Search

English Turkish Sentence Translations Page 7967

English	Turkish	Film Name	Film Year	Details
For 1 8 years he's been going on about that tree.	18 yıldır o ağaç için uğraşıyor.	Blinkende lygter-1	2000
I want my own room. Shut up!	Kendi odam olsun istiyorum. Kes sesini!	Blinkende lygter-1	2000
Dad's tree is bearing fruit. We've waited so long, understand?	Babanın ağacı meyve veriyor. Uzun zamandır bunu bekledik, anlıyor musun?	Blinkende lygter-1	2000
Promise me you'll leave the last two alone.	Diğer ikisine dokunmayacağına dair bana söz ver.	Blinkende lygter-1	2000
Then can I get my own room? Just promise me that.	O zaman kendi odam olacak mı? Söz ver dedim.	Blinkende lygter-1	2000
I promise I'll leave the last two alone.	Diğer ikisine dokunmayacağıma söz veriyorum.	Blinkende lygter-1	2000
What's that? An apple.	O ne? Elma.	Blinkende lygter-1	2000
It was an apple. How could you do this to us?	Eskiden elmaydı. Bunu bize nasıl yaparsın?	Blinkende lygter-1	2000
Why, Torkild? Don't you care about your family?	Neden, Torkild? Ailemizi umursamıyor musun?	Blinkende lygter-1	2000
Torkild, can't you understand there are things you don't do to people?	Torkild, insanların yapamayacağın şeyler olduğunun farkında değil misin?	Blinkende lygter-1	2000
Everyone needs something that's just theirs.	Herkesin kendisinin sahip olduğu bazı şeylere ihtiyaçları vardır.	Blinkende lygter-1	2000
So promise me you'll let the last apple be.	Son elmaya dokunmayacağına söz ver.	Blinkende lygter-1	2000
Come here, you! What the hell are you trying to do? Are you crazy?	Buraya gel! Sen ne yapmaya çalışıyorsun be? Delirdin mi?	Blinkende lygter-1	2000
Your father can't stop crying. You go apologise to him right now!	Baban sürekli ağlıyor. Hemen gidip ondan özür dile!	Blinkende lygter-1	2000
Torkild!	Torkild!	Blinkende lygter-1	2000
Peter's sick. You'd better come.	Peter hasta. Gelsen iyi olur.	Blinkende lygter-1	2000
Come on, get up. Leave me alone.	Hadi, kalk. Rahat bırak beni.	Blinkende lygter-1	2000
Stop it, Arne! Arne, put him down.	Kes şunu, Arne! Arne, bırak onu.	Blinkende lygter-1	2000
Torkild, I don't feel so good.	Torkild, kendimi iyi hissetmiyorum.	Blinkende lygter-1	2000
Can you move? Think I'd be lying here if I could?	Hareket edebiliyor musun? Edebilseydim böyle yatar mıydım?	Blinkende lygter-1	2000
I need water, and a doctor. And a cheeseburger?	Suya ve doktora ihtiyacım var. Cheeseburger de ister misin?	Blinkende lygter-1	2000
Check if there's a doctor outside. Get some water.	Dışarıda doktor var mı bakalım. Biraz su bulun.	Blinkende lygter-1	2000
We have to get going. Shut up and get some water!	Gitmemiz lazım. Kes sesini ve su bul!	Blinkende lygter-1	2000
I feel weird, weird... Is it bad?	Çok tuhaf hissediyorum... Bu kötü mü?	Blinkende lygter-1	2000
It doesn't look too good. Torkild!	Çok iyi görünmüyor. Torkild!	Blinkende lygter-1	2000
Who's that clown? Who is it?	Kim bu palyaço? Kim o?	Blinkende lygter-1	2000
It's empty, you jerk. Who the fuck is it?	Boş o, aptal. O da kim be?	Blinkende lygter-1	2000
It's a... hunter. Stay here.	Bir... avcı. Burada kalın.	Blinkende lygter-1	2000
I once fired one of those.	Bir kere bunun gibi bir şeyi vurmuştum.	Blinkende lygter-1	2000
Howdy! How... dy.	Selam! Se... lam.	Blinkende lygter-1	2000
I hope you got it cheap? Cheap?	Umarım ucuza almışsınızdır. Ucuza mı?	Blinkende lygter-1	2000
That pile of shit's been empty for 20 years.	Bu boktan yer 20 yıldır boş.	Blinkende lygter-1	2000
