Search
English Turkish Sentence Translations Page 474
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Can you change it, dad? No, it doesn't seem right | Değiştirebilir misin, baba? Hayır, bunun doğru olduğunu düşünmüyorum. | 3-1 | 2012 | |
| Dad, l feel like she's lucky for me | Baba, o benim her şeyim | 3-1 | 2012 | |
| Don't talk about luck and all | Bütün bu söylediklerin falan | 3-1 | 2012 | |
| lt seems wrong | Bu doğru değil. | 3-1 | 2012 | |
| Whose name are half your shares under? | Sen hissenin yarısını kimin üzerine geçirdin? | 3-1 | 2012 | |
| Tell me...whose name? | Söyle, kimin üzerine? | 3-1 | 2012 | |
| Your mom | Annenin. | 3-1 | 2012 | |
| l can't win with you | Sana karşı hiçbir zaman kazanamıyorum. | 3-1 | 2012 | |
| l'll do it 1st thing in the morning | Sabah yapacağım ilk iş bu olacak. | 3-1 | 2012 | |
| You go now | Şimdi gidin. | 3-1 | 2012 | |
| Okay, bye | Tamam, hoşçakal. | 3-1 | 2012 | |
| Ram, please don't talk about 'life matter' anymore | Ram, lütfen artık gelip, 'hayati' meseleler hakkında konuşma. | 3-1 | 2012 | |
| No, dad l won't | Hayır, baba. Yapmam. | 3-1 | 2012 | |
| Dude, l'll be fine You go home | Dostum, ben iyiyim. Sen eve git. | 3-1 | 2012 | |
| l can't leave you alone right now | Seni burada tek başına bırakamam. | 3-1 | 2012 | |
| No, it's okay l'll lock myself in the study | Hayır, bir şey olmaz. Kendimi odaya kilitleyeceğim. | 3-1 | 2012 | |
| You go home No, l won't | Sen eve git. Hayır, gitmeyeceğim. | 3-1 | 2012 | |
| lf you think about suicide or | Eğer intihar etmeyi falan düşünüyorsan... | 3-1 | 2012 | |
| l'm sorry, my friend l'm sorry for everything | Üzgünüm, arkadaşım. Her şey için özür dilerim. | 3-1 | 2012 | |
| You've done a lot for me But l have to go now | Benim için çok şey yaptın. Ancak şimdi gitmek zorundayım. | 3-1 | 2012 | |
| That's the right thing to do | Bu yapılması gereken en doğru şey. | 3-1 | 2012 | |
| Even if l had a brother... | Benim bile bir kardeşim var. | 3-1 | 2012 | |
| That's when l last saw him After that... | Bu onu son görüşümdü. Ondan sonra... | 3-1 | 2012 | |
| Thank you Thank you... | Teşekkür ederim. Teşekkür ederim... | 3-1 | 2012 | |
| l'm going now | Ben şimdi gidiyorum. | 3-1 | 2012 | |
| You either kill her or kill yourself | Ya onu öldür, ya da kendini. | 3-1 | 2012 | |
| Quickly! Decide You die or she dies | Çabuk ol! Karar ver. Ya sen öleceksin, ya da o. | 3-1 | 2012 | |
| l love you, Janani! | Seni seviyorum, Janani! | 3-1 | 2012 | |
| Good morning, Michele. | Günaydın Michele. | 3-2 | 2016 | |
| The estimated time of your walk is: 47 minutes. | Tahmini yürüme süren | 3-2 | 2016 | |
| Go, honey. 1 | Hadi tatlım. | 3-2 | 2016 | |
| I doubt anyone slept last night. | Dün gece kimse uyuyamamıştır. | 3-2 | 2016 | |
| Take care, okay? | Kendine iyi bak, olur mu? | 3-2 | 2016 | |
| THE CAUSE EVERYONE IS WORTHY | DAVA HERKES DEĞERLİDİR | 3-2 | 2016 | |
| "Envy and resentment have led to the rise of groups..." | "Kıskançlık ve hınç yüzünden bazı gruplar..." | 3-2 | 2016 | |
| Don't dwell on that. | Ona değinme. | 3-2 | 2016 | |
| My dear Nair, | Sevgili Nair, | 3-2 | 2016 | |
| These terrorists are right at our doorstep. | Bu teröristler kapımıza dayandı. | 3-2 | 2016 | |
| Are you going to pass? Look at her! | Geçecek misin? Şuna bakın! | 3-2 | 2016 | |
| You know... You know I almost made it? | Bak... Bak ben neredeyse başarıyordum. | 3-2 | 2016 | |
| I lasted three days! | Üç gün dayandım! | 3-2 | 2016 | |
| Good luck to you! | Sana iyi şanslar! | 3-2 | 2016 | |
| You're screwed! You won't last a day in there! | Başın belada! Orada bir gün bile kalamazsın! | 3-2 | 2016 | |
| Now you go home, okay? | Şimdi eve git, tamam mı? | 3-2 | 2016 | |
| With the faith of the Founding Couple! | Kurucu Çift'in inancıyla! | 3-2 | 2016 | |
| With the commitment of the Founding Couple! | Kurucu Çift'in bağlılığıyla! | 3-2 | 2016 | |
| With the strength of the Founding Couple! Amen! | Kurucu Çift'in kuvvetiyle! Amin! | 3-2 | 2016 | |
| What should I do with these? | Bunları ne yapayım? | 3-2 | 2016 | |
| Please do not forget your box numbers. | Lütfen kutu numaranızı unutmayın. | 3-2 | 2016 | |
| Numbers? Fuck the numbers! | Numara mı? Numarayı boş ver! | 3-2 | 2016 | |
| I'm never wearing these rags again. | Artık o paçavraları giymeyeceğim. | 3-2 | 2016 | |
| Three percent. | Yüzde üç. | 3-2 | 2016 | |
| Only three percent of you | Sadece yüzde üçünüz | 3-2 | 2016 | |
| will form the select group of heroes heading to the Offshore... | Kurucu Çift'in mükemmel bir dünya yarattığı... | 3-2 | 2016 | |
| Where there is no injustice. | Adaletsizliğin hiç olmadığı yere. | 3-2 | 2016 | |
| Everyone gets the same chance, and then, the place they deserve... | Orada herkesin eşit şansı vardır ve herkes layık olduğu yerdedir. | 3-2 | 2016 | |
| SUPERIOR COUNCIL OFFSHORE | YÜKSEK KONSEY AÇIKLAR | 3-2 | 2016 | |
| Or as some may say, "their side" or "our side." | Veya dendiği gibi, "onların tarafı" ve "bizim tarafımız". | 3-2 | 2016 | |
| This Process ensures that only the best of us | Bu Süreç sayesinde sadece en iyilerimiz | 3-2 | 2016 | |
| will enjoy life on the Offshore. | Açıklar'daki yaşama kavuşacak. | 3-2 | 2016 | |
| But not everyone understands this. | Ama bunu herkes anlamıyor. | 3-2 | 2016 | |
| and with populist ideas, aim to destroy everything we have achieved. | ve popülist fikirlerle, başardığımız her şeyi yok etmeye uğraşıyorlar. | 3-2 | 2016 | |
| But they have always failed and will continue to fail. | Ama hep başarısız oldular, olmaya da devam edecekler. | 3-2 | 2016 | |
| And so, welcome, everyone. | Evet, hepiniz hoş geldiniz. | 3-2 | 2016 | |
| Welcome, Michele. | Hoş geldin Michele. | 3-2 | 2016 | |
| I hope that you will do your very best, Joana. | Umarım elinden geleni yaparsın Joana. | 3-2 | 2016 | |
| And that you will trust the Process, Alex. | Ve sen de Süreç'e güvenirsin Alex. | 3-2 | 2016 | |
| Because all these years of sacrifice, Fernando, | Çünkü tüm o fedakârlık yılları Fernando, | 3-2 | 2016 | |
| could be rewarded right here. | burada ödüllendirilebilir. | 3-2 | 2016 | |
| Remember, you each create your own merit. | Unutmayın, kendi erdeminizi kendiniz yaratırsınız. | 3-2 | 2016 | |
| No matter what happens... | Hep beraber! Hadi! | 3-2 | 2016 | |
| you deserve this. | bunu hak ediyorsunuz. | 3-2 | 2016 | |
| Now would be a good time to express our gratitude, don't you think? | Şimdi şükranlarımızı sunalım mı? | 3-2 | 2016 | |
| Repeat after me: | Sözlerimi tekrarlayın: | 3-2 | 2016 | |
| We are grateful for the chance... | Daha iyi bir yaşam şansına... | 3-2 | 2016 | |
| ...for a better way of life. ...for a better way of life. | ...şükrediyoruz. ...şükrediyoruz. | 3-2 | 2016 | |
| Thank you very much. | Çok teşekkürler. | 3-2 | 2016 | |
| Thank you very much. | Çok teşekkürler. Tebrikler. | 3-2 | 2016 | |
| A NETFLIX ORIGINAL SERIES | NETFLIX ORİJİNAL DİZİSİ | 3-2 | 2016 | |
| CHAPTER 01 CUBES | Bu aday ile... | 3-2 | 2016 | |
| Candidates, please proceed to the interview rooms. Thank you. | Adaylar, lütfen mülakat odalarına gidiniz. Teşekkürler. | 3-2 | 2016 | |
| Need some help? I can push you. No, I'm good, thanks. | Yardım ister misin? İtebilirim. Gerek yok, sağ ol. | 3-2 | 2016 | |
| It's all good, I can help... Buddy, I said I don't need it. | Önemli değil, ben iteyim. Dostum, gerek yok dedim. | 3-2 | 2016 | |
| Let them see I can get around by myself. | Kendim gidebildiğimi görsünler. | 3-2 | 2016 | |
| Sorry, man. I didn't mean to get in your way. | Pardon. Sana engel olmak istemedim. | 3-2 | 2016 | |
| There's a lot of people. | Ne çok insan var. | 3-2 | 2016 | |
| At this rate, by the time we get to the Offshore, | Açıklar'a bu hızla gidersek | 3-2 | 2016 | |
| we'll all be 30 or 40. | 30 40 yaşımıza geliriz. | 3-2 | 2016 | |
| You don't work here. | Burada çalışmıyorsun. | 3-2 | 2016 | |
| My name is Aline. | Adım Aline. | 3-2 | 2016 | |
| I don't think I got that memo. | Bana öyle bir bildirim gelmedi. | 3-2 | 2016 | |
| It was a last minute decision. | Son anda karar verildi. | 3-2 | 2016 | |
| It's a routine analysis of the tests and changes made over the past few years. | Testlerin ve son yıllarda yapılan değişikliklerin rutin bir incelemesi. | 3-2 | 2016 | |
| So, I am your memo. | Yani bildirim benim. | 3-2 | 2016 | |
| Okay. But first I need to confirm your identity, all right? | Peki. Ama önce kimliğini doğrulamalıyım, tamam mı? | 3-2 | 2016 | |
| Of course. If you didn't, that would have to go in my report. | Elbette. Doğrulamasaydın raporuma yazmam gerekirdi. | 3-2 | 2016 | |
| It'll be a pleasure having you around. | Burada olmandan memnun oluruz. | 3-2 | 2016 | |
| Why didn't you warn me someone was coming to evaluate me? | Niye değerlendirmeye biri gelecek demedin? | 3-2 | 2016 | |
| Besides, you and I have more important issues to discuss, Ezequiel. | Ayrıca, konuşacağımız daha önemli konular var Ezequiel. | 3-2 | 2016 | |
| This year's Process is very important. | Bu yılki Süreç çok önemli. | 3-2 | 2016 |