English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 8974
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Well, come on, pull the trigger. | Hadi, Çek tetiği. Hadisene, çek tetiği. | Boulevard-1 | 2014 |  |
| First you shoot me, then you gotta shoot Huey | Önce sen beni vurursun, sonra da ben Huey'i vururum. Önce beni sonra Huey'i vurursun... | Boulevard-1 | 2014 | |
| because he saw you... | ...çünkü o seni görmüştü... ...çünkü tanık oldu. | Boulevard-1 | 2014 | |
| You got tired of the TV? | Televizyondan sıkıldın mı? Televizyon izlemekten sıkıldın mı? | Boulevard-1 | 2014 | |
| Give me your hand. | Bana elini ver. Elini ver. Sorun yok. Lütfen. | Boulevard-1 | 2014 | |
| It's okay. Please? | Sorun yok. Lütfen. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Come here. | Buraya gel. Yanaş. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Give me your hand. | Elini ver. Elini ver. | Boulevard-1 | 2014 | |
| It's okay. | Sorun yok. Bir şey yok. | Boulevard-1 | 2014 | |
| No, no, no, please. | Hayır, hayır, lütfen. Hayır, hayır, yapma. Yapma lütfen. | Boulevard-1 | 2014 | |
| No, no, please. | Hayır, lütfen. | Boulevard-1 | 2014 | |
| It's okay. Just this. | Sorun yok. Sadece bu. Sorun yok. Sadece sarılalım. Sarılalım. Tamam mı? | Boulevard-1 | 2014 | |
| Just this. Okay? | Sadece bu. tamam mı? | Boulevard-1 | 2014 | |
| Look, what is it you want? | Bak, niye istemiyorsun? Ne istiyorsun? | Boulevard-1 | 2014 | |
| 'Cause I don't like this. | Çünkü bu hiç hoşuma gitmiyor. Hiç hoşuma gitmiyor. | Boulevard-1 | 2014 | |
| I know. | Biliyorum. Biliyorum. Ücretini veririm. | Boulevard-1 | 2014 | |
| I'll pay you. | Sana para veriyorum. | Boulevard-1 | 2014 | |
| No, please, I just... | Hayır, lütfen, ben sadece... Hayır, lütfen. Sadece... Hiç hoşuma gitmiyor bu. | Boulevard-1 | 2014 | |
| I... I don't like this, okay? | Bunu sevmiyorum, tama mı? | Boulevard-1 | 2014 | |
| We're here for sex. That's what we're here for. | Seks için buradayız. Bunun için buradayız. Seks yapmak için buradayız. Bunun için geldik. | Boulevard-1 | 2014 | |
| That's what I'm here for. | Ben bunun için buradayım. Burada olma sebebim bu. Anlamıyorum. | Boulevard-1 | 2014 | |
| You'll have sex with me, but you won't let me hold you? | Benimle sevişirsin ama sarılmaz mısın yani? | Boulevard-1 | 2014 | |
| That's how it goes. | Öyle işte. Normal olan bu. Hiç akla yatmıyor. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Doesn't make sense. | Mantıklı gelmiyor. | Boulevard-1 | 2014 | |
| It's just how... it's how it goes, okay? | Bu sadece... böyle işte, tamam mı? Normal olan bu tamam mı? | Boulevard-1 | 2014 | |
| No, no. | Hayır, hayır. Hayır, hayır. Lütfen, lütfen, lütfen. Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Please, please, please, no, no. No, no, no. | Lütfen, lütfen, hayır, hayır. | Boulevard-1 | 2014 | |
| I'm sorry. Look, you know what? | Üzgünüm. Bak... Özür dilerim. Bak ne diyeceğim. | Boulevard-1 | 2014 | |
| I'm just gonna go. No, no, no, wait, wait. | Gitsem iyi olacak. Hayır, hayır, bekle, bekle. Ben gidiyorum. Hayır, dur, dur. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Wait, I'll pay you. Okay, how much? | Bekle, sana para veririm. Paranı öderim. Ne kadardı? | Boulevard-1 | 2014 | |
| No, it isn't that, I just need to go. No, no, wait, please. | Ondan değil, gitmeliyim. Bekle, lütfen. Mesele o değil, gitmem lazım. Hayır, dur, ne olursun. | Boulevard-1 | 2014 | |
| What are you doing? I'm sorry. | Ne yapıyorsun? Üzgünüm. Ne yapıyorsun? Üzgünüm. | Boulevard-1 | 2014 | |
| I don't wanna hurt you. | Seni incitmek istemiyorum. Sana zarar vermek istemiyorum. | Boulevard-1 | 2014 | |
| It just can't be nothing, you know? | Hiçbir şey olamaz, anlıyor musun? Bir şeyler olmalı. Olmalı. | Boulevard-1 | 2014 | |
| It can't. | Olamaz. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Because you're here for a reason. | Çünkü bir nedenden ötürü buradasın. Burada bulunmanın bir sebebi var. Bir nedenden ötürü geldin. | Boulevard-1 | 2014 | |
| You came here for a reason. | Buraya bir neden için geldin. | Boulevard-1 | 2014 | |
| You're in my goddamn life for a reason. | Bir neden ötürü hayatımdasın. Hayatıma girmenin bir sebebi var. | Boulevard-1 | 2014 | |
| No! No?! You... | Hayır! Hayır mı? Hayır! Hayır mı? Sen... | Boulevard-1 | 2014 | |
| you gave me that videotape. You told me about your mother. 1 | Bana o kaset çaları verdin, annenden bahsettin. Bana kaseti verdin. Anneni anlattın. | Boulevard-1 | 2014 | |
| About leaving? | Gitmek mi istiyorsun? Gitmesini. Bir nedeni olmalı Leo. | Boulevard-1 | 2014 | |
| That can't be nothing, Leo. | Hiçbir şey olamaz, Leo. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Look at me. Please just look at me. | Bana bak. Lütfen bana bak. Bana bak. Lütfen bana bak. | Boulevard-1 | 2014 | |
| It can't be nothing. | Hiçbir şey olamaz. Bir nedeni olmalı. | Boulevard-1 | 2014 | |
| It can be. All right? It can be. | Olabilir. Tamam mı? Olabilir. Olmayabilir. Tamam mı? Olmayabilir. | Boulevard-1 | 2014 | |
| 'Cause it's nothing. | Çünkü bu, hiçbir şey. Çünkü yok. Hiçbir anlamı yok. | Boulevard-1 | 2014 | |
| 'Cause it means nothing. | Çünkü bu, hiçbir şey demek. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Nolan? | Nolan? Nolan. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Nolan, are you here? | Nolan, orada mısın? Nolan, evde misin? Nolan. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Nolan? | Nolan? | Boulevard-1 | 2014 | |
| Nolan, are you here? | Nolan, orada mısın? Nolan, evde misin? Lanet olsun. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Nolan? Hey. | Nolan? Selam. Nolan. Selam. Hoş geldin, dönmüşsün. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Hey, you're back. | Geri dönmüşsün. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Yeah, the front door was unlocked. | Evet, ön kapı açıktı. Evet, ön kapı açıktı. | Boulevard-1 | 2014 | |
| I didn't know. | Bilmiyordum. Haberim yoktu. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Hey, I didn't hear you. You're early. | Seni duymadım. Erken gelmişsin. Seni duymadım, erkencisin. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Is there a reason why the front door's open? | Kapının açık olmasının bir sebebi var mı? Ön kapının açık olma sebebi var mı? | Boulevard-1 | 2014 | |
| No, I must have left it. | Hayır, unutmuş olmalıyım. Hayır, unutmuşumdur. | Boulevard-1 | 2014 | |
| I gotta go to the bathroom. I've been in the car for two hours. | Tuvalete gitmem lazım. İki saattir arabadayım. Banyoya girmeliyim. İki saattir arabadayım. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Of course. | Elbette. Elbette. DVD'yi seyrettim. Hani şu gemi seyahatini? | Boulevard-1 | 2014 | |
| You know, I watched the DVD, you know, of the... of the cruise? | DVD'i seyrettim, seyahat DVD'sini yani. | Boulevard-1 | 2014 | |
| We should watch it together. | Birlikte de izlemeliyiz. Beraber izlemeliyiz. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Sure. I'll be right out. | Elbette. Hemen çıkacağım. Olur. Az sonra çıkarım. | Boulevard-1 | 2014 | |
| All set for tomorrow night? | Yarın akşam için her şey hazır mı? Yarın geceye hazır mıyız? | Boulevard-1 | 2014 | |
| Did my secretary get you Blydon's address, all the details? | Sekreterim Blydon ile ilgili tüm detayları verdi mi? Sekreterim sana Blydon'ın adresini ve ayrıntıları verdi mi? | Boulevard-1 | 2014 | |
| Yes, she did. Good. | Evet, verdi. İyi. Evet verdi. Harika. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Blydon doesn't do this for everyone, Nolan. | Blydon bunu herkese yapmaz, Nolan. Blydon bu ayrıcalığı herkese tanımaz Nolan. | Boulevard-1 | 2014 | |
| I know, and I'm very grateful. | Biliyorum ve buna minnettarım. Biliyorum ve aşırı minnettarım. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Are you? Excuse me? | Öyle misin Efendim? 1 Öyle misin? Anlayamadım? | Boulevard-1 | 2014 | |
| Listen, I don't know what went on in that parking lot or what's up. | Dinle, o mevzu, otopark olayı mıdır, nedir bilmiyorum. Bak, park yerindeki olaydan ve olanlardan haberim yok. | Boulevard-1 | 2014 | |
| All I do know is I stuck out my neck for you | Tek bildiğim, senin için sınırıma ulaştım... Tek bildiğim senin için... | Boulevard-1 | 2014 | |
| in a big goddamn way. | ...hem de çok fena bir şekilde. ...koskoca bir risk aldığım. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Don't make me look like an asshole. | Beni bir aptal gibi gösterme. Göt gibi gözükmemi sağlama ve sakına bu işi batırma. | Boulevard-1 | 2014 | |
| And don't you fuck this up. | Ve bunu berbat etme. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Of course. | Pekala. Tabii ki. Tamam o zaman. | Boulevard-1 | 2014 | |
| A single Windsor? Yeah. | Geniş bir kravat mı? Evet. Tek Windsor bağı mı? Evet. | Boulevard-1 | 2014 | |
| A little short on time here. | Zamanımız az. Fazla zamanım yok. Kımıldamadan dur. | Boulevard-1 | 2014 | |
| You just hold still. | Sadece tutmaya devam et. | Boulevard-1 | 2014 | |
| I remember you did this on our wedding day. | Bunu düğün günü de yapmıştın. Düğünümüzde de bağlamıştın. | Boulevard-1 | 2014 | |
| You remember that? Yeah. | Hatırlıyor musun? Evet. Hatırlıyor musun? Evet. | Boulevard-1 | 2014 | |
| I was so nervous, I couldn't even move my hands. | Çok gergindim, Ellerimi bile kıpırdatamıyordum. Gergindim. Elimi bile oynatamıyordum. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Okay? Yep. | Tamam mı? Evet. Tamam mı? Evet. | Boulevard-1 | 2014 | |
| That looks good. Thanks. | İyi görünüyor. Teşekkürler. Güzel görünüyor. Sağ ol. | Boulevard-1 | 2014 | |
| All right, you got your coat? | Tamam, ceketini aldın mı? Ceketini aldın mı? Aldım. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Thanks. | Teşekkürler. Sağ ol. Tamam. | Boulevard-1 | 2014 | |
| You look wonderful. | Harika görünüyorsun. | Boulevard-1 | 2014 | |
| We should get going, you know? | Gitsek iyi olur. Yola çıkalım. Trafik sıkışık olacaktır. | Boulevard-1 | 2014 | |
| You know how traffic is gonna be. | Trafiğin nasıl olduğunu biliyorsun. | Boulevard-1 | 2014 | |
| I'm ready. Okay. | Ben hazırım. Tamam. Ben hazırım. Peki. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Come on. | Hadi. Hadi ama. Alo. | Boulevard-1 | 2014 | |
| When? What's wrong? | Ne zaman? Ne oldu? Ne zaman? Sorun ne? | Boulevard-1 | 2014 | |
| Okay. Where? | Tamam. Nerede? Tamam. Nerede? | Boulevard-1 | 2014 | |
| Okay, I know where that is. I'll be right there. | Tamam, orayı biliyorum. Hemen geliyorum. Tamam, orayı biliyorum. Hemen geliyorum. | Boulevard-1 | 2014 | |
| What is it, Nolan? Is it your father? | Ne oldu, Nolan? Baban mı? Mesele ne Nolan? Babana mı bir şey oldu? | Boulevard-1 | 2014 | |
| Look, Joy, I'm gonna have to meet you there, okay? | Joy, seninle orada buluşurum, tamam mı? Bak Joy, orada buluşuruz tamam mı? | Boulevard-1 | 2014 | |
| Listen, um... | Dinle, şey... Dinle. Blydon'ın ev adresi burada. | Boulevard-1 | 2014 | |
| here's the address to Blydon's house. | ...Blydon'un adresi burası. | Boulevard-1 | 2014 | |
| I'm sorry, but I'll be there as soon as I can. | Üzgünüm, ama en kısa sürede orada olacağım. Üzgünüm. En kısa sürede geleceğim ama. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Something has happened, and I really need to go. | Bir şey oldu ve gitmem gerek. Bir şey oldu ve gerçekten gitmeliyim. | Boulevard-1 | 2014 | |
| Are you kidding me? I... I don't even know these people. | Dalga mı geçiyorsun? Bu insanları tanımıyorum bile. Dalga mı geçiyorsun? Bu insanları tanımıyorum bile. | Boulevard-1 | 2014 | |
