Search
English Turkish Sentence Translations Page 183865
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I said, you're in the way. | Engel oluyorsunuz dedim ya ben size. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
We've got to run. | Kaçmamız lazım. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I know, but my legs are paralyzed! | Biliyorum, ancak bacaklarım tutmuyor! | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
So, you quit being a salary man and now run a resort inn with your wife. | Demek, maaşlı işi bıraktın ve artık yazlık otel işletiyorsun. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
What a happy picture. | Ne kadar da şanslısın. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
But I'm left alone. | Ben ise bir başıma kaldım. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I can't imagine living without you, Mr. Yamada. | Sensiz yaşamayı aklımın ucundan bile geçiremiyorum Bay Yamada. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Oh no, what are you doing? | Olamaz, ne yaptın? | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Don't be unreasonable. | Saçmalama. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
You see, I borrowed money from... | Malum, bu binanın ödemelerini yapabilmek için... | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
my wife's parents to put down payment for this building. | ...karımın akrabalarından borç aldım. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
So, things aren't that simple, you know. | Bilirsin, işler o kadar da kolay değil. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I'm four months. | Dört aylık hamileyim. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
You mean, it's mine? | Yani, benden mi? | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
It must be a girl. | Kız sanırım. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I think I'll name her Tamami. | Sanırım, adını Tamami koyacağım. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
If you don't leave your wife and marry me... | Eğer karından boşanıp da benimle evlenmezsen... | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I'm gonna sue your ass! | ...mahkeme mahkeme süründürürüm seni! | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I'll tell them you exploited your position as my superior... | Amirim olarak memuriyeti suistimal ettiğini ve... | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
and forced me to sleep with you. | ...seninle yatmaya zorladığını söylerim. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I'll squeeze money out of you for psychological damage and child support... | Verdiğin psikolojik zarar ve çocuk nafakası için para sızdırır... | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
and ruin your life. | ...hayatını zindan ederim. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
That sounded awful. | Çok kötü oldu. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Akemi, are you all right? Akemi? | Akemi, iyi misin? Akemi? | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Hey, Akemi, hang in there! | Hey, Akemi, sık dişini! | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Don't come near me, monster! | Sakın yaklaşma bana, canavar! | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I'm not a monster. And you? | Ben canavar değilim. Ya sen? | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
You're human too, aren't you? | Sen de insansın, değil mi? | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Monsters... monsters are after me! | Canavarlar... canavarlar peşimde! | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
If you help me, I'll do anything you want. | Bana yardım edersen, ne istersen yaparım. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Do whatever you want with me. I'll be your lover. | Bana ne istersen yap, sevgilin olurum. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
They say the corpse of General Kidota never rotted. | General Kidota'nın cesedinin hiç çürümediğini söylüyorlardı. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
He must have died with such a strong grudge. | Kuvvetli bir garezle ölmüş olmalı. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
If he died in a wind cave his corpse might have turned into wax. | Eğer Rüzgâr Mağarası'nda ölmüşse, cesedi parafinleşmiş olabilir. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Sometimes body fat can turn into fatty acids like soap, and never rots. | Bazen, vücut yağı sabun gibi yağ asitlerine dönüşür ve asla çürümez. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
It's his grudge. Science can't explain everything. | Garezi yüzündendir. Bilim her şeyi açıklayamaz. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
A corpse that never rots... | Hiç çürümeyen bir ceset... | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
The corpse we saw seemed like it returned to life too. | Bizim gördüğümüz ceset, canlanmış gibiydi sanki. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
A living corpse... | Yaşayan bir ceset... | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Yuri, what's wrong? | Yuri, neyin var? | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I'd better hurry before my wife returns. | Eşim dönmeden acele etsem iyi olur. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I gotta hide her somewhere. | Onu bir yere saklamalıyım. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I have no choice, do I? | Başka seçeneğim yok, tamam mı? | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
It isn't easy for a couple to break up. | Bir çiftin ayrılması hiç kolay değil. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Please stop it, Akemi. You're scaring me. | Lütfen kes şunu Akemi. Beni korkutuyorsun. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I lost my keys. | Anahtarlarım yok. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Akemi, are you still alive? | Akemi, sen hâlâ yaşıyor musun? | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I'm sorry, Akemi! | Özür dilerim, Akemi! | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I was gonna take you to the hospital! | Seni hastaneye götürecektim! | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
It's true! | Doğru söylüyorum bak! | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I wasn't thinking of discarding your body! | Cesedinden kurtulmayı düşünmüyordum! | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
You're scaring me again! No violence, please! | Korkutuyorsun yine beni! Şiddete gerek yok, lütfen! | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Sorry, Akemi! | Üzgünüm, Akemi! | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I'm sorry, Akemi! So sorry! | Özür dilerim, Akemi! Çok özür dilerim! | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
What have I done to deserve this? | Bunu hak edecek ne yaptım ben? | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I fooled around with such a terrible woman. | Böyle korkunç bir kadınla vaktimi heba ettim. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Hey, I think you're lost. | Hey, bence yolunu kaybettin. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
We should be near a highway. | Anayol yakınlarında olmalıyız. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I'm tired. Piggyback me. | Yoruldum. Beni sırtına alıver. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
But I'm wearing heels. | Ama, ayakkabılarım topuklu. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I can't walk any more. | Yürüyemiyorum artık. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
All right. Here. | Pekâlâ. Gel bakalım. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
What a wimp. | Ne muhallebi çocuğusun. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Hey, help! | Hey, imdat! | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
The procedure with lost civilians? | Yolunu kaybetmiş sivillere ne işlem yapıyoruz? | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Rescue. | Kurtarın. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Everything sucks. | Her şey berbat. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Monsters attacking me, we're lost... | Canavarlar bana saldırdı, kaybolduk... | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
and he's useless. | ...bu herif de işe yaramazın teki. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Are you talking about me? | Sen benden mi bahsediyorsun? | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Could you possibly be... | Lütfen biraz konuyu... | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
You're Hitomi! | Sen Hitomi'sin! | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Yes, I have your CD. | Evet, CD'n var bende. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I'm your fan. | Hayranınım. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I'm flattered! | Koltuklarım kabardı! | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
You're gonna protect me, aren't you? | Beni koruyacaksın, değil mi? | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Of course, it's my job. | Elbette, işim bu benim. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I still would if it weren't. | Olmasaydı da korurdum. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Did you say monsters just now? | Az önce "canavarlar" mı demiştin? | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Why the hell is there a woman in the self defense army? | Orduda bir kadının ne işi var yahu? | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Female officers aren't anything new. | Bayan subaylar yeni bir şey değil. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
But I'd like to hear about the monsters. | Canavarları dinlemek istiyorum. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
They're people eating monsters. | İnsan yiyen canavarlar onlar. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Everyone got killed. | Herkes öldü. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
I saw them too. | Onları ben de gördüm. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
The dead come back to life and attack people. | Ölü canlandı ve insanlara saldırdı. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
They're zombies, Captain. | Onlar "Zombiler", Yüzbaşım. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
That crashed UFO is causing a zombie phenomenon. | Düşen UFO, zombi fenomenine neden oluyor. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
How non scientific. | Ne kadar da gayri ilmi. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
You all saw one minutes ago. | Her şeyi bir dakika önce siz de gördünüz. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
That hung corpse too, it must have turned into a zombie. | O asılı ceset de, o da zombiye dönmüştür. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
We must contact headquarters first. | Önce, karargâhla irtibat kurmalıyız. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
There's a civilian inn down this way. | Aşağıda sivil bir otel var. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
We'll use their phone. | Telefonunu kullanırız. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
You don't look like you're hurt. | Pek yaralı gibi değilsin. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
What, you got a problem with that? | Ne o, bir derdin mi var? | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Not really. | Bir şeyin yokmuş. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Then, please get on my back. | Neyse, lütfen sırtıma çıkar mısın? | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
Mr. Hayakawa, you're so kind. | Bay Hayakawa, çok naziksiniz. | Zonbi jieitai-1 | 2006 | |
You're strong too, like a man I can depend on. | Çok da güçlüsünüz, aynı güvenebileceğim bir erkek gibi. | Zonbi jieitai-1 | 2006 |