Search
English Turkish Sentence Translations Page 422
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I'm sensing that you want some steam. | Biraz buhar istediğini hissediyorum. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Why not make it hotter than it already is, huh? | Neden olduğundan çok daha sıcak yapmıyoruz? | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Ian: Ooh. | Oohh. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Renee: Hey, that's cool. | Hey, bu hoş. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Some more. | Biraz daha. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
That seems to be enough. | Bu yeterli görünüyor. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Too bad we don't have any snow to roll around in. | Ne kötü, biraz kar olsaydı içinde yuvarlanırdık. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Ha. | Ha. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
You know, if you guys are hot, we can always go jump in the lake. | Biliyor musunuz, eğer siz çocuklar yandıysanız gidip göle atlayabiliriz. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Really? Yeah. | Gerçekten mi? Evet. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
You want to? Yeah. | İstiyor musun? Evet. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Let's go. That actually sounds like a good idea. | Hadi gidelim. Bu iyi bir fikir gibi geliyor. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Ian: Wow, we are pathetic. We lasted two minutes in here. | Vay be, zavallıyız. Burada iki dakika dayanabildik. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Hey, I lasted longer than you guys. | Hey, ben sizlerden daha uzun kaldım. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
I was here first. 20 seconds. | Sizden önce geldim. 20 saniye. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Ooh, it's cold. It's cold. It's cold. | Oohh, dışarısı soğuk. Soğuk, soğuk. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Oh, my feet are like icicles. Let's go. | Oh, ayaklarım buz sarkıtı gibi oldu. Hadi gidelim. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Jenna: Oh, my Gosh, it's cold. | Oh tanrım, soğuk. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
It's cold! | Soğuk! | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Jenna: Wait, you mean, like, go in the sauna again? | Bekle, yani saunaya geri dönmek mi demek istemiştin? | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Ian: Yeah, it's the best way to warm up. | Evet, ısınmak için en iyi yol. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Jenna: I thought you just meant come inside. | Ben, içeri girmekten bahsettin sanmıştım. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Ian: I'm telling you, it'll warm you up. | Sana, seni ısıtacağımı söylüyorum. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Renee: Yeah, come on, let's go back in. I'm freezing. | Evet, hadi ama, içeri girelim. Donuyorum. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Jenna: Okay. | Tamam. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Ian: Drinks? | İçki isteyen? | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Renee: Yeah, get me a beer. Jenna: A water, please. | Evet, bir bira getir. Su, lütfen. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Ian: Beer coming right up. | Biralar geliyor. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
"Why don't you grab his dick?" Really? | "Neden penisine sarılmıyorsun?" Gerçekten mi? | 247F-1 | 2011 | ![]() |
She didn't seem to mind when I said it, man. | Bunu söylediğimde pek de takmış gibi görünmedi, adamım. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Pour me a small one. A small one? | Bana az doldur. Az mı? | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Yeah. Sure. There you go. | Evet. Elbette. Buyrun. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Okay, that's not a small one. | Tamam, bu az olmadı. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Enjoying yourself? | Eğleniyor musun? | 247F-1 | 2011 | ![]() |
I don't know. There's something about her I like. | Bilmem. Onunla ilgili hoşlandığım bir şeyler var. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
I think the thing you like about her is that she was half naked. | Sanırım onunla ilgili hoşlandığın şey, yarı çıplak olması. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
That might have something to do with it. | Bu konuda yapacak bir şeyler olmalıydı. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
I'm on another world, man. | Başka bir dünyadayım, adamım. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
To good times. To good times. | İyi zamanlara. İyi zamanlara. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Oh, this does not get any better... | Oh, daha iyisi olamazdı... | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Ever. ... the drunker I get. | Asla. ...iyice sarhoş oldukça. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
I'm on another world. | Başka bir dünyadayım. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
We should probably get back down. | Muhtemelen geri dönmemiz gerekir. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Yeah. Yeah. I'm warning you. | Evet. Evet. Seni uyarıyorum. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
She's a load, man. Yeah, yeah. | O sıkıntılı biri, adamım. Evet, evet. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
You'll see. You'll see. | Göreceksin. Göreceksin. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Michael, why do you drink this much? | Michael, neden bu kadar çok içiyorsun? | 247F-1 | 2011 | ![]() |
That's a trick floor there. | Görünmez basamak varmış. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Renee: Can you just please slow it down on the drinking, Michael? | Michael, lütfen biraz daha yavaş içer misin? | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Oh, hey, Beau. | Oh, hey, Beau. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
How are you doing? | Ne yapıyorsun? | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Good boy. Good boy. | Uslu çocuk. Uslu çocuk. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Come on, let's go. | Hadi, gidelim. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Come on, Beau. | Hadi, Beau. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Oh, this is the herbal aromas I was telling you about. | Oh, bunlar daha önce bahsettiğim bitkisel aromalar. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
We've got jasmine, lavender, cinnamon. | Yasemin, lavanta ve tarçın var. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Do you want to do some cinnamon? Yeah? | Biraz tarçın ister misin? Olur mu? | 247F-1 | 2011 | ![]() |
I'm freezing. I know it's cold, baby. | Donuyorum. Biliyorum soğuk, bebeğim. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
What are you guys doing? Some herbal aromas. | Ne yapıyorsunuz? Bitkisel aroma. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
You guys want to go in there one more time? | Bir kez daha oraya girmek ister misiniz? | 247F-1 | 2011 | ![]() |
It's the last time. It's the last time. Come on. Warm up. | Son kez. Son kez. Hadi. Isınalım. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Not really. | Tam olarak değil. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Oh, look, babe, listen. Listen. | Oh, bak, bebeğim, dinle. Dinle. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
No. Ow. I'm sorry. I'm sorry. | Hayır. Ahhh! Üzgünüm. Üzgünüm. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
What? Look. Listen. | Ne? Bak. Dinle. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Why don't we just leave them alone? | Neden onları yanlız bırakmıyoruz? | 247F-1 | 2011 | ![]() |
No. You're drunk. Stop it. I'm not drunk. | Hayır. Sarhoşsun. Kes Şunu. Sarhoş değilim. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Yes, you are. You're drunk. | Evet, öylesin. Sen sarhoşsun. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Let's get some of this. Cinnamon was a good choice. | Hadi biraz bundan koyalım. Tarçın iyi bir seçim. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Let's go upstairs. No, I don't want to. | Hadi yukarı gidelim. Hayır, istemiyorum. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
I am tired of taking care of you. Stop. | Seninle ilgilenmekten yoruldum. Kes artık. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Whatever. You gotta go take care of Jenna. I understand. | Her neyse. Jenna ile ilgilenmek zorundasın. Anlıyorum. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Go ahead. Go ahead. | Git hadi. Git hadi. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Where are you going, MichaeI? | Nereye gidiyorsun, Michael? | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Bathroom. | Banyoya. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
You'd better not be peeing on yourself out there. | Orada kendi üstüne işemesen iyi olur. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
I'm not. | İşemem. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
He's probably just mad because he didn't get what he wanted. | Muhtemelen istediğini alamadığı için kızgın olmalı. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Or he's just going to the bathroom. | Ya da sadece banyoya gidiyor. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Renee: Or he's just drunk again. | Ya da sadece sarhoş. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
God, he's just turned into such a dipwad. | Tanrım, tam bir aptala dönüştü. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Like, I'm so sick of taking care of him all the time. | Sürekli onunla ilgilenmekten bıktım artık. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
What do you mean? It's the same old Michael. | Ne demek istiyorsun? O, aynı eski Michael. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
No, it is not the same old MichaeI. And how would you know anyway? | Hayır, aynı eski Michael değil. Her neyse, bunu nereden bilebilirdin ki? | 247F-1 | 2011 | ![]() |
You haven't been around the last two years. | Son iki yıldır ortalarda yoktun. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
He's changed. He's just he's completely different. | O, değişti. O, artık tamamen farklı. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
I don't know. I don't know if people change. | Bilemem. İnsanların değiştiğini bilemem. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
I mean, not on the core level, on a souI leveI. | Yani, beyin seviyesinde değil, ruh seviyesinde. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
I think we're all born with an inherent wholeness. | Bence hepimiz bir içsel bütünlük ile doğmuşuz. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
I think because of our circumstances and situations, | Bence varlığımız ve durumumuz yüzünden, | 247F-1 | 2011 | ![]() |
maybe we appear different on the surface. | dışarıdan farklı görünüyor olabiliriz. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Do you ever shut up? | Hiç susarmısın sen? | 247F-1 | 2011 | ![]() |
I'm just so sick of taking care of everyone. | Herkesle ilgilenmekten yoruldum artık. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Yikes. | Aman tanrım. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
See? | Gördünüz mü? | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Michael, what are you doing out there? | Michael, dışarıda ne yapıyorsun? | 247F-1 | 2011 | ![]() |
I am not babysitting your drunk ass all night. | Bütün gece sarhoş kıçına bakıcılık yapamam. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
I am going to that party and I'm having a really good time. | O partiye gidiyorum ve çok iyi vakit geçireceğim. | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Do you hear me? | Duyuyor musun? | 247F-1 | 2011 | ![]() |
Michael, I don't think you want to upset her anymore. | Michael, onu daha fazla üzmek istediğini sanmıyorum. | 247F-1 | 2011 | ![]() |