Search
English Turkish Sentence Translations Page 159903
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
What's this? | Bu nedir ? Bu nedir? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
It's a cooling jacket for a low noise amp. Don't touch it. | Düşük sesli amfi için soğutucu. Sakın dokunma. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What's that blinky shit over there? | Bu yanıp sönen şey ne ? Bu yanıp sönen şey ne? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Will you just sit down? Put this on your ankle. | Sesini çıkarmadan oturur musun şurada ? Bunu da bileğine koy. Sesini çıkarmadan oturur musun şurada? Bunu da bileğine koy. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I don't want that thing. It's cold. | O şeyi istemiyorum. Çok soğuk. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Just keep your butt down… | Otur şuraya... | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What are them dots? | O noktalar nedir ? O noktalar nedir? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
They're satellite dishes. Each one. | Uydu çanakları. Her biri. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
You string enough of them together, it makes one big radio antenna, basically. | Eğer yeterince çanağı sıraya getirirsen, büyük bir radyo anteni görevi görürler. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What's it do? | Ne işe yarar peki ? Ne işe yarar peki? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
It lets you get close to the stars. | Seni yıldızlara yaklaştırır. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Greetings from beyond the solar system. | Güneş sisteminin ötesinden selamlar. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
That, my friend, is Voyager 2. What's that? | Bu, dostum, Voyager 2. O ne ki ? Bu, dostum, Voyager 2. O ne ki? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Voyager is a planetary probe launched in the mid '70s. | Voyager, 70'lerin ortasında fırlatılmış bir gezegen sondası. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
They don't teach science in school anymore? | Okullarda artık fen bilgisi dersi yok mu ? Okullarda artık fen bilgisi dersi yok mu? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I assume you mean guns. They find one on you? | Silahları kastediyorsun herhalde. Üzerinde silah mı buldular ? Silahları kastediyorsun herhalde. Üzerinde silah mı buldular? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Not me. Just everyone else. | Bende değil. Geri kalan herkeste. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
That's how come the folks want me out of L.A. Crazy stuff going on. | O yüzden Los Angeles'tan kovdular beni. Çılgınca şeyler oluyor. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Can I come in now? | Artık gelebilir miyim ? Artık gelebilir miyim? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
So, this is the star, Wolf 336. | Bu, bir yıldız olan, Wolf 336. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
We check the spectra at different magnifications… | Spektrumu, değişik büyütmelerde kontrol ederiz. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
looking for anything unusual. | Sıra dışı şeyler ararız. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
But, unfortunately, all we find is the typical radio noise of an F class star. | Ama ne yazık ki, tüm bulduğumuz, F Sınıfı bir yıldızdan gelen sıradan radyo sinyalleridir. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
But you talked to them before? The aliens? This channel? | Ama onlarla daha önce konuştun mu ? Uzaylılarla yani ? Bu kanaldan ? Ama onlarla daha önce konuştun mu? Uzaylılarla yani? Bu kanaldan? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
But we can't really talk. It takes years for a radio wave to get here. | Aslında tam olarak konuşmayız. Radyo dalgalarının buraya gelmesi yıllar sürer. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
So all we can really do is just listen. | O yüzden tek yapabildiğimiz, dinlemektir. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
But what'd they say? Before? | Ne söylüyorlar ki ? Yani önceden söylemişler ? Ne söylüyorlar ki? Yani önceden söylemişler? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Maybe how to live forever. | Belki sonsuz yaşamın sırrını. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Maybe how to make nuclear power safe. | Belki nasıl güvenli nükleer enerji yaratılabileceğini. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
We won't really know what they're saying. | Ne dediklerini bilmiyoruz. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Not at first. But that doesn't make it less important. | Hem de hiç. Ama bu, olayı önemsiz yapmaz. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
If I can confirm this signal, if we can find it again… | Eğer bu sinyali onaylatabilirsem, eğer yeniden bulabilirsem... | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
then we will finally, finally know that we're not alone. | ...o zaman, yalnız olmadığımızı öğrenmiş olacağız. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I wonder what they're going to look like. | Acaba neye benziyorlardır. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Warning: Your sleep period is over. | Uyarı : Uyku süreniz tamamlandı. Uyarı: Uyku süreniz tamamlandı. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Jesus! You going to try again? Tonight? | Tanrım ! Yine mi deneyeceksin ? Bu gece mi ? Tanrım! Yine mi deneyeceksin? Bu gece mi? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
If you are, I could wait up and help some this time. | Eğer öyleyse, bekleyip sana yardım edebilirim. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Didn't tell anybody about our little clubhouse, did you? | Buradan kimseye bahsetmedin, değil mi ? Buradan kimseye bahsetmedin, değil mi? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What am I? New? | Neyim ben ? Acemi mi ? Neyim ben? Acemi mi? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What about your grandma? She doesn't care if you stay up late? | Ya büyükannen ? Geç saatlere kadar kalmanı sorun etmiyor mu ? Ya büyükannen? Geç saatlere kadar kalmanı sorun etmiyor mu? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Not after 10:00. What happens at 10:00? | 10:00'a kadar ediyor. 10:00'dan sonra n'oluyor ? 10:00'a kadar ediyor. 10:00'dan sonra n'oluyor? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Tell you what, whenever I'm up there, you can come over. | Ben burada olduğum zamanlarda, sen de buraya gelebilirsin. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
But only, only if you got the proper I.D. | Ama sadece geçiş kartın varsa. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Where I get that? | Kartımı nereden alacağım ? Kartımı nereden alacağım? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What about me, huh? When can I do something? | Peki ya ben ? Ne zaman bir şey yapacağım ? Peki ya ben? Ne zaman bir şey yapacağım? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What one? That one. | Hangisine ? Şuna. Hangisine? Şuna. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
This one here? Yes. | Buradakine mi ? Evet. Buradakine mi? Evet. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Are you sure it's okay? I'm sure it's okay. | Buna olduğuna emin misin ? Eminim. Buna olduğuna emin misin? Eminim. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
This one right under my finger? Give me your badge. You're fired. | Tam parmağımın altındaki mi ? Ver bana rozetini. Kovuldun. Tam parmağımın altındaki mi? Ver bana rozetini. Kovuldun. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I'll do it. I'll do it. | Yapıyorum. Yapıyorum. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What's this signal going to look like? It's just a spike. | Sinyal nasıl bir şey ? Sivri bir tepecik gibi bir şey. Sinyal nasıl bir şey? Sivri bir tepecik gibi bir şey. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
A big one or a little one? Because I got a big one. | Büyük mü, küçük mü ? Çünkü büyük bir tane var burada. Büyük mü, küçük mü? Çünkü büyük bir tane var burada. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
That's exactly what Calvin and I saw. | Calvin ve ben, işte bunu görmüştük. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Come back! | Geri gel ! Geri gel! | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What the hell? | Peki bu ne ? Peki bu ne? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What is that lambada shit? It's got to be a bounce. | Bu lambada müziği de ne ? Bounce müziği. Bu lambada müziği de ne? Bounce müziği. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Radio wave kicks off the inversion layer, comes back in through the system. | Radyo dalgaları, atmosfere çarpıp, dünyaya geri dönerler. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
It's coming from Earth? | Dünya'dan mı geliyor ? Dünya'dan mı geliyor? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Some Mexican radio station on the same frequency tells us… | Bir tür Meksika radyo istasyonu aynı frekansta yayın yapıyor, | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
But it's wack. All of it? | Yani bütün sinyal mi ? Hepsi mi ? Yani bütün sinyal mi? Hepsi mi? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
The first signal was definitely sky based. We verified it. | İlk sinyal gökten geliyordu. Bunu onayladık. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
But this one is Earth based. Two identical signals. | Ama bu Dünya'dan geliyor. İki tıpatıp aynı sinyal. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I'm all screwed up here. | Kafam allak bullak oldu. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Unless they're talking. | Eğer karşılıklı konuşmuyorlarsa. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Last night you were telling me we couldn't talk because it'd take years | Daha dün gece, onlarla konuşamadığımızı çünkü bunun uzun yıllar | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Cal. I got to talk to Cal. | Cal. Cal'la konuşmalıyım. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I don't know. Somebody said something about a faulty heater. | Bilmiyorum. Isıtıcılarda bir sorun olmuş. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Carbon monoxide poisoning. Really? | Karbon monoksit zehirlenmesi. Sahi mi ? Karbon monoksit zehirlenmesi. Sahi mi? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What have we got here? | Elimizde neler var ? Elimizde neler var? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Huge concentrations of trace gas in Central Mexico, Ecuador, Brazil. | Merkezi Meksika, Ekvador ve Brezilya'da büyük miktarlarda ince taneli gaz. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Look. You can see for yourself. | Bak. Kendin de görebilirsin. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
700% increase over the last five years? | Son 5 yılda, %700'lük bir artış mı olmuş ? Son 5 yılda, %700'lük bir artış mı olmuş? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
How can that be? My very question. | Bu nasıl olabilir ? Ben de bunu merak ediyorum. Bu nasıl olabilir? Ben de bunu merak ediyorum. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
How accurate is this data you sent us, Ilana? | Bu gönderdiğin bilgi, ne kadar gerçekçi, Ilana ? Bu gönderdiğin bilgi, ne kadar gerçekçi, Ilana? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
It's hard to say. We cobbled it together from ground stations… | Söylemek zor. Yer istasyonlarından... | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
weather balloons, Uncle Earl's aching corns. | ...hava balonlarından, Uncle Earl'ün çalışmalarından gelen verileri birleştiriyoruz. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
No satellite data? NASA's bird has a bum wing. | Uydu bilgisi yok mu ? NASA'nın uydusu bozulmuşmuş. Uydu bilgisi yok mu? NASA'nın uydusu bozulmuşmuş. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
You've obviously got some ratty data. | Gerçekten değerli bir bilgin var. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
We checked this as best we could. | Bunu hemen kontrol edelim. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
George, run me a future cast, will you? | George, geleceğe dair bir tahminin var mı ? George, geleceğe dair bir tahminin var mı? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Say, ten years, assuming the same increase. | 10 yıl boyunca aynı oranda artar dersek ne olur mesela ? 10 yıl boyunca aynı oranda artar dersek ne olur mesela? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
According to this, we're looking at an increase of 12 degrees Centigrade… | Bu hesaba göre, gelecek 10 yılda, 12 derecelik bir sıcaklık artışı olacak. Ve bu | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Catastrophic. I was going to say impossible. | Felaket. Ben imkansız diyecektim. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Central Mexico. | Merkezi Meksika. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Excuse me. You come to see the ruins, my friend? | Affedersiniz. Harabeleri görmek ister misin dostum ? Affedersiniz. Harabeleri görmek ister misin dostum? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I take you to some much very good places. | Seni çok güzel yerlere götürebilirim. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
When does it start to cool off down here? | Burası ne zaman serinlemeye başlar ? Burası ne zaman serinlemeye başlar? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
In San Marsol? This is cool off. | San Marsol mu ? Bu serin hali zaten. San Marsol mu? Bu serin hali zaten. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
This dial right? | Bu şey çalışıyor mu ? Bu şey çalışıyor mu? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Right, left. Both ways. | Sağ, sol. İki yönde de çalışır. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
This radio station? You know where this is? | Bu radyo istasyonu ? Nerede olduğunu biliyor musun ? Bu radyo istasyonu? Nerede olduğunu biliyor musun? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Very far. Not close to town. | Çok uzakta. Şehre yakın değil. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
How about the ruins? You want to see the ruins? | Ya harabeler ? Onları görmek ister misin ? Ya harabeler? Onları görmek ister misin? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
The radio station. I need to go there. I'm going to talk to the people. | Radyo istasyonu. Oraya gitmeliyim. Çalışanlarıyla konuşacağım. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Accidente, he say. But no persons was here. | Kaza, diyor. Ama içeride insan yokmuş. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Gracias adios. When the fire come last night. | Yangın dün gece çıkmış. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
One day too late. | Bir günlük bir gecikme. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Posada San Marsol. | Posada San Marsol. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
One of our much very best hotels. | En iyi otellerimizden biridir. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
You see those? | Şunları gördün mü ? Şunları gördün mü? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |