Search
English Turkish Sentence Translations Page 159900
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
You were on private Iand. Isn't this a pubIic faciIity? | Özel mülkteydiniz. Orası halka açık bir yer değil mi ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
PIease try to understand. This is a new type of power station. | Lütfen anlamaya çalışın. Orası yeni türde bir enerji istasyonu. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
With new technoIogy come those who wouId Iike to steaI it. | Yeni teknolojimizi çalmak isteyenler oluyor. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
You're staying at San MarsoI, yes? | San Marsol'de kalıyorsunuz değil mi ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
What do you mean, ''new type''? You stiII burn fossiI fueIs, right? | "Yeni tür"le ne demek istediniz ? Fosil yakıtı kullanmıyor musunuz ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Perhaps if you were to Ieave me a IocaI number | Eğer bana bir telefon numarası bırakırsanız | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Perhaps if you give me CaII it a push. Come on. | Eğer bana bir Gidelim buradan. Hadi. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
They say there's a twin for everyone in the worId. | İnsanlar ikiz yaratılır derler. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
That's not it. | Konu o kadar basit değil. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
RoII the genetic dice often enough, they're gonna Iand on top of each other. | Genetik zarı yeterince sallarsan, birbirlerinin üzerine düşerler. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Trust me, IIana. That is not it. | Güven bana, Ilana. O kadar basit değil. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Nice of them to bring our cars here. | Araçlarımızı buraya getirmeleri büyük incelik. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
FoIIow me back to town, and don't make any stops, aII right? | Beni şehre kadar izle, ve sakın durma tamam mı ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
I understand you do residentiaI work. | Bahçe işleriyle ilgilendiğinizi duydum. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
I've got a IittIe weeding probIem I'm hoping you can heIp me with. | Yabani ot problemim var. Umarım yardımcı olursunuz. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
It's reaIIy a very smaII job. | Çok kolay bir iş. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Here's the address. | İşte adres. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
We saw GuIf hurricanes in March. | Mart ayında, Gulf Stream akıntıları gördük. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Right now there's a drought in the Sudan, kiIIing thousands. | Şu anda Sudan'da, binlerce insanı öldüren bir kuraklık var. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
So we're taIking gIobaI warming, right? | Yani küresel ısınmadan bahsediyoruz, değil mi ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Yes in that we show an increase in gIobaI temperature over the Iast decade. | Evet, çünkü son 10 yılda, küresel sıcaklıklarda artış meydana geldi. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
It's not much, but if you factor out the cooIing effects of voIcanoes | Çok değil ama, volkanların soğuduğunu düşünürsen | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Our factories can't pump out 7 biIIion tons of CO2 a year and not do damage. | Fabrikalarımız, yılda 7 milyar ton karbon dioksiti atmosfere veriyor. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
This is the Arctic? | Burası Kuzey Kutbu mu ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Ninety miIes from the PoIe. | Kutuptan 150 km. uzakta bir yer. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Taken by itseIf, it's just another anomaIy. | Sadece buna bakacak olursak, bir başka anormallik daha. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
But as a whoIe The Arctic is very sensitive to environmentaI change. | Ama olayın tamamını göz önüne alırsak; kutup bölgesi, çevresel değişimlere karşı çok hassastır. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
That's why we go there. Things happen first in the Arctic. | Bu yüzden oraya gittik. Değişimler, öncelikle kutupta olur. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
So you're taIking about something a Iot bigger than gIobaI warming. | Yani küresel ısınmadan daha büyük bir şeyden bahsediyorsun. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
I see some major cIimatic ordeaI happening. | Çok büyük bir iklimsel olay gerçekleşiyor. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
I get so damned apocaIyptic when I drink. | İçtiğim zaman, çok kıyametvari konuşmalar yapıyorum. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Even a ten degree increase... | 10 derecelik bir artış bile... | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
wiII meIt 70% of the poIar icecap... | ...kutuplardaki buzların %70'ini eritir... | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Raise the temperature of the pIanet to change its atmosphere... | Gezegeni kolonileştirmeye uygun hale getirmek için atmosferini değiştirmek amacıyla... | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
into one suitabIe to coIonization. | ...gezegenin sıcaklığını arttırmak. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Terraforming. What is that? | Yaşanabilir hale getirme. Nedir o ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
and how we can terraform it and then Iive there. | ...konuşmalar yapıyordu. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
It'II never happen, of course. It'd cost hundreds of biIIions. | Bu hiçbir zaman olamaz. Trilyonlarca masraf yapılır. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
After the poIar ice has been meIted... | Kutup buzları eridikten sonra atmosfer yeniden yoğunlaşır. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
FinaIIy, a kind of criticaI mass is reached. | Sonunda, kritik bir kütleye ulaşılır. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
What? | Ne hakkında ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
We might give him a caII if it's not too | İstersen onu arayabiliriz | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Jesus, I did the time warp dance here. | Tanrım, sanki geçmişe gitme oyunu oynuyorum. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Before I go around saying the sky is faIIing or even warming... | Gökten ateş yağacağını ve kıyamet kopacağını söylemeden önce... | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
I've got to get new gear from N CAR. | ...N CAR'dan yeni teçhizatlar almam gerekecek. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
When do you Ieave? First thing in the morning. | Ne zaman gidiyorsun ? Sabah. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
You? I don't know yet. | Sen ? Henüz bilmiyorum. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
I stiII haven't seen everything I need to see. | Henüz görmem gereken hiçbir şeyi görmedim. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Maybe a coupIe of days. | Belki birkaç gün sonra. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
