğinde ayakkabılarını yıkadığını gördüm. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
I didn't... | Hayır. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
She's alive, Kurt. | O yaşıyor Kurt. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Then why did you lie about where you were? | O zaman neden nerede olduğun hakkında yalan söylüyorsun. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Because I was trying to kill myself! | Çünkü intihar etmeye çalışıyordum! | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
I was depressed for a long time. | Uzun bir süre buhrandaydım. Önceden düşünmüştüm ama yapamamıştım. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
And finally, I'd just had enough, | Sonunda cesaretimi topladım ve Susquehanna'ya gittim... | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
and I walked... I walked in. | ...yürüdüm, yürüdüm. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
And then I just couldn't shake this image. | Ve sonra o görüntüyü gözümün önünden atamadım. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
What image? | Ne görüntüsü? | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
You and Sarah... at my funeral. | Sen ve Sarah, cenazemdesiniz. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
What... what you'd be wearing... | Üzerinizdeki kıyafetler, oturduğunuz yer... | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
So I just, uh... got back in the car | Ben de arabaya döndüm ve eve geri geldim. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
With muddy shoes. | Çamurlu ayakkabılarla. Evet. | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
After all these years... | Bunca yıl neden kimseye söylemedin? | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Who was gonna believe me? | Bana kim inanırdı? | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
Me! Sarah! | Ben! Sarah! Annem! | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |
I was so ashamed. | Çok mahcuptum. Neredeyse... | Blindspot-1 | 2015 | ![]() |