English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 8740
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Where does the next story start then? | Öyleyse sonraki hikaye nerede başlıyor? | Boolkkotnoli-1 | 2006 |  |
| I apologize on behalf of Na Kyung. | Na Kyung'un adına özür dilerim. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| That kid doesn't know anything. | Bu çocuk hiçbir şey bilmiyor. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| It is alright. She's just joking. | Sorun değil. Sadece şaka yapıyor. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| It is so chilly although summer days are approaching. | Yaz günleri gelmesine rağmen hava serin. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Unni, your singing is great. | Abla şarkı söyleyişin harika. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| It sounds like someone just departed. So touching. | Ayrılan birinin sesi gibi. Çok dokunaklı. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Isn’t it so? | Öyle değil mi? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Looks no one else agrees with me. | Hiç kimse benimle aynı fikirde değil gibi. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Pass me a can of beer, Miss Na Kyung. | Bana bir kutu bira ver Na Kyung. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Feels great. | Harika hissettiriyor. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| *Evil laugh* The night at the farm has come. | *Şeytani gülüş* Çiftlikte gece gelir. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Let’s start playing the truth game, how's that? | Gerçek oyun başlıyor. Bu nasıl? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Seung Woo Oppa, how's that? | Seung Woo Oppa, bu nasıl? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Alright, lets play. | Peki oynayalım. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Alright, this should be fun. | Tamam, bu eğlenceli olmalı. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Who should start first? | İlk kim başlıyor? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I shall begin. | Ben başlayayım. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I shall start then. Ask what you want to know. | O zaman başlıyorum. Bilmek istediğin şeyi sor. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Looks like Na Kyung is the most curious of us all. So ask whatever you want to know. | Na Kyung hepimizden daha meraklı görünüyor. Bu yüzden bilmek istediğin her neyse sor. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Nope. Let me begin, Seung Woo. | Hayır, benim başlamama izin ver Seung Woo. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Looks like I am the person who should be the most honest here. | Burada en dürüst olması gereken kişi benim gibi. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| So just let me begin. | Bu yüzden benim başlamama izin ver. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Miss Na Kyung asked me just now, did I have any boyfriend before Seung Woo. | Bayan Na Kyung biraz önce Seung Woo'dan önce bir erkek arkadaşım var mı diye sormuştu. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I shall answer that question first. | İlk önce bu soruyu cevaplayacağım. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Mi Rae... | Mi Rae... | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Yeah, I had a boyfriend before and I was very close to him. | Evet, çok yakın olduğum bir erkek arkadaşım oldu. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I should have told you earlier. | Sana daha önce söylemeliydim. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I was engaged. | Nişanlıydım. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| My fiancé died 2 years ago at a traffic accident. | Nişanlım 2 yıl önce bir trafik kazasında öldü. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Being with you was probably to forget about my memories with him. | Muhtemelen başlangıçta onunla olan hatıralarımı unutmak için seninleydim. 1 | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Because I wanted to escape from my pain and I wanted happiness. | Çünkü ben acımdan kaçıp mutlu olmayı istedim. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Sorry, Seung Woo. | Üzgünüm, Seung Woo. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I will go after her. | Ona ben bakacağım. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Don’t go after her, she is a cheater. | Onun arkasından gitme, o bir sahtekar. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| She is a woman who is engaged to another man. | Başka bir adamla nişanlı bir kadın. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Didn’t she say she was using you already? | Zaten seni kullandığını söylemedi mi? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Seung Woo! | Seung Woo! | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I am sorry, Seung Woo. Sorry. | Özür dilerim Seung Woo. Üzgünüm. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| It is alright. Please don't cry. | Sorun yok. Lütfen ağlama. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I am not such a good woman as what you think. | Senin düşündüğün gibi iyi bir kadın değilim. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I am not sure if I actually do love you. | Seni gerçekten sevdiğime emin değilim. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I just want to escape from my memories and my past to make myself feel better. | Kendimi daha iyi hissetmek için geçmişimden... | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I have betrayed a woman who has always supported me by my side, and I have left her. | Beni her zaman destekleyen bir kadını aldattım ve ondan ayrıldım. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I could be punished in the future for doing that. | Bunun yaptığım için gelecekte cezalandırılabilirim. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| If you still think I am fit to love you, then please accept me. | Yine de sana aşık olmaya uygun biri olduğumu düşünüyorsan, lütfen beni kabul et. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Really sorry to have disturbed you in the past. | Geçmişte seni üzdüğüm için gerçekten üzgünüm. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Now, do what you feel like doing. | Artık nasıl istiyorsan öyle davran. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I have let go of you totally. | Senin gitmene tamamen izin vermeliyim. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Will you still continue to work in her company? | Hala onun şirketin çalışmaya devam edecek misin? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| What I mean is, such a qualified person like you working there... | Demek istediğim, senin gibi kaliteli biri orada çalışıyor... | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Where are we headed? | Nereye gidiyoruz? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| This is not the way to Seoul. | Seoul yolu bu değil. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Given up on him? | Ondan vaz mı geçtin? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Isn’t it because of wanting to forget about love, hate and memories the reason why we came here? | Buraya geliş nedenimiz aşkı, nefreti... | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Guess what he last told me? | Onun en son bana ne söylediğini tahmin ediyor musun? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Thank you for everything in the past. | Geçmişteki her şey için teşekkür ederim. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Really sorry about this. | Bunun için gerçekten üzgünüm. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Also not. | Bu kadar da değil. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I used to love you before. | Daha önce seni seviyordum. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Definitely not. | Kuşkusuz sevmiyordu. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Na Ra, you are still going to work in that company? | Na Ra, yine de o şirkette çalışacak mısın? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| As long as it's comfortable, that’s enough. | Rahat olduğu sürece, bu yeterli. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| The weakest thing is always love. | En zayıf şey her zaman aşktır. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Believing in love has made me given up all my youth. | Aşka inanmak tüm gençliğimden vazgeçmeme sebep oldu. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Thinking about love makes me feel absurd and angered. | Aşkı düşünmek beni kızdırıyor ve kendimi aptal gibi hissettiriyor. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| He and you are not meant to be. | Sizin bir anlamınız yok. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Forget him totally. | Onu tamamen unut. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Same as what you are doing? | Senin yapıyor olduğun gibi mi? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Yup, same as me. | Evet, benim gibi. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Your shoes! | Ayakkabıların! | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Ow, my shoes! | Ayakkabılarım! | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Ah, my feet hurts. | Ayaklarım acıyor. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| You are a soccer player, walking this bit should not hurt. Stop pretending. | Bir futbol oyuncususun, böyle yürümek fazla acıtmamış olmalı. Rol yapmayı bırak. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| My man has left, my shoe has left me too. | Erkeğim de ayakkabım da beni bıraktı. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| My heart feels a little empty inside. | Kalbimin içinde biraz boşluk hissediyorum. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Those punks should soften their music volume. | Bu adamlar müziğin sesini biraz kısmalı. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Submit this for me. Thanks for everything previously. Goodbye. | Buna benim için razı ol. Daha önceki her şey için teşekkürler. Güle güle. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Where is it? Where? | O nerede? Nerde? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| It’s not this, right? | Bu o değil, değil mi? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Oh my, the car has become a piece of useless metal. | Aman Allah'ım, araba işe yaramaz metal yığınına dönmüş. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Totally useless now. | Artık tamamen işe yaramaz. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Luckily it’s been found, sis. | Allah'tan bulundu abla. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I only have one unni, and she always brings trouble. | Sadece bir ablam var ve o da her zaman sorun çıkarıyor. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Ah, wearing this makes you look like a little girl. | Bu giydiklerin seni küçük bir kız gibi gösteriyor. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I will deduct the repair fees from the previous house fees, do not forget. | Önceki evin ücretinden tamir ücretlerini düşeceğim, unutma. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Every month, they will come over and check the accounts. | Her ay uğrayıp muhasebe kontrolü yapacaklar. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| This month they have already deducted an amount of 300 thousand. | Bu ay zaten hesaptan 300 bin düştüler. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Are you really my younger sister? | Gerçekten benim kız kardeşim misin? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I changed your nappies, carried and brought you up… | Bezlerini değiştirdim, seni taşıdım ve büyüttüm… | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| This is enough. It is a good day so stop bickering. Let’s go already. | Bu kadarı yeterli. Güzel bir gün. Bu yüzden tartışmayı bırakalım. Gidelim. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| If we turn up for the wedding ceremony late, your aunt will be unhappy. Quick. | Düğün törenine geç kalırsak teyzen üzülür. Çabuk ol. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Na In Jae. | Na In Jae. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Congratulations on your success with Mi Rae. | Mi Rae'yle başarın için tebrikler. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Because I had some words left to say to you, I asked to see you. | Söylemem gereken şeyler var, bu nedenle seni görmek istedim. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| That's fine, I was going to meet you and tell you thanks anyways. | Bu iyi oldu, ben de sana teşekkür etmek için seninle karşılaşacaktım. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| In the spirit of celebration, do you want to play some soccer? | Kutlama ruhuyla, biraz futbol oynamak ister misin? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| When he left my mom 20 years ago, he said this: | 20 yıl önce annemden ayrıldığında şunu söyledi... | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| "I am in love with another woman." | "Başka bir kadına aşığım." | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| It was the first and last time when I saw my mom cried in front of me. | Bu annemi önümde ağlarken gördüğüm ilk ve son andı. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
