Search
English Turkish Sentence Translations Page 436
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| You were the last person at my place. | Evimdeki son kişi sendin. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Well rememberwho was next to last because it wasn't me. | En son yanında kim vardı iyi hatırla çünkü ben değildim. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Fuck. | Siktir! | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Wait, wait a sec. Fuck off. | Bekle, bekle bir saniye. Defol. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Wait, please. I screwed up. | Bekle, lütfen. İçine ettim. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| I'm sorry, babe, I screwed up. | Üzgünüm, bebeğim, sıçtım batırdım. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| What tape do you mean? I swear... | Ne kasetinden bahsediyorsun? Yemin ederim... | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| The tape or I'll kill you now. I don't have it. | Ya kasedi verirsin ya da seni hemen öldürürüm. Bende değil. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Tell me where it is. Kay took it. | Nerede olduğunu söyle. Kay aldı. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| And the money? Where's my money? She took it. | Peki ya para? O nerede? Kızım aldı. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Tell me the truth! That is the truth. | Bana doğruyu söyle! Doğruyu söylüyorum. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Boss, there's nothing here. | Patron, burada hiçbir şey yok. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Take him away. | Götür onu. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Stay in case the girl comes. | Kızın gelme olasılığına karşı burada kal. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Let's get out of here. | Hadi gidelim buradan. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Get down. | Eğil. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Stop! Police! | Dur! Polis! | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Dad, where are you? Are you OK? | Baba, neredesin? İyi misin? | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Yeah, but where are you? | Evet, sen neredesin? | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| I'm downtown. | Şehirdeyim. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| We have to meet. You have to bring the tape and the money. | Buluşmamız lazım. Kaset ve parayı getirmen gerekiyor. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| He didn't give them the cash. Then we stall fortime. | Onlara parayı vermemiş. O halde biraz oyalayalım. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Tell herto be here in 1 hour. | Bir saat içinde burada olmasını söyle. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| In 1 hour bring everything to the abandoned factory | Tatlım, her şeyi bir saat içinde Sant Andreu'nun girişindeki... | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| at the entrance to Sant Andreu, honey. | ...terk edilmiş fabrikaya getir. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Fuck, dad. I put the money in a safe deposit box. | Kahretsin, baba. Parayı güvenli bir kasaya koymuştum. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| I can't get it until tomorrow. | Yarına kadar alamam. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Listen up, bitch. The longeryou take to get it to us | Beni dinle, kaltak. Parayı zamanında getirmezsen... | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| the worse for your dad. Do anythingstupid | ...baban için iyi olmaz. Aptalca bir şey yaparsan... | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| you won't see him again. | ...babanı bir daha göremezsin. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Do you hear me? I hear you. | Beni duyuyor musun? Duyuyorum. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Tomorrow at 11, same place. 1 minute late and your dad's a dead man. | Yarın 11'de, aynı yerde. 1 dakika gecikirsen, baban ölür. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| I can help you. | Sana yardım edebilirim. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| I'm not too smart at some stuff, but I'm good at these things. | Bazı şeylere pek kafam basmaz ama bu tür işlerde iyiyimdir. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| First, we have to switch cars. | İlk önce arabayı değiştirmek zorundayız. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Got a pen and paper? | Kalem kâğıt var mı? | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| THANKS | TEŞEKKÜRLER. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Our plan: Sell the tape to the press to get rid of the cops. | Planımız, polislerden kurtulmak için kaseti basına satmaktı. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| We'd get them off our backs plus we'd keep the money and jewels. | Onlardan kurtulup, para ve mücevherleri saklıyacaktık. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| We could have got almost 400,000. | Yaklaşık 400,000 götürecektik. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Plenty to just disappear. | Güzelce cebe atacaktık. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| A good plan. Yeah. | İyi bir plan. Aynen. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| A fucking great plan. | Hem de harika bir plan. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| But my dad's plans always go wrong. | Ama babamın planları her zaman yolunda gitmez. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| He must be jinxed. | Büyülenmiş olmalı. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Chema. | Chema. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| It's all my fault. | Hepsi benim hatam. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Don't you do anything to my daughter, OK? | Kızıma bir şey yapma, tamam mı? | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| She's just a girl and none of it's herfault. | O sadece bir kız, onun bu işte hiç hatası yok. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Why do you stay with him? | Neden onunla kalıyorsun? | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| He's my dad. | O benim babam. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| He's never left me on my own. | Beni asla yalnız bırakmadı. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| When they get the money and the tape they'll kill him. | Kaseti ve parayı aldıklarında, onu öldürecekler. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Don't feel like helping me anymore? | Bana yardım etmek zoruna mı gidiyor? | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| No. Farfrom it. | Hayır, hem de hiç. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Plus I need some help too. | Ayrıca benim de biraz yardıma ihtiyacım var. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Tell Garro not to hurt her, OK? | Garro'ya ona zarar vermeyeceğimi söyle, tamam mı? | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Will you tell him? Can you do me that favor? | Ona anlatacak mısın? Bana bu iyiliği yapabilir misin? | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| She's just a fucking girl. | O sıradan bir kız sadece. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| I can trust you, right? | Sana güvenebilirim, değil mi? | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| It's the fifth step. | Beşinci adım bu. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| If they know about the money someone from the papertold them. | Paradan haberleri varsa, gazeteden birisi söylemiştir. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| The fucking bastard that objected so much. | Siktiğimin piçi çok fazla itiraz etmişti. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| We can't do the swap without those cops showing up. | Polisler ortaya çıkmadan takas yapamayız. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| If they do and we lose them, it'll be easierto rescue my dad. | Eğer çıkarlarsa ve onları halledersek, babamı kurtarmak daha kolay olur. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| What? | Yok artık! | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| You ran away from home? | Evden mi kaçtın? | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| I'm talking to you. | Sana söylüyorum. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| You sure kept it quiet. It never came up, right? | Uslu durmasını sağla. Hiç gelmedin, değil mi? | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| She your girlfriend? | O senin kız arkadaşın mı? | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Do we make a good couple? | İyi bir çift olabilir miyiz? | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Yeah? | Evet mi? | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| What's up? The light doesn't stay on even 1 min. | Ne oldu? Elektrik bir dakika süreyle gitti. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Careful! Dad! | Dikkat et! Baba! | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Dad, are you OK? | Baba, iyi misin? | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| We gotta get out of here. | Buradan çıkalım. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| We need to find a safe place. | Güvenli bir yer bulmamız lazım. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Don't worry, it's just kid's stuff. | Merak etme, çocuk oyuncağı. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| No, he better stay with me. | Hayır, benimle kalması daha iyi. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| OK, see you tomorrow. | Tamam, yarın görüşürüz. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| I'm going to get something to eat. | Yemek için bir şeyler almaya gidiyorum. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Time to sleep. | Uyku zamanı. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| It's betteryour grandparents don't know about this, OK? | Dedenlerin bunu bilmesine gerek yok, tamam mı? | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Why'd he want to kill you? | Neden seni öldürmek istiyorlar? | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Someone thinks I tricked him but he's wrong. | Birileri onu kandırdığımı düşünüyor ama bu doğru değil. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| I haven't been the best dad in the world, Adrian... | Adrian, dünyanın en iyi babası değilim. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| but I'll never leave you alone again. | Ama seni bir daha yalnız bırakmayacağım. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| He's an Argentinean thug they call the Turk. | Arjantinli bir gangster, ona Türk diyorlar. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| My boss uses him when someone needs to be killed. | Birini öldürmek gerektiğinde patronum onu kullanır. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Why'd he send him foryou? I don't know. | Neden sana gönderdi? Bilemiyorum. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| I guess his wife convinced him I keep some of his money. | Sanırım karısı paranın bir kısmını aldığım konusunda onu ikna etmiş. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| And do you? | Aldın mı? | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| She wanted us to get involved. | Kadın bizi işin içine çekmek istiyordu. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| Wanted me to kill Domingo | Parasını ve kariyerini almak için... | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| to take his money and his business | ...Domingo'yu öldürmemi istedi... | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| but I said no. | ...ama hayır dedim. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| I mean to Adrian's mom. | Adrian'ın annesini kastediyorum. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| You left her, she left you? | Sen mi onu bıraktın, o mu seni? | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| She left me 3 years ago. | 3 yıl önce bıraktı. | 25 Kilates-1 | 2008 | |
| We'd gone out for dinner and drinks. | Akşam yemeği ve içki için dışarı çıkmıştık. | 25 Kilates-1 | 2008 |