Search
English Turkish Sentence Translations Page 8182
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Yes, you did! | Hayır, aldın! | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
We saw you! Oh, did you? | Seni gördük! Gördünüz mü? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Yes! Hmm, let's see. | Evet! Bir bakalım. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
And one for my princess. | Bir tane de prensesime. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Tomorrow when I wake up, | Yarın sabah uyandığımda... | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
I'm just gonna look like a little circle candy. | ...sadece küçük yuvarlak bir şekere benzeyeceğim. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
We'll catch a cat and put it in a hat. | Kediyi yakalayacağız sonrada bir şapkaya koyacağız. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
I'm hungry. You're hungry? | Acıktım. Acıktın mı? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Are you hungry, too? No. | Sen de acıktın mı? Hayır. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Uh, I'm hungry, too. | Ben de acıktım. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
How far is it? I'm tired of walking. | Ne kadar kaldı? Yürümekten yoruldum. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Is that boy following us? | Şu çocuk bizi mi takip ediyor? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Is that boy gonna stay with us, papa? | Bu çocuk bizimle mi kalacak, baba? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Maybe, baby. | Belki, bebeğim. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Maybe. Hey, lay down. | Belki. Yatın artık. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
When is mama coming? | Annem ne zaman gelecek? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Mama's not coming. | Annen gelmiyor. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Why not? | Neden gelmesin? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
You guys are on a special vacation with papa, remember? | Babanızla özel bir tatil geçiriyorsunuz, hatırladınız mı? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
And if you saw mama, then you wouldn't see papa anymore. | Eğer annenizi görseydiniz, şu anda babanızı göremezdiniz. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Don't worry about it. | Boş ver sen bunu. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Is that what you want? You want papa to get in trouble? | İstediğiniz bu mu? Babanızın başının belaya girmesini mi istiyorsunuz? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
No. Hmm? | Hayır. Öyle mi? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
No. Leave my papa alone! | Hayır. Babamı rahat bırakın! | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Leave my papa alone. That's right, baby. | "Babamı rahat bırakın." Haklısın, bebeğim. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Okay, lights out. | Pekala, ışıkları söndürün. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Oh, boy, sorry about that. | Oh, evlat, kusura bakma. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
So, has your mother… | Yani, annen bunu... | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
done this before? | ...daha öncede yaptı mı? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
She always leave. | Her zaman gider. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
And you don't have anybody else? | Başka kimsen de yok mu? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
What are we gonna do with you, huh? | Seninle ne yapacağız biz, şimdi? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Mama, I did write you one letter, but I didn't know where to send it, | Anne, sana bir mektup yazdım, ama nereye göndereceğimi bilemedim... | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
so me burned it up. | ...beni kızdıranda buydu. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
If you come home, you're not gonna find me here. 1 | Eğer eve gelirsen, beni orada bulamayacaksın. 1 | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
I am somewhere else now. | Artık başka bir yerdeyim. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
The man up the road do you know him? | Yolun yukarısındaki adam... Onu tanıyor musun? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
I met him in autumn. He let me stay and work for him. | Onunla sonbaharda tanıştım. Onunla kalıp, çalışmama izin verdi. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Me get a job now. | Artık bir işim var. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
The other tourist, him gone. But him still there. | Onun gelen turistler, gitmiş. Ama o hala burada. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
He is American. He teaches me to talk like an American. | O bir Amerikalı. Bana bir Amerikalı gibi konuşmayı öğretiyor. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
He says I can be an American, too. | Benim de bir Amerikan olabileceğimi söylüyor. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Him name John. | Adı John. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
What state do you live in? | Hangi eyalette yaşıyorsun? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Washington. | Washington. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
There are two. | İki tane var. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Well, one's the capitol and, the other one's just a place. | Şey, biri başkent diğeri ise, sadece bir yer. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Which one's yours? | Seninki hangisi? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Just the place. | Sadece yer olan. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
She not coming back, is she? | Dönmeyecek, değil mi? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
When I was your age, I used to play a game called | Ben senin yaşındayken, ismine... | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
"Life is not fair." | ..."Hayat adil değildir" denilen bir oyunu oynardım. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
You know why they called it that? | Neden böyle denildiğini biliyor musun? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
'Cause life is not fair. It sucks. | Çünkü, hayat adil değildir. Berbattır. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
But you got to play. | Ama oynamak zorundasın. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
I don't know. Maybe… | Bilmiyorum. Belki... | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
she wants to come back. | ...dönmeyi o da istiyordur... | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
But she can't. | ...fakat dönemiyordur. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Maybe she's dead. | Belki de ölmüştür. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Hope she is. | Umarım öyledir. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Hey, stranger. Welcome back. | Hey, yabancı. Tekrar hoş geldin. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
And who's this now? That's my son. | Peki ya bu kim? Oğlum. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
That's not your son. That's my other son. | Bu senin oğlun değil. Diğer oğlum. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Sure, sure, just busy, busy, busy. | Elbette, elbette sadece yoğunum. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Did I leave a shirt here? A blue one? | Buraya bir gömlek bırakabilir miyim? Mavi olanı? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Well, let me go wash up quick. | Şey, bir dur hemen yıkanayım. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
You guys can say hello. | Siz çocuklar merhabalaşabilirsiniz. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
So, uh, visiting your dad? | Yani, babanı mı ziyaret ediyorsun? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Hey. Is it okay if we stay tonight? | Bu gece kalsak sorun olur mu? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Why didn't you tell me about him? | Bana neden ondan bahsetmedin? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
I'm not gonna catch him going through my | Onu içi çamaşır çekmecelerimi veya... | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
underwear drawers or something, am I? | ...herhangi bir şeyi karıştırırken yakalamayacağım, değil mi? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Can I get you to go out for a little bit? | Senden birazcık dışarı çıkmanı isteyebilir miyim? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Don't get lost. | Bir yere kaybolma. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
May I take your order? | Siparişinizi alabilir miyim? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Do you have cheap burgers? | Ucuz sandviçleriniz var mı? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Change your whole life if you're ready, sir. | Hazırsanız, bütünüz hayatınızı değişecek, efendim. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
The United States army is hiring. | Birleşik devletler ordusu alım yapıyor. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Yes, you sir. | Evet, siz efendim. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Make way! | Yolu açın! | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
You got a minut for your future, son? | Geleceğin için bir dakika ayırır mısın, evlat? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Listen, you're a little bit too young, | Dinle, bunun için birazcık küçüksün... | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
but you come back in a year, you understand? | ...ama bir yıl sonra yine gel, anladın mı? | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
You come back. We'll be ready for you. | Geri gel. Seni bekliyor olacağız. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Have yourself a good day. | Güzel bir gün geçir. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
It'll change your whole life if you're ready, sir. | Hazırsanız, bu bütün hayatınızı değiştirecek, efendim. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
This used to be my neighborhood, you know? I used to live here. | Burası benim eski mahallem, biliyor musun? Burada yaşadım. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
People used to live here. Real people, I thought. | Burada insanlar yaşardı. Gerçek insanlardır diye ümit ettim. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Everybody turned into ghosts. | Herkes hayalete dönüştü. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
It was like I didn't exist anymore. | Sanki artık yaşamıyor gibiydim. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Well, not everybody. | Aslında, herkes değil. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Some of them turned out to be vampires. Suck me dry. | Bazıları vampir oluverdi. Beni sömürmek için. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
People I would've never expected. | Hiç ummadığım insanlardı. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
My wife. Just one day I woke up, | Karım. Sadece bir gün uyandım... | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
and I don't know how I didn't see it before. | ...ve daha önce bunu nasıl görmedim bilmiyorum. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
It's evil. Real evil. | Çok kötü. Gerçekten kötü. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
There are some evil… | Bu dünyada yaşayan... | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
people in this world. | ...bazı kötü insanlar var. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
Like here. | Burası gibi. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |
The lady who lives here, that's a real piece of shit. | Burada yaşayan kadın pisliğin tekiydi. | Blue Caprice-1 | 2013 | ![]() |