We were scared they'd make it into a refugee camp.	Burayı bir mülteci kampı yapmalarından korkuyorduk.	Blinkende lygter-1	2000
We can't have a flock of boat people running around here.	Buralara sürüyle insan gelmesini istemiyoruz.	Blinkende lygter-1	2000
No, of course not. You're not from the Red Cross?	Hayır, tabi ki öyle. Kızılhaç'tan değilsiniz, değil mi?	Blinkende lygter-1	2000
No, no. Don't worry.	Hayır, hayır. Merak etmeyin.	Blinkende lygter-1	2000
We just bought the place.	Burayı yeni aldık.	Blinkende lygter-1	2000
You guys opening a restaurant? Yeah, that's right.	Restoran mı açıyorsunuz? Evet, bu doğru.	Blinkende lygter-1	2000
Not a pizza joint, I hope? No, just a... nice family restaurant.	Umarım pizzacı değildir? Hayır... güzel bir aile restoranı.	Blinkende lygter-1	2000
We used to eat here, my dad and I.	Eskiden hep burada yerdik, babam ve ben.	Blinkende lygter-1	2000
We liked it. Yeah... it's a nice place.	Çok severdik. Evet... güzel bir yer.	Blinkende lygter-1	2000
We really liked it.	Hem de çok severdik.	Blinkende lygter-1	2000
Well, you'd better put those boys to work.	Onları çalıştırmaya başlarsan iyi edersin.	Blinkende lygter-1	2000
Those two look like lazy bums. Keep after them!	O ikisi tembel heriflere benziyor. Onlara göz kulak ol!	Blinkende lygter-1	2000
See you around. You know where to find a doctor?	Sonra görüşürüz. Nereden doktor bulabiliriz?	Blinkende lygter-1	2000
One of them's feeling bad. He's just trying to get off work.	Bir tanesi kendini iyi hissetmiyor. İşten kaytarmaya çalışıyordur.	Blinkende lygter-1	2000
No, he's really sick. We need a doctor.	Hayır, gerçekten hasta. Bir doktor lazım.	Blinkende lygter-1	2000
Carl? That's me.	Carl? Benim.	Blinkende lygter-1	2000
How did this happen? It was a hunting accident.	Bu nasıl oldu? Avlanırken bir kaza oldu.	Blinkende lygter-1	2000
I've seen a few hunting accidents.	Daha önce av kazası görmüştüm.	Blinkende lygter-1	2000
But this isn't one of them.	Bu öyle bir şey değil.	Blinkende lygter-1	2000
I'll pay you to fix him up. No, no, I can't...	Onu iyileştirmen için para öderim. Hayır, hayır, yapamam...	Blinkende lygter-1	2000
I've got plenty of money... if this stays between us.	Çok param var... Eğer aramızda kalırsa.	Blinkende lygter-1	2000
That kind of thing is expensive.	Bu biraz pahalıya patlar.	Blinkende lygter-1	2000
He's got to lie still for two weeks. Two weeks?	İki hafta boyunca yatacak. İki hafta mı?	Blinkende lygter-1	2000
He can't. He's got to ride with us.	Yatamaz. Bizle birlikte gelecek.	Blinkende lygter-1	2000
No! Any movement could kill him. The wound could open.	Olmaz! Hareket ederse ölür. Yara açılabilir.	Blinkende lygter-1	2000
He has to lie still, drink plenty of fluids, and eat salt.	Kıpırdamadan yatması lazım, sürekli sıvı alsın ve tuz yesin.	Blinkende lygter-1	2000
We don't have any salt. I'll give you a ride into town.	Tuzumuz yok. Sizi kasabaya götürürüm.	Blinkende lygter-1	2000
That's your treatment? Yup.	Tedavi bu mu? Evet.	Blinkende lygter-1	2000
You're not going to do anything else? Nope.	Başka bir şey yapmayacak mısın? Hayır.	Blinkende lygter-1	2000
I'll go with him.	Onunla ben giderim.	Blinkende lygter-1	2000
Torkild... that guy's a psycho. Want me to go along?	Torkild... adam psikopatın teki. Benim de gelmemi ister misin?	Blinkende lygter-1	2000
No, stay here.	Hayır, burada kal.	Blinkende lygter-1	2000
You're losing some of that. Thanks.	Düşüreceksin. Teşekkürler.	Blinkende lygter-1	2000
I don't know who you are, or why you shot him.	Kim olduğunuzu bilmiyorum, onu neden vurduğunuzu da.	Blinkende lygter-1	2000
