Search
English Turkish Sentence Translations Page 159895
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Doesn't matter at all anymore. | Artık hiç önemli değil. Ama sembolik ağırlığı çok büyük. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
It's not about doping anymore. | Artık mesele doping değil. Bu zaten ortaya çıktı. Başka dertleri var. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And now, if he comes out, he throws a lot of them under the bus. | Şimdi gerçeği söylerse çoğunu tehlikeye atar. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
He's not ready. I don't think he's ready for the entire truth. | Hazır değil. Bence tüm gerçeği söylemeye hazır değil. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
He just can't stand to lose. | Kaybetmeyi hazmedemiyor. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
He'll go to any length if he decides he's not gonna lose. | Kaybetmemeye karar verdiğinde hiçbir şeyden çekinmez. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I think the stakes are enormous | Bence yaptıklarını tamamen kabul etmek ona çok riskli geliyor. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Did you feel in any way that you were cheating? | Hile yapıyormuş gibi hissettin mi? Hayır. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
You did not feel that you were cheating? | Hile yapıyormuş gibi hissetmedin mi? O sırada hayır. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Psychologically, when you tell that lie for that long | Psikolojik açıdan, bir yalanı o kadar uzun süre tekrar tekrar söylersen ve | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I kept hearing, you know, I'm a... That you're a cheat. | Bana hep şey diyorlar.. Hileci. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And the definition of cheat is "to gain an advantage on a rival or foe." | Hilenin tanımı, "bir rakip ya da düşman karşısında avantaj kazanmak" idi. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
You know, that they don't have, or that, you know... | Yani onlarda olmayan falan filan... Ben öyle görmedim. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
GiBNEY: Another definition for cheat is "to deceive." | "Hile"nin bir anlamı da "aldatma." Bu yüzden Lance'e hileci deniyor. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
He deceived his fans. | Hayranlarını aldattı. Ama aldanmaya gönüllü olduklarını söylemek haksızlık olmaz. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
So many people, from cancer survivors, | Kanser mağdurlarından, gazetecilere, sponsorlara, hatta bana | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
The story was a bestseller for Lance, too. | Ayrıca Lance'in hikayesi çok sattı. Ona 125 milyon dolardan fazla bir servet kazandırdı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
That is a bitter truth. | Bu acı bir gerçek. Ne pahasına olursa olsun kazanmaya inanmak karlı bir iş. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
People will forgive and forget and move on, or they won't. | İnsanlar ya affedip unutur, yoluna devam eder, ya da etmez. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And there will be plenty of the latter. | Etmeyen çok olacaktır. Tabii. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
You know, at some point people will say, "Okay, here's what happened." | Bir noktada insanlar "Demek böyle olmuş" diyecek. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I mean, I don't know what people will think in 20, 30, 40, 50 years. | İnsanlar 20, 30, 40, 50 yıl sonra ne düşünür bilmiyorum. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Is the record book still gonna be blank for seven years? | Rekorlar kitabında yedi yıl kısmı boş kalacak mı? Herhalde kalır. Bilmem. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Or do people go... | Yoksa insanlar... Bunu şartlar çerçevesinde ele alıp | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
and say, "Well, yeah. | "Evet ya. Adam Fransa Turu'nu yedi kere kazandı" mı diyecek? | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
In front of my girlfriend, who's breastfeeding'? | Bebeği emziren kız arkadaşımın önünde mi? Öyle mi olacak? | The Armstrong Lie-2 | 2013 | ![]() |
It shouIdn't be here. | Burada olmamaları lazım. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Moving on to... | Bunu geçiyorum. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
WoIf 336, F cIass star... | Wolf 336, F Sınıfı yıldız... | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
at right ascension 7.36.7. | ...sağ yükseklik 7.36.7'de. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
5.21 decIination. | Açısı, 5.21. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
I thought that was the Iast one. | Onu sonuncu sanmıştım. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Why'd you think that? | Neden öyle düşündün ki ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
You said that it wouId be. | Öyle dedin de ondan. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
No, I distinctIy remember forgetting that. | Hayır, bunu unuttuğumu hatırlıyorum. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
I don't know why I put up with this. | Buna neden katlanıyorum bilmiyorum. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Yes, I do. Because I Iet you drive. | Dur dur, hatırladım. Çünkü işin başındaki sendin. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
I'm a ride share hostage. | Çok sert bir yönetici olabilirim. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
F cIass star. Recent variabiIity. | F Sınıfı yıldız. Yakın zamanda değişim geçirmiş. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
14.6 Iight years away. | 14.6 ışık yılı uzakta. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
This is nuts anyway. The whoIe approach. | Bu resmen delilik. Tüm bu şeyler. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
SETI's tough enough on microwave band. | SETI, mikrodalga bandında oldukça güçlüdür. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Now you want to search FM? | Şimdi de FM'i mi aramak istiyorsun ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
With aII that noise? | Bu gürültü varken mi ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Might as weII Iook for a needIe in a haystack... | Samanlıkta iğne aramak gibi bir şey. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Station Five. | İstasyon Beş. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Is my voice even vagueIy famiIiar to you, Zane? | Sesim sana bir yerden tanıdık geliyor mu, Zane ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Honey, I'm trying to get out of here, but as usuaI, CaIvin's hoIding me up. | Canım, buradan bir an önce kaçmaya çalışıyorum, ama her zamanki gibi, Calvin beni oyalıyor. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
ShouId be home by 1:00, 1:30. | 1:00, 1:30 gibi evde olurum. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
1:30, Tuesday? Wednesday? A.M.? P.M.? | Salı günü 1:30 ? Çarşamba ? Sabah mı akşam mı ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
What can I say? I'm a ride share hostage. | Ne diyebilirim ki ? Başımda sert bir yönetici var. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
I'm going to go pee. | İşeyeceğim. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
I wiII try to | Ben de bu arada | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
I'm having a drink with Becky. | Becky'le bir şeyler içiyorum. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
You're in some bar, whiIe I'm here working? | Ben burada çalışırken, sen barlarda mı takılıyorsun ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
There's a cute hockey pIayer here too. But he's onIy in town for one night. | Burada çok şirin bir hokey oyuncusu da var. Ama sadece bu gece buradaymış. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
AII right. I give up. What do you want? | Pekâlâ. Pes ediyorum. Ne istiyorsun ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
I want your ass in bed, Zane. | Seni yatakta istiyorum, Zane. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Okay. I'II Ieave now... | Tamam. Ben hemen çıkıyorum... | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
if you Ieave now. | ...ama sen de çıkacaksın. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
But do not taIk to any strangers on the way out. | Sakın yabancılarla konuşma. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
I'II see you at my pIace in 83 minutes, okay? | 83 dakika sonra benim evimde buluşuruz, tamam mı ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Swear you'II be there? I don't want a repeat of Iast week. | Geleceğine yemin eder misin ? Geçen haftakileri yeniden yaşamak istemiyorum. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
If I say I'm going to be there, I wiII. End of story. | Orada olacağım dersem, orada olurum. Öykü bitmiştir. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
There is nothing more important to me right now than our | Şu an benim için daha önemli bir şey yok | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Good soIid spike. | Güzel bir tepeleşme. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Nice symmetry to the moduIation. | Ayarlama için güzel bir simetri. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Detection protocoI. Now! | Keşif protokolü. Hemen ! | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Confirmation Phase One. Swing dish five degrees off axis. | Doğrulama, Birinci Aşama. Hedeften beş derece sap. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
And signaI fades. Looking good. | Ve sinyal yok oldu. İyi gidiyor. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Now swing dish back on target. | Şimdi hedefe geri dön. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
SignaI returns. DefiniteIy sky based. WoIf 336, you are howIing. | Sinyal geri geldi. Gökten geldiği açık. Wolf 336, uluyorsun. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Phase Two! | İkinci Aşama ! | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Initiating software check. | Yazılım kontrolü başlıyor. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Jumping ahead to Phase Three: second source verification. | Üçüncü Aşama'ya geçiyorum : İkincil kaynak doğrulaması. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Who's stiII on Iine? Green Bank? Ohio State? Moffet FieId! | Hatta kim var ? Green Bank ? Ohio Eyaleti ? Moffet Sahası ! | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Checking. StiII checking. | Bakıyorum. Hâlâ bakıyorum. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Be there. Just be there. We got to get another ear on this. | Orada ol. Lütfen orada ol. Bunu bir kişiye daha duyurmalıyız. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Software seIf checks. Phase Two compIete. | Yazılım düzgün çalışıyor. İkinci Aşama tamamlandı. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Come on, Moffet. You're kiIIing me. I'm dying here! | Hadi, Moffet. Beni öldürüyorsun. Ölüyorum burada ! | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Just pick up the phone so we can confirm this. | Telefonu aç ki bunu sana onaylatabilelim. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Zaminsky! | Zaminsky ! | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Zaminsky! This is not vaIet parking! | Zaminsky ! Oraya öylece park edemezsin ! | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
StaIIed out on me. StaIIed on me! This piece of | Bu şeyin frenleri doğru dürüst çalışmıyor ki. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
That's it? Forty two seconds. | Bu kadar mı ? 42 saniye. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
We Iistened aII night. | Tüm gece dinledik. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
AII night, aII morning, and the sound never repeated. | Tüm gece, tüm sabah, ama ses bir daha gelmedi. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
It's 42 seconds of nonrandom, non Earth based signaI! | 42 saniyelik, sıra dışı, Dünya'dan gelmeyen bir sinyal ! | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
This couId be it, Gordy. | Bu aradığımız şey olabilir, Gordy. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Sounds compressed, Iike a miIitary burst communication. | Ses sıkıştırılmıştı, sanki orduya ait bir iletişim kodu gibi. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
No way. No way. Not at 107 megahertz. | Kesinlikle yanılıyorsun. 107 megahertzde öyle bir şey olmaz. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
107? What the heII are you doing so far beIow the microwave? | 107 mi ? Mikrodalganın o kadar altında ne yapıyordun ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
So this is a variabIe star, this WoIf 336? | Yani bu değişken bir yıldız mı, şu Wolf 336 yani ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
AII right. Okay. | Pekâlâ. Tamam. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
So if it is a variabIe, it expands and contracts dramaticaIIy. | Yani, eğer bir değişkense, büyüyor ve küçülüyordur. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
So, gentIemen, maybe you can expIain to me... | Beyler, belki bana, zeki bir yaşam formunun... | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
how inteIIigent Iife can actuaIIy deveIop in such a voIatiIe environment. | ...böyle bir ortamda nasıl gelişebildiğini açıklayabilirsiniz. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
It's onIy been unstabIe for what? | Ne kadar zamandır dengesiz halde ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Fifty years or so. | Yaklaşık 50 yıldır. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Which means it's possibIe some form of Iife couId stiII exist there. | Yani orada hâlâ bir yaşam formu olabilir. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |