Search

English Turkish Sentence Translations Page 2384

English	Turkish	Film Name	Film Year	Details
You know what, I wouldn't put anything past him right now.	Biliyor musun? Onun hakkında bir şey konuşmak istemiyorum.	After Thomas-1	2006
Listen, you had a row, he stormed off	Dinle, sadece biraz atıştınız, oda öfkeyle çıkıp gitti,	After Thomas-1	2006
and then when he calmed down, he came back.	sakinleştiği zaman, geri gelecektir.	After Thomas-1	2006
I mean, it's all part of the joys of being married.	Demek istediğim, bunlar evliliğin doğalında vardır.	After Thomas-1	2006
If you're this worried a week on, talk to him.	Eğer endişeleniyorsan, ara onu.	After Thomas-1	2006
No, I've tried. He's really distant, he's...	Denedim zaten. Gerçekten mesafeli davranıyor, o...	After Thomas-1	2006
I know I shouldn't have said what I said.	Söylediklerimi söylememeliydim, biliyorum.	After Thomas-1	2006
He loves Kyle to bits. It's me he's got a problem with.	Kyle yeteri kadar seviyor, onun sorunlu gördüğü benim.	After Thomas-1	2006
No, it's true. He thinks I cause half the tantrums.	Evet, gerçek bu. Aksiliklerin yarısının sebebi olarak beni görüyor.	After Thomas-1	2006
Oh, don't tell me you agree with him.	Oh, sakın bana ona katıldığını söyleme.	After Thomas-1	2006
I didn't say that. You didn't have to.	Onu söylemedim. Söylemen gerekmedi.	After Thomas-1	2006
Let's face it, I take the rap for most things where Kyle is concerned.	Kabul edelim ki, Kyle'nin bütün sorumluluğunu ben üstlendim.	After Thomas-1	2006
Well, I was the one accused of having Munchausen's, wasn't I?	Psikolojik rahatsızlıkları var denilen ben değil miyim?	After Thomas-1	2006
Because I was the only person in England that thought Kyle was autistic.	Çünkü koskoca İngiltere'de Kyle'nin otistik olduğunu düşünen tek kişi benim.	After Thomas-1	2006
Oh, hello, Kate. You didn't know that, did you? That's my dirty little secret.	Oh, merhaba, Kate. Bunu bilmiyordun, değil mi? İşte benim küçük sırrım.	After Thomas-1	2006
Oh, Nic, calm down. That's all in the past now.	Oh, Nic, sakin ol. Hepsi geçmişte kaldı artık.	After Thomas-1	2006
Well, not for me, it's not.	Hayır, benim için kalmadı, kalmadı.	After Thomas-1	2006
You know, they thought I wanted my son to be autistic	Biliyor musun? Onlar, benim Kyle'nin otistik olmasını istediğimi sanıyorlar,	After Thomas-1	2006
because they didn't have a clue what was the matter with him.	çünkü onun sorunun ne olduğunu anlayamadılar.	After Thomas-1	2006
No, I had no idea. No?	Hayır, bilmiyordum. Hayır mı?	After Thomas-1	2006
Here, look. Come on. Take a drink, for goodness sake.	Hadi bak. İç biraz, Allah aşkına.	After Thomas-1	2006
What if Rob's gone?	Ya Rob gitmiş ise?	After Thomas-1	2006
No, he wouldn't do that to you, Nic. What reason is there for him to stay?	Hayır, bunu sana yapmaz Nic. Kalması için ne sebebi var ki?	After Thomas-1	2006
ROB: Kyle, come on.	Kyle, hadi.	After Thomas-1	2006
Oh, look at this.	Oh, şuna bir bak.	After Thomas-1	2006
Jim, Thomas, quick.	Jim, Thomas, çabuk ol.	After Thomas-1	2006
Kyle, Grandpa Jim's got a Thomas train.	Kyle, Büyük baba Jim Thomas treni almış.	After Thomas-1	2006
Thomas.	Thomas.	After Thomas-1	2006
There you go, little fellow.	Hadi bakalım, küçük bey.	After Thomas-1	2006
Thanks. All right then, you three,	Sağol. Peki o zaman, siz üçünüz,	After Thomas-1	2006
let's not get any ideas.	bakılacak bir şey yok.	After Thomas-1	2006
That wasn't what we call acceptable behaviour. Come on.	Bunlar istediğimiz davranışlar değil. Hadi.	After Thomas-1	2006
Thanks. Lucky you came by when you did.	Teşekkürler, tam zamanında geldiniz.	After Thomas-1	2006
Maybe best stay away from the butcher's shop for a while.	Bir süre kasap dükkanından uzak dursanız iyi olur.	After Thomas-1	2006
Thank you. Thank you. Bye.	Teşekkürler. Teşekkürler. Güle güle.	After Thomas-1	2006
PAT: Nice free taxi service you've got yourself there, Robbie.	Oraya gitmek için bedava taksi hizmeti güzel fikir, Robbie.	After Thomas-1	2006
We need some more nappies for the survival pack.	Beklenmedik durumlar için daha fazla bebek bezine ihtiyacımız var	After Thomas-1	2006
Nearly needed one myself, back there.	Neredeyse benimde ihtiyacım olacaktı.	After Thomas-1	2006
Right, I'm going to go and carve up.	Gidip bir şeyler keseyim.	After Thomas-1	2006
Oh, I nearly forgot. I've got something for you outside.	Oh, neredeyse unutuyordum. Dışarıda sana göstermek istediğim bir şey var.	After Thomas-1	2006
Come on. Your dad can't wait to show you.	Hadi. Baban göstermek için sabırsızlanıyor.	After Thomas-1	2006
You had a good day, then? (LAUGHS) Yeah.	Günün güzel miydi? Evet.	After Thomas-1	2006
You know, I don't know whether it's because of the other children,	Baksana, sebebi diğer çocukların olması mı bilmiyorum ama,	After Thomas-1	2006
but Kyle hardly ever has a tantrum when he's with us.	Kyle bizimle birlikteyken sinir krizleri geçiriyor.	After Thomas-1	2006
That's because you leave him be, Kate, which is exactly what he wants.	Çünkü onu kriz geçirmeye bırakıyorsunuz, Kate, bu da onun istediği bir şey tabi.	After Thomas-1	2006
But why take him into a shop if you know he's going to wreck it?	Ama neden bile bile mahvedeceğini bildiğin halde onu markete götürdün?	After Thomas-1	2006
Because he has to learn.	Çünkü öğrenmesi gerekiyor.	After Thomas-1	2006
I mean, that's why Nic's on at him the whole time, drives me nuts,	Yani, Nic onun üstüne çok düşüyor, bu da beni çıldırtıyor,	After Thomas-1	2006
but it's the only way he's ever going to be able to look after himself.	ama yine de kendi başının çaresine bakamayacağı tek yol bu.	After Thomas-1	2006
He hates changing his route when he's walking,	Yürürken yönü değiştirmekten nefret ediyor,	After Thomas-1	2006
so I thought he might like to ride instead.	bu yüzden düşündüm ki yürümek yerine belki sürmeyi sever.	After Thomas-1	2006
Well, what's wrong with a bog standard buggy?	Peki, normal çocuk arabasını nesi var?	After Thomas-1	2006
Exactly that. Bog standard.	Aynen öyle. Normallik var işte.	After Thomas-1	2006
Well, nothing very exciting about a buggy, is there?	Çocuk arabası heyecanlı gelmiyor, öyle mi?	After Thomas-1	2006
He kicks up when you put him in a buggy. This is much more fun.	Çocuk arabasına koyunca sorun çıkartıyor. Bu daha eğlenceli geliyor.	After Thomas-1	2006
You'd think he'd be hungry by now. He's never hungry.	Belki acıkmıştır, ne dersin? Hiç acıkmaz ki o.	After Thomas-1	2006
Kyle, it's time to eat. Kyle!	Kyle, yemek zamanı. Kyle!	After Thomas-1	2006
There's a house full of kids and he's on his own again.	Bir ev dolusun çocuk var ama o yine kendi kendine oynuyor.	After Thomas-1	2006
Well,	Peki,	After Thomas-1	2006
if he's not going to have a little brother or sister for company,	Eğer arkadaşlık edeceği kardeşi olmayacaksa,	After Thomas-1	2006
how about a dog?	Köpeğe ne dersiniz?	After Thomas-1	2006
I'm not sure that was your finest moment there, Pat.	Pek iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum, Pat.	After Thomas-1	2006
Well, why not?	Öyle mi? Neden olmasın?	After Thomas-1	2006
Look how Nicola was with her dog when she was a little girl.	Nicola küçükken köpeği ile büyüdü biliyorsun.	After Thomas-1	2006
They went everywhere together, she and Tiggy.	Her yere Tiggy ile beraber giderlerdi.	After Thomas-1	2006
I don't mean to be rude, Pat, but we're not having a dog.	Pat, alınma ama, köpek falan almayacağız.	After Thomas-1	2006
Seriously, they shit everywhere. They chew stuff up. They're expensive.	Cidden, her yere pislik yapıyorlar. Ortalığı dağıtıyorlar ve masraflılar.	After Thomas-1	2006
I just thought it would be a friend of Kyle.	Sadece Kyle ile arkadaş olur sanmıştım.	After Thomas-1	2006
He doesn't know what friendship is. He's no idea about relationships.	Arkadaşlık, ilişki ne demek onları bile bilmiyor.	After Thomas-1	2006
He can't tell the difference between a dog and a biscuit tin.	Köpek ile bisküvi kutusunu bile ayıramaz.	After Thomas-1	2006
Kyle, come on. Kyle!	Kyle, hadi. Kyle!	After Thomas-1	2006
See, if there's any fun to be had, Rob's the lucky winner.	Bakın, eğer söz konusu eğlence olsaydı, kazananı Rob olurdu.	After Thomas-1	2006
Good cop, bad cop, that's us.	İyi polis, kötü polis, işte buyuz.	After Thomas-1	2006
Are we going to eat this pudding today	Pudingi bugün yiyecek miyiz	After Thomas-1	2006
or are we just going to stand here looking at it?	burada durup ona bakacak mıyız?	After Thomas-1	2006
It's pretty tiring this, old son. Do you think we should go in now?	Bunu yapmak yorucu evlat. İçeriye girse mi? Ne dersin?	After Thomas-1	2006
Only just got him settled. Yes. Put that on the table.	Onu oturtuver. Evet, şunu masaya koy.	After Thomas-1	2006
We are having candles on this, aren't we?	Üstünde mumların olması gerekmiyor mu?	After Thomas-1	2006
Kyle, is it this? Does it feel funny on your foot?	Kyle, bu mu? Bu mu ayağında olmayı eğlenceli buluyor?	After Thomas-1	2006
All right, shh! Look, look, look, it's all gone.	Tamam, shh! Bak, bak, bak, tamam hepsi gitti.	After Thomas-1	2006
Come on, come on. Look, it's not sore, is it?	Hadi, hadi. Bak, acımıyor, değil mi?	After Thomas-1	2006
It's not sore, not like when Kyle hit Mummy in the face with a fork. No.	Kyle'nin annesinin yüzüne çatal ile vurması gibi acımıyor, değil mi?	After Thomas-1	2006
Nic, Nic... Oh. Thanks, Mum. Look, look.	Nic, Nic... Oh. Sağ ol, anne. bak, bak.	After Thomas-1	2006
I've put a plaster on, it'll all be better. There.	Bant yapıştırıyorum, bak. Hepsi iyileşecek.	After Thomas-1	2006
There. Is that better?	İşte. Daha iyi oldu mu?	After Thomas-1	2006
Come now. Come on now, have some tea. Have some tea, good boy.	Hadi şimdi. Hadi, çay içelim. Çay içelim, aferin oğlum.	After Thomas-1	2006
No, Allie! Phil!	Hayır, Allie! Phil!	After Thomas-1	2006
Would you just take the baby? Oh, sure.	Bebeği tutar mısın? Oh, tabi.	After Thomas-1	2006
KATE: Come back here! Hey. You're all right.	Buraya geri gel! Hey. Aferin sana.	After Thomas-1	2006
What's the matter with him now?	Yine neyi var onun?	After Thomas-1	2006
There's nothing the matter with him, Phil.	Hiçbir şeyi yok, Phil.	After Thomas-1	2006
(WHISPERS) I love you, Kyle.	Seni seviyorum, Kyle.	After Thomas-1	2006
Your mummy loves you, too.	Annen de seni çok seviyor.	After Thomas-1	2006
So dinner's in the duck, then?	Ördek besleyeceğiz demek.	After Thomas-1	2006
I thought you weren't coming. I nearly didn't.	Gelmezsin sandım. Neredeyse gelmeyecektim.	After Thomas-1	2006
Rach, I'm sorry. I can't do this. Do what?	Rach, üzgünüm, bunu yapamayacağım. Neyi yapamayacaksın?	After Thomas-1	2006
All we've done is fatten up a few ducks.	Yaptığımız şey bir kaç ördeği beslemek.	After Thomas-1	2006
I really value you as a friend.	Seni değerli bir arkadaş olarak görüyorum.	After Thomas-1	2006
Please, give me a break. No, I mean it.	Lütfen ama bana bir şans tanı. Hayır, ben ciddiyim.	After Thomas-1	2006
To have someone to sound off to, it means a lot.	Halinden şikayet etmek için birisine sahip olmak, çok şey ifade ediyor.	After Thomas-1	2006