Search
English Turkish Sentence Translations Page 1049
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| And all this time, I... thought you'd moved on. | ve bütün zaman hep taşındığını tüşündüm. | 90210-1 | 2008 | |
| You're my baby. | Bebeğimsin. | 90210-1 | 2008 | |
| I want to be a... a part of your life. | Hayatının...Hayatının parçası olmak istiyorum | 90210-1 | 2008 | |
| All right? And I promise as much as you want me around, I'll be around. | Pekala? ve sana söz veriyorum çokça yanımda olmanı istiyorsan olurum. | 90210-1 | 2008 | |
| There comes a time when we are called to a higher power. | Zamanı gelince yüksek bir güçle. | 90210-1 | 2008 | |
| When the little people wake up | Küçük insan kalktığında | 90210-1 | 2008 | |
| and realize, together, we're a big person. | ve gerçekçe, büyükçe,biz büyük insanlarız. | 90210-1 | 2008 | |
| Together, we can fight the tyranny that would control us. | bizi kontrol eden zulmü beraberce savaşabiliriz. | 90210-1 | 2008 | |
| We must speak up now, or forever hold our peace. | Şimdi konuşmalıyız ki sonsuza kadar barışımız olsun | 90210-1 | 2008 | |
| She's kind of a smorgasbord of metaphors there, | Açık büfe gibi olmuş ve mecaze uğramış, | 90210-1 | 2008 | |
| isn't she? Yeah. | Olmamışmı? Evet öyle. | 90210-1 | 2008 | |
| But suffice it to say, I have been mistreated by Cannon. | ama yeterli olarak söylenilebilir ki Mr.Cannon tarafından horca davranıldım. | 90210-1 | 2008 | |
| So, we, the people, must protest | yani biz insanlar korunmalıyız | 90210-1 | 2008 | |
| and demand I be reinstated and that Cannon be sent back | ve Cannon iade edilerek geri gönderilecek | 90210-1 | 2008 | |
| to that godforsaken nerd nest. | kahrolası inekler uğruna . | 90210-1 | 2008 | |
| Uh... wh... what's going on? | Ah... Ne... Ne oluyor? | 90210-1 | 2008 | |
| Cannon kicked me off the Blaze, | Cannon beni Blaze'den çıkardı, | 90210-1 | 2008 | |
| so we are striking until I'm allowed back on. | yani grev yapıyoruz ben izin verene kadar. | 90210-1 | 2008 | |
| We've got to get an edition out by Friday. | Cuma günü bizim tarafımızdan baskı çıkarmamız lazım . | 90210-1 | 2008 | |
| Tough tatas, honey. | Zorlu tartar, tatlım. | 90210-1 | 2008 | |
| Union! Union! Union! | Birleşme! Birleşme! Birleşme! | 90210-1 | 2008 | |
| Okay, whoa, whoa, no, no, no, stop. | Tamam, oha, oha, hayır hayır hayır dur. | 90210-1 | 2008 | |
| Look, all right, whoa, | Tamam pekala dur, | 90210-1 | 2008 | |
| look, everyone, okay? | Herkes baksın tamam? | 90210-1 | 2008 | |
| Uh, let me just go talk to Mr. Cannon and see if, | Ah, Mr.Cannonu görmemi bırakta, | 90210-1 | 2008 | |
| see if I can get him to give you another chance. | belki sana başka bir şans vermesi için onunla konuşabilirim. | 90210-1 | 2008 | |
| Okay, okay? Okay. | Tamam tamam mı? Tamam | 90210-1 | 2008 | |
| Okay? Fine. | Tamam? İyi. | 90210-1 | 2008 | |
| I will see you at 1300 hours tomorrow. | Yarın 13.00 da görüşmek üzere. | 90210-1 | 2008 | |
| I believe that's lunch period. | Öğle yemeği zamanı olduğuna inanıyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| Hey, Dana. | Selam, Dana. | 90210-1 | 2008 | |
