• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 1874

English Turkish Film Name Film Year Details
Maybe he needs to change his priorities. Belki de önceliklerini değiştirmesi gerekli. Belki de önceliklerini değiştirmesi gerekli. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Please, just give him one more chance. Lütfen, ona bir şans daha verin. Lütfen, ona bir şans daha verin. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
If he just turns in the paper, he won't fail. Ödevini teslim ederse, kalmayacak. Ödevini teslim ederse, kalmayacak. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Mrs. Kremer, you need to stop enabling your son. Bayan Kremer, oğlunuzu savunmayı bırakmanız gerek. Bayan Kremer, oğlunuzu savunmayı bırakmanız gerek. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Don't you get it? You're not helping him. Anlamıyor musunuz? Ona yardım etmiyorsunuz. Anlamıyor musunuz? Ona yardım etmiyorsunuz. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Justin will never learn to be responsible if you keep rushing in to the rescue. Justin siz onu kurtarmaya devam ettiğiniz sürece sorumluluk alamaz. Justin siz onu kurtarmaya devam ettiğiniz sürece sorumluluk alamaz. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Be in charge. Be the mother. Sorumlu olun ve annelik yapın! Sorumlu olun ve annelik yapın! A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Now, please, I need to go or I'm going to be late for my class. Şimdi, lütfen, gitmem gerekiyor, dersime geç kalacağım. Şimdi, lütfen, gitmem gerekiyor, dersime geç kalacağım. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Oh, no, you hit your head. Hayır, başını vurdun. Moly: Hayır, başını vurdun. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Who are you? Sen de kimsin? Sen de kimsin? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
That's quite a nasty bruise you got there. Burasını fena vurmuşsun. Burasını fena vurmuşsun. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
You better get it looked at anyway. There's a clinic across the street. Gidip baktırsan iyi olur. Caddenin karşısında bir klinik var. Gidip baktırsan iyi olur. Caddenin karşısında bir klinik var. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
No, I can't. I have to... Hayır, gidemem. Benim... Hayır, gidemem. Benim... A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Trish. I have to go to a class. Trish. Benim derse yetişmem gerek. Trish. Benim derse yetişmem gerek. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Trish. Trish. Trish. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I need to go home. You can't go home just yet. Eve gitmeliyim. Henüz gidemezsin. Eve gitmeliyim. Henüz gidemezsin. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
In fact, you have a little homework assignment of your own. Aslında, yapman gereken biraz ev ödevin var. Aslında, yapman gereken biraz ev ödevin var. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
How do you know my name? Adımı nereden biliyorsun? Adımı nereden biliyorsun? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
What's important now is for you to know that something is going to happen to you. Asıl önemli olan, şimdi neler olacağını bilmem. Asıl önemli olan, şimdi neler olacağını bilmem. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
It's gonna feel real, and you're gonna think that it's real. Gerçek gibi görünecek, ve gerçek sanacaksın. Gerçek gibi görünecek, ve gerçek sanacaksın. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
And maybe it is and maybe it isn't, but it doesn't matter Gerçek olması ya da olmaması önemli değil, Gerçek olması ya da olmaması önemli değil, A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
because it all happens in the blink of an eye. çünkü her şey göz açıp kapayana kadar bitecek. çünkü her şey göz açıp kapayana kadar bitecek. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
What? What's gonna happen? Ne? Ne olacakmış? Ne? Ne olacakmış? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Yourjourney. Journey? Yolculuğun. Yolculuk mu? Yolculuğun. Yolculuk mu? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I can't go on a journey, my family... No, it's like I said, it's the blink of an eye. Yolculuğa falan gidemem, ailem... Hayır, dediğim gibi bir anda olup bitecek. Yolculuğa falan gidemem, ailem... Hayır, dediğim gibi bir anda olup bitecek. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
They aren't gonna even know that you're gone. Onlar gittiğini bile anlamayacaklar. Onlar gittiğini bile anlamayacaklar. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Where am I... Where am I going? Italy? Nereye gidiyorum? İtalya’ya mı? Nereye gidiyorum? İtalya’ya mı? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
No, not Italy. Hayır, İtalya değil. Hayır, İtalya değil. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Just to the clinic across the street. You're gonna get your head checked. Yalnızca karşıdaki kliniğe. Başına baktırman gerek. Yalnızca karşıdaki kliniğe. Başına baktırman gerek. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Hey, how're we feeling, Mrs. Kremer? Mrs. Kremer? Nasıl hissediyorsunuz Bayan Kremer? Bayan Kremer? Nasıl hissediyorsunuz Bayan Kremer? Bayan Kremer? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
No, no, I'm not Mrs. Kremer. This is your purse, right? Hayır, hayır ben Bayan Kremer değilim. Bu sizin çantanız, değil mi? Hayır, hayır ben Bayan Kremer değilim. Bu sizin çantanız, değil mi? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
No, no, that's not my purse. Still feeling a little woozy? Hayır, hayır bu benim çantam değil. Hala başınız dönüyor mu? Hayır, hayır bu benim çantam değil. Hala başınız dönüyor mu? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
You know what, you have me confused with someone else. Siz beni başkasıyla karıştırdınız. Siz beni başkasıyla karıştırdınız. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Mom! Mom! Anne! Anne! Anne! Anne! A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Mom! They just called! You okay? How many fingers? Anne! Beni az önce aradılar! İyi misin? Bu kaç? Anne! Beni az önce aradılar! İyi misin? Bu kaç? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I'm not your mother. Quit joking, okay? This is serious. Ben senin annen değilim. Şakayı bırak, Tamam mı? Bu ciddi durum. Ben senin annen değilim. Şakayı bırak, Tamam mı? Bu ciddi durum. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Now can we just go, please? Can we? Artık gidebilir miyiz, lütfen? Gidebilir miyiz? Artık gidebilir miyiz, lütfen? Gidebilir miyiz? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Wait. You know, Mrs. Kremer, you have a really smart boy here. Bekleyin. Bayan Kremer, Çok akıllı bir oğlunuz var. Bekleyin. Bayan Kremer, Çok akıllı bir oğlunuz var. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Not every kid is like Mikey who's gonna walk to this clinic... Bu kliniğe gelen Mikey kadar akıllı olsa... Bu kliniğe gelen Mikey kadar akıllı olsa... A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Look, can I talk to you for a minute? Bakın, sizinle bir dakika konuşabilir miyiz? Bakın, sizinle bir dakika konuşabilir miyiz? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Listen, this is gonna sound bizarre, Size tuhaf gelecek ama, Size tuhaf gelecek ama, A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
but I've been seeing messages on billboards. reklam panolarında mesajlar gördüm. reklam panolarında mesajlar gördüm. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Then there was this young woman... Mom... Sonra genç bir kadın çıktı... Anne... Sonra genç bir kadın çıktı... Anne... A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
...in my car. ...arabamdaydı. ...arabamdaydı. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Wait a minute. Maybe this is worse than we thought. Bekleyin bir dakika. Belki de durum sandığımızdan da kötü. Bekleyin bir dakika. Belki de durum sandığımızdan da kötü. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
No, no. But then somehow I ended up here. Hayır, hayır. Nasıl olduysa kendimi burada buldum. Hayır, hayır. Nasıl olduysa kendimi burada buldum. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
And I don't really know who this is. Ve bunun kim olduğunu dahi bilmiyorum. Ve bunun kim olduğunu dahi bilmiyorum. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Your son. No, that's what I'm trying to tell you... Sizin oğlunuz. Hayır, anlatmak istediğim de bu zaten... Sizin oğlunuz. Hayır, anlatmak istediğim de bu zaten... A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
He's not my son. He's... O benim oğlum değil. O... O benim oğlum değil. O... A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Look, I'm a teacher. Mom, please, stop kidding around. Bakın, ben bir öğretmenim. Anne, lütfen, dalga geçmeyi bırak. Bakın, ben bir öğretmenim. Anne, lütfen, dalga geçmeyi bırak. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
And no way she's a teacher, she's... See, look. Waitress. Öğretmen olması mümkün değil, O... baksanıza. Garson. Öğretmen olması mümkün değil, O... baksanıza. Garson. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Remember, Mom? Now, let's go. Please. Hatırlıyorsun anne, değil mi? Artık gidelim lütfen. Hatırlıyorsun anne, değil mi? Artık gidelim lütfen. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Okay, we'll go to my house and figure this whole thing out. Tamam, şimdi evime gidiyoruz ve bu işi çözüyoruz. Tamam, şimdi evime gidiyoruz ve bu işi çözüyoruz. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Wait a minute. Where's my crashed Explorer? Bir dakika. Çarptığım Explorer nerede? Bir dakika. Çarptığım Explorer nerede? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Explorer! I wish. Explorer mı! Nerde o günler. Mikey: Explorer mı! Nerde o günler. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Mom, we've got a '94 Suburban 1500 with 245,000 miles on it. Anne, bizim 245,000 mil yapmış 1500 motor 94 model bir Suburban'ımız var. Anne, bizim 245,000 mil yapmış 1500 motor 94 model bir Suburban'ımız var. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
No, no. Wait a minute. I have an Explorer. I don't have a... Hayır, hayır. Bekle bir dakika. Benim Explorer'ım var. Bende... Hayır, hayır. Bekle bir dakika. Benim Explorer'ım var. Bende... A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Justin's sure right about you. Who's Justin? Justin senin hakkında haklıymış. Justin de kim? Justin senin hakkında haklıymış. Justin de kim? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
"Who's Justin?" "Who's Justin?" Are you kidding me? "Justin kim mi?" "Justin kim mi?" Dalga mı geçiyorsun? "Justin kim mi?" "Justin kim mi?" Dalga mı geçiyorsun? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
My brother! You're getting really weird. So, can we just go? Please. Ağabeyim! İyice tuhaflaşmaya başladın. Artık gidebilir miyiz? Lütfen. Ağabeyim! İyice tuhaflaşmaya başladın. Artık gidebilir miyiz? Lütfen. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Mom? You okay? Anne? İyi misin? Anne? İyi misin? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Uh... Yeah. Yeah, I'm okay. Evet. Evet, İyiyim. Evet. Evet, İyiyim. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
You know what? Can you not call me Mom? Bana anne demesen nasıl olur? Bana anne demesen nasıl olur? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Because I am not your mother and I am not okay. Çünkü senin annen değilim ve iyi değilim. Çünkü senin annen değilim ve iyi değilim. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
We'll just go to my house and I'll prove it. Evime gideceğiz ve sana ispat edeceğim. Evime gideceğiz ve sana ispat edeceğim. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
All right. Pekala. Pekala. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
See... There she is, okay. Gördün mü... işte orada, tamam. Trish: Gördün mü... işte orada, tamam. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Dana! Dana! Come on, open the door. Let's go! Dana! Dana! Haydi, kapıyı aç. Haydi gidelim! Dana! Dana! Haydi, kapıyı aç. Haydi gidelim! A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I need to get in. Open the door. İçeri girmem gerek. Kapıyı aç. İçeri girmem gerek. Kapıyı aç. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Dana, Dana. Dana, Dana. Dana, Dana. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I have lunch with Cameron on Thursday. Perşembe akşamı Cameron'la yemeğim var. Dana: Perşembe akşamı Cameron'la yemeğim var. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Let me in. Come on, open the door. İçeri girmeme izin ver. Haydi, kapıyı aç. İçeri girmeme izin ver. Haydi, kapıyı aç. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Yeah, let me call you back. Someone's at the door. Evet. Ben seni sonra ararım. Kapıda biri var. Evet. Ben seni sonra ararım. Kapıda biri var. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Come on! All right. Haydi! Pekala. Haydi! Pekala. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Hi, sweetie. I thought I was... Can I help you? Selam tatlım. Sandım ki... Size nasıl yardım edebilirim? Selam tatlım. Sandım ki... Size nasıl yardım edebilirim? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Very funny. Çok eğlenceli. Çok eğlenceli. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I'm sorry, who are you? Enough. Enough. Pardon, siz kimsiniz? Yeter ama artık yeter. Pardon, siz kimsiniz? Yeter ama artık yeter. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Look, just let me in. Just tell... Mikey. İçeri gireyim. Söyle ona... Mikey. İçeri gireyim. Söyle ona... Mikey. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Yeah, Mikey, who I am. Evet, Mikey, ben kimim. Evet, Mikey, ben kimim. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Okay. Look, I don't know who you are, lady, but I want you to leave. Tamam. Bakın, sizi tanımıyorum bayan ve buradan gitmenizi istiyorum Tamam. Bakın, sizi tanımıyorum bayan ve buradan gitmenizi istiyorum A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Mom, come on, let's go. Please, Anne, haydi, haydi. Lütfen, Mikey: Anne, haydi, haydi. Lütfen, A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
don't do this. Look at me. Look at me, I mean, it's different clothes... yapma bunu. Bana bak. Bana bak, yani giysilerim farklı sadece... yapma bunu. Bana bak. Bana bak, yani giysilerim farklı sadece... A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
My dad's a cop, I can get him here in five minutes. Babam bir polis ve beş dakika içinde buraya gelir. Babam bir polis ve beş dakika içinde buraya gelir. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Dana, you know... Mom, come on! Dana, biliyorsun... Anne, haydi! Dana, biliyorsun... Anne, haydi! A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Okay, you're really starting to freak me out. Tamam, beni gerçekten korkutmaya başladın. Tamam, beni gerçekten korkutmaya başladın. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
You stink at calculus, right? Matematikten nefret ediyorsun, değil mi? Matematikten nefret ediyorsun, değil mi? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Does the whole world know I stink at math? Bunu bilmeyen mi var? Bunu bilmeyen mi var? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
That's it. I'm calling my dad. Bu kadarı yeter, babamı arıyorum. Bu kadarı yeter, babamı arıyorum. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
And my mom will be home any minute. Dana, I am your mother! Ve annem de burada olmak üzere. Dana, ben annenim! Ve annem de burada olmak üzere. Dana, ben annenim! A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Look at me! Look at me! I'm your mother. Bana baksana, bana bak. Ben senin annenim. Bana baksana, bana bak. Ben senin annenim. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Dana, come back. Open the door! Open the door, I am your mother. Dana, geri gel. Kapıyı aç! Kapıyı aç, ben senin annenim. Dana, geri gel. Kapıyı aç! Kapıyı aç, ben senin annenim. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Don't you recognize me? Mom? Beni tanımadın mı? Annem mi? Beni tanımadın mı? Annem mi? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Dana! Dana! Dana! A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Come on. Let's go. What's going on? Haydi, gidelim. Neler oluyor? Haydi, gidelim. Neler oluyor? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
I can't believe you don't remember our address. Adresimizi hatırlamamana inanamıyorum. Mikey: Adresimizi hatırlamamana inanamıyorum. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Address? I don't even remember the street. Adres mi? Sokağı bile hatırlamıyorum. Trish: Adres mi? Sokağı bile hatırlamıyorum. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Stop. Stop! We just passed it. Okay. Dur. Dur! Geçtik. Trish: Tamam. Mikey: Dur. Dur! Geçtik. Trish: Tamam. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
On the corner. You're out of control. Köşede. Kontrolden çıkıyorsun. Mikey: Köşede. Kontrolden çıkıyorsun. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Oh, wow. What? Vay canına. Ne oldu? Vay canına. Trish: Ne oldu? A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
Maybe somebody bought that house next door. Biri yandaki evi aldı galiba. Mikey: Biri yandaki evi aldı galiba. A Walk in My Shoes-1 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 1869
  • 1870
  • 1871
  • 1872
  • 1873
  • 1874
  • 1875
  • 1876
  • 1877
  • 1878
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact