Search
English Turkish Sentence Translations Page 8134
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Oral DHPG | Ağızdan alınan DHPG | Blue-1 | 1993 | ![]() |
is consumed by the liver, | karaciğer tarafından emildiği için | Blue-1 | 1993 | ![]() |
so they have tweaked a molecule to fool the system. | sistemi kandıracak bir molekül hilesi yapmışlar. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
What risk is there? | Bunun riski ne? | Blue-1 | 1993 | ![]() |
If I had to live forty years blind, | Eğer kırk yıl kör yaşayacak olsaydım, | Blue-1 | 1993 | ![]() |
Treat my illness like the dodgems: | Hastalığımı çarpışan otomobiller gibi tedavi edin: | Blue-1 | 1993 | ![]() |
music, bright lights, bumps | müzik, parlak ışıklar, tokuşmalar | Blue-1 | 1993 | ![]() |
and throw yourself into life again. | sonra kendini yeniden hayata at. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
The pills are the most difficult, | Haplar en zoru, | Blue-1 | 1993 | ![]() |
some taste bitter, others are too large. | bazısının tadı acı, bazıları çok büyük. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
I'm taking about thirty a day, | Günde aşağı yukarı otuz tane alıyorum, | Blue-1 | 1993 | ![]() |
a walking chemical laboratory. | ayaklı bir kimya laboratuarı gibiyim. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
I gag on them as I swallow them | Yutarken öğürüyorum ve yarısı erimiş bir şekilde | Blue-1 | 1993 | ![]() |
and they come up half dissolved in the coughing and the spluttering. | öksürükle ve püskürtülerek dışarı çıkıyorlar. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
My skins sits on me like the shirt of Nessus. | Derim üzerimde Nessus'un gömleği gibi duruyor. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
My face irritates, | Geceleri sırtım ve bacaklarım gibi | Blue-1 | 1993 | ![]() |
as do my back and legs at night. | gibi yüzüm de kaşınıyor. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
I toss and turn, scratching, unable to sleep. | Kaşına kaşına dönüp duruyorum, uyuyamıyorum. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
I get up, turn on the light. | Kalkıp ışığı yakıyorum. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
Stagger to the bathroom. | Sendeleyerek banyoya gidiyorum. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
If I become so tired, maybe I'll sleep. | Belki çok yorulursam uyuyabilirim. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
Films chase through my mind. | Kafamdan birbiri ardınca filmler geçiyor. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
Once in a while I dream a dream as magnificent as the Taj Mahal. | Kırk yılda bir, Taj Mahal kadar büyüleyici rüyalar görüyorum. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
I cross southern India with a young spirit guide | Genç bir guru olan rehberimle Güney Hindistan'a gidiyorum | Blue-1 | 1993 | ![]() |
India the land of my dreaming childhood. | çocukluğumun düşler ülkesi Hindistan'a. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
The souvenirs in Moselle's peach and grey living room. | Moselle'in pembe gri oturma odasındaki armağanlar. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
Granny called Moselle, | Moselle diye, | Blue-1 | 1993 | ![]() |
called `Girly', | 'Girly' diye, | Blue-1 | 1993 | ![]() |
called May. | May diye çağrılan büyükannem. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
An orphan who lost her name, which was Ruben. | Adını kaybetmiş bir yetim, Ruben'miş adı. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
Jade monkeys, ivory miniatures, mah jongg. | Yeşimden maymunlar, fildişi minyatürler, mah jongg. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
The winds and bamboos of China. | Çin'in rüzgarlarıyla bambuları. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
All the old taboos | Bütün eski tabular | Blue-1 | 1993 | ![]() |
of Blood lines and blood banks | Kan bağlarıyla ve kan bankalarıyla ilgili | Blue-1 | 1993 | ![]() |
Blue blood and bad blood | Mavi kan ve kötü kan | Blue-1 | 1993 | ![]() |
Our blood and your blood | Bizim kanımız ve sizin kanınız | Blue-1 | 1993 | ![]() |
I sit here you sit there | Ben buraya oturacağım siz oraya. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
As I slept | Uyurken bir jet uçağı | Blue-1 | 1993 | ![]() |
a jet slammed into a tower block. | yüksek bir binaya çarptı. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
The jet was almost empty | Jet hemen hemen boştu | Blue-1 | 1993 | ![]() |
but two hundred people were fried in their sleep. | ama iki yüz kişi uykusunda yanıp kavruldu. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
The earth is dying and we do not notice it. | Dünya ölüyor ve biz fark etmiyoruz. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
A young man frail as Belsen | Belsen'li bir esir kadar çelimsiz genç bir adam | Blue-1 | 1993 | ![]() |
Walks slowly down the corridor | Koridordan aşağı doğru ağır ağır yürüyor | Blue-1 | 1993 | ![]() |
His pale green hospital pyjamas Hanging off him | Soluk yeşil hastane pijamaları Üzerinden dökülüyor | Blue-1 | 1993 | ![]() |
It's very quiet | Ortalık çok sessiz | Blue-1 | 1993 | ![]() |
Just the distant coughing | Sadece uzaktan gelen öksürük sesleri | Blue-1 | 1993 | ![]() |
My jugsy eye blots out the young man | Sakat gözüm şekilsizleştiriyor Görüş alanımdan çıkıp | Blue-1 | 1993 | ![]() |
who has walked past my field of vision | Yürüyüp giden genç adamı | Blue-1 | 1993 | ![]() |
This illness knocks you for six | Fena alaşağı ediyor insanı bu hastalık | Blue-1 | 1993 | ![]() |
Just as you start to forget it | Tam unutmaya başladığın anda | Blue-1 | 1993 | ![]() |
A bullet in the back of my head | Ensene bir kurşun | Blue-1 | 1993 | ![]() |
You know, you can take longer than the second world war | Biliyor musun, ikinci dünya savaşından Daha da uzun sürebilir | Blue-1 | 1993 | ![]() |
to get to the grave. | mezara giden yol. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
Ages and Aeons quit the room | Çağlar ve Asırlar terk ediyor odayı | Blue-1 | 1993 | ![]() |
No entrances or exits now | Girişler ya da çıkışlar yok şimdi | Blue-1 | 1993 | ![]() |
No need for obituaries or final judgements | Ölüm ilanlarına ya da ilahi yargılara gerek yok | Blue-1 | 1993 | ![]() |
We knew that time would end | Zamanın biteceğini biliyorduk | Blue-1 | 1993 | ![]() |
After tomorrow at sunrise | Yarından sonra gündoğumunda | Blue-1 | 1993 | ![]() |
We scrubbed the floors And did the washing up | Yerleri ovduk Bulaşıkları yıkadık | Blue-1 | 1993 | ![]() |
It would not catch us unawares | Habersiz yakalayamazdı bizi | Blue-1 | 1993 | ![]() |
The white flashes you are experiencing in your eyes are common | Retina tahrip olduğunda gözde beyaz çakımlar görülmesi | Blue-1 | 1993 | ![]() |
when the retina is damaged. | olağan bir şey. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
The damaged retina has started to peel away | Tahrip olmuş retina | Blue-1 | 1993 | ![]() |
leaving innumerable black floaters, | geride alacakaranlıkta dönenip duran bir sığırcık sürüsü gibi | Blue-1 | 1993 | ![]() |
like a flock of starlings swirling around in the twilight. | sayısız kara leke bırakarak dökülmeye başladı. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
I am back at St Mary's | Gözlerimi uzmana muayene ettirmek için | Blue-1 | 1993 | ![]() |
to have my eyes looked at by the specialist. | St. Mary'ye döndüm. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
The place is the same, but there is new staff. | Yer aynı ama çalışanlar değişmiş. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
How relieved I am not to have the operation this morning | Göğsüme bir tüp sokacakları ameliyatı bu sabah olmayacağımı öğrendiğimde | Blue-1 | 1993 | ![]() |
to have a tap put into my chest. | ne kadar rahatladığımı anlatamam. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
I must try and cheer up H.B. | H.B.'yi biraz neşelendirmeye çalışmalıyım, | Blue-1 | 1993 | ![]() |
as he has had a hell of a fortnight. | feci bir on beş gün geçirdi. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
In the waiting room a little grey man over the way is fretting | Bekleme odasında hayli kötü durumda kır saçlı küçük bir adam | Blue-1 | 1993 | ![]() |
as he has to get to Sussex. | Sussex'e gitmesi gerektiği için söylenip duruyor. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
He says, "I am going blind, I cannot read any longer". | 'Kör oluyorum, artık hiç okuyamıyorum' diyor. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
A little later he picks up a newspaper, | Bir süre sonra eline bir gazete alıyor, | Blue-1 | 1993 | ![]() |
struggles with it for a moment | biraz onunla cebelleşiyor | Blue-1 | 1993 | ![]() |
and throws it back on the table. | sonra masanın üstüne fırlatıyor. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
My stinging eye drops have stopped me reading, | Gözümü acıtan gözdamlaları okumama engel, | Blue-1 | 1993 | ![]() |
so I write this in a haze of belladonna. | bu yüzden bir güzelavratotu damlası sisinin gerisinden yazıyorum bu satırları. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
The little grey man's face has fallen into tragedy. | Küçük kır saçlı adamın yüzü bir trajediye dönüşmüş. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
He looks like Jean Cocteau without the poet's refined arrogance. | Jean Cocteau'ya benziyor, yalnız şairin incelikli küstahlığı yok onda. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
The room is full of men and women | Oda, hastalığın değişik aşamalarında, | Blue-1 | 1993 | ![]() |
squinting into the dark | gözlerini kısarak karanlığa bakan | Blue-1 | 1993 | ![]() |
in different states of illness. | erkek ve kadınlarla dolu. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
Some barely able to walk, | Bazıları güçlükle yürüyor, | Blue-1 | 1993 | ![]() |
distress and anger on every face | her suratta keder ve öfke | Blue-1 | 1993 | ![]() |
and then a terrible resignation. | ve ardından da korkunç bir kadere katlanış. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
Jean Cocteau takes off his glasses, | Jean Cocteau gözlüklerini çıkarıyor, | Blue-1 | 1993 | ![]() |
he looks about him with an undescribable meanness. | etrafına tarifsiz bir hainlikle bakıyor. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
He has black slip on shoes, blue socks, grey trousers, | Ayağında siyah mesler, mavi çoraplar, üzerinde gri bir pantolon, | Blue-1 | 1993 | ![]() |
a Fairisle sweater and a herringbone jacket. | bir Fairisle kazak, balıksırtı bir ceket var. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
The posters that plaster the walls above him | Arkasındaki duvara yapıştırılmış afişler | Blue-1 | 1993 | ![]() |
have endless question marks, | bitmez tükenmez soru işaretleriyle dolu, | Blue-1 | 1993 | ![]() |
HIV/AIDS?, AIDS?, HIV? | HIV/AIDS?, AIDS?, HIV? | Blue-1 | 1993 | ![]() |
ARE YOU AFFECTED BY HIV/AIDS? AIDS?, ARC?, HIV? | HIV/AIDS'Lİ MİSİNİZ? AIDS?, ARC?, HIV? | Blue-1 | 1993 | ![]() |
This is a hard wait. | Zor bir bekleyiş bu. | Blue-1 | 1993 | ![]() |
The shattering bright light of the eye specialist's camera | Göz uzmanının kamerasından gelen şiddetli parlak ışık, | Blue-1 | 1993 | ![]() |
leaves that empty sky blue after image. | o boş gök mavisi rengini bırakıyor ardında. | Blue-1 | 1993 | ![]() |