If you want to run a business here, you have to stop shooting each other.	Burada iş yapmak istiyorsanız, birbirinizi vurmaktan vazgeçin.	Blinkende lygter-1	2000
We don't do that around here. No.	Buralarda biz öyle yapmayız. Tabi.	Blinkende lygter-1	2000
What's taking him so long? It's not like Torkild.	Neden bu kadar geç kalmazdı? Hiç Torkild'e göre değil.	Blinkende lygter-1	2000
He took all the money? Sniff your shit.	Bütün parayı aldı mı? Bokunu çek sen.	Blinkende lygter-1	2000
I did. It's all gone.	Çektim. Bitti.	Blinkende lygter-1	2000
Here he comes.	Geliyor.	Blinkende lygter-1	2000
Howdy. "Howdy"?	Selam. "Selam" mı?	Blinkende lygter-1	2000
What's that? A van.	O ne? Kamyonet.	Blinkende lygter-1	2000
You bought a van? Yeah. It fits our alibi.	Kamyonet mi satın aldın? Evet. Yakalanırsak kanıtımız olacak.	Blinkende lygter-1	2000
Our what? Give me a hand.	Neyimiz? Bir el at.	Blinkende lygter-1	2000
What the hell's that? What are you doing?	O da ne be? Ne yapıyorsun?	Blinkende lygter-1	2000
What's all this junk? It's not junk, it's culture.	O pılı pırtılar ne? Pılı pırtı değil, bunlar kültür.	Blinkende lygter-1	2000
Why should Arne be the only one of us to see "Rich Man, Poor Man "?	Neden Arne içimizde "Rich Man, Poor Man"'i seyreden tek kişi olsun ki?	Blinkende lygter-1	2000
It's a cultural treasure in eight episodes, and only Arne has seen it.	Bu sekiz bölümlük bir kültürel hazine ve sadece Arne seyretmiş.	Blinkende lygter-1	2000
I've bought eight thousand worth of culture.	Sekiz bin karşılığında kültür satın aldım.	Blinkende lygter-1	2000
There's Karen Blixen, and Hans Christian Andersen...	Karen Blixen ve Hans Christian Andersen var...	Blinkende lygter-1	2000
Fuck Hans Christian Andersen! No, Arne. We can't.	Sikeyim Hans Christian Andersen'i! Hayır, Arne. Sikemeyiz.	Blinkende lygter-1	2000
And there'll be no more "fuck" or "shit." Say "darn."	Ayrıca artık "siktir" veya "bok" da yok. "Kahretsin" diyin.	Blinkende lygter-1	2000
We'll be here two weeks, so we have to fit in.	İki hafta boyunca burada kalacağız, o yüzden uyum sağlamamız lazım.	Blinkende lygter-1	2000
What about Barcelona? You heard Carl.	Peki ya Barcelona? Carl'ı duydun.	Blinkende lygter-1	2000
He was hammered!	Kafası güzeldi!	Blinkende lygter-1	2000
He wasn't... Shut the fuck up!	O hiç... Kes sesini be!	Blinkende lygter-1	2000
You want to take the back road to Barcelona?	Barcelona'ya bu şekilde gitmek ister misin?	Blinkende lygter-1	2000
Knock it off, you idiot!	Kes şunu, geri zekâlı!	Blinkende lygter-1	2000
Fuck you. No more cursing.	Siktir. Artık küfür yok.	Blinkende lygter-1	2000
Don't you see? This a chance for us.	Anlamıyor musunuz? Bu bizim için bir fırsat.	Blinkende lygter-1	2000
Those rednecks think we're opening a restaurant.	O köylüler restoran açacağımızı zannediyor.	Blinkende lygter-1	2000
We just need to do a little work on it, and they'll leave us alone.	Sadece biraz üzerinde çalışmamız gerekiyor, ki bizi rahat bıraksınlar.	Blinkende lygter-1	2000
You're my crew.	Siz benim ekibimsiniz.	Blinkende lygter-1	2000
I'm not your fucking crew. It's just until Peter gets well.	Ben senin ekibin falan değilim. Sadece Peter iyileşene kadar.	Blinkende lygter-1	2000
Then we go to Barcelona.	Sonra Barcelona'ya gideriz.	Blinkende lygter-1	2000
Come on, give me a hand.	Hadi ama, bir el atın.	Blinkende lygter-1	2000
They're gone.	Gitmişler.	Blinkende lygter-1	2000
What do you mean? They vanished.	Nasıl yani? Tüymüşler.	Blinkende lygter-1	2000