I must say, Zane, I reaIIy enjoyed our taIk tonight. | Şunu söylemeliyim ki, Zane, bu geceki sohbetimiz çok hoşuma gitti. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
It's uncommon to find someone who can grasp the things I'm passionate about. | Tutkunu olduğum konulara meraklı kişiler bulmam pek rastlanır bir şey değil. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
I was in room 302 at the big pink pIace... | Şu büyük pembe renkli yerde, 302 numaralı odadaydım. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
How is this dump? It's not bad with the Iights off. | Senin odan nasıl ? Işıklar kapalıyken fena değil. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Maybe I'II get a room. WeII, Iook. | Belki buradan bir oda tutarım. Bak ne diyeceğim. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Why don't you stay here now and keep the room tomorrow? | Neden bu gece burada kalıp, yarın sabah bu odaya sen geçmiyorsun ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
You mean, share it? | Yani paylaşalım mı ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
There is a couch. | Odada bir de kanepe var. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
We couId at Ieast keep the appearance of respectabiIity. | En azından aramızdaki saygıyı korumuş oluruz. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
I suppose we couId. | Sanırım yapabiliriz. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Not that I don't find the proposition intriguing. | Teklifini beğenmediğimden değil. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Not that you just propositioned me. Did you? | Sen bana teklif etmedin diye de değil. Değil mi ? | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Boy, that's a Iot of guiIt for someone who hasn't done anything yet. | Henüz bir şey yapmamış biri için, çok fazla suçluluk duyuyorsun. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
I take it there's a warm body in bed at home. | Evdeki yatakta hâlâ sıcak bir vücut var galiba. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Out of my bed, stiII in my head. | Yatağımda değil, ama aklımda. | The Arrival-1 | 1996 | ![]() |
Out of my bed, stiII in my head. I don't know. | Yatağımda değil, ama aklımda. | The Arrival-2 | 1996 | ![]() |
It shouldn't be here. | Burada olmamaları lazım. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Moving on to… | Bunu geçiyorum. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Wolf 336, F class star… | Wolf 336, F Sınıfı yıldız... | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
5.21 declination. | Açısı, 5.21. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I thought that was the last one. | Onu sonuncu sanmıştım. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Why'd you think that? | Neden öyle düşündün ki ? Neden öyle düşündün ki? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
You said that it would be. | Öyle dedin de ondan. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
No, I distinctly remember forgetting that. | Hayır, bunu unuttuğumu hatırlıyorum. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Yes, I do. Because I let you drive. | Dur dur, hatırladım. Çünkü işin başındaki sendin. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
F class star. Recent variability. | F Sınıfı yıldız. Yakın zamanda değişim geçirmiş. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
14.6 light years away. | 14.6 ışık yılı uzakta. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
This is nuts anyway. The whole approach. | Bu resmen delilik. Tüm bu şeyler. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Now you want to search FM? | Şimdi de FM'i mi aramak istiyorsun ? Şimdi de FM'i mi aramak istiyorsun? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
With all that noise? | Bu gürültü varken mi ? Bu gürültü varken mi? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Might as well look for a needle in a haystack… | Samanlıkta iğne aramak gibi bir şey. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Is my voice even vaguely familiar to you, Zane? | Sesim sana bir yerden tanıdık geliyor mu, Zane ? Sesim sana bir yerden tanıdık geliyor mu, Zane? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Honey, I'm trying to get out of here, but as usual, Calvin's holding me up. | Canım, buradan bir an önce kaçmaya çalışıyorum, ama her zamanki gibi, Calvin beni oyalıyor. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Should be home by 1:00, 1:30. | 1:00, 1:30 gibi evde olurum. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
1:30, Tuesday? Wednesday? A.M.? P.M.? | Salı günü 1:30 ? Çarşamba ? Sabah mı akşam mı ? Salı günü 1:30? Çarşamba? Sabah mı akşam mı? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What can I say? I'm a ride share hostage. | Ne diyebilirim ki ? Başımda sert bir yönetici var. Ne diyebilirim ki? Başımda sert bir yönetici var. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I will try to | Ben de bu arada | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Where are you? | Neredesin ? Neredesin? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
You're in some bar, while I'm here working? | Ben burada çalışırken, sen barlarda mı takılıyorsun ? Ben burada çalışırken, sen barlarda mı takılıyorsun? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
There's a cute hockey player here too. But he's only in town for one night. | Burada çok şirin bir hokey oyuncusu da var. Ama sadece bu gece buradaymış. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
All right. I give up. What do you want? | Pekâlâ. Pes ediyorum. Ne istiyorsun ? Pekâlâ. Pes ediyorum. Ne istiyorsun? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Okay. I'll leave now… | Tamam. Ben hemen çıkıyorum... | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
if you leave now. | ...ama sen de çıkacaksın. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
But do not talk to any strangers on the way out. | Sakın yabancılarla konuşma. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I'll see you at my place in 83 minutes, okay? | 83 dakika sonra benim evimde buluşuruz, tamam mı ? 83 dakika sonra benim evimde buluşuruz, tamam mı? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Swear you'll be there? I don't want a repeat of last week. | Geleceğine yemin eder misin ? Geçen haftakileri yeniden yaşamak istemiyorum. Geleceğine yemin eder misin? Geçen haftakileri yeniden yaşamak istemiyorum. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
If I say I'm going to be there, I will. End of story. | Orada olacağım dersem, orada olurum. Öykü bitmiştir. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Good solid spike. | Güzel bir tepeleşme. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Nice symmetry to the modulation. | Ayarlama için güzel bir simetri. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Detection protocol. Now! | Keşif protokolü. Hemen ! Keşif protokolü. Hemen! | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
And signal fades. Looking good. | Ve sinyal yok oldu. İyi gidiyor. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |