English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 178132
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Hey, had a good time? | Eğlendin mi bakalım? Evet. | Uncertainty-1 | 2008 |  |
| Tranquilo? Yeah. | Sakin miydi? Evet. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| I'll I'll pick you up next week? | Gelecek hafta seni alayım mı? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Thank you. And we watch some football. | Teşekkürler. Maç izleriz. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| I asked Bobby if he could drop off Uncle Diego. | Bobby'den, Diego dayını bırakmasını istemiştim. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Yeah, he said it's fine. | Evet, olur dedi. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| So here is the pasta, las empanadas. | Çörek burada. Empadanaslar da. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| I want to ask you something. | Senden bir şey istiyorum. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Could you talk to your sister? | Kardeşinle konuşabilir misin? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Please, talk to her. | Lütfen konuş onunla. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| I want to talk to her, but it's impossible. | Ben konuşmak istiyorum ama olmuyor bir türlü. Hiç kulak asmıyor. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| I mean, I do everything wrong. | Her şeyi yanlış yapıyorum. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| She's gonna trust you, you know? | Sana güvenir. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| You're assuming that I agree with you. | Seninle aynı fikirde olduğumu düşünüyorsun. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| You do agree, don't you? | Aynı fikirdesin, değil mi? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Please, I can't sleep, you know? | Lütfen, uykularıma girmeye başladı. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| It's a big mistake. | Büyük bir hata yapıyor. Babana da güvenemiyorum ki. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Want to put this in a bag? | Bunu torbaya koyalım mı? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Hey, what? | Ne? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| I thought I thought that you were staying over tonight. | Bu gece kalacaksınız sanıyordum. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Okay, well, listen, you have to call me this week, okay? | Beni dinle, bu hafta beni araman lazım, tamam mı? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| You have to keep me posted. | Beni haberdar etmelisin. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| I will. Call me tomorrow? | Tamam. Yarın arar mısın? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Sophie, I think | Sophie, bence... | Uncertainty-1 | 2008 | |
| You were so wonderful this afternoon. | Sahnede inanılmazdın. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| I will. Okay? | Arayacağım. Tamam mı? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| I will. Okay, love you, bye. | Arayacağım. Seni seviyorum. Görüşürüz. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| I love you, papi. | Seni seviyorum, baba. Ben de seni, kızım. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Bye, mama. Bye. | Hoşça kal, anne. Güle güle. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Happy Independence Day. | Bağımsızlık Günün kutlu olsun. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| I'm not feeling very independent. | Kendimi pek bağımsız hissetmiyorum. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| So how long has he been living in this place? | Ne zamandır burada yaşıyordu? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| How long did he box for? | Ne zamandır içerideydi? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| God, since way before I was born. | Ben doğmadan çok daha önceleriymiş. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Did you ever see him? I did. | Hiç görüştünüz mü? Evet. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Hey, tio Dio? | Hey, Dio dayı. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| You're gonna have a baby, Katalina? | Bebeğin mi olacak, Katalina? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Do you hear that, Tiger? | Duyuyor musun, Tiger? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Katalina's gonna have a baby. | Katalina'nın bebeği olacak. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| That is nice. | Harika. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Tio, Bobby. | Dayı, Bobby. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Can you kick it up a notch? | Tempoyu biraz artırır mısın? Canlandır biraz. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Our home and na | Evimiz ve | Uncertainty-1 | 2008 | |
| You know, we haven't known each other for that long. | Birbirimizi pek de uzun zamandır tanımıyoruz. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| 10 months? | 10 ay mı oldu? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| 10 months. | 10 ay oldu. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| It's not that long. | Pek uzun değil. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| No, it's not a long time. | Hayır, değil. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| It's not. | Evet. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Doesn't it feel like a long time, though? | Yine de uzunmuş gibi gelmiyor mu? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Okay, good point. | Evet, güzel nokta. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| What if you couldn't write music anymore? | Ya bundan sonra beste yazamazsan? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| What if what if you couldn't play music anymore? | Ya bundan sonra müzik çalamazsan? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| I'd kill myself. | İntihar ederim. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| I'm gonna play music. | Ben müzik çalacağım. Başka yolu yok. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Look, I know what you're saying, all right? | Ne dediğini anlıyorum, tamam mı? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Because based on our decision, | Ama kararlarımıza dayalı olarak... | Uncertainty-1 | 2008 | |
| there's consequences for that, for me. | ...benim için bunun bazı sonuçları var. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| I know, things change. | Biliyorum, her şey değişir. Her şey kararlarımıza göre değişir... | Uncertainty-1 | 2008 | |
| but I'm gonna play music, | ...ama ben müzik çalacağım, sen de dans edeceksin. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Dancing in a kitchen? | Mutfakta mı dans edeceğim? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| It wouldn't happen like that. | Kesinlikle hayır. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Do you see what's behind you? | Arkandaki manzarayı görüyor musun? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| It's beautiful. | Muhteşem bir şey. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Why don't we stay up here tonight? | Bu gece burada kalmaya ne dersin? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| We're here, tio. | İşte geldik, dayı. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Welcome back, Diego. | Hoş geldin, Diego. Merhaba. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Did you have a good day? Yes. | Günün iyi geçti mi? Evet. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| I love you. | Seni seviyorum. Ben de seni seviyorum, Katalina. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Wanna say bye to Bobby? | Bobby'ye veda etmek ister misin? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Okay. Bye. | Tamam. Hoşça kal. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| You want to come over? | Uğramak ister misin? Olur. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Okay, girl. | Tamam, kızım. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Do you have a bowl or something so we can give her some water? | Şuna su verecek bir tasın falan var mı? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| A bowl that doesn't have, like, light soy sauce. | İçinde hafif soya sosu olmayan bir tasın yani. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Mint Moroccan tea? | Nane çayı mı? Hiç duymamıştım. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Yeah, we haven't eaten today. | Evet, bugün bir şey yemedik. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Almost. | Sayılır yani. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| What? | Ne var? Aklından ne geçiyor? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| How many months have you been here? | Kaç aydır buradasın? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Not that many. | Çok fazla sayılmaz. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| I can't tell if you're still unpacking or packing. | Hâlâ yerleşiyor musun yoksa toparlanıyor musun belli değil. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Unpacking. | Yerleşiyorum. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| What are you really thinking about? | Aklından geçen asıl şey ne? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| I think my mother is all right. | Bence annemin durumu iyi. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| I just saw so clearly today how... | Bugün, hayatın onu nasıl hayâl kırıklığına uğrattığını... | Uncertainty-1 | 2008 | |
| she thinks life has... | ...çok açık bir şekilde gördüm. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| You know what I saw today in your mom | Bugün annende daha önce görmediğim neyi gördüm, biliyor musun? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Just how strong she is. | Ne kadar dayanıklı olduğunu. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| She reminded me of you today. | Bana seni hatırlattı. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| I don't want to disappoint you. | Seni hayâl kırıklığına uğratmak istemiyorum. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Will you kiss me now? | Beni artık öpecek misin? | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Let's get down to the bank. | Hadi bankaya gidelim. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Dog in the house. | Evde köpek. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| We're out of coffee. | Kahvemiz bitmiş. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| I'm supposed to be at work later today. | Bugün işe gitmem gerek. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| It's a text from Fitz. | Fitz'den mesaj geldi. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| Asked why we didn't come last night. | Dün gece partisine neden gitmediğimizi soruyor. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| I thought it'd be something about Tiger. | Ben de Tiger hakkında bir şeydir sanmıştım. | Uncertainty-1 | 2008 | |
| No, it's not. | Maalesef, değil. | Uncertainty-1 | 2008 | |
