Search
English Turkish Sentence Translations Page 1875
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Check out that truck. What a monster. | Kamyonete baksana. Canavar gibi. Kamyonete baksana. Canavar gibi. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Come on, Mom. Come on. Let's check it out. | Haydi, anne, haydi. Haydi bakalım. Haydi, anne, haydi. Haydi bakalım. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| I'm coming, I'm coming. | Geliyorum, geliyorum. Geliyorum, geliyorum. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Come on, Mom, hurry up. Okay, you're so bossy. | Haydi, anne, acele et. Tamam, çok emrediyorsun. Haydi, anne, acele et. Tamam, çok emrediyorsun. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Awesome wheels! It would be great for off roading. | Müthiş lastikler! Bununla araziye çıkmak süper olurdu. Mikey: Müthiş lastikler! Bununla araziye çıkmak süper olurdu. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Imagine the engine on this thing. | Motorun çalıştığını bir düşünsene. Motorun çalıştığını bir düşünsene. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Hey. You like trucks? Oh, yeah. | Kamyonetleri seviyor musun? Evet. Kamyonetleri seviyor musun? Mikey: Evet. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| And my dad, he really loved trucks. | Babam da çok severdi kamyonetleri. Babam da çok severdi kamyonetleri. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Hi. Cindy, I'm Jake. | Selam. Cindy, ben Jake. Selam. Cindy, ben Jake. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Sorry. Hi. | Pardon. Merhaba. Pardon. Merhaba. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| So you live next door? Yeah. Just for a bit. | Yanımızdaki evde mi kalıyorsunuz? Evet. Kısa bir süreliğine. Yanımızdaki evde mi kalıyorsunuz? Evet. Kısa bir süreliğine. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| I've been hired to fix the place up. Yeah, well, I can understand that. | Ortalığı biraz toplamam için beni tuttular. Ortalığı biraz toplamam için beni tuttular. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| That Suburban of yours is running pretty rough. Better get it checked out. | Sizin Suburban bayağı gürültülü çalışıyor. Baktırsanız iyi olacak. Sizin Suburban bayağı gürültülü çalışıyor. Baktırsanız iyi olacak. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Well, I guess I better get my stuff moved in to the house. | Sanırım eşyalarımı içeri taşısam iyi olur. Sanırım eşyalarımı içeri taşısam iyi olur. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| It's nice to meet you, big guy. | Tanıştığıma sevindim, koca adam. Tanıştığıma sevindim, koca adam. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| You, too. So long, Cindy. | Sizinle de. Memnun oldum, Cindy. Sizinle de. Memnun oldum, Cindy. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Oh, sorry. Yes. | Pardon. Evet. Pardon. Evet. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| What a monster. | Canavar gibi. Mikey: Canavar gibi. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| You okay? Not so much. | İyi misin? Pek değil. İyi misin? Pek değil. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Mom, I'm hungry. | Anne, ben acıktım. Anne, ben acıktım. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Hungry, right. Okay, okay. Okay. | Acıktın demek. Tamam, Tamam. Tamam. Acıktın demek. Tamam, Tamam. Tamam. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Well, what do you normally eat? | Genelde ne yersiniz? Genelde ne yersiniz? | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Peanut butter on toast. Peanut butter. | Fıstıklı tereyağlı tost. Fıstık ve tereyağı. Fıstıklı tereyağlı tost. Fıstık ve tereyağı. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| What is that? Cannelloni cavolfiore. | Bu nedir? Cannelloni cavolfiore. Bu nedir? Cannelloni cavolfiore. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Sort of. Just eat it, you'll like it. | Bir çeşit... Haydi ye beğeneceksin. Bir çeşit... Haydi ye beğeneceksin. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| You know, you should read more | Biliyorsun daha fazla okumalı... Biliyorsun daha fazla okumalı... | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| and play fewer video games. Why? | ...ve daha az oyun oynamalısın. Neden? ...ve daha az oyun oynamalısın. Neden? | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| So you'll be smarter. Look at you. | Böylece daha akılı olursun. Kendine bir bak. Böylece daha akılı olursun. Kendine bir bak. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Whammed your head and then, poof, | Kafanı çarpıyorsun ve, Kafanı çarpıyorsun ve, | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| one nanosecond later, you're, like, totally different. | bir saniyede, tamamen başka birisin. bir saniyede, tamamen başka birisin. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| That's exactly what I'm trying to figure out, what happened today. | Bugün neler olduğunu anlamaya çalışıyorum. Bugün neler olduğunu anlamaya çalışıyorum. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| You have any homework? Not much. | Ödevin var mı? Fazla değil. Ödevin var mı? Fazla değil. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Well, where's your backpack? The hook. | Çantan nerede? Askıda. Çantan nerede? Askıda. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Hook, hook, hook... In the hall. | Askı, askı, askı... Holde. Askı, askı, askı... Holde. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Right. Yeah. | Evet. Evet. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Hey, where did you get this backpack? | Bu çantayı nereden aldın? Bu çantayı nereden aldın? | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Guess what, I'm off the team. | Bil bakalım ne oldu, takımdan atıldım. Bil bakalım ne oldu, takımdan atıldım. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Justin? Did you hear me, Mom? | Justin? Beni duyuyor musun, anne? Justin? Justin: Beni duyuyor musun, anne? | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| She whacked her head today. | Bugün başını çarptı. Mikey: Bugün başını çarptı. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| What's this? Some kind of food. | Bu ne? Bir çeşit yemek. Bu ne? Bir çeşit yemek. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Did you hear me? Yeah. What... | Beni duyuyor musun? Evet. Ne... Beni duyuyor musun? Evet. Ne... | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| What happened? Old Lady Fahey flunked me. | Ne oldu? Yaşlı Fahey taktı bana. Ne oldu? Yaşlı Fahey taktı bana. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Old lady? Yeah, that English teacher I told you about. | Yaşlı mı? Yaşlı mı? | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| You know, the one with, like, zero sense of humor. | Hani şu hiç espri anlayışı olmayan. Hani şu hiç espri anlayışı olmayan. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| I didn't flunk you. I mean, she didn't flunk you, | Ben sana takmadım. Yani, o sana takmamıştır, Ben sana takmadım. Yani, o sana takmamıştır, | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| she probably just gave you an incomplete. | muhtemelen senden bitirmeni istediği bir şey vardır. muhtemelen senden bitirmeni istediği bir şey vardır. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Same thing. I'm off the team. | Aynı şey. Takımda değilim artık. Aynı şey. Takımda değilim artık. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Well, turn your paper in and you'll be back on the team. | Ödevini teslim et, takıma dönersin. Ödevini teslim et, takıma dönersin. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Why are you on the teacher's side? | Neden öğretmenin tarafındasın? Neden öğretmenin tarafındasın? | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| You used to be fair. Yeah, Mom, what's wrong with you? | Eskiden adildin. Evet anne, ne oldu sana? Eskiden adildin. Evet anne, ne oldu sana? | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Well, maybe you shouldn't sleep in class. I'm tired. | Belki de sınıfta uyumamalısın. Yorgun oluyorum. Belki de sınıfta uyumamalısın. Yorgun oluyorum. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| So spend less time on the computer and try going to bed earlier. | Daha az bilgisayar başında otur, erken yatmaya çalış. Daha az bilgisayar başında otur, erken yatmaya çalış. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| In case you forgot, I just got off work, | Unuttun galiba, işten yeni çıktım, Unuttun galiba, işten yeni çıktım, | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| which I do five nights a week to help pay the bills around here. | faturalara yardım etmek için haftanın 5 günü çalışıyorum. faturalara yardım etmek için haftanın 5 günü çalışıyorum. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Justin... I'm out of here. | Justin... Çıkıyorum. Justin... Çıkıyorum. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| This is really good. | Bu gerçekten iyi. Bu gerçekten iyi. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| It's not smart to sneak up on a vet, you know. | Böyle sinsice girmen hiç akıllıca değil. Böyle sinsice girmen hiç akıllıca değil. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| I mean... Sorry. | Yani... Üzgünüm. Yani... Üzgünüm. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| You're a little odd, aren't you? Is that a compliment? | Farklı görünüyorsun. Bu iltifat mı? Farklı görünüyorsun. Bu iltifat mı? | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| I don't even know your name. Molly. | Adını dahi bilmiyorum. Molly. Adını dahi bilmiyorum. Molly. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Molly... | Molly... Molly... | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Molly. It's great. It's nice. It's short and sweet. | Molly. Güzel. Kısa ve güzel. Molly. Güzel. Kısa ve güzel. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| I checked your references, Jake. | Referanslarını kontrol ettim, Jake. Referanslarını kontrol ettim, Jake. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| B&B Construction? Lowa City? | B&B Yapı. Lowa şehrinde mi? B&B Yapı. Lowa şehrinde mi? | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Yeah, what about it? | Evet, peki bu nedir? Evet, peki bu nedir? | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Well, you quit without notice. | Habersizce ayrılmışsın. Habersizce ayrılmışsın. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| And the manager said that you were trouble. | Ve yönetici senin problemli olduğunu söyledi. Ve yönetici senin problemli olduğunu söyledi. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| And then you worked as a security guard in a mall outside Chicago | Ve sonra Chicago dışında bir AVM’ de güvenlik görevlisi olarak çalışmışsın, Ve sonra Chicago dışında bir AVM’ de güvenlik görevlisi olarak çalışmışsın, | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| and you quit there early, too. | ve oradan da hemen ayrılmışsın. ve oradan da hemen ayrılmışsın. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Are you running from something? | Kaçtığın bir şey mi var? Kaçtığın bir şey mi var? | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| I'm dealing with things, trying to find my way. | Her şeyle baş edip kendi yolumu bulmaya çalışıyorum. Her şeyle baş edip kendi yolumu bulmaya çalışıyorum. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Is that okay with you? | Bu sizin için sorun mu? Bu sizin için sorun mu? | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| All right. Here's my plan. | Pekala. işte benim planım. Pekala. işte benim planım. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| I set up an open account. | Açık bir hesap oluşturdum. Açık bir hesap oluşturdum. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Plus an advance. | Artı avans. Artı avans. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| I want you, in the next half hour, | Önümüzdeki yarım saat içinde senden, Önümüzdeki yarım saat içinde senden, | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| to put a backboard and basketball hoop over the garage door. | garaj kapısının üstüne bir basketbol potası takmanı istiyorum. garaj kapısının üstüne bir basketbol potası takmanı istiyorum. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Because it creates curb appeal. And families love that sort of thing. | Çok havalı duruyor. Aileler böyle şeyleri sever. Çok havalı duruyor. Aileler böyle şeyleri sever. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Are you serious? Now? | Ciddi misin? Şimdi mi? Ciddi misin? Şimdi mi? | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Square root of seven is? Four? | 7'nin karekökü? 4? 7'nin karekökü? 4? | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| No. No, no, think, think, think. Think. | Hayır, hayır. Düşün bakalım, düşün. Hayır, hayır. Düşün bakalım, düşün. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Mom? Phone. What? | Anne? Telefon. Ne? Anne? Telefon. Ne? | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Your phone. Hello? | Telefonun. Alo? Telefonun. Alo? | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Uh, no, no. Yeah. | Hayır. Hayır. Evet. Hayır. Hayır. Evet. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Yes, this is Cindy Kremer. | Evet, ben Cindy Kremer. Evet, ben Cindy Kremer. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Final notice? | Son ihtar mı? Son ihtar mı? | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| No, I've never missed a mortgage payment in my life. It's... | Hayır, ben hiç ev kredi taksitimi aksatmadım. Bir... Hayır, ben hiç ev kredi taksitimi aksatmadım. Bir... | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| What do you mean, I'm renting? | Nasıl yani, kiracı mıyım? Nasıl yani, kiracı mıyım? | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| I'm gonna have to call you back. | Sizi tekrar arayacağım. Sizi tekrar arayacağım. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| We're going to be kicked out of our house. No, no, of course not. | Evden atılacağız. Hayır. Hayır. Bu olmayacak. Evden atılacağız. Hayır. Hayır. Bu olmayacak. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| We are, aren't we? We're gonna be homeless. | Atılacağız, değil mi? Evsiz olacağız. Atılacağız, değil mi? Evsiz olacağız. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Trish. Hi. | Trish. Selam. Trish. Selam. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Stop fighting this. | Karşı çıkmayı bırak. Karşı çıkmayı bırak. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Be the mother. | Anneliğini yap. Anneliğini yap. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Help them. Help yourself. | Onlara ve kendine yardım et. Onlara ve kendine yardım et. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Be the mother. | Anne ol. Anne ol. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Mikey? Mikey, look at me. Look at me. | Mikey? Mikey, bana bak. Bana bak. Mikey? Mikey, bana bak. Bana bak. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| We are not going to be homeless, okay? I don't want you to worry. | Evsiz kalmayacağız, tamam mı? Üzülmeni istemiyorum. Evsiz kalmayacağız, tamam mı? Üzülmeni istemiyorum. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| You need to trust me. | Bana güvenmen gerek. Bana güvenmen gerek. | A Walk in My Shoes-1 | 2010 | |
| Where's Justin? | Justin nerede? Justin nerede? | A Walk in My Shoes-1 | 2010 |