Search
English Turkish Sentence Translations Page 978
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Olivier wants me back and... | Olivier tekrar biraraya gelmek istiyor ve... | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I think I can live with an open marriage. | herhalde bende ucu açık bir evlilikle yaşayabilirim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
"An open marriage"?! | Ucu açık bir evlilik mi??? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Jen! | Jen! | 90210-1 | 2008 | ![]() |
What are you out of your mind? No. | Aklından zorunmu var senin? Olmaz. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I have too much pride anyway. | Herneyse zaten çok gururlu birisiyim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Maybe it'll be good for me, | Kimbilir bir bakmışsın belki ruhani anlamda Bilmiyorum, belki. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
in some sort of spiritual sense. | maneviyatıma da iyi gelir. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
And plus, when I'm back with Olivier, | Ayrıca, Olivier'a geri dönünce, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I... I will pay you back right away. | Ben... paranı hemen geri ödeyebilirim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
You'll have your trust fund back. | Sen de paranı geri almış olursun. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I'm not worried about my stupid trust fund. | Ben param için endişelenmiyorum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I'm worried about you. | Senin için endişeleniyorum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Look, look at me. | Bak, bana iyi bak. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Ok, you're not going back to some | Babamın annemi aldattığı gibi, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
loveless marriage with some loser who will | seni aldatan ezik bir herife ve mutsuz bir | 90210-1 | 2008 | ![]() |
cheat on you like Dad did with Mom. | evliliğe geri dönmüyorsun tamammı. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
No way in hell. | Kesinlikle olmaz. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Maybe if I just go back with Olivier. | Belki sadece Olivier'a geri dönmeliyim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Stop it! | Kes artık yeter! | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I don't want to hear another word about it. | Bununla ilgili herhangi birşey duymak istemiyorum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I didn't know Joe myself, but I've had a chance now | Joe'yu şahsen tanımıyordum, fakat şu anda O'nu West Bevirly'de tanıyan | 90210-1 | 2008 | ![]() |
to talk to some of his teachers and fellow students | eski öğretmenleri ve yakın öğrenci arkadaşlarıyla | 90210-1 | 2008 | ![]() |
who knew him when he was here at West Bev, | konuşma fırsatım oldu, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
and this is what I've discovered. | ve şunu keşfettim; | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Joe loved earth science. | Joe Bilimi çok seviyordu. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
He petitioned the school to buy an electron microscope. | Okula Elektron Mikroskobu alınması için dilekçe verdi. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
His sophomore year, he played varsity soccer for three years. | Lisede olduğu sürece üç yıl boyunca futbol oynadı. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Joe also participated in two school plays. | Joe aynı zamanda okulda iki oyuna da katıldı. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
He was Artie in The House of Blue Leaves, | "The House of Blue Leaves" oyununda Artie rolündeydi. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
and he was the narrator in Our Town. | ve O şehrimizin iyi konuşmacılarından birisiydi. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Joe Herman was a West Bev student, like all you | ...sana Silver'ı rahat bırakmanı söylemek. Joe Herman West Beverly örencilerinden birisiydi, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Like was. | tıpkı sizin gibi. Bunu konuşmuştuk değil mi? Unutmalıyız artık tamam mı bebeğim? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
He was one of us. | O içimizden birisiydi. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Look, I'm getting you to Geoffrey's before sunset. | Gün batmadan önce seni Geoffrey Restauranına götürücem. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I don't care how many tickets I get. | Kaç tane biletim olduğu önemli değil. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
You hungry? | Açmısın? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
No, I'm starving, and excited about eating at Geoffrey's. | Açlıktan ölüyorum ve ayrıca Geoffrey'de yiyeceğim için çok heyecanlıyım . | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, there's nothing | Evet, denizden çıkarılan pas rengindeki | 90210-1 | 2008 | ![]() |
like a little herb rusted salmon by the sea. | küçük somon balığı gibisi yoktur. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
You know, I gotta tell you something, Dixon... | Dixon, sana birşey söylemeliyim... | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I'm not really use to this whole fancy cars, | Normalde böyle lüks arabalara binmem, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
fancy dinners things. | lüks restaraunlara gitmem. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Honestly, I have, like, $100,000 in student loans; | Dürüst olmak gerekirse, öğrencilere bir sürü borcum var, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I... I have a roommate and, most nights, | Bir oda arkadaşım var, çoğu gece | 90210-1 | 2008 | ![]() |
when I'm not with you, I... | seninle birlikte olmadığım zamanlarda, O zaman gelirmisin? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I eat ramen noodles. | Şehriye yiyorum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Sasha... | Sasha... | 90210-1 | 2008 | ![]() |
No, I know, I know, I know. | Biliyorum, biliyorum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I probably shouldn't be telling you this, | Muhtemelen sana bunu söylememeliyim, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
'cause L.A. is all about appearances, but... | çünkü L.A.'de yaşamak insanın imajıyla alakalı, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I don't know, it's... | Bilemiyorum, sanki... | 90210-1 | 2008 | ![]() |
when I'm with you, it's, like, | Seninle birlikteyken, bunların hepsi | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I feel like I can be real. | gerçekmiş gibi hissediyorum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
You know? I feel like I can tell you anything. | Anlıyormusun? Sana herşeyi söyleyebileceğimi hissediyorum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Hey, Sasha? | Heyy, Sasha? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
All right, what were you like when you were younger? | Gençken neleri yapmaktan hoşlanırdın? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
When I was younger? | Gençken mi? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, like, um, | Evet, mesela, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
high school. | lisedeyken. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Oh, man, that was a long time ago. | Bu çok uzun zaman önceydi. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Um, I guess like every other high school kid. | Yani bütün diğer lise çocukları gibi, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Dumb as dirt. | Aptal ve pasaklıydım. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Thought I knew everything, really knew nothing. | Herşeyi bildiğimi sanırdım ama gerçekte hiçbirşey bilmezdim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I mean, but, you know, | Ben diyorumki, yani, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
there... there are some high school kids that are mature, right? | Diğerlerine göre daha olgun lise çocukları olamazmı, ne dersin? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, yeah, I'm sure they think they are. | Tabi, Tabi, kesin kendisinin daha olgun olduğunu düşünen liseliler vardır | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I mean, but, come on. | Hadi ama, neden olmasın. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
How mature can they really be? | Gerçekte ne kadar olgun olabilirlerki? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
They haven't done anything. | Daha hiçbir zorlukla karşı karşıya kalmadılar. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I mean, come on. | Hadi ama, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Think about how different you are since you graduated. | Mezun olduktan sonra nasıl farklı birisi olduğunu düşün. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, worlds away, right? | Hayat lisedeki gibi değil, değilmi? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, yeah, I... I guess you're right. | Evet, evet, sanırım haklısın. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
And so, I said to Warren Beatty, "Back off man. | Warren Beatty'ye geri çekil dostum | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I'm hitting on this girl." | O kıza ben yazılıyorum dedim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
You did not say that. | Hadi canım. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Yes, I did. | Evet, dedim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Does anyone care for an hors d'oeuvre? | "Hors D'oeuvre" isteyen varmı? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Oh, yeah, sure. Awesome. | Oh, evet. Harika. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
These look great. | Harika gözüküyor. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
These are wonderful. | Muhteşem. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Awesome. Got it. | Süper. Aldım. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Thanks, man. Enjoy yourself. | Teşekürler. Afiyet olsun. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I can't believe you talked to that guy. | Bu adamla konuştuğuna inanamıyorum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Don't you know he's just a waiter? | O sadece bir garson yoksa bilmiyormusun? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
All right, look, I was a jerk earlier. | Tamam, anladım, daha önce bir pislik gibi davrandım. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I told a few jokes that were... | Pek komik olmayan... | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Well, they were in bad taste, and I'm sorry | bir kaç tane şaka yaptım, ve bunlar için | 90210-1 | 2008 | ![]() |
about it. | özür dilerim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Are we cool now? | Barıştıkmı? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
It depends. | Duruma göre değişir. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Will you do the interview? | Röportajı yapacakmısın? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Right, because even though you're sorry, | Tabi canım, üzgün olduğunu söylesen bile, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
you're still a huge snob | sen hala, o değerli beş dakikasını ayırıpta | 90210-1 | 2008 | ![]() |
with a huge ego who thinks his time is too precious | evsiz bir adam için konuşamıyacak kadar | 90210-1 | 2008 | ![]() |
to spend, uh, five minutes | büyük bir egoya sahip Şoförün arıyor. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
talking about someone who's just a homeless guy. | beş para etmez bir züppesin. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
That's not the reason. Then why can't you do it? | Sebebi bu değil. Öyleyse neden yapmıyorsun? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Because I'm not allowed to, okay? | Çünkü konuşmaya iznim yok, tamammı? | 90210-1 | 2008 | ![]() |