| So, Dixon tells me you're leaving us.. | Dixon bize ayrıldığını söyledi.. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, I gotta get back to work. | Evet,işime devam etmem gerek. | 90210-1 | 2008 | |
| Well, it's been nice having you. | Pekala,sizin burda olmanız güzeldi. | 90210-1 | 2008 | |
| Um, Debbie? | hmm, Debbie? | 90210-1 | 2008 | |
| This is awkward, but, um, I need to tell you something. | Bak bu aramızda ama sana söylemem gereken birşey var. | 90210-1 | 2008 | |
| Uh, yesterday, I... I went to the restaurant to meet Dixon. | ah,Dixon la buluşmak için restorant'a gittim. | 90210-1 | 2008 | |
| And I saw you at a cafe with a handsome man. | Ve seni cafede yakışıklı biriyle gördüm. | 90210-1 | 2008 | |
| Um, yesterday? | Hm, dünmü? | 90210-1 | 2008 | |
| Right, you know, that was my yoga teacher, Kai. | Evet bilirsin o benim yoga hocam Kai idi. | 90210-1 | 2008 | |
| That's a rather close student/teacher relationship | Öğrenci öğretmen arasında olan birşeydi | 90210-1 | 2008 | |
| you have there. Look, Dana, it's not what you think. | Yaptın. Bak, Dana, düşündüğün gibi değil. | 90210-1 | 2008 | |
| I... I... that kiss was a mistake, and... on his part. | Ben... Ben... o öpücük onun hatasıydı. | 90210-1 | 2008 | |
| I was completely shocked and taken aback, | Tamamen şok oldum ve geri çekildim, | 90210-1 | 2008 | |
| I... I'm going to tell Harry everything | Ben... Harry'ye herşeyi söyliyeceğim | 90210-1 | 2008 | |
| the minute he gets home. | dakkalar sonra evde olur. | 90210-1 | 2008 | |
| Are you sure that's a good idea? | Bunu iyi bir fikir olduğunumu düşünüyorsun? | 90210-1 | 2008 | |
| Wh what do you mean? | Ne ne demek istiyorsun? | 90210-1 | 2008 | |
| I mean, I've been around you two. | Yani aranızdaydım. | 90210-1 | 2008 | |
| There's a little tension. | Küçük bir gerginlik olabilir. | 90210-1 | 2008 | |
| Look, and jealousy, it's... | Bak,kıskançlıkla... | 90210-1 | 2008 | |
| it's the number one killer of relationships. | İlişkiyi bitirecek 1numaralı etken. | 90210-1 | 2008 | |
| Believe me, I used to temp for a divorce lawyer. | İnan bana boşanma avukatı için iyi bir alışılmış neden. | 90210-1 | 2008 | |
| But Dana, I think that this is probably a family matter. | Ama Dana, bunun muhtemelen ailevi sorunlar olduğunu düşünüyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| It's just... family matters always trickle down | Sadece ailevi şeyler bi aşşağı düşer çıkar | 90210-1 | 2008 | |
| to the kids, you know, and... | biliyorsun çocuklar için... | 90210-1 | 2008 | |
| One of your kids I gave birth to. | çocukların birini ben doğurdum. | 90210-1 | 2008 | |
| Anyways, that's just my two cents. | herneyse, sadece 2 aile tavsiyesiydi. | 90210-1 | 2008 | |
| You have a great family. | Harika bir ailesiniz. | 90210-1 | 2008 | |
| Don't risk it. | Sakın risk etme. | 90210-1 | 2008 | |
| Hey, picked up a couple more DVD's on the way over. | Hey, biraz daha fazla Dvd alsana. | 90210-1 | 2008 | |
| But, uh, sexual behavior in the human female | Ama,ah,insalar arasında kadınlardaki cinsel davranışlar | 90210-1 | 2008 | |
| seems a lot more interesting. | biraz daha ilginç görünür. | 90210-1 | 2008 | |
| I'm confused. | Kafam karışık. | 90210-1 | 2008 | |
| I mean, if sexuality is on a spectrum, | Yani, eğer cinsellik karmaşık renkler üzerineyse, | 90210-1 | 2008 | |
| does that mean that most people choose to be straight | bütün insanlar karşı cinse göre ilgide bulunur | 90210-1 | 2008 | |
| because it's what they know? | nedeni ne bildiklerimi? | 90210-1 | 2008 | |
| Maybe some people do. | Belki bazı insanlar yapar. | 90210-1 | 2008 | |
| What does that mean? | O ne demekti? | 90210-1 | 2008 | |
| That being gay is a choice? | Gay olan birinin seçimi varmı? | 90210-1 | 2008 | |
| Because I definitely don't believe that's true. | Çünkü tamamıyla öyle olduğunu düşünmüyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| I don't think it's a choice for a lot of people. | Birçok insana göre seçenek olarak olduğunu sanmıyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| As far back as I can remember, I've liked girls. | Eskisi olduğu gibi bi kızdan hoşlandım. | 90210-1 | 2008 | |
| But that doesn't mean that everyone's like that. | Ama bu herkesin hoşlandığını göstermez. | 90210-1 | 2008 | |
| Some people might fall somewhere in the middle. | Bazı insanlar ortalara düşebilirler. | 90210-1 | 2008 | |
| That makes sense. | Bu hissetmeyi sağlar. | 90210-1 | 2008 | |
| Then again, everything I'm reading makes sense | Ve sonra yine, okuduğum herşey beni duygulandırır | 90210-1 | 2008 | |
| until it doesn't make sense, so... | duygulanırana kadar yani... | 90210-1 | 2008 | |
| Why are you reading those? | Onları niye okuyorsun? | 90210-1 | 2008 | |
| 'Cause... | Çünkü... | 90210-1 | 2008 | |
| I think I like you. | Sanırım senden hoşlanıyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| Whatever you're struggling with, | Herneye çabalıyorsan, | 90210-1 | 2008 | |
| I don't think you're gonna find the answer | Cevabı bulacağını sanmıyorum | 90210-1 | 2008 | |
| in one of these books. | bu kitapların içinde. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, no kidding. | Evet şaka değil. | 90210-1 | 2008 | |
| So, how do I figure it out? | Peki nasıl düşünüceğim? | 90210-1 | 2008 | |
| Well, um... | hmm. ah... | 90210-1 | 2008 | |
| We could kiss, and, I don't know... | Öpüşebiliriz, ve, bilmiyorum... | 90210-1 | 2008 | |
| See how you feel. | Nasıl hissettiğini gör. | 90210-1 | 2008 | |
| Um, yeah. That sounds like a good idea. | Hm, tamam. İyi bir fikir gibi. | 90210-1 | 2008 | |
| Good or gross? | İyi veya kötü? | 90210-1 | 2008 | |
| You're a good kisser. | İyi öpücüsün. | 90210-1 | 2008 | |
| I don't get a lot of complaints. | Birden falza şikayetim yok. | 90210-1 | 2008 | |
| But was it, um something you liked | ama önce, hm beğendiğin birşey | 90210-1 | 2008 | |
| and got out of your system? | ve sisteminin dışına çıkmak? | 90210-1 | 2008 | |
| Or something you liked and... and want to do again? | yada yapmak istediğin ve birdaha yapmak istediğin? | 90210-1 | 2008 | |
| Something I wanna do again. | Tekrar yapmak istediğim birşey. | 90210-1 | 2008 | |
| So, what does that mean? | yani ne demek oluyor? | 90210-1 | 2008 | |
| Just that you kind of dig me. | beni iğneledin gibi birşey. | 90210-1 | 2008 | |
| And that if I asked you out on a date, you'd probably say yes. | ve sana eğer benimle çıkman için sana teklif edersem evet demen. | 90210-1 | 2008 |