Search
English Turkish Sentence Translations Page 4248
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
♪ It's all mine | Hepsi benim | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Why don't you go above 96th Street? | Neden 96. sokağın üst tarafına gitmiyorsun? | Annie-1 | 2014 | ![]() |
No reason. | Bir sebebi yok. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Gilbert, go uptown. | Gilbert, yukarı bölgeye. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
This is my New York City. | Burası da benim New York şehrim. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Where'd you live? | Nerede yaşıyordun? | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Oh, I see a cell tower! Where? | Bak telefon kulesi gördüm! Nerede? | Annie-1 | 2014 | ![]() |
See it? Right there. | Bak orada. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Right under that devil bird. | Şu şeytani kuşun altında. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Good eyes. | Gözlerin sağlammış. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
You know, Annie, sometimes what you're looking for | Biliyor musun Annie, bazen aradığın şey... | Annie-1 | 2014 | ![]() |
is right in front of your face. | ...burnunun dibinde olabiliyor. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
♪ The city's mine | Şehir benim | Annie-1 | 2014 | ![]() |
♪ Worth fighting for | Savaşmaya değer | Annie-1 | 2014 | ![]() |
♪ In New York City ♪ | New York şehrinde | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Grace. Hmm? | Grace. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
What's our presence past 96th Street? | 96. sokak taraflarında nelerimiz var? | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Um, well, we're mostly focused below, | Genelde aşağı tarafa odaklıyız... | Annie-1 | 2014 | ![]() |
but I've been saying for a while we should try... | ...ama uzun süredir diyordum ki oralara da ... | Annie-1 | 2014 | ![]() |
No, but I had it this way. | Dur şöyle. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Let me do this. I've got it. | Bırak ben yapayım. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Miss Farrell? | Bayan Farrell? | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Oh. It arrived. Thanks. What's that? | Geldi mi? Teşekkürler. O ne? | Annie-1 | 2014 | ![]() |
I bought a dress for Annie to wear to the event tonight. | Bu geceki programda giysin diye Annie'ye elbise almıştım. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
It's gorgeous. I just need you to tie the bow | Çok harika bir şey. Fiyonku bağlaman gerek sadece... | Annie-1 | 2014 | ![]() |
and make sure that the satin... | ...bir de satenin... | Annie-1 | 2014 | ![]() |
I tie the bow? Yeah. | Fiyonku mu bağlayacağım? Evet. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
I'm dressing her? You just have to tie the bow. | Ben mi giydireceğim? Sadece fiyonku bağlayacaksın. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
No, I... What kind of bow? | Hayır... Nasıl bir fiyonk? | Annie-1 | 2014 | ![]() |
It's just a simple bow. Like a slipknot? | Basit bir fiyonk sadece. Düğüm gibi mi? | Annie-1 | 2014 | ![]() |
'Cause you know I didn't take Boy Scouts. | İzci çocuklarından değildim. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
It's very easy, Will. | Çok basit, Will. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
And have the satin facing out. The satin? | Saten kısmın dışarıda olduğuna emin ol. Saten mi? | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Yeah. I knew a girl named Satin. | Evet. Saten adında bir kız tanıyorum. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
I'm sure you did. You don't need to elaborate. | Doğrudur. Açıklamana gerek yok. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Satin and bows is not necessarily my... | Saten ve fiyonk benim uzmanlık alanıma... | Annie-1 | 2014 | ![]() |
You know what? I'll come over. | Biliyor musun? Ben gelirim. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Yeah, I mean, either way. Great. | Evet, yani farketmez. Harika. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
She's gonna look gorgeous. Mmm hmm. | Muhteşem görünecek. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
You did not... | Şeyi... | Annie-1 | 2014 | ![]() |
You didn't see anything? I didn't see anything. | Bir şey görmedin değil mi? Hiçbir şey görmedim. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Good. Good. 'Cause I... Well, I don't know. I thought I saw you... | İyi, güzel. Çünkü ben seni gördüm sandım... | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Nope! Here the whole time. | Hayır! Hep buradaydım. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
What were you guys doing? Just hanging out? | Napıyorsunuz? Takılıyor musunuz? | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Uh, Grace, you look great. | Grace, harika görünüyorsun. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Oh, please. You look handsome, lovely. | Yapma lütfen. Sen de yakışıklı, sevimli görünüyorsun. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
This is old. This is my grandmother's. It's nothing. | Bu eski bir şey. Büyükannemindi. Özel bir şey değil. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Your grandmother is hot. | Büyükannen çok güzelmiş. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
I mean, not that I've... I've never seen your grandmother. I'm not... | Yani büyükanneni gördüğümden değil. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
I'm saying that the dress is nice. | Elbise güzelmiş diyorum sadece. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Well, you're sweet. | Çok naziksin. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
You look good. | Çok güzel görünüyorsun. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
So do you. | Sen de. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Let's go and get you dressed. Let's go! | Hadi gidelim seni giydirelim. Hadi! | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Oh, oh, her dressed. I was already dressed. | Onu giydirelim. Ben zaten giyindim. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Come on! Yes. | Hadi! Evet. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Yes. I'm very excited. | Evet, çok heyecanlıyım. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Oh, Annie, it's gorgeous. You're just gorgeous. | Annie, muhteşem. Muhteşem görünüyorsun. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
All right, ladies, let's go. Let's go. We're running late. | Pekala bayanlar, hadi gidelim. Geç kalıyoruz. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Annie! Wow. | Annie! | Annie-1 | 2014 | ![]() |
I know, right? I've never seen a bow this big. | Değil mi? Hiç bu kadar büyük fiyonk görmemiştim. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Yes, and I noticed that you put the satin on the outside of the bow. | Evet, farkettim ki satin kısmını dışarı çıkarmışsın. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
That's a very interesting choice. | Çok ilginç bir seçim. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
You know what? Get out of here. We're not done yet. | Çık dışarı daha işimiz bitmedi. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
You know what? When did this stop being my house? | Burası ne zamandan beri benim evim değil? | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Out! Okay, fine. | Çık dışarı! Tamam, peki. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
You know what? You're changing everything. | Her şeyi değiştiriyorsun. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
As a matter of fact, this used to be a Basquiat. | Aslına bakarsan burada eskiden Basquiat vardı. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Now it's a dog and a deer in a meadow. | Şimdi çayırlıkta köpek ve geyik var. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Why is that combination so cute? | Neden bu ikili çok tatlı? | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Come on. Let's do your hair. | Hadi. Saçını yapalım. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Why aren't you and Mr. Stacks together? | Neden Bay Stacks ile birlikte değilsiniz? | Annie-1 | 2014 | ![]() |
That's a complicated question. | Karışık bir mevzu bu. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Not really. Do you like him? | O kadar da değil. Ondan hoşlanıyor musun? | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Well, you know, I work for him. You know, | Biliyorsun onun adına çalışıyorum. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
liking him doesn't really come into play. | ...ondan hoşlanmayı hiç düşünmemiştim. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
I mean, is he my friend? Yes. | Yani arkadaşım mı? Evet. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Do I find him attractive? Sure. | Onu çekici buluyor muyum? Elbette. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
And not just in the physical sense. But he is very good looking. | Sadece fiziksel olarak da değil. Ama çok yakışıklı biri. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
He's got lovely shoulders and a great, chiseled face. | Güzel omuzları ve harika, keskin bir yüzü var. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Lovely lips. Good hair. | Güzel dudakları. Güzel saçı. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
I wouldn't bank on the hair, sister. | Ben olsam saçına bel bağlamazdım. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Well, I'm far too busy to be bothered | Böyle bir şeyle uğraşamayacak kadar meşgulüm zaten. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
That sounds like something Mr. Stacks would say. | Bay Stacks da böyle söylerdi. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Yeah, it does, doesn't it? | Evet, değil mi? | Annie-1 | 2014 | ![]() |
When my friend Pepper liked this boy at school, | Arkadaşım Pepper okuldan bir çocuktan... | Annie-1 | 2014 | ![]() |
she punched him in the face. | ...hoşlandığında suratına yumruk atmıştı. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
She got suspended, but they play in the park together now. | Uzaklaştırma almıştı, ama şimdi parkta beraber oynuyorlar. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Sometimes I'd like to punch Mr. Stacks in the face. | Bazen ben de Bay Stacks'ın suratına yumruk atmak istiyorum. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
I'm just meaning punching. That's it. | Sadece yumruk atmak istiyorum. O kadar. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
I just want to punch him. He's annoying. | Yumruk atmak istiyorum. Çok sinir bozucu. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Thanks for doing this, Will. Your name's gonna look great up there. | Bunu yaptığın için teşekkürler Will. İsmin yukarıda harika görünecek. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Now, you sure the Guggenheims are okay with me taking their name off? | Guggenheim'ların isimlerini kaldırmama bir şey demediklerine emin misin? | Annie-1 | 2014 | ![]() |
You gave me 100 million reasons not to care. | Umursamamam için 100 milyon sebep verdin bana. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Did they find anything on my parents? | Ailemle ilgili bir şey buldular mı? | Annie-1 | 2014 | ![]() |
No, not yet. And we dug real deep. I'm sorry. | Hayır bulamadılar. Çok sıkı araştırdık. Üzgünüm. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Thanks for trying. | Denediğin için teşekkürler. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
New Yorkers face challenges every single day. | New York'lular her gün zorluklarla karşılaşıyorlar. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
Challenges that seem insurmountable. | Aşılamayacak gibi görünen zorluklar. | Annie-1 | 2014 | ![]() |
We all tell ourselves "no" a lot. | Kendimize hep hayır diyoruz. | Annie-1 | 2014 | ![]() |