Search
English Turkish Sentence Translations Page 8975
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
No, no, Joy, please, you know Beaumont. | Hayır, Joy, lütfen, Beaumont'u biliyorsun. Hayır, lütfen Joy. Beaumont'u tanıyorsun ya. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Please, you gotta go for me, okay? For God's sake... | Benim için gitmelisin, tamam mı? Tanrı Aşkına... Benim için gitmelisin. Tanrı aşkına. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
I'll be there as soon as I can. For God's sake, Nolan. | Olabildiğince çabuk geleceğim. Tanrı aşkına, Nolan. Hemen geleceğim. Tanrı aşkına Nolan. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
I promise, Joy. Nolan... | Söz veriyorum, Joy. Nolan... Söz veriyorum Joy. Nolan... | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
I'll be right there. | Hemen geleceğim. Hemen geleceğim. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Excuse me, I got a call about a young man picked up downtown? | Şehir merkezinde bulunan bir genç adam için telefon aldım. Bakar mısınız? Şehir merkezinden bir genç hastaneye kaldırılmış da. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
First name Leo. | İsmi, Leo. Adı Leo. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
They found him in the street. It was an overdose. | Onu sokakta bulmuşlar. Aşırı dozdan. Onu sokakta bulmuşlar. Aşırı doz kullanmış. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
No wallet, no ID. | Cüzdan ve kimlik yok. Ne cüzdanı ne de kimliği yok. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
How did you know to call me? | Beni nasıl aradınız? Beni arayacağınızı nereden bildiniz? | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
He had a phone. You were the only number in it. | Bir telefonu vardı ve telefondaki tek numara sizinkiydi. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
He should be in there, 235. Thank you. | 235'te olmalı. Teşekkür ederim. Şurada olmalı, oda 235. Teşekkürler. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Excuse me, excuse me. There's no one in there. | Affedersiniz, affedersiniz. Orada kimse yok. Doktor, doktor. İçeride kimse yok. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Must have walked out on his own. It's not unusual in cases like this. | Kendi kendine yürümeye çıkmıştır. Böyle durumlarda alışılmadık değil. Kendisi gitmiş olmalı. Bu gibi durumlarda alışıldık bir şey. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Let me check with the front desk. | Danışmadan kontrol edeyim. Resepsiyona bir sorayım. Hastanın nesi oluyordunuz? | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
What was your relationship to the patient again? | Hasta, neyiniz oluyordu? | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Nothing. | Hiçbir şeyim. Hiçbir şeyi. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
I'm sure it's his father. He's been very sick. | Babası olduğundan eminim. O çok hastaydı. Eminim babasındandır. Kendisi çok hastaydı da. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Was it your father? | Baban mıydı? Baban mıydı? Hayır. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
'Cause that was the only excuse I was gonna accept, | Çünkü kabul edebileceğim tek bahane... Kabul edeceğim tek bahane kollarında ölmesiydi. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
if he was dying in your arms. | ...kollarında ölmesiydi. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Maybe then... | Belki o zaman... Ancak o zaman.. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
We need to talk. I don't wanna talk. | Konuşmamız lazım. Konuşmak istemiyorum. Konuşmalıyız. İstemiyorum. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
We have to. Well, I don't want to. | Konuşmak zorundayız. İstemiyorum. Zorundayız. İstemiyorum. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Are you going to be with him? | O çocukla mı gideceksin? O oğlanla birlikte mi olacaksın? | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
I don't even know where he is. | Nerede olduğunu bile bilmiyorum. Yerini bile bilmiyorum. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Because I can't lie anymore. | Daha fazla yalan söyleyemem. Çünkü artık yalan söyleyemiyorum. Daha fazla yalan yok. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
No more lies. | Daha fazla yalan yok. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
You can't do this. | Bunu yapamazsın. Bunu yapamazsın. Joy. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Joy. | Joy. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Is he better than me? | O benden daha mı iyi. Benden daha mı iyi? Ondan ötürü değil. Elbette hayır. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
It's not that. Of course not. | Değil. Tabii ki de değil. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Then what? | O zaman niye? Ne o zaman? Joy... | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
You wanted to talk, so you're gonna give me a goddamn answer. | Sen konuşmak istedin, sen cevabı vereceksin. Konuşmak isteyen sendin, bana cevap vereceksin. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
I just did. No, that wasn't good enough. | Cevapladım. Hayır, o yeterli değildi. Verdim ya. Yeterince iyi bir cevap değildi. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
What does he do for you that I don't? | Benim yapamadığım neyi yapıyor? Benim sana veremeyip de onun verdiği ne var? | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
It's not that. | Ondan değil. Ondan ötürü değil. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Well, then what is it?! | Peki neyden! Ne o zaman? Bilmem gerekiyor. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Because I need to know. | Bilmek istiyorum çünkü. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Does he clean your clothes for you? | Elbiselerini yıkıyor mu? Senin giysilerini mı temizliyor? | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Does he listen to your stories, your boring fucking stories?! | Hikayelerini dinliyor mu, o lanet sıkıcı hikayelerini? Hikâyelerini mi dinliyor? Sıkıcı hikâyelerini? | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
'Cause I don't think he does. | Hiç sanmıyorum. Hiç sanmıyorum da. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Does he tell you that everything's okay even when it isn't? | Hiçbir şey yolunda değilken "her şey yoluna girecek" mi diyor? | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Because I am sure | Çünkü eminim demiyordur. Joy... | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
he doesn't do that. Joy... | O bunu demez. Joy... | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Did he put up with your father's demands | Üstünde birikip bütün hayatını... | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
till they piled up on him and clogged his whole goddamn life, | ...taki hayatı berbat olana kadar, benim hayatım berbat olana kadar. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
My God, Nolan, the arrogance of you. | Tanrım, Nolan, senin bu kibrin... Aman Tanrım. Nolan, haddini bilmezin tekisin. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
You're right. Everything you're saying... | Haklısın. Söylediğin her şeyde... Haklısın. Bütün söylediklerin... | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Don't goddamn accommodate me! I'm sorry! You're right. | Yardım etmeye çalışma bana! Özür dilerim! Haklısın. Sakın benimle uzlaşma! Özür dilerim! Haklısın. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
So... | Peki... Peki... | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
so now what? | Şimdi ne olacak? Peki şimdi ne olacak? Ne? İlişkimiz bitti mi yani? | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
So... so what? This is... this is it now? | Yani? Bu... kadar mı şimdi? | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
I don't know what to say. | Ne diyeceğimi bilmiyorum. Ne diyeceğimi bilmiyorum. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
What are you gonna do without me? | Bensiz ne yapacaksın? Bensiz ne yapacaksın? | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
I wanna know what you're gonna do without me. | Bensiz ne yapacağını bilmek istiyorum. Bensiz ne yapacağını öğrenmek istiyorum. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Joy... What are you gonna do without me? | Joy... Bensiz ne yapacaksın? Joy... Bensiz ne yapacaksın? | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
How are you gonna make it? | Nasıl idare edeceksin? Nasıl yaşayacaksın? | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Please, you don't need to leave. Yeah, I do. | Lütfen, gitmek zorunda değilsin. Evet, öyleyim. Lütfen, gitmen gerekmiyor. Hayır gerekiyor. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
No, please, we can make it work. We've always made it... | Hayır, bi çaresini buluruz. Hep bulduk. Yapma, lütfen. Yürütebiliriz. Her zaman yürüttük. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
It's never worked, okay? How can you say that? | Hiç işe yaramadı. Nasıl diyorsun bunu? Hiç yürümedi. Nasıl böyle dersin? | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Because it hasn't. | Çünkü işe yaramadı. Çünkü yürümedi. Hem de hiç. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
I'm sorry, it's just... it's not what I wanted. | Üzgünüm, sadece... istediğim bu değil. Üzgünüm, istediğim bu değildi. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Then what is it that you want? Please, you won't even try. | Öyleyse istediğin nedir? Lütfen, denemiyorsun bile. Ne istiyorsun o zaman? Denemiyorsun bile. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Try? | Denemek mi? Denemiyor muyum? Bunca yıl ne yapıyordum sanıyorsun? | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
What do you think I've been doing all these years? | Yıllardır ne yaptığımı düşünüyorsun? | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Going to that job day after day, form after form, | O işe, her gün, devamlı gidiyorum... Her gün o işe gitmek, sürekli formlarla uğraşmak. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
all to keep up this ridiculous pretense. | ...hepsi bu saçma rolü oynamak için. Hepsi bu saçma numaraya ayak uydurmak içindi. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Is that what I am to you? | Sana göre bu muyum? Senin için bu muyum? | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
A ridiculous pretense?! No, you're not! | Saçma bir rol! Hayır, değilsin! Saçma bir numara mı? Hayır değilsin! | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
No, you're not. | Hayır, değilsin. Hayır değilsin. Bitti işte. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
It's just over. | Sadece bitti. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
No. | Hayır. Hayır. Tanrım... | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
I love you, Joy. | Seni seviyorum, Joy. Seni seviyorum Joy. Bu konuda hiç yalan söylemedim. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
That was never a lie. | Bu hiç yalan olmadı. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
It's just time for us to be in the real world. | Bizim için gerçek dünyalara dönme zamanı. Sadece gerçek dünyaya dönme zamanımız geldi. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
What if I don't wanna be in the real world? | Peki ben bunu istemiyorsam? Gerçek dünyaya dönmek istemiyorsam ne olacak? | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Well, I do. | Ben istiyorum. Ben istiyorum. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Well, I don't. | Ben istemiyorum. Ben istemiyorum. Bu yüzden seninle evlendim. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
That's why I married you. | Bu yüzden evlendim seninle. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Yeah. Cripes. | Evet. Kahretsin. Evet. Lanet olsun | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
What about your father? | Babandan ne haber? Baban ne olacak? Yine ziyaretine geleceğim. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
I'll still visit. | Hala ziyaret ediyorum. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Some things remain, you know. | Devam ediyor, işte. Bazı şeyler kalacak. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
I don't know. | Bilmiyorum. Bilemiyorum. Hiçbir şey düşündüğüm gibi olmadı sanırım. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Nothing turned out the way I thought, I guess. | Hiçbir şey yoluna girmeyecek gibi, sanırım. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
I... I wouldn't know how that feels. | Nasıl hissettirdiğini bilmezdim. Bu duyguyu bilmiyorum. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Remember the book I was gonna write... | Ama yazdığım kitabı... Yazacağım kitabı, oyunu ve öteki oyunu hatırladın mı? | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
...and the play, the other play? | ...piyesi ve diğer piyesi hatırladın mı? | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
You know, life can be funny like that. | Hayat öyle garip olabiliyor. Haya böyle ironik olabiliyor. Bana bir şey açıklamana gerek yok. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
You don't have to explain anything to me. | Bana bir şey açıklamak zorunda değilsin. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
I mean, Joy's a great woman, you're my best friend, and... | Joy harika bir kadın, sen de en iyi arkadaşımsın ve... Joy müthiş bir kadın, sen de en iyi dostumsun ve... | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
you know what I tell my students? | ...öğrencilerime ne anlatırım biliyor musun? Öğrencilerime ne diyorum biliyor musun? | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Every day, blank page... just fill it up, | Her gün, boş sayfalara... sadece doldurmalarını... Her gün boş bir kâğıttan ibarettir. Doldurursanız bir yerlere varırsınız. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
and you get somewhere. | ...ve bir şeyler bulacaklarını. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Or something... like that. | Onun gibi... şeyler. Ya da bir şeye. Öyle. İşte orada. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Hey, there she is. | İşte orada. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
You know what? | New York'a Wi Fi gelmedikçe sana mektup yazarım. Bak ne diyeceğim. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
I'll write to you from New York, unless they have Wi Fi there. | Sana New York'tan yazarım. Orada Wi Fi varsa tabii. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |
Do you think they have Wi Fi? Maybe. | Var mıdır sence? Olabilir. | Boulevard-1 | 2014 | ![]() |