Search
English Turkish Sentence Translations Page 183714
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Where are his things? | Eşyaları nerede? | Zero 2-1 | 2010 | |
Which things? All the things. | Hangi eşyaları? Çamaşırları. | Zero 2-1 | 2010 | |
He went away on a holiday, a very long holiday. | Tatile gitti, çok uzun bir tatile. | Zero 2-1 | 2010 | |
Where did he go? | Neresiymiş orası? | Zero 2-1 | 2010 | |
What's the fucking difference? | Ne fark eder? | Zero 2-1 | 2010 | |
Where is Rhodes? | Nerede bu Rodos? | Zero 2-1 | 2010 | |
ln Greece. | Yunanistan'da. | Zero 2-1 | 2010 | |
He wasn't fond of Greece. | O Yunanlıları sevmezdi. | Zero 2-1 | 2010 | |
For fuck's sake, Caroline, l don't care about his likes and dislikes, | Çıldırtma beni Caroline, neyi sevip sevmediği umrumda değil. | Zero 2-1 | 2010 | |
you tell me where he went. | Nereye gittiğini sen söyle. | Zero 2-1 | 2010 | |
Listen, Sylvester, it seems rather weird that a man went on holiday | Dinle, Sylvester, bir adamın nefret ettiği bir yere tatile gitmesi... | Zero 2-1 | 2010 | |
to a place which he hates. | ...garip görünecektir. | Zero 2-1 | 2010 | |
l don't give a shit who he was. | Nasıl göründüğü kimin umrunda. | Zero 2-1 | 2010 | |
That's your problem and your responsibility. | Bu senin sorunun, senin sorumluluğun. | Zero 2-1 | 2010 | |
Max don't just stand there, give me a hand. | Max, yalı kazığı gibi durma, bana yardım et. | Zero 2-1 | 2010 | |
Hang on. l don't get it. | Dur bakalım. Anlamadım. | Zero 2-1 | 2010 | |
How did she get your gun? | Senin silahını nasıl aldı? | Zero 2-1 | 2010 | |
lt's a fucking long stoy, l don't have time for that. Give me a hand. | Uzun hikâye, bunun için zamanım yok. Yardım et. | Zero 2-1 | 2010 | |
Here lies the body of some dumbfuck, who was shot with your gun. | Burada senin silahınla vurulan bir lavuk yatıyor. | Zero 2-1 | 2010 | |
Right next to him sits this dumbfuck's bitch, who somehow stole your gun. | Bu lavuğun hemen yanında, senin silahını çalan kaltak oturuyor. | Zero 2-1 | 2010 | |
l don't understand a fucking thing. | Hiç bir sik anlamadım. | Zero 2-1 | 2010 | |
Alright, Max, we'll deal with this. | Tamam, Max, önce beraber şu işi halledelim. | Zero 2-1 | 2010 | |
We? l'm not involved in this and l don't want to get involved. | Beraber mi? Ben bu işte yokum. Karışmak istemiyorum. | Zero 2-1 | 2010 | |
We're colleagues. | Biz ortağız. | Zero 2-1 | 2010 | |
When you cut that slut's tits l fucking didn't do a thing. | O kaltağın memelerini keserken, ben sana bir şey demedim. | Zero 2-1 | 2010 | |
That slut's tits weren't your fucking business. | O kaltağın memeleriyle senin bir işin yoktu. | Zero 2-1 | 2010 | |
l saved your fucking balls. | Taşaklarını kurtaran kimdi? | Zero 2-1 | 2010 | |
Alright. | İyi, tamam. | Zero 2-1 | 2010 | |
But first, l have to win my thousand euros back. | Ama önce, 1000 avromu geri kazanmalıyım. | Zero 2-1 | 2010 | |
From who? From her. | Kimden? Ondan. | Zero 2-1 | 2010 | |
l'll owe you fucking two thousand euros. | O zaman sana 2000 avro borçlanırım. | Zero 2-1 | 2010 | |
Would you fuck a married man? | Evli bir adamla yatar mıydın? | Zero 2-1 | 2010 | |
Sylvester, what's going on? Answer the question. | Sylvester, neler oluyor? Soruya cevap ver. | Zero 2-1 | 2010 | |
lt's not a fucking swinger party. | Burada eş değiştirme partisi vermiyoruz. | Zero 2-1 | 2010 | |
l won't ask you three times, bitch, | Sana üçüncü kez sormayacağım, kaltak. | Zero 2-1 | 2010 | |
answer would you fuck a married man? | Cevap ver. Evli bir adamla yatar mıydın? | Zero 2-1 | 2010 | |
l don't give a shit if a man is married or not. | Evli olmuş olmamış umrumda bile olmaz. | Zero 2-1 | 2010 | |
Zero zero. We're even, Sylvester. | Sıfır sıfır. Ödeştik, Sylvester. | Zero 2-1 | 2010 | |
lt's alright. See for yourself. | Güvende. Kendi gözlerinle gör. | Zero 2-1 | 2010 | |
He's handcuffed to the case. | Elleri çantaya kelepçeli adam. | Zero 2-1 | 2010 | |
l don't need an Asian. Listen, we had a deal for a case only. | Bana Çinli lazım değil. Sadece çanta için anlaşma yapmıştık. | Zero 2-1 | 2010 | |
lf you don't get along with him, you can set him free. Cash, cash! | Beğenmediysen serbest bırakırsın. Para nerede? Para? | Zero 2-1 | 2010 | |
Here's part of it. | İşte bir kısmı. | Zero 2-1 | 2010 | |
What part? We had a deal that you pay all of it. | Nasıl yani? Hepsini ödeyeceğin üzerine anlaşmıştık. | Zero 2-1 | 2010 | |
The deal went wrong. | Anlaşmaya uymadın. | Zero 2-1 | 2010 | |
Damn it, Caroline, what the fuck? Where's my money? Where's my money? | Lanet olsun, Caroline, senin derdin ne? Param nerede? Param nerede? | Zero 2-1 | 2010 | |
Listen, l'll take him now and bring you the money tomorrow. | Dinle, onu götüreceğim ama parayı yarın alırsın. | Zero 2-1 | 2010 | |
You're fucking crazy, the bitch is taking him. | Benimle kafa buluyor. Kaltağa bak, onu götürecekmiş. | Zero 2-1 | 2010 | |
You'll take him when l receive all of my cash. Get it, bitch? | Paramın tamamını alınca onu götürürsün. Anladın mı, sürtük? | Zero 2-1 | 2010 | |
Alright. What's alright? | Tamam. Ne tamam? | Zero 2-1 | 2010 | |
l'll bring you the money tomorrow. | Paranı yarın getireceğim. | Zero 2-1 | 2010 | |
You fucking hurry, l ain't waiting for you any longer. | Acele et, daha fazla beklemeye sabrım yok. | Zero 2-1 | 2010 | |
Max, is that your wedding suit? | Max, üzerindeki damatlığın mı? | Zero 2-1 | 2010 | |
Congratulations! Give my best wishes to your wife. | Tebrik ederim! Karına iyi dileklerimi ilet. | Zero 2-1 | 2010 | |
l will. | İletirim. | Zero 2-1 | 2010 | |
Sylvester, long time no see... | Sylvester, görüşmeyeli uzun zaman oldu. | Zero 2-1 | 2010 | |
ls eveything alright or did l miss something? | Her şey tamam mı? Mal eksik mi? | Zero 2-1 | 2010 | |
Eveything's fine. | Her şey tamam. | Zero 2-1 | 2010 | |
You're too fucking nice today. Where's that guy? | Bugün iyi iş çıkardınız. Herif nerede? | Zero 2-1 | 2010 | |
ln the trunk. | Arabada. | Zero 2-1 | 2010 | |
Oh, that's Sasha. You know him? | Bu koca kıçlı Sasha. Onu tanıyor musun? | Zero 2-1 | 2010 | |
Do l know him? This fucker was screwing with my wife. | Tanıyor muyum? Bu dallama karımı beceriyordu. | Zero 2-1 | 2010 | |
With who? | Kimi dedin? | Zero 2-1 | 2010 | |
With my wife, Lika. | Karım, Lika'yı. | Zero 2-1 | 2010 | |
You're telling me his bitch was your wife? | Bana onun becerdiği hatunun eski karın olduğunu mu söylüyorsun? | Zero 2-1 | 2010 | |
What do you mean "was"? | Ne demek "eski"? | Zero 2-1 | 2010 | |
She's still my wife, we just don't live together, but we're not divorced. | O hala benim karım. Sadece ayrı yaşıyoruz. Boşanmadık. | Zero 2-1 | 2010 | |
l got that bitch a pair of tits for ten grand. | O kaltağa 10 bin avroya bir çift silikon taktırmıştım. | Zero 2-1 | 2010 | |
You seen her? | Onu gördünüz mü? | Zero 2-1 | 2010 | |
l'm making you a milkshake. | Sana sütlü bir karışım hazırlıyorum. | Zero 2-1 | 2010 | |
l'm wondering whether l should put an egg in it or not. | İçene yumurta kırsam mı karar veremedim. | Zero 2-1 | 2010 | |
Don't. | Kırma. | Zero 2-1 | 2010 | |
That's what l thought... Especially when you hear that l'm pregnant. | Ben de öyle düşünmüştüm. | Zero 2-1 | 2010 | |
Yes and the child is yours. Promise me that you'll never leave me. | Evet. Senin çocuğun. Beni terk etmeyeceğine söz ver. | Zero 2-1 | 2010 | |
What you're talking about? l love you. l'm happy. | Neler söylüyorsun? Seni seviyorum. Seninle mutluyum. | Zero 2-1 | 2010 | |
Bastard, how could you. l'm still your wife. | Seni düzenbaz, nasıl yapabildin? Hala senin karınım. | Zero 2-1 | 2010 | |
What are you doing, Leokadia? | Ne yapıyorsun, Leokadia? | Zero 2-1 | 2010 | |
l'll shoot both of you! | İkinizi de vuracağım! | Zero 2-1 | 2010 | |
No, no, Leokadia! | Hayır, yapma, Leokadia! | Zero 2-1 | 2010 | |
Don't say anything! l'll kill that bitch myself. | Tek kelime etme! O sürtüğü öldüreceğim. | Zero 2-1 | 2010 | |
It's his uncompromising standard. | Bu onun değiştirmeyi düşünmeyeceği bir uygulamasıdır. | Zero Effect-1 | 1998 | |
He never meets his clients. | Müşterileri ile asla tanışmaz. | Zero Effect-1 | 1998 | |
He doesn't speak with them or communicate directly. | Onlarla konuşmaz ve doğrudan iletişim kurmaz. | Zero Effect-1 | 1998 | |
It's his policy. | Bu onun prensibi. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I'm his sole representative, he's my only employer... | Ben onun tek temsilcisiyim. O benim tek işverenim... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...and I have full authorization to speak on his behalf on all his business. | ...ve iş konusunda onun adına konuşmaya tam olarak yetkiliyim. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I have with me a signed letter to that effect. | Bu yetkimi gösteren imzalı bir yazı şu anda yanımda. | Zero Effect-1 | 1998 | |
He doesn't negotiate his fee. | Ücret konusunda pazarlık yapmaz. | Zero Effect-1 | 1998 | |
He works at a flat rate. | Her iş için aynı tutarda ücret alır. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Under some unusual circumstances he'll work pro bono. Never in between. | Bazı sıra dışı durumlarda ücret almadan da iş yapar. Bu iki durumun dışına çıkmaz. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I suppose I don't qualify for the latter category. | Sanırım benim durumum ücret aldığı kategoriye uyuyor. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I haven't heard your proposal yet. | Henüz teklifinizi duymadım. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I have a feeling that mine is not a charity case. | Benim durumumun bir hayır işi olmadığını düşünüyorum. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Most aren't. | Çoğu zaman öyledir. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Mr. Arlo, you realize this is all very strange. | Bay Arlo, bu durum gerçekten çok garip. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I mean, nobody in your field... | Sizin alanınızdaki hiç kimse... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...asks the kind of money your employer does and nobody... | ...işvereninizin istediği tutarda para istemiyor ve hiç kimse... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...communicates via... | ...bir elçi aracılığı ile iletişim kurmuyor. Bu alışıldık bir durum değil. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Let me tell you about the case of the man with the mismatched shoelaces. | Size uyumsuz ayakkabı bağcıkları olan adamın vakasını anlatayım. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Years ago, when I first came into his employ... | Yıllar önce ilk defa bu işverenime bağlı çalışmaya başladığımda... | Zero Effect-1 | 1998 |