Search

English Turkish Sentence Translations Page 7972

English	Turkish	Film Name	Film Year	Details
Nothing's happening, Torkild!	Bir şey olmuyor, Torkild!	Blinkende lygter-1	2000
You're doing it all wrong, Torkild.	Tamamen yanlış yapıyorsun, Torkild.	Blinkende lygter-1	2000
Torkild, you're doing it all wrong.	Torkild, tamamen yanlış yapıyorsun.	Blinkende lygter-1	2000
Torkild, you haven't got a clue.	Torkild, en ufak bir bilgin yok.	Blinkende lygter-1	2000
Let him try. I've never seen anyone worse at it.	Bırak denesin. Bu kadar kötüsünü yapanı görmemiştim.	Blinkende lygter-1	2000
Here, let me show you.	Ver, sana göstereyim.	Blinkende lygter-1	2000
Wait, Stefan. Torkild, if you just...	Dur, Stefan. Torkild, eğer yapamıyorsan...	Blinkende lygter-1	2000
Shut the fuck up, bitch!	Kes sesini, orospu!	Blinkende lygter-1	2000
There's something wrong with that egg.	O yumurtada bir sorun var.	Blinkende lygter-1	2000
Stefan, get her out of here. Come on, honey...	Stefan, götür onu buradan. Hadi, tatlım...	Blinkende lygter-1	2000
Look at that, the shell's all wrong. It wasn't you, Torkild.	Şuna baksana, kabukta bir sorun var. Seninle alâkası yok, Torkild.	Blinkende lygter-1	2000
Yeah. It must have been a sick hen.	Evet. Hasta bir tavuktan çıktı herhalde.	Blinkende lygter-1	2000
Yeah, the shell looks weird. Sure, just forget it.	Evet, kabuk biraz tuhaf görünüyor. Tabi ki, boş ver.	Blinkende lygter-1	2000
Drive!	Çalıştır şunu!	Blinkende lygter-1	2000
Maybe I should say goodbye? No. Then we won't get the van.	Güle güle dese miydim? Hayır. O zaman kamyoneti alamayız.	Blinkende lygter-1	2000
It's Torkild's van. You don't owe him anything.	Bu Torkild'in kamyoneti. Ona hiçbir şey borçlu değilsin.	Blinkende lygter-1	2000
He owes you money, right? Yes, but...	Sana borcu var, değil mi? Evet ama...	Blinkende lygter-1	2000
Then drive!	O zaman sür şunu!	Blinkende lygter-1	2000
Come on, Stefan! Okay.	Hadi, Stefan! Tamam.	Blinkende lygter-1	2000
Dagur... I'm playing billiards.	Dagur... Bilardo oynuyorum.	Blinkende lygter-1	2000
Just listen to this.	Şunları bir dinle.	Blinkende lygter-1	2000
Are you guys related or what?	Siz akraba falan mısınız?	Blinkende lygter-1	2000
What is this childish crap? Why won't he come back?	Bu çocukça davranış ne ki? Neden geri dönmedi?	Blinkende lygter-1	2000
Sit down and watch this. I've seen it 20 times.	Otur ve şunu izle. 20 kere seyrettim.	Blinkende lygter-1	2000
It's no fun anymore.	Artık eğlenceli gelmiyor.	Blinkende lygter-1	2000
How about a card game? I'm going to bed.	Kâğıt oynamaya ne dersiniz? Ben yatmaya gidiyorum.	Blinkende lygter-1	2000
To bed? Alfred's coming tomorrow morning.	Yatmaya mı? Yarın sabah Alfred gelecek.	Blinkende lygter-1	2000
You could stay up for a bit. What if Stefan comes back? Or customers?	Biraz daha kalabilirsin. Ya Stefan geri dönerse? Ya da müşteri gelirse?	Blinkende lygter-1	2000
Listen, there won't be any customers. If there are, wake me up. Good night.	Bak, müşteri falan gelmeyecek. Eğer gelirse uyandırırsın. İyi geceler.	Blinkende lygter-1	2000
What if he doesn't come back? Good night, Torkild.	Ya geri dönmezse? İyi geceler, Torkild.	Blinkende lygter-1	2000
They want to know if we've got fireworks.	Elimizde havai fişek var mı bilmek istiyorlar.	Blinkende lygter-1	2000
So, Stefan. Open Granddad's present.	Stefan. Dedenin hediyesini açsana.	Blinkende lygter-1	2000
Oh, my! Thanks, Granddad.	Tanrım! Teşekkürler, dede.	Blinkende lygter-1	2000
It's from Grandma, too. Not that you care.	Ayrıca büyükannenden de. Umursamadığın insandan.	Blinkende lygter-1	2000
Eat properly, Stefan! Small bites.	Düzgün ye, Stefan! Küçük ısırıklarla.	Blinkende lygter-1	2000
You don't care that Grandma is full of cancer, do you?	Büyükannenin kanser olması umurunda değil, değil mi?	Blinkende lygter-1	2000
Yes, I do. How often have you visited her?	Evet, umurumda. Onu ne sıklıkta ziyaret ediyorsun?	Blinkende lygter-1	2000
Once! One lousy visit from you in two weeks.	Bir! Koca iki hafta içinde sadece 1 defa ziyaret ettin.	Blinkende lygter-1	2000
You'll be sorry when she's gone.	Gittiğinde çok üzüleceksin.	Blinkende lygter-1	2000
When I went blind, they told me my other senses would be enhanced.	Kör olduğumda diğer duyularımın gelişeceğini söylemişlerdi.	Blinkende lygter-1	2000
But I've just had these damn colds all the time.	Ama sürekli soğuk algınlığı oluyor.	Blinkende lygter-1	2000
Stefan, today you become an adult.	Stefan, bugün yetişkinliğe adım atıyorsun.	Blinkende lygter-1	2000
So let me tell you what my father told me when I was confirmed:	O yüzden sana babamın bana ne dediğini söyleyeceğim:	Blinkende lygter-1	2000
Never forget your family!	Asla aileni unutma!	Blinkende lygter-1	2000
No matter what happens, never forget your family.	Ne olursa olsun, asla aileni unutma.	Blinkende lygter-1	2000
Just look at Susanne and... Anders.	Susanne ve şeye... Anders.	Blinkende lygter-1	2000
Anders. Susanne and Anders.	Anders'e iyi bak. Susanne ve Anders'e.	Blinkende lygter-1	2000
We all know what you went through with your little boy.	Küçük çocuğunuzla neler yaşadığınızı biliyoruz.	Blinkende lygter-1	2000
The Lord took him. But did you give up? No!	Tanrı onu yanına aldı. Ama pes ettiniz mi? Hayır!	Blinkende lygter-1	2000
You kept on going, because you had your family.	Hayatınıza devam ettiniz çünkü siz bir ailesiniz.	Blinkende lygter-1	2000
Stop that! What happened?	Kes şunu! Ne oldu?	Blinkende lygter-1	2000
Nothing. Was I snoring?	Yok bir şey. Horluyor muydum?	Blinkende lygter-1	2000
It's okay. You get used to it.	Sorun değil. Alışırsın.	Blinkende lygter-1	2000
Just wait till you meet Uncle Sven, he nearly choked on his own snot.	Sen asıl Sven amcayı göreceksin, neredeyse kendi salyasında boğuluyordu.	Blinkende lygter-1	2000
I hope they come to the christening.	Umarım vaftiz törenine gelirler.	Blinkende lygter-1	2000
They're looking forward to seeing you. You said that.	Seni görmek için can atıyorlar. Söylemiştin.	Blinkende lygter-1	2000
I'm sure they'll like you. And you have to meet Rolf and Marianne.	Seni seveceklerine eminim. Ayrıca Rolf ve Marianne'le de tanışmalısın.	Blinkende lygter-1	2000
They've had three kids with water on the brain, imagine!	Beyinde su toplanması sorunu olan üç çocukları var!	Blinkende lygter-1	2000
The essence of all this is...	Tüm bunlarla anlatmak istediğim...	Blinkende lygter-1	2000
... no matter what happens, you've got your family.	...ne olursa olsun, ailen yanında.	Blinkende lygter-1	2000
Rely on them, and there's nothing you can't do.	Sırtını onlara dayarsan yapamayacağın şey yok.	Blinkende lygter-1	2000
Cheers, my boy, and don't forget that.	Şerefe evlat, bunları sakın unutma.	Blinkende lygter-1	2000
Why can't you behave!	Dikkatli olsana!	Blinkende lygter-1	2000
Look at that...	Şuraya bak...	Blinkende lygter-1	2000
I knew it! I knew it would happen.	Biliyordum! Böyle olacağını biliyordum.	Blinkende lygter-1	2000
I'm bleeding.	Kanamam var.	Blinkende lygter-1	2000
I'm bleeding!	Kanamam var!	Blinkende lygter-1	2000
Not again!	Bir daha olmaz!	Blinkende lygter-1	2000
No, don't lie on the carpet!	Hayır, halıya yatma!	Blinkende lygter-1	2000
You can't get blood off.	Kan lekesi olacak.	Blinkende lygter-1	2000
I don't want to lose it, Mom! Come out here on the floor.	Onu kaybetmek istemiyorum, anne! Yerden kalk.	Blinkende lygter-1	2000
Come on. What the hell's going on?	Hadi. Neler oluyor?	Blinkende lygter-1	2000
Evening!	İyi geceler!	Blinkende lygter-1	2000
There's a fucking restaurant here somewhere.	Buralarda bir restoran varmış.	Blinkende lygter-1	2000
It's in the woods. I know, that's what they all say.	Ormanın içinde. Biliyorum, herkes öyle diyor.	Blinkende lygter-1	2000
We've been looking for it for a fucking day and a half.	Bir buçuk gündür o siktiğimin yerini arıyorum.	Blinkende lygter-1	2000
Watch your mouth, son!	Kelimelerine dikkat et, evlat!	Blinkende lygter-1	2000
Let me go. Show me where it is!	Bırak gideyim. Nerede olduğunu göster!	Blinkende lygter-1	2000
Any customers? Sure, they all went for a piss.	Hiç müşteri geldi mi? Tabi ki, hepsi işemeye gitti.	Blinkende lygter-1	2000
What about Carl? Not yet.	Peki ya Carl? Daha gelmedi.	Blinkende lygter-1	2000
I think we should go. What?	Sanırım artık gitmeliyiz. Ne?	Blinkende lygter-1	2000
We could drive south.	Güneye doğru gidelim.	Blinkende lygter-1	2000
It's empty, Torkild. And you owe us a lot of dough.	Bu boş, Torkild. Ve bize borcun var.	Blinkende lygter-1	2000
We'll rob a couple of gas stations on the way to Barcelona.	Barcelona'ya giderken yolda birkaç benzinci soyarız.	Blinkende lygter-1	2000
You can get some coke, Peter. And you can get guns, Arne.	Sek kokain alırsın, Peter. Ve sen de tabanca, Arne.	Blinkende lygter-1	2000
I'm going hunting tomorrow.	Yarın ava çıkıyorum.	Blinkende lygter-1	2000
Get over there!	Geçin şuraya!	Blinkende lygter-1	2000
Take their guns.	Silahlarını topla.	Blinkende lygter-1	2000
Why the fuck did you do this, Torkild?	Bunu niye yaptın, Torkild?	Blinkende lygter-1	2000
They're clean.	Silah yok.	Blinkende lygter-1	2000
Have you guys hung up your guns?	Artık silahlarınız yok mu?	Blinkende lygter-1	2000
It's a trick. You know I won't shoot unarmed men.	Oyun oynuyorsunuz. Silahsız adamları vurmadığımı biliyorsunuz.	Blinkende lygter-1	2000
But it won't work.	Ama bu işe yaramayacak.	Blinkende lygter-1	2000
Here you are...	Alın şunları...	Blinkende lygter-1	2000
Now it's a fair fight.	İşte şimdi adil bir dövüş oldu.	Blinkende lygter-1	2000
Stay where you are.	Olduğunuz yerde kalın.	Blinkende lygter-1	2000
Stefan? Hi, Torkild. Arne... Peter.	Stefan? Merhaba, Torkild. Arne... Peter.	Blinkende lygter-1	2000
But why? It didn't work out.	Ama neden? Yürütemedik.	Blinkende lygter-1	2000
What about Hanne?	Peki ya Hanne?	Blinkende lygter-1	2000
Well... She cried a bit.	Biraz ağladı.	Blinkende lygter-1	2000