Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 160786
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
It's a schampoo. | Şampuan. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Go get slammed. Get some pussy. | Git biraz eğlen. Gidip kurtlarınızı dökün. Biraz amcık sikin. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
On me as much as you and your boys can stand. | Sen ve arkadaşların istediğiniz kadar takılabilirsiniz. Sen ve adamlarının gücünün yettiği kadar, hepsi benden. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Then go back on the road. | Sonra yollara geri dönün. Sonra yola koyulun. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Then we'll get you your book! | Sonra da sana kitabını getireceğiz! Sonra kitabını getiririz. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Of that I have no doubt. | Hiç şüphem yok. Ona şüphem yok. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
You're sending guys out that can't even read | Okumayı bile bilmeyen adamları... | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
to look for one book. | ...tek bir kitabı aramaya gönderiyorsun. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
No wonder they never find anything. | Tabii ki hiçbir şey bulamayacaklar. Bir şey bulamamalarına şaşmamak lazım. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
unless you'd like to go with them. | ...tabii sen onlarla gitmedikçe. ...tabii onlarla gitmek istiyorsan orası ayrı. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
What about these? Burn them. | Ya bunlar ne olacak? Yak gitsin. Bunlar ne olacak? Yak gitsin. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
The place across the street. They got any water? | Sokağın karşısındaki mekanda, hiç su var mıdır? Sokağın karşısındaki yerde su var mı? | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
They have if you can pay for it. | Karşılığını verebilirsen var. Ödeyebilirsen var. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Here. Smell this. | İşte. Şunu bir kokla. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
One of the road crews found it. | Yol çetelerinden biri bulmuş. Motor çetelerinden biri bulmuş. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Might be the last schampoo on the planet. | Belki de dünyadaki son şampuandır. ...gezegendeki son şampuan olabilir. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Did they find your book? | Kitabını bulmuşlar mı? Kitabını buldular mı? | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Outlander? | Yabancı? Yabancı mısın? | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Let me see. | Ellerini göster. Ellerini göreyim. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Alright, what will it be? Water. | Tamam, ne istiyorsun? Su. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
That's the good stuff. | İyi parça. Ağzının tadını biliyorsun. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
I gotta eat into my own rations to sell, | Kendi erzağımı satmak için tüketmeliyim, ucuza kaçayım deme. Satmak için kendi tayınımdan vermem gerekiyor... | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
so it don't come cheap. | ...o yüzden ucuz değil. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
That will get you maybe half way. | Bununla anca yarısını alırsın. Bu belki yarısını doldurmaya yeter. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Solara! | Solara! | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Get this and get it filled. | Şunu doldur. Şunu al ve doldur. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Wait. You need this. | Bekle. Buna ihtiyacın var. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Can you please move? | Yolumda çekilir misin? Önümden çekilebilir misin? | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
That was my cat. | O benim kedimdi. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Fine specimen. | Cinsi güzelmiş. İyi cinsmiş. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
I saw you knock him off the bar. | Barda kedime vurduğunu gördüm. Onu bardan ittiğini gördüm. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
No, I kinda shoo'd it, I didnt really knock it. | Hayır, biraz ittim, vurmadım. Hayır, sadece uzaklaştırdım, itmek istemedim. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
You raised your hand at him. | Ona elini kaldırdın. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Won't happen again, I promise you. | Bir daha olmayacak, söz veriyorum. Bir daha olmaz, söz veriyorum. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Hey Martz, how about another drink? | Martz, bir içki daha vereyim mi? Hey, Martz, bir içkiye daha ne dersin? | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
That cat's been coming in here for 2 years. | O kediler 2 yıldır buraya gelir. O kedi iki yıldır buralarda. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
It's got more right to be here than you. | Burada olmaya senden daha çok hakları var. Burada olmayı senden çok hak ediyor. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
I don't want any trouble. | Sorun çıksın istemiyorum. Bela istemiyorum. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
That's too bad, cause you... | Çok kötü, çünkü... Yazık, çünkü sen | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Murderer of innocent travelers on the road. | Yoldaki masum yolcuların katili. Yoldan geçen masum yolcuların katilisin. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
You are going to be held in account | Yaptığın her şeyin hesabı tutuluyor... Yaptıklarının hesabını... | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
for the things you've done, do you know that? | ...bunları ödeyeceğini biliyor musun? ...vereceksin, bunu biliyorsun musun? | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
It's okay. | Tamam. Geçti. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
I'm gonna grab my things, and walk out of here. | Eşyalarımı alıp, buradan çıkıp gideceğim. Eşyalarımı toplayacağım ve buradan gideceğim. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Alright, brother? Yeah. | Tamam mı, kardeş? Tamam. Tamam mı, ahbap? Evet. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Cursed be the ground, for our sake. | Toprak, bizim yüzümüzden lanetlendi. Toprak senin yüzünden lanetlendi. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Of thorns and thistles, it shall bring forth, for us. | Toprak sana diken ve çalı verecek. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
For out of the ground we were taken | Topraktan geldik, topraktan yaratıldık. Çünkü topraksın, topraktan yaratıldın... | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
And to the dust we shall return. | Ve yine toprağa döneceğiz. ...ve yine toprağa döneceksin. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Redridge! | Redridge! | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Redridge. | Redridge. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
And who are you? Nobody. | Kimsin sen? Hiç kimse. Peki sen kimsin? Hiç kimse. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Oh, I doubt that. | Bundan biraz kuşkuluyum. Buna şüpheliyim. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
The men you killed in my bar. | Barımda öldürdüğün adamlar... | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
They were nobody. | ...işte onlar hiç kimseydi. ...onlar hiç kimseydiler. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
But you now... He ain't got the shakes. | Ama sen... Eli bile titremedi. Ama sen Elleri titremiyor. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
He ain't one of them. | Onlardan biri değil. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Good. This is a civilized town. | Güzel. Burası medeni bir kasaba. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
We don't eat humans. | İnsanları yemiyoruz. İnsan eti yemeyiz. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
We don't see too many people from before. | Öncesinden çok fazla insan görmüyoruz. Önceden gelen çok fazla insan görmüyoruz. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Not anymore. | Artık görmüyoruz. En azından artık. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Do you read? Every day. | Okur musun? Her gün. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
How good for you. Me too. | Senin için ne güzel. Ben de okurum. Aferin sana. Ben de okurum. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
You know whats funny? | İşin komik yanı nedir biliyor musun? Komik olan ne biliyor musun? | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
As old as we are, people like you and me, | Bizim gibi yaşlı insanlar... Ne kadar yaşlı olsak da, senin ve benim gibiler... | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
we're the future. | ...gelecek biziz. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Straight to the point. | Doğruca konuya girdi. Direk sadede geliyor. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
I like that. | Bunu sevdim. Hoşuma gitti. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
You're not just educated. | Sadece eğitimli değilsin... | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
I never saw anyone handle themselves the way you did | Daha önce onu senin gibi kullanan birini görmemiştim. ...daha önce kendini senin gibi koruyan birini görmedim. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
I dont know where you learned it, | Nerede öğrendiğini bilmiyorum... Nereden öğrendiğini bilmiyorum... | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
but I sure as hell could use it. | Ama, eminim ki, çok iyi kullanıyorsun. ...ama kesinlikle işime yarayabilirsin. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
It's a little town, just the beginning. | Burası küçük bir kasaba, işin daha başındayız. Burası küçük bir kasaba, sadece bir başlangıç. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Im about to expand, I need expert help, | Genişletmek üzereyim, uzman bir yardıma ihtiyacım var, Yakında genişleyeceğiz, uzman yardımına ihtiyacım var. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
I could use someone like you. | ...senin gibi birini kullanabilirim. Senin gibi biri işime yarayabilir. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Thank you. But I'm really not interested. | Sağol ama ilgilenmiyorum. Teşekkür ederim ama gerçekten ilgilenmiyorum. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
People who work for me live better than | Benim için çalışan insanlar, bir işçinin rüyasında görebileceğinden bile... Benim için çalışanlar... | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
any worker dreamed. Ask Redrige, here. | ...herhangi bir işçinin hayal edebileceğinden daha iyi yaşar. Redrige'e sor. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Ask the boys, anyone. | İstediğine sor. Çocuklardan istediğine sor. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Real beds, hot food, women. | Gerçek yatak, sıcak yemek ve kadınlar. Gerçek yatak, sıcak yatak, kadın. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Clean water. | Temiz su. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
You could do a lot worse, my friend. | Daha kötüsü de olabilir, dostum. Çok kötü şartlarla karşılaşabilirsin, dostum. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
But I got somewhere I need to be. | Ama gitmem gereken bir yer var. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
There is nothing west. | Batı diye bir yer yok. Batıda hiçbir şey yok. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
I've been told different. | Bana başka türlü söylendi. Bana aksi söylendi. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
By who? | Kim söyledi? | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Tell you what. Stay the night. | Bak ne diyorum. Gece burada kal. Ne diyeceğim, geceyi burada geçir. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Try a little of our hospitality, | Konukseverliğimize bir bak... Biraz misafirperverliğimizin tadını çıkar... | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
see how you like it. | ...bakalım beğenecek misin? ...bakalım hoşuna gidecek mi? | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
We'll talk again in the morning. | Sabah tekrar konuşuruz. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Word of advice, Walker. It's not a choice. | Bu bir tavsiye, Walker. Seçenek değil. Uyarayım, Walker. Seçme şansın yok. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
There's always a choice. | Daima bir seçenek vardır. Hep bir seçme şansı vardır. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
There'll be someone outside your room all night. | Gece boyunca odanın dışında biri olacak. Odanın önünde bütün gece biri bekleyecek. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
If you need anything. I dont need anything. | Bir şeye ihtiyacın olursa... Olmaz. Belki bir şeye ihtiyacın olur. Hiçbir şeye ihtiyacım yok. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
You never know. | Belli olmaz. Bilemezsin. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
This is for you. It's water for washing | Bunlar senin için. Duş için su... Bunları sana getirdim. Yıkanmak için su... | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
and some food, some special dessert too, | ...biraz yiyecek ve özel tatlı... ...ve biraz yemek, bir de özel tatlı. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
compliments of the house. | ...müessesemizin ikramı. Ev sahibinin ikramı. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
I need you to take this or say something, | Seni bulabilmem için elimdekini alman veya bir şey söylemen gerekli. Bunu alman ya da yerini bulabilmem için bir şey söylemen lazım. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |
Thank you. You're welcome. | Sağol. Rica ederim. Teşekkür ederim. Bir şey değil. | The Book of Eli-1 | 2010 | ![]() |