Search
English Turkish Sentence Translations Page 159901
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Signal returns. Definitely sky based. Wolf 336, you are howling. | Sinyal geri geldi. Gökten geldiği açık. Wolf 336, uluyorsun. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Phase Two! | İkinci Aşama ! İkinci Aşama! | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Jumping ahead to Phase Three: second source verification. | Üçüncü Aşama'ya geçiyorum : İkincil kaynak doğrulaması. Üçüncü Aşama'ya geçiyorum: İkincil kaynak doğrulaması. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Who's still online? Green Bank? Ohio State? Moffet Field! | Hatta kim var ? Green Bank ? Ohio Eyaleti ? Moffet Sahası ! Hatta kim var? Green Bank? Ohio Eyaleti? Moffet Sahası! | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Checking. Still checking. | Bakıyorum. Hâlâ bakıyorum. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Software self checks. Phase Two complete. | Yazılım düzgün çalışıyor. İkinci Aşama tamamlandı. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Come on, Moffet. You're killing me. I'm dying here! | Hadi, Moffet. Beni öldürüyorsun. Ölüyorum burada ! Hadi, Moffet. Beni öldürüyorsun. Ölüyorum burada! | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Zaminsky! | Zaminsky ! Zaminsky! | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Zaminsky! This is not valet parking! | Zaminsky ! Oraya öylece park edemezsin ! Zaminsky! Oraya öylece park edemezsin! | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Stalled out on me. Stalled on me! This piece of | Bu şeyin frenleri doğru dürüst çalışmıyor ki. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
That's it? Forty two seconds. | Bu kadar mı ? 42 saniye. Bu kadar mı? 42 saniye. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
We listened all night. | Tüm gece dinledik. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
All night, all morning, and the sound never repeated. | Tüm gece, tüm sabah, ama ses bir daha gelmedi. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
It's 42 seconds of nonrandom, non Earth based signal! | 42 saniyelik, sıra dışı, Dünya'dan gelmeyen bir sinyal ! 42 saniyelik, sıra dışı, Dünya'dan gelmeyen bir sinyal! | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
This could be it, Gordy. | Bu aradığımız şey olabilir, Gordy. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Sounds compressed, like a military burst communication. | Ses sıkıştırılmıştı, sanki orduya ait bir iletişim kodu gibi. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
107? What the hell are you doing so far below the microwave? | 107 mi ? Mikrodalganın o kadar altında ne yapıyordun ? 107 mi? Mikrodalganın o kadar altında ne yapıyordun? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
So this is a variable star, this Wolf 336? | Yani bu değişken bir yıldız mı, şu Wolf 336 yani ? Yani bu değişken bir yıldız mı, şu Wolf 336 yani? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
So if it is a variable, it expands and contracts dramatically. | Yani, eğer bir değişkense, büyüyor ve küçülüyordur. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
So, gentlemen, maybe you can explain to me… | Beyler, belki bana, zeki bir yaşam formunun... | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
how intelligent life can actually develop in such a volatile environment. | ...böyle bir ortamda nasıl gelişebildiğini açıklayabilirsiniz. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
It's only been unstable for what? | Ne kadar zamandır dengesiz halde ? Ne kadar zamandır dengesiz halde? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Which means it's possible some form of life could still exist there. | Yani orada hâlâ bir yaşam formu olabilir. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Maybe this is a distress call. | Belki bu da bir yardım çağrısıdır. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Maybe they're sending out their Encyclopedia Galactica, | Belki de evrenle ilgili bilgilerini gönderiyorlardır... | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
jettisoning all their knowledge before it goes down with the ship. | ...kendileriyle birlikte yok olmadan önce, tüm bilgilerini paylaşıyorlardır. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
It lasted 42 seconds, and it never repeated. | 42 saniye sürmüş, ve bir daha tekrar etmemiş. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I'll pull double shifts. I'll pull triple shifts if I have to. | Nöbet süremi iki katına çıkarırım, gerekirse üç katına. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
During normal business hours, preferably. | Tercihen normal çalışma saatlerinde. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Calvin, why don't you go home, get some sleep, okay? | Calvin, neden evine gidip biraz uyumuyorsun ? Calvin, neden evine gidip biraz uyumuyorsun? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I've got to look at personnel. Are you even shitting me? | Şahsen gelip bakmam lazım. Benimle dalga mı geçiyorsun ? Şahsen gelip bakmam lazım. Benimle dalga mı geçiyorsun? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Maybe extend the health benefits two weeks beyond that, but | Belki sağlık giderlerini de işe katabilirim ama | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I come to you with what may be… | Sana getirdiğim şey... | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
the preeminent discovery of the 20th Century: | ...20. yüzyılın en önemli keşfi olabilir : ...20. yüzyılın en önemli keşfi olabilir: | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
the possibility of extra solar life. | Bir başka yaşam formu ihtimali. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
And I get shit canned for it? | Ve bunun yüzünden maddi kısıtlama mı alıyorum ? Ve bunun yüzünden maddi kısıtlama mı alıyorum? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
But searching for ET's in this political environment… | Ama böylesi bir siyasi ortamda E.T.'leri aramak... | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
is a tough sell on Capitol Hill. | ...gerçekten çok masraflı oluyor. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
If we don't start spending money on harder science, we're going to lose it. | Eğer parayı, daha elle tutulabilir bilimlere kaydırmazsak, parayı kaybedeceğiz. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Let's forget about me for a second. What about the signal? | Hadi beni boş verelim. Peki ya sinyal ? Hadi beni boş verelim. Peki ya sinyal? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I'm skeptical. | Ben de şüpheyle yaklaşıyorum. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I'll pass it along to decoding. | Şifre çözücülere göndereceğim. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I don't have to tell you. You know the rule. | Söylememe gerek yok. Kuralları biliyorsun. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What asshole made up that rule? Can we fire him instead? | Bu kuralı hangi sersem koymuş ? Benim yerime onu kovsak ? Bu kuralı hangi sersem koymuş? Benim yerime onu kovsak? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
It doesn't please me… | En iyi ve gelecek vadeden adamımı kaybetmek, beni hiç memnun etmez. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I wish there was another way. I honestly do. | Keşke başka bir yolu olsaydı. Gerçekten. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Well, it is finally cooling off in the Southland… | Ölçülen en sıcak günlerden birinden sonra... | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
But hot again tomorrow and hot again on Thursday with no letup | Ama yarın ve Perşembe günleri, sıcaklık yine artacak. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
How are you doing for money? If you need me to, I could | Para kazanmak için ne yapacaksın ? Eğer ihtiyacın varsa Para kazanmak için ne yapacaksın? Eğer ihtiyacın varsa | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Guy who runs it, Bill Wyatt, was begging me to come up. | Yöneticisi olan adam, Bill Wyatt, gelmem için yalvarıyordu. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Might call him. | Onu arayabilirim. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
You're not really thinking about going back to it, are you? | Oraya geri dönmeyi düşünmüyorsun değil mi ? Oraya geri dönmeyi düşünmüyorsun değil mi? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
We had a bell ringer this morning. Really good signal. | Bu sabah bir sinyal yakaladık. Çok da iyi bir sinyaldi. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I just couldn't confirm it in time. | Ama zamanında onaylatamadım. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
You had something really good last year too. | Geçen sene de çok güzel bir sinyal yakalamıştın. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Turned out to be what? A broken microwave oven. | Peki sonunda ne olduğu ortaya çıktı ? Bozuk bir mikrodalga fırın. Peki sonunda ne olduğu ortaya çıktı? Bozuk bir mikrodalga fırın. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What's your point? There's always something to give me false hope? | Söylemek istediğin nedir ? Umutlarımı hep yanlış yerlere mi bağlıyorum ? Söylemek istediğin nedir? Umutlarımı hep yanlış yerlere mi bağlıyorum? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
That I'm wasting my life? I didn't say that. | Hayatımı boşa mı harcıyorum ? Bunu kastetmedim. Hayatımı boşa mı harcıyorum? Bunu kastetmedim. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What? | Ne var ? Ne var? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
How in the hell did I wind up with somebody like you? | Senin gibi birisine nasıl oldu da tutuldum ben ? Senin gibi birisine nasıl oldu da tutuldum ben? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
No. Really. What is it you see in me? | Hayır. Gerçekten. Bende ne buluyorsun ? Hayır. Gerçekten. Bende ne buluyorsun? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What made you call me the first time? | Beni ilk kez ararken ne düşünüyordun ? Beni ilk kez ararken ne düşünüyordun? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Boy, when their self worth goes | Dur bir düşüneyim. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Okay, I see a man of great intelligence… | Tamam, çok zeki bir adam görüyorum. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
dedication, cute little kind of insecurity. | Kendisini bazı şeylere adamış, pek güven vermeyen bir adam. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
A little paranoia This went to shit fast. | Biraz da paranoya. Amma da salladın. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Why do we always have to analyze everything? Can't you trust I love you? | Neden her zaman her şeyi analiz etmemiz gerek ? Seni sevdiğime güvenemez misin ? Neden her zaman her şeyi analiz etmemiz gerek? Seni sevdiğime güvenemez misin? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Algorithms I trust. Boolean logic I trust. | Ben matematiğe güvenirim. Boole mantığına güvenirim. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Beautiful women, they just mystify me. | Ah şu güzel kadınlar, beni hep şaşırtıyorlar. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Two years and we're still talking about trust? It's amazing. | İki yıl geçti, ama biz hâlâ güvenden bahsediyoruz. Bu gerçekten şaşırtıcı. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I should shut the hell up, huh? | Çenemi kapatayım mı yani ? Çenemi kapatayım mı yani? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Look, it's your career. I will support any decision you make. | Bak, bu senin kariyerin. Aldığın her kararı desteklerim. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
But if we are going to make it… | Ama eğer bir şey başarmak istiyorsak... | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
we've got to take care of our problems here on planet Earth. | ...önce burada, dünyadaki sorunlarımızı çözmemiz gerekir. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
That is just a little hard when you're always off looking at the stars. | Ama sen sürekli yıldızlara bakarken, bu biraz zor oluyor. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Are we falling apart here? Is that it, Char? | Yani birbirimizden kopuyor muyuz ? Olan şey bu mu, Char ? Yani birbirimizden kopuyor muyuz? Olan şey bu mu, Char? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Are we? | Kopuyor muyuz ? Kopuyor muyuz? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
No, I'm saying it's incomplete. There's no chemical breakdown. | Hayır, daha tamamlanmadı. Kimyasal bir bozunma yok. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
There's no broadband chart analysis. Want me to go on? | Geniş bant grafiği analizi yok. Devam edeyim mi ? Geniş bant grafiği analizi yok. Devam edeyim mi? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
That information isn't available at this time. | Bu bilgi şu anda mevcut değil. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
These are not national secrets. | Bunlar ulusal sırlar değil ki. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
This is a routine analysis of the atmosphere. Why should I | Atmosferin rutin bir analizi. Neden ben | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
There's a problem with that satellite. It's blind to certain trace gases. | Uyduyla ilgili bir sorun var. Çok küçük taneli gazlara karşı duyarsızdır. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Really? As of when? | Sahi mi ? Ne zamandan beri ? Sahi mi? Ne zamandan beri? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
It lost a solar panel. Some functions were shut down to save energy. | Güneş panelini yitirdi. Bazı fonksiyonları, enerji harcamasın diye kapatıldı. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Look, here's my problem. | İşte benim sorunum da bu. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I've devoted my sabbatical to greenhouse trace gases. | Bütün tatilimi, gazların incelenmesi için feda ettim. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
If I don't get this data, I might as well be counting cow farts in Montana. | Eğer bu bilgiyi alamazsam, Montana'daki sığırların kaç kere osurduğunu araştırıyor olacağım. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
You'll have to wait until the new satellite is in place. | Yeni uydu yerleştirilene kadar beklemeniz gerek. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
When's the launch date? NASA doesn't have that information. | Ne zaman fırlatılacak ? NASA'da buna ilişkin bir bilgi yok. Ne zaman fırlatılacak? NASA'da buna ilişkin bir bilgi yok. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Moffet Field. | Moffet Sahası. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Bill Wyatt, Zane Zaminsky. How are you, man? | Bill Wyatt, ben Zane Zaminsky. Nasılsın dostum ? Bill Wyatt, ben Zane Zaminsky. Nasılsın dostum? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I know you said you'd get back to me, but I felt obligated… | Beni arayacağını söylediğini biliyorum, ama bir iş teklifi... | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
to let you know about a job offer that came up. | ...geldiğini söylemek zorunda hissettim kendimi. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Telecommunications. Looks pretty sweet too. | Telekomünikasyon şirketleri. Çok şirin göründü. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
The health plan alone, you know. | Temiz bir iş. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Well, good. You should take it, Zane. | Güzel. İşi kabul et bence, Zane. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
But I thought you were looking for radio astronomers? | Radyo astronomları aradığınızı sanıyordum ? Radyo astronomları aradığınızı sanıyordum? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Some good creative thinkers? Isn't that what you said? | Yaratıcı fikirlere sahip insanları ? Öyle dememiş miydiniz ? Yaratıcı fikirlere sahip insanları? Öyle dememiş miydiniz? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I'm not sure I should be saying this. | Bunu söylemem gerektiğinden emin değilim. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |